• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

gelen

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 263

ad / nouh

adjective / sıfat 2

adjective / sıfat 3

adjective / sıfat 4

adjective / sıfat 5

isim / noun

GELEN = (gelen nedir; gelen ne demek; gelen İngilizcesi) 1. Gelme işini yapan (kimse veya nesne). 2. fiz. Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın).

GELEN = (gelen nedir; gelen ne demek; gelen İngilizcesi) Sıfatlara eklenerek az çok anlamını verir: Bugün hava iyigelen.

gelen = ârız [Türkçe - Osmanlıca]

gelen = vârid [Türkçe - Osmanlıca]

gelen = vâride [Türkçe - Osmanlıca]

gelen = vâsıl [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-de dünyaya gelen -den gelen -den gelen herkes -den sonra gelen -e denk gelen -e yeni gelen -in soyundan gelen kimse aceleye gelen aceleyle gelen adresinden gelen ağızdan ağıza söylenerek gelen gelenek aileden gelen bir özelliktir aileden gelen kalıtsal bir özellik olmak akla birden gelen zekice fikir akla gelen akla gelen başa gelir akla gelen her mantıklı yöntemle akla sonradan gelen fikir aklı sonradan başına gelen aksa gelen yük değeri aksi yönden gelen aletten ileri gelen değişme alkali toprakta yetişen otlardan ileri gelen hastalık allah'tan gelen alman imparatorlarından sonra gelen ve bölgesinde yargılama gücü olan kont alta gelen ambulansla acil servise gelen hasta ambulansla acile gelen hasta ameliyattan ileri gelen ana piste gelen dikey yollar ana tarafından gelen ancak muayyen bir süre geçtikten sonra nihai hüküm haline gelen muvakkat boşanma hükmü aniden gelen parlak fikir aniden gelen sel aniden gelen soğuk hava anlamına gelen anneden gelen kalıtını anneden gelen kromozom anneden gelen veya anneye ait ara sıra gelen müşteri ara sıra meydana gelen araba ile gelen pancar aralıklarla gelen arasında gidip gelen ard arda gelen ardı ardına gelen ardı sıra gelen ardı sıra gelen şey ardından gelen arka arkaya gelen arkadan gelen birlik arkadan gelen rüzgar arkadan hücuma gelen oyuncu arkaya doğru yer değiştiren; başlangıç noktasına doğru geri gelen arkaya yaslanarak uyumaya uygun hale gelen uçak- gemi veya tren koltuğu art arda gelen art arda gelen heceleri sınırla asaleti kendinden gelen asbest tozundan ileri gelen akciğer hastalığı aşırı derecede tütün içmekten meydana gelen kalp hastalığı aşırı sarhoşluktan ileri gelen titreme ateşleme iğnesini bloke ederek meydana gelen emniyet çeşidi ateşli silahlarla meydana gelen ölümler atmosferden gelen su aynı anlama gelen aynı ebeveynden gelen bireylerin eşleştirilmesi aynı kökten gelen aynı kökten gelen (dil) aynı kökten gelen sözcük aynı soydan gelen aynı soydan gelen akrabalar aynı zamanda yapılması lâzım gelen ifa ayrıca ispat edilmesi lâzım gelen zarar ve ziyan az gelen miktar babadan gelen kalıtım bana gelen ileti basınç ve sıcaklığın birden artışı ile gelen dalga basınçtan ileri gelen sürükleme baskıya girerken son dakikada gelen haber baş savcıdan sonra gelen başa gelen başta kalmaz başa gelen çekilir başa gelen olay başa gelen şey başına gelen başmakçıdır başına sık sık kaza gelen başka bir ülkeden veya kentten gelen yolculara hizmet etmekte uzmanlaşmış seyahat acentası başka bir ülkeden veya kentten gelen yolculara hizmet etmekte uzmanlaşmış tur operatörü başka kıtalardan gelen ziyaretçiler başkalarına çekici gelen sevimli veya hoş bir hali olmak başta gelen başta gelen adam başta gelen en önemli başta gelen kimse batıdan gelen sıcak yaz meltemi bazen gelen ama tahrip etmeyen (bitkiye) before the common era isa'dan önce anlamına gelen ve bc yerine kullanılabilen kısaltma beklenmedik yerden gelen para belirli aralıklarla gelen ateş belirli aralıklarla meydana gelen ateş belli bir sürede giden ve yerine gelen müşteri beraberinde gelen beraberinde gelen koşullar beraberinde gelen şey bilmesi lâzım gelen hususlar binde biri anlamına gelen önek bir havaalanına gelen yolcuyu taşıyacak olan havayolu şirketi bir kazığa gelen yük bir kimsenin hayranlarından gelen mektuplar bir memuriyete yeni gelen kimse çok iş yapar bir organda meydana gelen sesleri dinlemeyi hedef alan muayene metodu bir saniyede bir parçalanmaya denk gelen si radyoaktivite birimi bir siteye güvenilir sitelerden gelen backlink/gönderge sayısı bir soydan gelen bir süredir görev yapan bir birliğin yerine gelen yeni birlik bir şeyi kulağına gelen bilgilere göre bilmek bir vesikanın esas kısmından sonra gelen kısım bir yortudan sonra gelen sekizinci gün birbiri ardı sıra gelen birbiri ardına gelen birbiri ardına gelen katmanlar birbiri ardına gelen sesler birbiri ardından gelen birbiri arkasına gelen şanslı işler birbiri arkasından gelen birbirinin arkasından gelen birden gelen soğuk hava birden meydana gelen birinin elinden gelen birinin öğrenim süreci içinde meydana gelen ara veya boşluk birkaç parçadan meydana gelen birkaç parçadan meydana gelen parça grubu birlikte gelen konuşma birlikte gelen olay bitki ve hayvan artıklarının çürümesinden meydana gelen koyu renkte organik toprak bitki yüzeyinde meydana gelen buharlaşma borç senetleri ve vadesi gelen kuponlar boruda meydana gelen akış boşluktan gelen bozularak gelen bölgeye gelen turistle o bölgede yaşayan halkın arasındaki yaşam standardı farkı bu anlama gelen büroya gelen posta canlı maddeden gelen cepheden gelen rüzgar cevher hazırlamada meydana gelen fire cilt üzerinde meydana gelen morluk cumartesi ve pazar gelen müşterilerin sayısı çabuk gelen hâsılat çabuk gelen kazanç çağırılmadan gelen çavdar yeninden ileri gelen hastalık çıbanlar nedeniyle meydana gelen durum çiçek açıldıktan sonra meydana gelen döllenme çiçek açılmadan önce meydana gelen döllenme çifte gelen zarlar çok sert gelen bir topu karşılamak çok tenis oynamaktan ileri gelen kol ağrısı çoktan beri ola gelen çökelme ortamına dışarıdan gelen kırıntı daha iyi deliller mevcut olmadıkça iktifa edilmesi lâzım gelen beyyine daha sonra gelen dalak yırtılmasında meydana gelen kanama dava arzuhali veya cevap lâyihasının ihtiva etmesi lâzım gelen hususlar davetsiz gelen mindersiz oturur davetsiz olarak kendi kendine gelen değişik milletlerden meydana gelen toplum değişik yönlerden gelen demiryolu ile gelen pancar deniz ulaşımında kullanılan genellikle kırk kadem küpe denk gelen hacim ölçüsü denizaşırı ülkeden gelen ziyaretçi denizde, rüzgarla beraber meydana gelen kabarma denk gelen depoda meydana gelen renk değişikliği depodan gelen boru depolamada meydana gelen kusur derinden gelen derinden gelen bir sesle söylemek derinden gelen ses derinden gelen ve gürleyen derinlerden gelen (ses) dış etkenlerden meydana gelen kazaların uluslararası sınıflandırması dış etkenlerle meydana gelen hastalık dış turist açığı ≡ ülkeye gelen turistin giden turistten az olması dışardan gelen dışardan gelen ek nüfus dışardan gelen sermaye dışarıdan gelen dışarıdan gelen etkenler dışarıdan gelen mesaja açık olan kapalı kullanıcı grubu dıştan gelen dıştan gelen ısı kazancı dıştan gelen kısıtlamalar dıştan gelen mecburiyet dıştan gelen nedenler diğerlerinden önce gelen kimse/şey dik gelen ışıma enerjisi dilden gelen elden gelse her fukara padişah olur doğal gelen şey naught doğal manyetik etkiler nedeniyle manyetik pusula okunuşunda meydana gelen hatalar doğrudan doğruya sülaleden gelen torun doğrudan gelen ses alanı doğum sırasında meydana gelen ölümler doğuştan gelen doğuştan gelen beceri doğuştan gelen bir beceri doğuştan gelen dil faktörleri doğuştan gelen dil yeteneği doğuştan gelen dürtüler doğuştan gelen düşünceler doğuştan gelen hak doğuştan gelen özellik doğuştan gelen statü doğuştan gelen yetenek doğuştan ya da soydan gelen özellik dolaşıp aynı noktaya gelen yol dolaylı olarak meydana gelen zarar donanımla gelen yazılım dublin'den gelen tren ne zaman varıyor duymamazlıktan gelen dünya çevresinde dönerek kalkış noktasına gelen dünya çevresinde dönerek kalkış noktasına gelen (rtw şeklinde kısaltılır) dünya çevresinde dönerek kalkış noktasına gelen uçak seferi dünya çevresinde dönerek kalkış noktasına gelen uçak seferi (rtw flight) dünya dışından gelen dünyanın dönmesinden ileri gelen dünyaya gelen düşüncesini veya kararı değiştirten sonradan akla gelen düşünceler düzgün çizgilerden meydana gelen düzgün çizgilerden meydana gelen akım eksik dokümanlarla gelen elde olmayarak meydana gelen elden gelen en büyük (gayret) elden gelen en büyük gayret elden gelen her şeyi yapmak elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz elden gelen ülüş olmaz, olsa da vaktinde gelmez elden gelen yapmak ele gelen ele gelen titreşim elinden bir sürü iş gelen kimse elinden gelen elinden gelen çaba elinden gelen çabayı göstermek elinden gelen çabayı göstermeye hazır elinden gelen çabayı göstermeye hazır olmak elinden gelen çabayı harcamak elinden gelen çabayı yapmak elinden gelen gayreti gösterme elinden gelen gayreti göstermek elinden gelen her kötülüğü yap! elinden gelen her kötülüğü yapmak elinden gelen her kötülüğü yapsın! elinden gelen her şeyi yapmak elinden gelen işi yapmak elinden gelen kötülüğü yapmak elinden her çeşit iş gelen adam elinden her iş gelen elinden her iş gelen erkek elinden her iş gelen fakat hiç birinde uzman olmayan kimse elinden her iş gelen kimse elinden her şey gelen kimse elinizden gelen her şeyi yapın elle gelen düğün bayram ellerde aşırı titreme ile gelen sinirsel hastalık embriyonun gelişmesi sırasında meydana gelen malformasyon en başta gelen en geç gelen oydu en iyisinden hemen sonra gelen en önde gelen kadın en son gelen kişiydi erken gelen erken gelen hizmetten yararlanır erken gelen kimse erken gelen oturur eskiden büyük gelen şeyi artık giyebilmek etki ile meydana gelen fayda farklı soydan gelen farklı uydulardan gelen sinyalleri seçmede kullanılan anahtar fazla gelen filme gelen ışığın filmden geçen ışığa oranı fotoğraf makinesinde merceklere gelen ışığı ayarlamak için genişletip daraltılabilen delik galip gelen galip gelen kimse geç gelen kimse geç gelen konukları karşılayan otel kapıcısı geçen yıldan devir ve yıl içinde gelen geçen yıldan devir ve yıl içinde gelen dava geçersiz hale gelen gelen (haber veya telefon) gelen (taşıt veya yolcu) gelen açı gelen akım gelen araç bilgi destek düzeni gelen arama gelen atıksu gelen bağlantı noktası gelen bayt gelen bayt miktarı gelen bayt/sn gelen becn gelen besleme hattı gelen çağrı gelen çağrı merkezi gelen çağrılar gelen çağrılara kapalı gelen çağrıların kısıtlanması gelen çağrının ekranda gösterilmesi gelen çağrının engellenmesi gelen çerçeve gelen dalga gelen dalga kar gelen darbe gelen demet gelen düşük gelen elektrik voltajını belli bir aralıkta düşürerek elektriki beslenmeyi sağlayan transformatör gelen evrak gelen faks gelen faks sayısı gelen fecn gelen geçen gelen gerçek su gelen giden gelen göç gelen göç politikası gelen güç gelen hakiki su gelen hat gelen hat bağlantısı gelen hat giriş düzeyi gelen hat giriş ölçer gelen hat için giriş düzeyi denetimi gelen hat için ses denetimi gelen hat sessiz gelen hat/cd gelen hat/cd giriş düzeyi gelen hat/cd giriş ölçer gelen hat/cd ses düzeyi gelen hat/cd sessiz gelen hattın ayrılması gelen havaleler gelen herkes gelen ışık gelen ışıkölçer gelen ışın gelen ışınım gelen ilam gelen ileti kutusu gelen işaret gelen işaret gücü gelen işaretleşme gelen kargo gelen kimse gelen kutunuz istenmeyen posta ile dolup taşar gelen kutusu gelen kutusu klasörü gelen kutusu kuralı gelen kutusu yardımcısı gelen kutusu'na git gelen kutusu'na kaydet gelen kutusunu açmak gelen kutusunu kontrol etmek gelen lojistik gelen mal gelen mallar gelen mallar defteri gelen mallar için ödenen navlun gelen mallar navlunu gelen malzeme muayenesi gelen mektupları ayırmak gelen mesaj gelen muayene gelen muayene / kabul muayenesi gelen newwave bağlantıları gelen oldu mu? gelen ortalama kalitesi gelen paket/sn gelen posta gelen radyasyon gelen radyasyon dozu gelen sayfa gelen sayfa sayısı gelen sepeti gelen ses gelen ses mik gelen sıra gelen sinyali devamlı bir frekansa karıştıran alıcı gelen sinyaller gelen sipariş gelen siparişler gelen su gelen sudan fazlasının çekilmesi gelen şey gelen telefon gelen trafik gelen tur gelen turisti giden turistinden fazla olan ülke gelen tüm aramaların yasaklanması gelen tüm çağrıların engellenmesi gelen ve giden yolcu gelen ve işlem görmeyi bekleyen evrak kabı gelen yazı gelen yolcu kartı gelen yolcular gelen yolcular salonu gelen yolculara hizmet sağlama konusunda uzmanlaşmış kişi gelen zar gelişme ile gelen genellikle soğuk bir cephenin önünde gelen şimşekli geniş açılı gelen ışınlı elektron kırınımı genizden gelen ses gerektiği anda gelen arkadaş gerçek dosttur geri gelen geri gelen eşya geri gelen mal geri gelen mallar geriye gelen dalga gidilen ülkede meyve ve sebzelerin yıkanmaması veya suların kaynatılmamasından ileri gelen ishal gidip gelen maç gidip gelen uçak göğüsten gelen gönderilen eşyanın taşınmasında meydana gelen herhangi bir aksaklığı gönülden gelen görevi bir otel ya da restorana gelen erzak ve malzemeyi denetleyerek teslim almak olan kişi görünmez kişilerden gelen ses görüş mesafesi sınırsız anlamına gelen bir meteorolojik deyim göze sıcak gelen (renk) grafitten ileri gelen korozyon gut hastalığına iyi gelen güçlüklerin üstesinden gelen gün aşırı gelen sıtma nöbeti güneş ve ayın birbirini etkilediği ve yüksek ve alçak su farkının normalden daha çok olduğu zaman- yeniay ve dolunayda meydana gelen gelgit güneşten gelen akkor halindeki hidrojen bulutu güneybatıdan gelen güneyden gelen güneydoğudan gelen günümüze gelen günümüze kadar gelen habersiz gelen habersiz gelen müşteri habersiz gelen müşteri (seyahat acentası) haksız fiil sonucu meydana gelen sakatlık halktan gelen hariçten gelen hastalıktan ileri gelen hatalı karakterin yerine gelen karakter hava kompresöründen gelen boru havaalanında gelen veya giden yolculara ayrılan bölüm havada meydana gelen patlama havadan gelen havadan gelen şey haydan gelen haydan gelen huya gider haydan gelen huya gider düşüncesiyle haydan gelen para hayvanlarda fazla yeşil ot veya sebze yemekten ileri gelen bağırsak şişmesi hazineye karşı açılacak davalar için ingiliz içişleri bakanının vermesi lâzım gelen müsaade şerhi hem avrupa hem de afrika soyundan gelen hem avrupa hem de afrika soyundan gelen kişi hem otel konuklarının hem de dışarıdan gelen müşterilerin kullanabilecekleri salonlar her derde iyi gelen ilaç her gelen her gelen misafiri ağırlamak her gün iş ile ev arasında gidip gelen kimse her gün işe trenle gidip gelen kimse her gün işi ile evi arasında gidip gelen kimse (özellikle trenle ve banliyöden) her gün işle ev arasında gidip gelen kişi her önüne gelen hiç bitmeyecekmiş gibi gelen gece boyunca hidrolik yapılar altında meydana gelen boşluklar hipofizin anterior lobunun glandüler hücrelerinin aşırı fonksiyonundan ileri gelen patolojik sendrom hollandadan gelen hoparlörlerden gelen müzik hükmen galip gelen boksör hz meryem'in doğuştan gelen günahtan arınmış olduğunu söyleyen öğreti hz muhammedin kızı fatima'dan gelen soyu ıraktan gelen ziyaretçiler ısıtılarak yemeye hazır duruma gelen dondurulmuş, kurutulmuş veya konserve yiyecek iç gelen hat içi boş bir şeyden gelen ses içinden gelen sese kulak vermek içki alışkanlığından gelen titremeli hezeyan içkiden gelen cesaret içkiden meydana gelen başağrısı vb içten gelen içten gelen bir istekle yapmak içten gelen boşalma mekanizması içten gelen davranış içten gelen kuvvet içten gelen saygı iğrenç gelen iki ayrı ırktan gelen insan iki dost arasındaki ilişkilerde meydana gelen çatlaklık iki ya da daha çok eğitim kurumu arasında gidip gelen ikinci gelen ikinci gelen kimse ikinci gelen kimse (koşu, yarış vb'de) ikinci gelen takım ikinci kere kalmak üzere gelen konukların yüzdesi ikinci kez gelen eko

1: 1 ms