pleased

PLEASED = [pli: zd] adjective
(with sb/sth) memnun, hoşnut * eşanlamlı : glad, happy, contented, satisfued, delighted * karşıtanlamlı : upset
İngilizce örnek : He is very pleased about getting his first book published.
Türkçe çevirisi : İlk kitabının yayımlanmasından çok memnun.
İngilizce örnek : I'm pleased with my son's exam results.
Türkçe çevirisi : Oğlumun sınav sonuçlarından memnunum.
İngilizce örnek : We were pleased with the warmth of his welcome.
Türkçe çevirisi : Onun içten karşılayışından memnun olduk.
İngilizce örnek : She was not pleased at my coming.
Türkçe çevirisi : Benim gelişime sevinmedi.
İngilizce örnek : She was pleased at getting such an expensive present.
Türkçe çevirisi : O kadar pahalı bir hediyeyi aldığına sevindi.
İngilizce örnek : The teachers were pleased at the improvement in my work.
Türkçe çevirisi : Öğretmenler çalışmamdaki ilerlemeden memnun oldu.
İngilizce örnek : We were pleased at the thought of living in London.
Türkçe çevirisi : Londra’da yaşama düşüncesine sevindik.
İngilizce örnek : I am very pleased that you came.
Türkçe çevirisi : Geldiğine sevindim.