• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

which

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 28

interrogative adjective 1

interrogative pronoun 2

interrogative pronoun 3

WHICH = [wiç] adjective
hangi
İngilizce örnek : Which day does the exhibition open?
Türkçe çevirisi : Sergi hangi gün açılıyor?
İngilizce örnek : Which day of your holiday did you enjoy most?
Türkçe çevirisi : Tatilinin en çok hangi gününden zevk aldın?
İngilizce örnek : Which dessert did you order?
Türkçe çevirisi : Hangi tatlıyı sipariş ettin?
¤ pronoun
1 hangisi(ni)
İngilizce örnek : Which of the books I lent you did you like best?
Türkçe çevirisi : Sana ödünç verdiğim kitaplardan hangisini en çok beğendin?
İngilizce örnek : Which of those young men are you in love with?
Türkçe çevirisi : Şu genç adamlardan hangisine âşıksın?
İngilizce örnek : Which would you rather be - a teacher or a policeman?
Türkçe çevirisi : Hangisini olmak isterdin – öğretmen mi polis mi?
İngilizce örnek : We've got orange juice and apple juice, which would you prefer?
Türkçe çevirisi : Portakal suyumuz ve elma suyumuz var, hangisini tercih edersin?
2 ki o, -en, -an
İngilizce örnek : My parents live in Bostanci, which is about an hour away by car.
Türkçe çevirisi : Annem babam arabayla yaklaşık bir saat uzaklıkta olan Bostancı’da oturuyor.
3 ki onu/ona, -dığı, -diği
İngilizce örnek : My computer, which I've had for about five years now, is crashing all the time.
Türkçe çevirisi : Beş yıldır sahip olduğum (kullandığım) bilgisyarım sürekli bozuluyor.
İngilizce örnek : I've got a new CD which I think you'll like.
Türkçe çevirisi : Beğeneceğini düşündüğüm yeni bir CD’im var.
İngilizce örnek : My father gave me some advice which I have always remembered.
Türkçe çevirisi : Babam bana her zaman hatırladığım bir nasihat verdi.
İngilizce örnek : That programme which you loaded earlier isn't working properly.
Türkçe çevirisi : Daha önce yüklediğin program doğru dürüst çalışmıyor.
4 ki bu da
İngilizce örnek : He failed his exam, which was very disappointing.
Türkçe çevirisi : Sınavda kaldı, ki bu da çok düş kırıklığı verici oldu.
İngilizce örnek : I missed the last bus, which meant I had to walk home.
Türkçe çevirisi : Son otobüsü kaçırdım, ki bu da eve yürüyerek gitmek zorunda kalmam anlamına geldi.
İngilizce örnek : It rained, which spoiled our picnic.
Türkçe çevirisi : Yağmur yağdı, ki bu da pikniğimizin içine etti.
İngilizce örnek : She offered to help, which was very kind of her.
Türkçe çevirisi : Yardım etmeyi önerdi, ki bu da onun nezaketindendi.

1: 0 ms