• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

birbirine

Türkçe - İngilizce

ilgili sözler / related words

acele ve kabaca birbirine uydurmak açık sistemleri birbirine bağlama adımları birbirine uymayan aklı fikri birbirine karışmak akran grupların birbirine öğretimi akranların birbirine öğretmesi anne kız birbirine benzemiş araçların birbirine bağımlılığı arka arkaya birbirine çok yakın (taşıtlar) arka bahçeleri birbirine bakan evler ayakları birbirine dolaşmak ayarlarını birbirine uydurmak ayarlarını birbirine uygun aynı şeyden birbirine zıt çıkarlar sağlamak baba oğul birbirine benzemiş bilgisayarla birbirine bağlı bir bileşkenin parçalarının birbirine göre daha az etkili olması bir hesap dönemindeki gelir ve gider tahakkuklarının birbirine uygunluğu bir üreticinin ürettiği birbirine benzer ürünler birbiri ardına dizilerek ve birbirine bağlı olarak çalışmak birbirine açılan odalar birbirine açılmak birbirine ait kılmak birbirine aykırı birbirine bağımlı birbirine bağımlı olma birbirine bağırmak birbirine bağlama birbirine bağlama (radyoları, elektrik devrelerini) birbirine bağlamak birbirine bağlanabilirlik birbirine bağlanan sentezleme birbirine bağlanma birbirine bağlanmak birbirine bağlanmasına izin veren servis birbirine bağlanmış birbirine bağlantılı olmak (odalar) birbirine bağlı birbirine bağlı açı birbirine bağlı atlamalar birbirine bağlı binalar birbirine bağlı konu dizini birbirine bağlı olan birbirine bağlı olma birbirine bağlı olmak birbirine bağlı olmayan birbirine bağlı piyasalar birbirine bağlı ya da tâbi olmak birbirine bağlı yönetim birbirine bağlılık birbirine bastırmak birbirine benzemek birbirine benzememe birbirine benzemeyen birbirine benzemeyenlerin çiftleştirilmesi birbirine benzemez birbirine benzer birbirine benzer çift kromozomdan oluşan birbirine benzer kasabalardan her biri birbirine benzer kat ve ofislerden oluşan blok birbirine benzerlik birbirine benzeyen şeyler birbirinin aynı değildir birbirine bindirmek birbirine birleştirmek birbirine çarpmak birbirine çok bağlı topluluk birbirine çok yakın birbirine değme durumunda birbirine denk etme birbirine denk yapmak birbirine destek veren birbirine dik birbirine dikilmiş birbirine dikmek birbirine dokunan birbirine dokunmak (iki eğri) birbirine dolanma birbirine dolaşmak birbirine dolaşmış birbirine dolaştırmak birbirine dölanmak birbirine düşman birbirine düşmek birbirine düşürmek birbirine eklemek birbirine eklenen birbirine eşit olmak birbirine eşit yapmak birbirine geçen birbirine geçirmek birbirine geçirmek (çark dişlerini) birbirine geçme birbirine geçme zincir birbirine geçmek birbirine geçmek (çark dişi) birbirine geçmek (çark dişleri) birbirine geçmek (çarklar) birbirine geçmek (dişler) birbirine geçmek/geçirmek (çark dişleri) birbirine geçmesiz işlem birbirine geçmiş birbirine geçmiş müteaddit dişli tertibatı birbirine geçmiş yivli ve çizgili yüzeyler birbirine giden birbirine giden renkler birbirine girişmek birbirine girme birbirine girmek birbirine girmiş birbirine gitmek birbirine gitmeyen birbirine göre birbirine göre ayarlamak birbirine güç veren birbirine iliştirilen ve bir kişi tarafından ödenecek fatura birbirine irtibatlamak birbirine irtibatlı istasyon birbirine kanı kaynamak birbirine karış(tır)mak birbirine karışan birbirine karışan görüntü birbirine karışma birbirine karışmak birbirine karışmamak birbirine karışmaz birbirine karışmış birbirine karışmış saç birbirine karıştırıp hazırlamak birbirine karıştırma birbirine karıştırmak birbirine katıp hazırlamak (içki) birbirine katmak birbirine kaynaşmak birbirine kaynaştırmak birbirine kaynatmak birbirine kenetlemek birbirine kenetlenmek birbirine kenetlenmek (çark) birbirine kilitlenme birbirine kilitlenmiş birbirine kötülük etmek birbirine muhtaç birbirine nüfuz etmek birbirine oturmak birbirine öğretme birbirine paralel gitmeyen birbirine paralel uçuş birbirine paralel yapmak birbirine pek uymayan birbirine sadık kalmak birbirine sarılma (güreş) birbirine sarılmak birbirine sarılmak r birbirine sarılmış birbirine sarılmış (yaprak) birbirine sarılmış yaprak birbirine sarıp (taç- çelenk vb) yapmak birbirine sarıp (taç- çelenk) yapmak birbirine sıkıştırmak birbirine sır söylemek birbirine sokulmak birbirine sokulmuş birbirine sokulmuş insanlar birbirine sokulmuş kişiler birbirine sormak birbirine sürtmek birbirine tamamen yabancı olan insanlar birbirine tamamen zıt birbirine ters doğrultularda hareket eden buzulları ayıran sınır birbirine ters düşen duygular içinde bulunma birbirine tesir etme birbirine tıpatıp benzemek birbirine tıpatıp benzer birbirine tutkunluk birbirine tutturmak birbirine tutunmuş çift basil birbirine tümüyle zıt birbirine uyan birbirine uydurma birbirine uydurmak birbirine uygun birbirine uygun çift birbirine uygunluk birbirine uyma birbirine uymak birbirine uymama birbirine uymamak birbirine uymayan birbirine uymayan iki şeyi bağdaştırmaya çalışma birbirine uymaz birbirine uymazlık birbirine uyumlu birbirine yağ çekme birbirine yakın birbirine yakın birçok toplantının olduğu program birbirine yakın böcek kanatları birbirine yakın bulunma birbirine yakın/dokunan birbirine yakışan birbirine yakışmak birbirine yakışmayan birbirine yakıştırmak birbirine yaklaşan birbirine yaklaşarak kavuşmak birbirine yaklaşık diziler halinde birbirine yaklaşma birbirine yaklaşmak birbirine yaklaştırmak birbirine yapışık birbirine yapışık taneciklerin oluşturduğu yığın birbirine yapışma birbirine yapışmak birbirine yapışmış olmak birbirine yapıştırmak birbirine yaslanmış birbirine zıt birbirine zıt iki olumlu seçenekten birini seçmek zorundasın birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak birbirine zıt olmak bu iki oda birbirine açılıyor bünyece birbirine benzeyiş canlıların birbirine bağımlı yaşamaları cıvata gibi iki nesneyi birbirine bağlamak için kullanılan alet çark dişleri birbirine geçmek çark dişlerini birbirine geçirmek çeşitli şeylerin birbirine karışmış hali çevresel açıdan birbirine bağımlı olma değişik yiyecek maddelerini birbirine karıştıran (elektrikli) mutfak aleti dikerek birbirine tutturmak diskleri birbirine kaynatarak imal edilen türbin rotoru dişleri birbirine geçmiş dişleri birbirine kenetlemek dişleri birbirine vurmak dişlerin birbirine geçmesi dişlerin birbirine geçmesi (çark/fermuar vb) dişli çarkının dişlerinin birbirine geçmesi dişlilerin birbirine geçmesi dostlar birbirine bunu yapar dövüşçülerin birbirine sarılması düzenli bir şekilde birbirine bağlı ellerini birbirine kenetlemek eposta adreslerini birbirine vermek eskrim müsakabasında kılıçların birbirine temas etmemesi eşlerin birbirine kötü davranması etle tırnak gibi olup birbirine çok bağımlı olmak evlenerek birbirine bağlanmak fırçalar ile birbirine paralel bağlı iki sargı vardır güreş yerde devam ederken üstteki güreşçinin iki kolu ile rakibinin kafasını ve bir bacağını neredeyse birbirine temas edecek şekilde hapsetmesi hareketlerle sesi birbirine uydurmak hareketlerle sesi birbirine uygun hatların birbirine yakın gelmesi havada ayakları birbirine vurma heceleri birbirine karıştırarak kötü telaffuz etme heceleri birbirine karıştırarak kötü telaffuz etmek hedef ve ödüllerin birbirine bağımlı olması hırsızlar birbirine karşı dürüsttür hücrelerin birbirine göre hareketi ırkların özellikle siyahlarla beyazların birbirine karışması ısınmak için (ellerini vb) birbirine sürtmek iki bağlantı parçasını birbirine eklemekte iki bezelye kadar birbirine benzer iki dağcıyı birbirine bağlayan halat iki dişlinin sabit olarak birbirine geçmesi iki düzeyi birbirine bağlamak iki güreşçinin de birbirine üstünlük sağlayamadığı pozisyon iki ikişiyi birbirine düşürmek iki kişiyi birbirine düşürerek sonuçtan çıkar sağlamak iki kişiyi birbirine düşürmek iki komşu sinir hücresinin uzantıları ile birbirine iki mekanizmayı birbirine bağlayan alet iki oyuncunun aynı anda birbirine dokunması iki parçayı birbirine geçirmek iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses iki şeyi birbirine uydurmak iki şeyi birbirine vurmak iki şeyi birbirine yapıştırmak iki şeyin birbirine temas etmesi iki tarafın birbirine karşı haiz olduğu alacaklar iki ucu birbirine ekleme iki yumurta kadar birbirine benzer ilgili parçaları birbirine bağlamak iple birbirine bağlamak kâğıtları birbirine tutturmak için kullanılan tel kanunların birbirine yakınlaştırılması karşılıklı engelleri birbirine göre zigzaglı balık geçidi karşılıklı olarak birbirine bağımlı kenarları birbirine bitişik kırık kemikleri birbirine kaynaştıran kemik doku kolların birbirine paralel, yere eğik olarak gergin ve önde-aşağıda tutulduğu durum kolların birbirine ve yere paralel olarak gergin kopmaz bağlarla birbirine bağlanmış koridora çıkmadan doğrudan doğruya birbirine geçiş olanağı veren kapıları bulunan iki veya daha fazla sayıda oda madeni levha üzerinde birbirine mütenazır oluklar açma malların birbirine karışması müteselsil ve birbirine bağlı cirolar normalde ayrı olan iki organ ya da zarın iltihap gibi nedenlerle birbirine yapışması okçuların oklarının birbirine karışmasını önlemeye yarar renkli şeritler olanı biteni sözleri birbirine ekleyerek bir tahminde bulunmak omurgaları birbirine dik gelecek şekilde sıralanmış gemilerin oluşturduğu dizi ortalığı birbirine katmak oynak iki parçayı birbirine birleştiren parça önceden birbirine karıştırılmış bileşenler veya öğelerden oluşan bir ürün pantolonu ve bluzu birbirine düğmelenen çocuk tulumu perde ile birbirine bağlı iki kolonlu orta ayak petekleri birbirine bağlayan mum pres veya basınçla birbirine geçirme rakiplerin birbirine diş bilediği karşılaşma renklerin birbirine uygun olması rollerin birbirine bağımlı olması saç sakal birbirine karışmak sarsılıp birbirine çarpmak senkromens (dişlilerin birbirine geçişi) sesle hareketi birbirine uydurma (sinema) sıkıştırıp birbirine kaynatma sıvı ya da gazların birbirine sızma basıncı sille tokat birbirine girmek sonuçların birbirine çok yakın olduğu yarış, yarışma, seçim vb söylediğiyle yaptığı birbirine uymak sözleri birbirine uymamak suyla ateş gibi birbirine zıt tıpkı birbirine benzer toprağın birbirine tutunma özelliği toprağın birbirine tutunması uçlan birbirine bağlamak uçlarını birbirine eklemek uçlarını birbirine yapıştırmak uyakları birbirine ekleme yakınların birbirine karşı duyduğu sevgi ve ilgi yalnız başına olarak mâna vermeyen kelimeler birbirine nispet edildiği zaman müessirdir yasaların birbirine yakınlaştırılması yaşamları birbirine bağlı canlı topluluğu yeri göğü birbirine katmak

1: 0 ms