• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

araya

Türkçe - İngilizce

ana kullanım

ilgili sözler / related words

-de bir araya gelmek araya almak araya aralık koymak araya araya bulmak araya bir şey sokma araya bir şey sokup kilidin dilini kaydırarak açmak (kapıyı) araya çizgi koy araya dağlar sokmak araya dalmak araya ekle araya ekleme araya ekleme kipi araya ekleme modu araya ekleme noktası araya eklemek araya eklenen şey araya eklenmiş araya girdiğim için kusura bakmayın araya girdirmek araya giren araya giren etken araya giren kimse araya giren volkanik kaya araya girerek ödeme araya girici mutajenez araya girilen reklam araya girme araya girme basıncı araya girme jakı araya girme kaybı araya girme kazancı araya girme rölesi araya girme saldırısı araya girme sinyali araya girme sinyali (telefon) araya girme suretiyle kabul araya girme tonu araya girmek araya girmek (with/for ile) araya girmiş istasyon araya gitmek araya intron alarak bölünmüş çim araya karışmak araya kısa araya konulan şey araya koyma araya koymak araya koyum araya mesafe koyan araya mesafe koyma araya mesafe koymak araya resmiyet koyarak araya satır yapıştır araya sıkışmak araya sıkıştırılmak araya sıkıştırmak araya sınır koymak araya soğukluk girmek araya sokma araya sokma damgası araya sokma kazancı araya sokma kipi araya sokma noktası araya sokma yitimi araya sokmak araya sokulan mineral yünü araya sokulmuş araya tohumlama araya vermek araya yapıştır araya yerleştirme araya yerleştirmek bağırarak bir araya toplamak bilet rezervasyonlarını bir araya toplama bilgileri bir araya getirmek bir araya bir araya bağlama bir araya bağlamak bir araya gelememek bir araya gelerek kitle oluşturmuş buz parçaları bir araya gelip birleşme (damar, sinir vb) bir araya gelip birleşmek bir araya gelip birleşmek (damar, sinir vb) bir araya gelip konuşmak bir araya gelme bir araya gelmek bir araya gelmek (olaylar) bir araya gelmek (yardım veya destek için) bir araya gelmiş bir araya getirecek şekilde bir araya getiren bir araya getirilmiş bir araya getirme bir araya getirmek bir araya getirmek (mal, para, güç vb) bir araya karmakarışık toplanmak bir araya konmak bir araya koyma bir araya koymak bir araya sıkışmak bir araya sıkıştırmak bir araya toplama bir araya toplamak bir araya toplanan sürü bir araya toplanma bir araya toplanmak bir araya toplanmış sanat eseri bir dakika araya girebilir miyim bir sonuç çıkarmak (ipuçlarını bir araya getirerek) birleştirmek bir araya getirmek bunun için bir araya gelmiş insanlar (servis araçları gibi) cazcıların bir araya gelerek müzik yapması dağılmış şeyleri/insanları bir araya toplama daha büyük bir sistemin parçasını oluşturmak üzere bir araya getirilmiş birkaç makine bileşini dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik değişik acentelerinden yapılmış bilet rezervasyonlarını bir araya toplamak değişik seyahat acenteleri tarafından yapılmış rezervasyonları bir araya getiren şirket dünya bir araya gelse düşünsel olarak bir araya getirme farklı görüntülerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan video fıçı tahtalarını bir araya getirip fıçı yapmak harflerin bir araya gelişi hayvanları bir araya getirmek hep bir araya toplamak herhangi bir amaçla bir araya toplanmış insan kalabalığı huzuru bozacak biçimde bir araya gelip dağılmama hücredeki yanlış araya girme oranı iki dünya bir araya gelse iki sözü bir araya getirememek iki şeyin bir araya gelmesi iki ucunu bir araya getirememek iki ucunu bir araya getirmek iki veya daha çok sayıda embriyonun bir araya gelmesinden oluşan ve birden fazla filiz veren tohum iki yakası ancak bir araya gelmek iki yakası bir araya gelmek iki yakası bir araya gelmemek iki yakasını bir araya getirebilmek iki yakayı bir araya getirmek iş gücü arzı ve talebini bir araya getirmek işgücü arzı ve talebini bir araya getirmek izninizle araya girmek istiyorum karaçalı gibi araya girmek kendi akranlarıyla bir araya gelir kitapta kalınan sayfayı belirtmek için araya konan karton/kurdele vb koyunlar gibi karmakarışık bir halde bir araya toplanmış kuyrukta araya girmek müdahale, araya girme, karışma münasebetsizce araya giren özel bir amaçla bir araya toplanmış insanlar parçaları bir araya getirmek parçaları bir araya toplamak seçili hücreleri araya yapıştır sevkıyat için malları bir araya toplamak sıfır bitini araya sokma sığırı bir araya toplama sürü gibi bir araya gelmek veya toplanmak sürüyü bir araya toplama talim ya da yoklama için bir araya toplamak talim ya da yoklama için bir araya toplanmak toplayıp bir araya getirmek uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelme üç beş kuruş bir araya getirmek yeniden bir araya gelme yeniden bir araya gelmek yeniden bir araya getirme yeniden bir araya getirmek yeniden bir araya getirmek (eski arkadaşları vb) yeniden bir araya toplamak yığınla bir araya toplanmak yunanlılar bir araya gelince halat çekme yarışı başlar zorla araya girme

1: 0 ms