Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 2285alıcı = ahize [öz Türkçe - eski terim]
alıcı = kamera [öz Türkçe - eski terim]
alıcı = müşteri [öz Türkçe - eski terim]
alıcı = receiver [öz Türkçe - eski terim]
alıcı = recipient [öz Türkçe - eski terim]
alıcı = reseptör [öz Türkçe - eski terim]
alıcı = harîdâr [Türkçe - Osmanlıca]
ALICI
1. Kendisine bir şey gönderilen kimse; kendisine gönderilen eşya veya malzemeyi teslim alacak kişi, kurum veya kuruluş.
2. Satın almak isteyen kimse, müşteri
3. (sinema) Sinema filmi çevirmekte kullanılan aygıt.
4. (televizyon) Televizyon almacına ulaştırılacak konunun görüntüsünü elektrik imine çeviren aygıt.
5. (elektrik) Bir elektrik akımını alıp başka bir güce dönüştüren araç.
6. (gökbilim) Işığı, elektromanyetik dalgaları alıp değerlendiren araç.
7. Elektromanyetik dalgalar yardımıyla iletilen imleri almaya, bunları yeniden yayınlamaya yarayan araç.
8. Bir telefon çevrimindeki kiplenik akımları ses dalgasına dönüştüren çevireç.
9. Bir vericinin yayınladığı imlemleri işitilebilir imlere dönüştüren düzenek.
10. Kendisine kan verilen birey; kendisine kan ya da kan bileşenleri transfüze edilen kişi.
11. Embriyo naklinde embriyoların nakledildiği taşıyıcı dişi, resipient.
12. Işığı, elektro-manyetik dalgaları alıp değerlendiren araç. Göz, fotoğraf plağı, radyo, radyo ırakgörürü gibi.
13. Yığın iletişiminde örgütlü ya da örgütsüz aktarma araçlarıyla, kendisine bilgi ya da ileti yollanan kişi.
14. Bazı vergilerde vergi yükümlüsü olan, bir malı alan kişi.
15. (fizik) Almaç.
16. Kamera.
17. Atmaca: Alıcının ömrü az olur.
18. Şahin, kartal vb. yırtıcı kuş.
19. Azrail.
20. Görücü, kız istemiye gelenler.
21. Öldürücü, devasız hastalık.
22. Avını kaçırmıyan, avcı.
ilgili sözler / related words