• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

human

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 222

HUMAN = ['hyu: mın] adjective
1 insana ilişkin, insani
İngilizce örnek : Human rights is a very sensitive issue in this region.
Türkçe çevirisi : Bu bölgede insan hakları çok hassas bir konudur.
İngilizce örnek : A slave had no more human rights than an animal.
Türkçe çevirisi : Bir kölenin bir hayvandan daha fazla insan hakları yoktu.
İngilizce örnek : Human resources management plays a great role in every company.
Türkçe çevirisi : İnsan kaynakları yönetimin her şirkette önemli bir rolü vardır.
2 insancıl, insanca
İngilizce örnek : Crying from sadness is human.
Türkçe çevirisi : Üzüntüden ağlamak insancadır.
¤ noun
insan
İngilizce örnek : Humans are omnivore.
Türkçe çevirisi : İnsanlar hepçildir (hem ot hem et yer).
İngilizce örnek : Do you think that humans will ever be able to live on other planets?
Türkçe çevirisi : Sence insanlar hiç diğer gezegenlerde yaşayabilecek mi?
İngilizce örnek : The average human can survive without water for a few days.
Türkçe çevirisi : Ortalama bir insan susuz birkaç gün yaşayabilir.
İngilizce örnek : There is no sign of humans on that island. It's a virgin territory.
Türkçe çevirisi : O adada hiç insan belirtisi yok. Orası bakir bir bölge.
* human being = insan, insanoğlu
İngilizce örnek : Many animals have four legs, but human beings have two.
Türkçe çevirisi : Birçok hayvanın dört bacağı vardır, ama insanın iki (bacağı vardır).
İngilizce örnek : Human beings have more brains than animals.
Türkçe çevirisi : İnsanların hayvanlardan daha fazla beyni vardır.

1: 0 ms