gerçeği

bir yaşam gerçeği olarak birden gerçeği görme birdenbire gerçeği anladım birinden gerçeği gizlemek birine gerçeği göstermek birine gerçeği söylemek birine gerçeği zorla söyletmek birinin gerçeği görmesini sağlamak bu yalnızca sana gerçeği gösterme amacı taşıyor bütün gerçeği söylemek canlısı veya gerçeği kadar büyük daima gerçeği söylemek dönüştürme gerçeği gerçeği açığa vuran gerçeği anlamak gerçeği benimseme gerçeği bulma gerçeği bulmak, kuyunun dibindekini çıkarmak kadar zordur gerçeği bulmaya çalışma gerçeği çarpıtma gerçeği çarpıtmak gerçeği değerlendirme gerçeği değerlendirme yetisi gerçeği değiştirmek gerçeği duyurmanıza gerek yok gerçeği gibi gerçeği gizleme gerçeği gizlemek gerçeği gizliyerek ayrıcalık veya mal elde etme gerçeği göremez yapmak gerçeği görme anı gerçeği görmek gerçeği görmezden gelmek gerçeği göstermek gerçeği işine geldiği biçimde değiştirmek gerçeği izleme gerçeği kabul edelim gerçeği kabul etmek gerçeği kabullenmek gerçeği keşfetmek gerçeği konuşmak gerekirse gerçeği meydana çıkarmak gerçeği ortaya çıkarmak gerçeği öğrenmek gerçeği örtmek gerçeği rastlantıyla bulmak gerçeği saklama gerçeği saklamak gerçeği saptırma gerçeği sezmek gerçeği sınama gerçeği söyle de şeytan utansın gerçeği söyle ki şeytan utansın gerçeği söylemek gerçeği söylemek âdetinde olan gerçeği söylemek gerekirse gerçeği söyleten ilaç gerçeği söyleyeceğine yeminli gerçeği ya da bütün bildiklerini söylemek gerçeği yadsıma gerçeği yansıtmıyor gerçeği yok sayma hayatın bir gerçeği olarak kaçamak yanıtlarla gerçeği gizlemeye çalışmak nihayet gerçeği görmeye başladı protagonistin gerçeği sahte parayı gerçeği ile değiştirmek sarhoşlar gerçeği söyler toplama gerçeği yalancı gerçeği söylese de ona inanılmaz yargıyı değil gerçeği belirten yaşam gerçeği yer gerçeği çalışması yunanlılar, yılda yalnız bir kez gerçeği söylerler