• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

bulaşık

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 5605

sıfat / adjective – medical

bulaşık = kontamine [öz Türkçe - eski terim]

BULAŞIK = (bulaşık nedir; bulaşık ne demek; bulaşık İngilizcesi) 1. bk. bılaşık-2. 2. Sevimsiz. 3. Yarı deli.

BULAŞIK = (bulaşık nedir; bulaşık ne demek; bulaşık İngilizcesi) 1. Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak: «Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi.» -A. Erhat. 2. mec. İz, etki, kalıntı: «Daha balayının bulaşığı geçmedi.» -B. Felek. 3. sf. Kirli: Bulaşık kap. 4. sf. Düzensiz, karışık: «Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı.» -A. Ş. Hisar. 5. sf. mec. Yapışkan, sulu: «Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder.» -K. Korcan.

BULAŞIK = (bulaşık nedir; bulaşık ne demek; bulaşık İngilizcesi) Yabancı ve istenmiyen özdekleri, içinde ya da yüzeyinde bulunduran.

BULAŞIK = (bulaşık nedir; bulaşık ne demek; bulaşık İngilizcesi) Yapışkan, balta olan insan.

ilgili sözler / related words

1: 0 ms