• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

bakan

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 819

ad / noun 3

isim / noun

iş dünyası

sıfat / adjective – medical

bakan = müdavi [öz Türkçe - eski terim]

bakan = nazır [öz Türkçe - eski terim]

BAKAN = (bakan nedir; bakan ne demek; bakan İngilizcesi) Bakayım, göreyim: Bi bakan beğenisem alırın.

BAKAN = (bakan nedir; bakan ne demek; bakan İngilizcesi) Hükûmet işlerinden birini yönetmek için, genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra işbaşına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır: «O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır.» -F. R. Atay.

bakan = nâzır [Türkçe - Osmanlıca]

bakan = vekil [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-e bakan bahçeye bakan oda bahriyede yazı işlerine bakan küçük subay bakan aleyhinde ittiham bakan göze yasak olmaz bakan kimse bakan muavini bakan müşaviri bakan olmayan milletvekilleri bakan özel kalem müdürlüğü bakan özel müşavirliği bakan sekreteri bakan vekili bakan yardımcılığı bakan yardımcısı başkasının eline bakan başkasının evine bakan kimse başkasının yerine bakan başkasının yerine bakan kimse batıya bakan binaların iyi durumda olup olmadığına bakan kişi bir masa ya da büfeye bakan kişi bir restoranda dört ya da beş masaya bakan garson bir şey satın almadan vitrinlere bakan kimse bön bön bakan büroda ayak işlerine bakan genç caddeye bakan dükkân cephesi çocuğa bakan hizmetçi davaya bakan mahkemenin kanunu davaya bakan on kişilik jüri denizcilikle ilgili davalara bakan mahkeme denize bakan bir odanız var mı denize bakan kısım dışa bakan dışa bakan yan dik dik bakan dik dik bakan kimse dokunulmazlığı olanların işlerine bakan komite duvara bakan gözler el ağzına bakan karısını tez boşar el falına bakan kimse etkili bakan ev islerine bakan kadın ev işlerine bakan kimse evde kalıp ev işlerine bakan baba evlatlığa bakan ana baba gazetede ayak işlerine bakan genç eleman geceleri ücretle bebeğe bakan kimse geceleyin telefonlara bakan geçmişe bakan geriye bakan getir götür işlerine bakan çocuk getir götür işlerine bakan kimse getir-götür işlerine bakan çocuk göçten sorumlu bakan gölge bakan göz ucuyla bakan güne bakan güneş ve ayın doğuya bakan tarafı güneye bakan cephe güneye bakan eğim hastaya bakan kimsenin yeri havalandırma işlerine bakan nezaretçi hayranlıkla bakan her işe bakan hizmetçi kız her şeye karamsar bakan herkese tepeden bakan hücreleri gardiyana bakan dairesel hapishane ısrarla bakan içki ya da yemeklerin tadına bakan kimse içkilerin çeşnisine bakan kişi ileri bakan radar ileriye bakan akıllıdır ilişkili bakan işe gitmeyip evde kalarak ev işlerine bakan erkek işe gitmeyip evde kalarak ev işlerine bakan eş işyerinde ücretlerle ilgili işlere bakan görevli kabahat davalarına bakan hâkim kabine üyesi bakan kabinede görevli bakan kendi çıkarma bakan kentin denize bakan kısmı kilisenin hayır işlerine bakan kimse kira davalarına bakan mahkeme kuzeye bakan kuzeye bakan eğim küçük suçlara bakan mahkeme localara bakan kimse lordlar kamarasının asilzadelik işlerine bakan encümeni mahkemenin emir ve müzekkerelerinin icrasına bakan memur makinelere bakan robot medeni hukuk davalarına bakan mahkeme merakla bakan merakla bakan kimse miras ve vasiyet davalarına bakan mahkeme muhalefetteki bakan muhtaç kişilere bakan ve iş bulan kurum mutfak işlerine bakan cezalı asker mutfakta getir götür işlerine bakan yardımcı nedeni bilinmeyen ölüm davalarına bakan jüri oyun alanlarına bakan adam ölü falı bakan kimse öne bakan çocuk güvenlik sistemi önemsiz işlere bakan mahkeme partilere bakan muhabir radar yana bakan radar sabık bakan sağ tarafa bakan salak salak bakan kimse sanayide işçi ve yöneticilerin eğitimi ile ilgili işlere bakan kurul sandalyesiz bakan sert bakan sıcak bakan size bakan var mı sol tarafa bakan sömürge, kilise, müsadere ve konsolosluk mahkemelerinin verdikleri kararlara bakan istinaf mahkemesi tepeden bakan vekil olarak bakan vesayet ve miras işlerine bakan mahkeme vitrinlere bakan kimse yan bakan yana bakan radar yardımcı arkaya bakan koltuk yere bakan (gözler) yere bakan yürek yakan yere bakan yürek yakar yere doğru bakan yere doğru bakan (gözler) yerine bakan yiyecekmiş gibi bakan yiyip içip keyfine bakan yönüne bakan yukarı bakan radar ekranı yukarı bakan radar ile yöneltme yukarıdan bakan yukarıya bakan yüz yüze bakan

1: 1 ms