Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 3020çelik = fûlâd [Türkçe - Osmanlıca]
çelik = pûlâd [Türkçe - Osmanlıca]
çelik = pulat [Türkçe - Osmanlıca]
ÇELİK
1. Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat. Az miktarda karbon içeren demir alaşımı. %0,15 den düşük karbon içerene yumuşak çelik, %0,15-0,3 karbon içerene orta çelik, %0,3 den fazla karbon içerene sert çelik denir.
2. Kısa kesilmiş dal.
3. Kök salması için yere dikilen dal.
4. Bir ağacı aşılamak amacıyla hazırlanmış dal.
5. Köklü bir ağacın dipten çıkan dalını kesip, başka bir yere dikerek köklendirilmişi: Bu yıl bağda çok çelik yapıldı.
6. Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılmış kısa değnek.
7. Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan ağaç veya metalden yapılmışkısa değnek.
8. Çocukların sopa ile oynadıkları oyun: Çocuklar çelik oynadı.
9. Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları iki tarafı sivri, kısa değnek.
10. Ahırlarda dışarıya gübre atmak için açılmış delik.
11. Altınlara yapılan halka.
12. Düğün sahiplerinin, akrabalarına özel bir törenle yolladığı koyun, kuzu, kaz eti: Dışarda silâh sesi var, galiba çelik geliyor.
13. Düzgün kenarlı, esnek, çelik lama. Koyu kıvamdaki macun ve benzeri gereçleri sürmeye yarar.
14. İpek böceğine, yaprağı verildikten sonra kalan dut çalısı.
15. Kırılan kemiğin tedavisinde kullanılan yumurta ve un karışımı madde.
16. Tahta yapmak için hazırlanmış ağaç kütüğü, kereste.
17. Yünleri ip haline getirmeğe yarıyan ağaçtan yapılmış bir aygıt, kirman: Keziban çelik eğiriyor.
18. Hayvanın, boyunduruğa bağlandığı yer.
19. On kiloluk hububat ölçeği.
20. İğde ağacı.
21. Direk başlığı.
22. Baston.
23. Pencere.
ilgili sözler / related words