• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

muhasebe terimleri / accounting glossary


abone = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abonné § İngilizcesi : subscriber] Bir gazete, bir dergiye veya diğer herhangi bir neşriyata belirli bir zaman için angaje olan kimse.


acele olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en toute hate § İngilizcesi : in all haste] Acilen, tez olarak, hızla.


acente = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent commercial § İngilizcesi : commercial agent] Herhangi bir firmanın mallarına müşteri arayan bir kimseye acente denir. Acente, belirli bir maaş veya genellikle olduğu veçhile yaptığı iş üzerinden bir komisyon alır. Firma, bazı hallerde ilan masrafı, yazıhane ve teşhir salonu kirası ve saire için acenteye tahsisat verir. Acentenin faaliyeti bütün ülkeye veya birkaç ülkeye şamil olursa genel acente ismini alır. Bir firmayı temsil etmek yetkisini haiz olan kimse; bir diğer kimse için mübayaa veya satış yapan kimseye acente denir. Acente ile mümessil arasındaki fark pek bariz değildir. Her ikisinin de vazifeleri aracılık etmekten ibarettir. Yalnız, acente belirli bir tacirin veya fabrikanın mallarını satmaya aracılık ettiği halde mümessil müteaddit ve muhtelif fabrikaları temsil edebilir. Bazı üretici firmalar alıcıları ile doğruca iş yaparlar ve bu suretle komisyonu tasarruf ederler. Aracılardan özellikle yabancı ülkelerle iş görmek hususunda istifade edilir. Acente müşteri ile sıkı temasta bulunur. Müşterinin, malı ne koşullar ile ve nasıl ambalaj içinde istediğini bildirir. Malın tesellümünde anlaşmazlık çıkarsa müdahalede bulunur. Müşteriyi yakından tanır. Ahlakını, malî durumunu, işlem şeklini bilir. Ayrıca kendi sahası dahilinde rekabeti tetkik eder. Rakiplerine karşı gereken tertibatı alır. Velhasıl ciddî ve işine sâdık bir acente bulunduğu bölgede firmanın yerini tutar. Firma da bu acenteler sayesinde menfaatlerini en uzak bölgelerde dahi hakkiyle korumuş olur.


acentelik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agence § İngilizcesi : agency] Acentelik sıfat ve vazifeleri.


açığa çek çekme, karşılıksız çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèquer sans provision, tirer à découvert § İngilizcesi : overdraw, dishonoured check] Keşideci bir çek çekebilmek için muhatabının nezdinde en az o çekin içerdiği tutar kadar nakdi bulunması gerekir. Çekin tanzim tarihinden itibaren muhatabın nezdinde bu para çekin hamiline ait bulunur. Muhatap nezdinde emre tâbi para bulunmadığı veya çeki ödemeye yeterli gelmediği takdirde çekilen çeke karşılıksız çek denir. Kötü niyet ile karşılıksız çek keşidesi bir cürümdür ve cezayı gerektir.


açık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déficit § İngilizcesi : deficit] Bir bütçe, bir bilanço veya herhangi bir hesapta girenin çıkanı karşılayamaması. Bir hesap veya ambarda defter kaydına nazaran mevcudun noksan zuhur etmesi.


açık artırma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enchère § İngilizcesi : auction (public sale)] Satış koşulları, müzayede, artırma ve eksiltme. İhalede en fazla düşük fiyat teklifi suretiyle yapılan satış.


açık bono, poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : billet blanc § İngilizcesi : blank bill] Hamilinin ismi yazılmamış bulunan bono.


açık çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque en blanc § İngilizcesi : blank chech] Üzerinde herhangi bir para, miktarı yazılı olmaksızın keşideci tarafından imza edilen çek.


açık ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement en blanc § İngilizcesi : blank indorsment] Beyaz ciro da denir. Poliçe veya senedin arkasına veya alonjuna imza konulması ki temlik ifade eder.


açık ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement en blanc § İngilizcesi : blank endorsement] İmzanın üst tarafına hiç bir meşruhat verilmeksizin sadece imzalamakla yapılan ciroya denir.


açık deniz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pleine mer § İngilizcesi : open sea] Ülkenin sahilleri haricinde kalan kısım.


açık denizler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pleine mers § İngilizcesi : high seas] Her ülkenin sahilleri dahilinde kabul ettiği hâkimiyetinin haricinde kalan ve uluslararası ticarete açık bulunan denizler.


açık hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte ouvert § İngilizcesi : open account] İşlemekte bulunan ve henüz tasfiye edilmemiş hesap. Veresiye hesabı gibi.


açık ipotek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hypothèque ouvert § İngilizcesi : open mortgage] İpotek karşılığında limiti tâyin edilmeyen para.


açık kapı bırakmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : laisser une marge § İngilizcesi : to leave a margin] Herhangi bir işde bir işlemde ileride devam edebilmesi için bir olanak bırakmak.


açık kapı siyaseti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : la politique porte ouverte § İngilizcesi : open door policy] Dış ticarette devletlere aynı muameleyi, yani hepsine müsavi şekilde işlem yapmak. Dahilî ticaret muafiyetlerinde yabancıların mallarını da faydalandırmak.


açık kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit à découvert § İngilizcesi : bank open credit] Borçlunun imzasından başka teminata istinat etmeyen, borçlunun yalnız şahsî itibarına istinat eden kredi.


açık rekabet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : libre concurrence § İngilizcesi : open competition] Tüccarların birbirlerine her nevi imalata, mevcut stoka, talimatı, sevkiyatı, fiyatları ve benzeri malûmatı vermeleri gibi.


açık sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : police ouverte, non évalué § İngilizcesi : open policy] Flotant sigorta poliçesine denir.


açık sözleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat en blanc § İngilizcesi : open end contract] İçinde miktar anılmamış bulunan sözleşme belgiti.


açılış bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan d’ouverture § İngilizcesi : opening balance sheet] yıl başında açılacak hesaplara geçirilecek postları içeren bilanço.


açılış bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilân d’ouverture § İngilizcesi : openin balance] Hesapların yeniden tanzimine olanak vermek üzere tanzim edilen bilanço.


açılış kaydı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte d’ouverture § İngilizcesi : opening entry] Bir kurum veya bir işletmenin hesaplarının açılışında aktif ve pasif vesairenin defter kayıtlarına intikalini teminen maddelerinin tanzimi.


acyo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agio § İngilizcesi : agio] Birçok anlamı vardır. Bankalar tarafından müşterilerine yapılan işlemler üzerinden alınan faiz, komisyon ve diğer masraflar yekûnu. Paranın gerçek ve itibarî kıymeti arasmda mevcut fark. Kâğıt ve madenî paraların arasındaki fark. Ulusal ve kambiyo arasındaki fark. Altın ve gümüş, altın veya banknot, gümüş ve banknot arasındaki fark. Ticari senetlerin üzerlerindeki değerleri ile iskontodan sonraki değerleri arasındaki fark. Ve nihayet bir senedin tecdit komisyonu da bir acyodur. Başlangıçta, nazarî olsa dahi, aynı kıymeti haiz olan iki nakitten biri, İktisadî hadiselerin tesiri ile, diğerine nazaran kıymetten kaybettiği takdirde arada oluşan farka dahi acyo denir. Bu tabir özellikle değerli madenî para ile düşük ve gayri kabili tahvil kâğıt para arasındaki fark anlamına kullanılır. Bankacılıkta iskonto veya bedelini tahsil ettiği Ticari senetler tutarı üzerinden bankaya bırakılan para. Acyo üç unsurdan oluşur: a) Banka tarafından avans olarak verilen paranın faizi anlamına olan iskonto b) Senedin bankaya verildiği yer ile ödeme yeri arasındaki mesafe ve senedin kıymeti ile mütenasip olarak bankaca tahsil edilen ibraz ve tahsil masrafı, c) Bankanın asıl hakkını oluşturan ve senedin kıymeti ile mütenasip olan iskonto. Senetler, yalnız tahsil için bankaya tevdi edilmiş ise tabiatiyle iskonto alınmaz.


acyocu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agioteur § İngilizcesi : stock jobber] Acyo işleriyle uğraşanlara denir.


acyoculuk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agiotage § İngilizcesi : stock jobbing] Esham ve tahvilatın kıymetinin azaltılması veya çoğaltılması için borsada birtakım manevralar çevirerek menfaat temin etmeğe denir. Spekülâsyon tabiri ile müteradif olarak kullanılır.


ad valorem resim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits ad valorem § İngilizcesi : duties ad valorem] Malların ağırlıklarından değil de değerleri üzerinden hesaplanan gümrük resmi.


adalet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : justice § İngilizcesi : equity] İşlerin hakkaniyet ve eşitlik üzerine yürütülmesi.


ademi icra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : non exécution § İngilizcesi : non execution] Muamelenin, kararın tatbik mevkiine konulmaması.


ademi kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faute d’acceptation § İngilizcesi : non acceptation] Kendisine ibraz olunan bir poliçeyi muhatabının kabul etmemesi hali.


ademi kabul protestosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : protêt faute d’acceptation § İngilizcesi : protest non acceptation] Üzerine keşide edilen bir poliçenin muhatabı tarafından kabul edilmemesinden dolayı noter vasıtasiyle protesto keşide edilmesi.


ademi kabul veya tediyeden dolayı aracılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intervention faute d'acceptation ou de payement § İngilizcesi : intervention for non acceptance or non payment] Muhatap kabul veya tediye etmediği taktirde aracı birinin bunu yapması.


ademi müdahale = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : non intervention § İngilizcesi : non intervention] Bir işe, bir ihtilafa, bir anlaşmazlığa karışmama, tesir etmeme.


ademi riayet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : non observation § İngilizcesi : disregard] Söze, anlaşmaya, kontrata riayet etmeme.


ademi tediye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faute de paiement § İngilizcesi : non payment] Ödenmek üzere vadesinde ibraz olunan poliçe, senet ve benzerinin muhatabı tarafından ödenmemesi.


ademi tediye protestosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : protêt faute de paiement § İngilizcesi : protest for non payment] Ödenmek üzere vâdesinde muhatabına ibraz edilen poliçe, senedin ödenmemesi halindse noter delaletiyle protesto keşide edilmesi.


ademi teslim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : non livraison § İngilizcesi : non delivery] Bir evrakı, bir vesikayı, verilmesi gereken kimseye veya mahalle tevdi edilmemiş olması.


adet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chiffre § İngilizcesi : number] Rakamla ifade edilen.


adi kefil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garantie ordinaire § İngilizcesi : ordinary surety] Borçlu aleyhine yapılan takibatın semeresiz kalması neticesinde kendisinebaşvurulankefil.


adi mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises de qualité inférieur § İngilizcesi : goods of inferior quality] İyi vasıfta olmayan mallar.


adil değer = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur équitable § İngilizcesi : fair value] Hesaplara istinat eden uygun kıymet.


adil fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix équitable § İngilizcesi : fair price] Bir malın gerçek değeri.


adres rehberi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuaire § İngilizcesi : directory] Bir ülkede veya müteaddit ülkelerde bulunan ticarethane, kurum ve sanayicilerin adreslerini içeren kitap. Adres kitaplarında adresler ya kurumların isimlerini veya meşgul oldukları işler itibariyle ve abecesel sırayla sınıflandırılırlar.


adresli poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traite portant l'adresse § İngilizcesi : adressed bill] Poliçenin üçüncü şahsın ikametgâhında ödenmesi şart koşulduğu zaman üçüncü şahsın ikametgâhı ile muhatabın ikametgâhının aynı yerde olması hali.


affidavit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affidavit § İngilizcesi : affidavit] Yemin varakası. Bazı vergilerden muaf olmak veya esham ve tahvilatın kendisine ait olduğunu yemin ile ifade ve tevdi olunan kâğıt.


afiş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affiche § İngilizcesi : poster] Herhangi bir hadiseyi kent sâkinlerine duyurmak veya mal tanıtmak, reklamını yapmak gayesi ile kentin genel mahallerinde duvarlara asılan büyük ilan kâğıtları. Afiş ticarette pek büyük bir rol oynayan ilancılığın en yaygın bir vasıtasıdır. Afiş resimli veya resimsiz olabilir. Resimli afişlerde yazı kısmı az, marka isimleri büyük ve okunaklı harflerle yazılmış, resim ayrıntılardan tamamiyle uzak, şekil, renk olarak sert ve keskin olmalıdır. Bu gibi afişlerde zevki okşamaktan ziyade üzerine dikkati çekmek endişesi hâkim olmalıdır. Bununla beraber iyi tatbik edilmek şartı ile bu kural afişin güzelliğine engel oluşturmaz. Caddeler hariç, bekleme salonları gibi genel yerlere özgü afişlerin daha ince bir teknikle ve daha ziyade güzelliğe, zevke daha çok hitap etmesi faydalı ve caiz olur. Resimli ilanların daha ziyade renkli olmaları gerekir. Resimsiz afiş ise yalnız metinden ibarettir. Bunlarda ise harfler büyük ve okunaklı olacağı için metin lüzumsuz uzatılmamalı, resim noksanlığı harfleri büyütmek suretiyle telafi edilmelidir. Sokak afişleri düşünüldüğü zaman halkın bunları okumağa vakti az olduğu düşünülmeli, onun için reklamın kendini halka okutmaya zorlaması gerektiğini dikkate almalıdır. Bunun için en iyi miyar afişin en esaslı içeriğinin sokaktan vasıta ile geçen halk tarafından okunabilmesidir. Dört beş afişin bir arada aynı hizada yan yana yapıştırılması, afişin göze çarpmasına yardımcı olur.


ağır vergi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt répressif § İngilizcesi : repressive tax] Tazyik eden vergi. İstihsalin dolayısiyle vergi gelirinin azalmasına sebebiyet veren vergi.


ahdî tarife = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contractuel tarif § İngilizcesi : conventional tariff system] Âkit devletler aralarındaki anlaşmaya istinat eden gümrük tarifesi.


aidat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contribution § İngilizcesi : taxes] Bir cemiyete belirli zamanlarda âzâların verdikleri para, bağış.


aidatı ticariye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usages commerciaux § İngilizcesi : commercial customs] Kanunlarda ve sözleşmelerde açık olmayan hallerde muteber olan Ticari esaslar.


ajans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent § İngilizcesi : agency] Şube, merkez ile şube arasındaki irtibat, İş idarehanesi.


akar mallar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : matières liquides § İngilizcesi : wet goods] Şişe veya variller ile nakledilen mayi, sulu mallar.


akçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie, argent § İngilizcesi : money] Para, mübadele vasıtası, menkul veya gayri menkul alelumum eşyanın kıymetini ölçmeğe yarayan madenî ve kâğıt para.


akit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat § İngilizcesi : contract] Tarafların serbest olarak iradelerini açığa vurarak anlaşmaları. Aktin yazılı şekli sözleşmedir.


akit serbestisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat libre § İngilizcesi : freedom of contract] Kanunun menetmediği ahvalde tarafların serbest olarak aktin koşullarını tâyin etmeleri.


âkit taraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : parties contractantes § İngilizcesi : contracting parties] Aktin iki tarafı. Bir akitte iki tarafı oluşturanlar.


akitten doğan borçlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contractuelle engagement § İngilizcesi : contractual obligations] İki tarafın irade beyanlarının bir araya gelmesi ile ihdas edilen borç münasebetleri.


akont = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acompte § İngilizcesi : instalment] Bir tutara mahsuben bir kısmının ödenmesi. Daha ziyade Fransızcası kullanılmaktadır.


akreditif mektubu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de crédit § İngilizcesi : letter of credit] Bir bankanın kendi kefaletiyle muhabiri nezdinde üçüncü şahıs lehine açılmasını istediği itibar hesabı için yazılan mektup. Vesikalı kredi.


aksiyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action § İngilizcesi : stock, share] Hisse senedi maddesine bakınız.


aktarma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transbordement § İngilizcesi : trans shipment] Malları bir vapurdan diğer bir vapura nakletme.


aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif § İngilizcesi : assets] Mevcudat, kıymetler, fon, bir tacirin veya şirketin para ile değerlendirilebilen malları ve haklarının toplamı. Tahsili mümkün alacaklar da dahil olduğu halde bir şahsın veya bir şirketin belirli bir zamandaki menkul veya gayri menkul mallarının hey’eti mecmuasının nakden tesbit edilmiş kıymeti. Bir sermayenin mevcudatı şirketin sermayesi demek değildir. Zira ticarethanenin daima borçları olacağından sermayesi borçlarını aşan kısmından ibaret olması gerekir. İktisadî mânada bir şahsın veya bir teşebbüsün malik olduğu menkul veya gayrimenkul mallarının mevcudu. Muhasebe mânasında bilançoda görüldüğü üzere genel defteri kebirin zimmet bâkiyeleri mecmuundan ibarettir.


aktif kıymetin brüt tutarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : brut valeur d’actif § İngilizcesi : gross book value] Bir aktif kıymetin brüt tutarı. Hiç tenzil yapılmadan önce muhasebe değeri.


aktifin serbest kısmı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disponible § İngilizcesi : available assets] Kasa mevcudu da dahil olduğu halde kullanılması mümkün olan serbest kıymetler.


aktuarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actuaire § İngilizcesi : actuary] Malî hesap mütehassısı. Hayat sigorta şirketlerindeki matematik hesapları yapan ve sigorta hesap işlerinde ihtisas sahibi olan kimse.


alacak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : demande § İngilizcesi : claim] Alacak, istihkak, tediye talebi, bir hakkın istenilmesi.


alacaklı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : créditeure § İngilizcesi : creditor, obligee] Dayin, mukriz, alacaklı, başkasına borç olarak para veya sair şey veren kimse. Herhangi bir edayı ve özellikle para ödeneğini istemeğe hakkı olan kimse. Bankada hesabın alacaklı olması hali.


alacaklı bakiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solde créditeur § İngilizcesi : credit balance] Bankadaki hesabın alacak yekûnundan fazla olması neticesi hesabın alacak bakiyesi vermesi.


alacaklı hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte créditeur § İngilizcesi : account receivable] Esas itibariyle daima alacak bakiyesi veren, yani hesabın her an alacaklı bulunması gereken hesaba denir. Mevduat hesapları gibi.


alacaklı millet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nation créditeure § İngilizcesi : creditor nation] İthalat ve ihracat mevzuunda alacaklarının yekûnu borçları yekûnundan fazla olan ülke.


alacaklılar hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte créditeurs § İngilizcesi : trade account payable] Bütün alacaklı hesapları bir araya toplayan câmi bir hesap.


alacaklılarla anlaşma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arrangement avec créditeurs § İngilizcesi : arrangment with creditors] İflâs müssesesi haricinde borcunu ödemeyen bir borçlunun alacaklıları ile yaptığı özel anlaşma.


alameti farika = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marque de commerce § İngilizcesi : trade mark] Bir işletmenin imalatını veya ticarethane mallarının başkalarından tefrik etmek üzere kullanıldığı isim, mühür, resim, rakam ve saire yani temyiz ve tahsisi için kabul ve tatbik edilen her nevi işaret ve damga. Bir şahsın kabul etmiş olduğu alameti usulüne tevfikan ticaret ve Adliye Vekaletine tevdi ve teslim edilmedikçe alameti taklit edenler aleyhine dâva ikamesine hakkı olamaz. Alameti farikanın türleri şunlardır: a) Tevsiki marka: Emteaya verilen bir isimdir. Bu, keşfeden veya imal edenin ismini alabilir. (İpana, Antidot, Puro gibi). Veya malın terkibini gösterir bir tabir olabilir. (Yumurta ve bira mayası kelimelerinden oluşan Ovomaltine gibi) veya malın kullanma yeri veya tesirini gösterir bir isim olabilir. (Parlar temizleyici ve parlatıcı toz) veya muhakemeden ziyade muhalleye hitap eden bir tabir olabilir (Ömer Hayyam şarabı, Yalova sigarası gibi). b) Remiz: Bir firmanın unvanını oluşturan kelimelerin ilk harflerinden mürekkep olur. Satie gibi (Société Anonyme Turque d’installation Electrique). c) Resimli marka: Malın terkibi, kullanma sureti, menşei ve saire ile ilgili bir resimden ibarettir. Resimli markalar gelişi güzel alınmamalıdır. Seçilen resim o vakte kadar kullanılmamış olmasına dikkat etmelidir. Sözgelimi marka olarak arslan, gemi gibi isimler iptizale uğramıştır. d) Maskot: Bir mal için yapılan bilûmum reklamlarda devamlı olarak kullanılan ve o malı halk nezdinde sevimli kılan bir şahıs veya hayvan resmi gibi. Sözgelimi gramofonda sahibinin sesini dinleyen köpek resmi (Gramofon markası gibi). Maskot, uğur getirdiğine inanılan bir şey demektir. e) Deviz: Müşterinin hoşuna gidecek veya onda ilgi uyandıracak şekilde tertip edilmiş kısa, manidar bir cümledir. Bir Amerikan otomobil fabrikasının kullandığı (Alandan sor) sümlesi gibi. İngilizcede Slogan namı verilen devizler ilanlarda kullanılmaktadır. İngiltere’de Merchandise mark ile Trade Mark arasında belirgin bir fark vardır. Bunların birincisine (Mal markası) malın cinsini, İkincisi (Ticaret markası) ise malı yapan firmayı gösterir.


alelhesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acompte § İngilizcesi : on account] Hesaba mahsuben verilen para. Bir borcun kısmen ödenmesi.


aleni satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente publique § İngilizcesi : public sale] Açık arttırma ile yapılan satış. Herhangi bir malı satıcı ile alıcıdan mürekkep iki taraf arasında kararlaştırılan bir bedel karşılığında devir ve teslim.


aletler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : outil § İngilizcesi : tools] Makine veya el operasyonları için kullanılan avadanlık.


alıcı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acheteur § İngilizcesi : buyer] Kıymeti olan bir şeyi, bir malı bedeli karşılığında elde etmek için yapılan işlem.


alıcı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéficiaire § İngilizcesi : beneficiary] Bir senet, poliçe, çek bedelini alan kimse.


alıcıları grevi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grève des acheteurs § İngilizcesi : buyer’s strike] Herhangi bir malın fiyatımn inmesini temin maksadiyle alıcıların mübayaaya muvakaten fasıla vermeleri hali.


alıcının inhisar fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix monopole de l’achêteur § İngilizcesi : oligopsomy price] Alıcıların inhisarında bulunan fiyat. Bir kaç alıcının verdiği inhisar fiyatı.


alış fiyati = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix d’achat § İngilizcesi : purchase price] Satılan herhangi bir madde, emtea, menkul, gayrimenkulün karşılığında alınan tutar.


alış, satış, maliyet fiyatları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix d’achat, prix de vente, prix coûtant § İngilizcesi : purchase price, selling price, cost price] Bir malın fiyatının tâyininde başlangıç noktası alış fiyatıdır. Alış fiyatına masrafları ve kâr ilave edilerek satış fiyatı bulunur. Sanayide, alış fiyatı ham maddelerin mal olduğu fiyattır. Buna alış ile alâkadar olan nakliye, gümrük, komisyon ve diğer masraflarla işçilik, imal masrafları, fire, muharrik kuvvet, makinelerin ısınması, malzeme, sigorta, amortisman, genel masraflar ve saire ilave olunur.


alivre satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente à livrer § İngilizcesi : time bargain] Peşin para ile veresiye satış. Malı bilâhare teslim etmek üzere parayı peşin alma.


alonj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : allonge § İngilizcesi : allonge] Ticari senet, poliçe ve emsali evrakın arka tarafı ciroların fazlalığı dolayısiyle daha fazla ciro için yer kalmadığı zaman uzunlamasına yapıştırılan kâğıt.


alternatif maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient alternatif § İngilizcesi : alternative cost] Câri koşullar dışında husule gelen maliyet. Sözgelimi üretim koşullarının veya iptidarî maddé fiyatlarının tahavvülü ile meydana gelen maliyet.


altın çubuk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : or en barre § İngilizcesi : bar gold] Çubuk halinde altın külçe.


altın esası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etalon d'or § İngilizcesi : gold standard] Parayı bir yerden başka bir yere sevk için ödenen nakliye, sigorta gibi masrafların yüzde belirli bir miktarı. Kambiyo ücreti bu hadde kalırsa para nakli yapılmaz.


altın ihraç ve ithal noktaları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : gold points § İngilizcesi : gold points] Altın esasını kabul eden iki ülke arasında vâki Ticari işlemlerde yabancı ülke üzerine tanzim ve o ülkede tediye edilecek poliçeler satın alınarak altın gönderilmesinin daha ucuz olduğu haller.


altın ihtiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : encaisse or § İngilizcesi : gold reserve] Bir ülkenin elinde parasına karşılık olarak bulunan altın stoku.


altın kambiyo sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : gold exchange standard § İngilizcesi : change etalon d’or] Para sisteminin altın esasını kabul eden bir ülke parasına bağlanması. O ülke üzerine altınla ödenecek poliçeler verilmesi esası. Bu suretle paranın kıymeti sabit bir pariteye bağlanmış olur. Kâğıt para ibraz edenlere meskûk veya külçe altın vermemekle beraber bunların harice altın borçlarını herhangi bir şekilde, Sözgelimi bir çek vermek suretiyle ödemeyi kabul etmesi.


altın külçe sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système or métallique § İngilizcesi : gold bullion standard] Devlet veya resmî bankası kâğıt para ibraz edenlere meskûk değil fakat külçe altın vermek usulünü kabul etmesi. Para karşılığı olan altının külçe halinde tedavül bankalarının kasalarında bulunması. Altının ancak dış tediyeler için külçe olarak tediye edilmesi sistemi. Bu sistemde altın sikke halinde tedavül etmez.


altın para sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etalon d’or § İngilizcesi : gold coin] Altının darbhanede basılarak para şeklinde tedavül vasıtası halinde kullanılması.


altın primi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prime sur l’or § İngilizcesi : gold premium] Kâğıt paranın nominal kıymetinin düşmesi ile altının yükselmesi. Altının kâğıda nazaran prim yapması, kıymetinin artması.


altın şartı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clause d’or § İngilizcesi : gold clause] Borçlunun borcunu altın ile ödeyeceğine dair olan taahhüdü.


altınla ödenebilen tahviller = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation payable en or § İngilizcesi : gold bonds] Karşılığı altın para ile ödenebilen tahviller.


ambalaj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emballage § İngilizcesi : package] Gönderilen malın yolda kırılıp dökülmesine veya diğer suretle zarar ve ziyaa uğramasına engel olmak üzere içine konulduğu, sarıldığı, bağlandığı ve sair herhangi bir şekilde tesbit edildiği, her türlü madde sandık, fıçı, şişe, kutu, çuval, ambalaj olduğu gibi sargı kâğıdı, ip, tel, makara, band, ve benzerlerinin tesbit edildikleri kartonlar, kumaş ve emsalinin dolandığı tahtalar da keza ambalajdan sayılır. Onun için lisanımızda mevcut kap veya zarf, sargı sözlerinden hiç biri ambalaj gibi tabiri kadar şümullü değildir. Bu tabir aynı zamanda fransızcada olduğu gibi ambalaj içine koymak fiil ve hareketini gösteren bir kelime olarak da kullanılmaktadır. Ambalaj da dikkat nazara alınması gereken üç şey vardır. Sağlamlık, hafiflik, güzellik. Ehemmiyetçe birbirinden hiç de geri gerikalmayan bu üç cihetin muvaffakiyetle telifi iyi ambalajm esasmı teşkil eder. Bundan başka, unutulmaması gereken diğer bir nokta da bir çok ambalajm aynı zamanda bir reklam vasıtası teşkil ettiğidir. Kutu, şişe gibi ambalajlar zarif bir şekilde yapılmış olursa içindekiler bittikten sonra başka hususlarda kullanmak üzere müşteri tarafından muhafaza olunur ve üzerinde sabit bir alameti farika bulunursa ait olduğu maddeyi müşteriye daima hatırlatmağa vesile olur. Bir malın müşteriye muvaffakiyetle arzı ancak iyi ambalaj sayesinde kabil olabileceği de her vakit hatırda bulundurulmalıdır. Ticari kıymeti bulunmayan tahta sandık, çuval gibi dış, saman, talaş, oluklu mukavva gibi iç ambalajlar gümrük resmine tâbi değildir. Ticari kıymeti olan damacana, bidon gibi dış zarf ile mukavva kutu gibi iç zarf gümrük tarifesine tâbi oldukları madde gibi resme tâbi tutulurlar. Şayet, ambalaj maldan veya tüccar arasında malın bu ambalaj haricinde satılması müteâmil değilse, ambalajdan da içindeki madde gibi resim alınır. Krem tüpü, krem kavanozu, lâvanta şişesi gibi. 1. Gerek gerçek, gerek kanunî safî sıklet üzerinden resme tâbi olan eşyanın saman, talâş, çember, bendiye, yosun gibi dış ambalajı. 2. Adet üzerinden resme tâbi olan veya resimden muaf olan eşyanın ambalajı, 3. Kıymeti üzerinden resme tâbi eşya ambalajı, resme tâbi değildirler. a) Tarife mucibince kanunî safî ve gayri safî sıklet üzerinden resme tâbi bütün eşyanın dış ve iç ambalajı, beynelmilel ticarette müteammil şekilde olmak şartiyle, makara, bobin gibi, b) Kanunî safî sıklet üzerinden resim veren eşyanın ambalajı beynelmilel ticarette müteâmmil şekilde değil ise yani lüzumundan fazla ise, içerdikleri malın resmine tâbi olurlar. Sâfî sıklet üzerinden resme tâbi olan eşyanın iç ambalajı olan saman ve saire gibi beynelmilel ticarette müteammil şekilde olmaz. Ve içerdiği maldan daha yüksek resme tâbi olursa kendi maddesi mucibince resim verirler.


ambargo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : embargo § İngilizcesi : embargo] Devletin bir şeye el koyması veya bir hareketi yasak etmesi. Başka Devlet gemilerinin limanlara girip çıkmasını menetme. Gemilere el koyma. Belirli ihraç ve ithal mallarına el koyma veya ithal ve ihracı menetmesi.


amerikan usulü muhasebesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptabilité américaine § İngilizcesi : american bookkeeping] Bu usulün başlıca hususiyeti yevmiye defteri ile defteri kebirin tek bir defterde birleşmesidir. Defterin sol sahifesi yevmiye defterine tahsis edilir. Diğer sahife de, kurumun başlıca hesaplarından her birine birer çifte sütuna ayrılır. Bu sütunlara yevmiye defterinin bu hesaplara ait rakamları yazılır.


âmme arazisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : publique domaine § İngilizcesi : public domain] Âmmenin tasarrufunda bulunan arazi, Devletin tasarrufunda bulunan arazi ve emlâk, miri arazi, beylik arazi.


âmme borcu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette publique § İngilizcesi : public debt] Devletin yapmış olduğu iç ve dış borçlar.


âmme hizmeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : publique service § İngilizcesi : public service] kentin genel ihtiyaç ve menfaatlerini temin maksadiyle yapılan hizmetler Sözgelimi su, elektrik, gaz, otobüs, yol gibi.


âmme hükmî şahsı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : corporation pubque § İngilizcesi : public corporation] genel hizmetlerin ifasını kolaylaştırmak üzere Hükümet tarafından organize edilen korporasyon.


âmme mâliyesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : finance publique § İngilizcesi : public finance] Devletin icra ettiği malî işlemlerden bahseden bilim kolu.


âmme malları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : domaine publique § İngilizcesi : public property] Devlet, vilayet ve belediyelere ait mallar.


âmme menfaati = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : le salut public § İngilizcesi : public welfare] Ferdî menfaate karşılık genel menfaat.


amortisman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement § İngilizcesi : amortization] Sabit değerlerin amortismanı. Borcu birden veya belirli taksitlerle ödeyerek ortadan kaldırmak. Her yıl kârdan belirli bir kısım ayırarak (aşınma payı) sabit tesislerin aşınmasına karşılık tutma. Esham ve tahvilatın kârdan ayrılan para ile ödenmeleri. Bir taahhüdü karşılamak iğin yeterli gelecek tutarı vücuda getirmek üzere kârdan tedricen yapılan ayırmalar. Teşekkülün mevcudatı arasındaki bazı malların kıymetten düşmesine karşılık olarak ayrılan tutar. Kısmen veya devamlı olarak yapılan ödemeler ile bir borcun itfası. Paranın iştirâ kıymetini indirme. Bir borcun mukasseten itfası. Bir borcun itfası için tediye edilen taksitlerden her birisi. Sabit değerlerin, kıymetten düşmesine karşılık ayrılan para, Arsa, bina, makine, alet ve edevat, mobilye, müteharrik edevat ve saire gibi bir ticarethanenin mevcutları arasında görülen bazı malların kıymetten düşmesine karşılık olarak ayrılan tutar. Sermayenin, yıl zarfında itfası için, bu sermayenin S X T faizi olarak SXT/100 tutarları, amortisman olarak da S : T/100 senelik amortisman taksitleri üzerinden T faiz haddiyle (T faizi, sermaye faizinden farklı olabilir) bileşik faiz yürütüldüğü takdirde n. senede bu taksitler S sermayesini vücuda getirsin.


amortisman esası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : base d’amortissement § İngilizcesi : depreciation base] Amortismana esas olan maliyet, kıymet.


amortisman fonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds ou caisse d’amortissement § İngilizcesi : sinking fund] İtfa sermayesi. Bir borcun itfa edilmesi için kârdan ayrılan paralar. Amortisman sandığı.


amortisman hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte d’amortissement § İngilizcesi : depreciation accounting] Amortismana ait kayıtların işlendiği hesap.


amortisman karşılığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : provision d’amortissement § İngilizcesi : depreciation reserve] Amortisman için ayrılan tahsisat. İhtiyat.


amortisman nisbeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux d’amortissement § İngilizcesi : depreciation rate] Amortismana tâbi değerlerin cins ve mahiyetine göre tatbik edilen aşınma yüzdesi.


amortisman tutarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds d’amortissement § İngilizcesi : accrued depreciation] Amortisman payı. Amortisman ihtiyatı. Yıpranma ve aşınma. Bütün müstakbel mükellefiyetlerin tedricî tasfiyesi ve periyodik masraflar için peşinen ayrılan provizyon. Yahut taahhütlerin zamanında itfalarına yeterli gelmek üzere bir tutar ayrılması. Yahut menkul ve gayrimenkul değerlerin çalışmaktan mütevellit periyodik yıpranmaları telafi için maliyete tahmil suretiyle bir fon ayrılması.


amortisman usulleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : méthode d’amortissement § İngilizcesi : depreciation method] İmhası gereken tesisatın nevi ve mahiyetine ve işletmenin cinsine göre bu hususta muhtelif usuller tatbik edilmektedir. İntihap edilecek usulde umumiyet itibariyle imha olunacak herhangi bir kıymet, sıfıra indiği zaman hesaben de kapatılmış olması gerekir. Bu tenezzül, malzeme ve saire gibi maddî kıymetler için yine umumiyet itibariyle, belirli bir kalkınma devrinin sonunda, ihtira beratları ve saire gibi gayri maddî kıymetler için de istifade devresinin sonunda vuku bulur. 1. Değişken amortisman: Bu usul her yıl zarfında vuku bulan gerçek kıymet tenezzülünü tahmin esasına istinat eder. Bu kıymet tenezzülü her yıl değiştiğinden, tefriki gereken amortisman miktarı da değişir. Bazı teşebbüsler bu usulü tatbik etmekte iseler de bu hareket tarzı netice olarak gerçek kıymet nezezzülünü nazarı dikkate almaktan ziyade, hesap senesi neticelerine göre amortisman ayrılmasına yol açtığından tavsiyeye şayan değildir. Bu usulde her senenin nisbetleri aynı değildir. Bu usulü tatbik eden teşebbüsün idaresi her halde daha yakından tatbiki istilzam eder. Bunun için, önceden takarrür ettirilmiş belirli yüzde nisbetlerinin tatbikinden ibaret olan diğer usuller, gerek değişken amortisman, gerek aşağıda zikrettiğimiz artan oranlı amortisman usulüne tercih olunmalıdır. 2. Artan Amortisman: Bu usul iptidaî kıymet üzerine tatbiki icap eden amortisman nisbetinin her yıl artırılmasından ibarettir. Sözgelimi, başlangıçta ilk kıymetin yüzde beşi üzerinden amortisman hesaplanırsa, bu nisbet hesabın itfasına kadar her yıl yüzde bir artırılır. Bu usulün taraftarları noktai nazarlarmı müdafaa için şu iki mütalâayı yürütmektedirler: a) Herhangi bir makine veya buna benzer bir sabit kıymet ilk zamanlar kıymetinden az kaybeder. Kullanma müddeti devam ettikçe her yıl vuku bulan kıymet azalması daha büyük mikyasta olur. b) Diğer taraftan teşebbüsler ilk sıralarda az kâr getirirler. Bu temettü miktarları yıllar geçtikçe çoğalır. Binaenaleyh amortisman da bu iki seyri takip etmeli ve değerlerin azalması, kârların fazlalaşması nisbetinde çoğalmalıdır. Nazariyat sahasında kalındığı takdirde bu mütalâalar oldukça cazip görülürse de, bu usulün diğer taraftan iki büyük mahzuru da vardır: 1. Evvelâ bu usulde değişken amortisman usulü gibi mevcutlarda vukua gelen kıymet tenezzülünü tesbit etmek gerekir ki hakikatte buna tamamen olanak yoktur. 2. yıllar geçtikçe aşınma derecesinin artması pek tabiî ise de, yine bu aşınma dolayısiyle tâmir ve bakım masrafları gittikçe artar. Gerek amortisman, gerekse tâmir ve bakım masraflarının aynı yıllar zarfında müşterek çoğalması maliyet fiyatları ve hesap senesi neticeleri aleyhine olarak muvazeneyi bozar. Bundan başka, bu usul küçük nisbette başlayıp büyük nisbetlere doğru gittiğinden amortisman muamelesinin ağır bir surette cereyanını intaç eder. Halbuki, mevcut değerleri bir an evvel imha etmek daha akıllıca bir hareket olur. Bu sebeplere binaen hayatta pek az tesadüf olunan bu usulü tavsiyeye şayan bulmayız. Bu usul işe başladıkları zaman büyük bir tesisat vücuda getirmiş olan, ancak bu tesisattan ilk yıllar zarfında, işin icabı olarak, nisbeten az istifade eden teşebbüselerde tatbik olunagelmektedir. 3. Eksilen Amortisman: Bunun için iki usul vardır: a) Her yıl muhasebe kayıtlarında görülen kıymetler üzerine belirli bir yüzde tatbiki suretiyle icra edilir. Yani, her yıl belirli bir kıymetin, belirli bir nisbet üzerinden imhasından sonra, kalacak kıymet bakiyesi üzerine gelecek yıl aynı nisbette amortisman tatbik edilir. Kullanma devreleri bittikten sonra dahi herhangi bir kıymet muhafaza eden ve hiçbir zaman sıfır kıymete inmeyen maddî tesisat için bu usul tavsiyeye şayandır. Bu tarz, tatbiki takip eden ilk yıllar istisna edilirse, bilâhare mevcut değerlerin tedrici surette imhasını temin eder. Diğer taraftan, başlangıçta mevcut değerlerin önemli kısımları imha edilmiş olduğundan, bilâhare tâmir dolayısiyle masrafları çoğaldığı zaman imha edilecek kıymetler azalmış bulunacağmdan, bu suretle muhtelif hesap senelerine ait külfetler arasında bir tevazün husule gelmiş olur. Gayri maddî kıymetler için bu usul tavsiye edilemez. Çünkü, bunların belirli bir müddet sonra değerlerinin sıfıra inmesi gerekir. . Bu usulün, bahsettiğimiz faydalarına mukabil mahzurları da usulün tatbikinde tesislerin her nevi için ayrı ayrı birer hesap açmalıdır. Aksi takdirde, bir müddet sonra amorti edilmesi gereken kıymetlerden her birinden ne kadar imha edildiğini ve bakiye ne kıymet kaldığını tesbit etmek mümkün olmaz. Bu usulün amortisman noktasından mahzuruna gelince, bu mahzur da bidayette amortisman seri ve bilâhare gayet yavaş gitmesidir. Bu mahzurun önüne geçmek için belirli bir müddet sonra bu imha usulünü bırakıp bunun yerine sabit amortisman usulünü kullanmak gerekir. ki bu da hesapların karışmasına yol açar. Bu usul tamamen tatbik edilmek istenildiği takdirde, bidayette gayet yüksek amortismanlar tatbik etmek gerekir. Bu da ilk hesap devrelerine pek büyük külfetler tahmilini istilzam eyler. b) İptidaî kıymet üzerinden gittikçe azalan bir yüzde nisbetinin tatbiki ile temin edilir. Sözgelimi birinci yıl iptidaî kıymet üzerine yüzde oniki, ikinci yıl, yine iptidaî kıymet üzerinden yüzde on. . . iih. tatbik edilir. Bu usulde, yukarıda bahsettiğimiz birinci usulün mahzurları olmadığı gibi, aksine iyi cihetleri vardır. Son yıllar zarfında artan onarım masraflarına mukabil o yıllar için mutedil bir amortisman tefriki suretiyle hesap senelerine tahmil edilen külfetleri, tâdil ve ilk yıl için de büyük bir yükü mucip olmaz. Bu itibarla, bu ikinci usul daha ziyade tavsiyeye şayandır. Netice olarak, bildirilen muhtelif amortisman usullerinin gerçek faydalarına mukabil, mahzurları da vardır. Yalnız, bu usullerden ikisinin tatbik edilmemesi muvafık olur. Bunlardan biri mütehavvil, diğeri ise artan amortisman usulleridir. Diğer usullerin tatbikte alâkadar İktisadî teşebbüsün genel vaziyeti ile, ifası gereken kıymetin mahiyeti gözönünde bulundurulmalıdır. Esas itibariyle, sabit amortisman ilk tesis masrafları, ihtira beratları, imtiyazlar gibi gayri maddî tesislerde şirketin bilfiil sahip olmayıp belirli bir müddet sonra iadesine mecbur olduğu arazi üzerinde yaptırdığı tesisat için tatbik olunur. Diğer taraftan, kullanılmalarından sonra pek az kıymet muhafaza eden tesisat için dahi bu usul kullanılabilir. Tenzilâtlı amortismanın, ya bedelleri yavaş bir tarzda azalan kıymetler için (Sözgelimi inşaat gibi) yahut tesislerinden itibaren bir kaç yıl sonra önemli onarım masraflarını istilzam eden kıymetler (Bazı nevi malzemeler) için kullanılır. 4. Sabit Amortisman: Bu usul, itfası gereken kıymetin devamı tahmin edilen dayanma müddetine nazaran, ilk bedeli üzerine belirli bir yüzde nisbetinin tatbikinden ibarettir. Bu nisbet şu suretle hesaplanır: a) imhası gereken kıymet 5. 000 lira, n) İmha müddeti yıl olarak 20. Buna nazaran, her yıl tatbiki icap 5. 000 eden yüzde nisbetini bulmak için 20 250 eder ki 5. 000 lira kıymetindeki bir sabit kıymete her yıl 250 lira amortisman tatbik edersek 20 senede tamamen amorti etmiş oluruz. Yüzde kaç nisbetinin kullanılması icab ettiğini bulmak için ise 100/20 eşittir 5 yâni %5 nisbeti olduğunu görürüz. Haddi zatında basit olan bu usul, imhası gereken kıymetin, belirli bir müddet zarfmda tamamen itfasını temin eder. Bu hareket tarzı özellikle imtiyazlar, ihtira beratları vesaire gibi belirli bir müddet içinde ortadan kalkması gereken değerlerin itfası için pek uygundur. Ancak, maddî tesisata tatbik olunması mahzurdan hali değildir. Zira, maddî tesisat mu-L karrer istimal müddetlerinden sonra dahi varlıkları ve hizmetleri devam ve bir kıymet ifade ederler. Halbuki, yukarıdaki örnekten anlaşılacağı veçhile, bu usul dairesinde hareket edildiği ve belirli bir devre sonunda tevakkuf olunmadığı takdirde bir taraftan amorti olunan tesisat hesaben imha olunduğu halde, diğer taraftan yine aynı tesisat aktifte herhangi bir kıymet arz edebilir. Bundan başka, bu usulün diğer bir mahzuru da masraflarda bir muvazene tesis etmemesidir. Gerçekten, yıllar geçtikçe tesisatın aşınma nisbetinin ve dolayısiyle onarım masraflarının artmasına mukabil amortisman daima sabit bir derecede kaldığından zaman ilerledikçe hesap devrelerine isabet eden külfetler fazla olur. Bu mahzurlarına rağmen bu usul madî tesisat için dahi ekseriyetle kullanılmaktadır. 5. Direkt Amortisman: Bu usulde amortisman tutarı doğrudan doğruya alâkadar olan sabit kıymet hesap bakiyesinden tenzil edilir. 6. Endirekt Amortisman: Belirli bir nisbetle hesaplanan amortisman tutarı pasifte bu husus için açılan özel bir hesapta toplanır. 7. Fevkalâde Amortisman: Gerek bir önceki bilanço senesinde ayrılmış bulunan amortismanın kifayetsizliğini karşılamak ve gerekse aktifte vuku bulan kıymet düşüklüğünü telafi etmek üzere ayrılan munzam bir amortismandır. Mevcut tesisatın herhangi bir sebeple harap olması, beklenmedik bir anda istifade edilemeyecek hale gelmesi veyahut bazı malzemenin önceden tahmin edilen müddetten daha kısa bir zaman zarfında yıpranıp aşınması da fevkalâde amortisman tefrikihe gerek gösterir. Her ne suretle olursa olsun amortisman hesap devresine tatbiki gereken bir şart olduğundan, fevkalâde amortismanın dahi hesap neticeleinin taayyününden evvel tatbiki gerekir. Bu amortismanlar, bütün tesisat için bir kül olarak tefrik olunmayıp, ihtiyaca göre her nevi kıymetler için ayrı ayrı birer amortisman hesabı açılır. Bahsedilen ahval ve şartların istilzam ettirdiği fevkalâde amortismanlardan ayrı olarak bazı teşekküller, hesap devresinin verdiği kârları müsait gördüğü takdirde gerçek bir kıymet tenezzülüne tekabül etmeyen fevkalâde amortismanlar tefrik ederler. Bu gibi amortismanlar gizli birer ihtiyattan başka bir şey değildir. Bu hareket tarzı bazı ülkelerde genel Harp sıralarında taammüm etmiştir. Buna sebep de, o zaman tahakkuk etmiş bulunan harp kazançları olmuştur. Fazla amortisman tefrikine cevaz verilmiş olması normal mesai saatlerinin uzatılması hasebiyle tesisat değerlerinin fazla miktarda düşmüş olması gibi sebepler ileri sürülmesidir. Bazı teşebbüsler, ya spekülâsyon yapmak, kârlarını gizlemek veya münhasıran firma menfaatini gözetlemek maksadiyle bu suretle hareket ederler. Bütün bunları bahis mevzuu etmekten maksadımız bilançolarm doğru olarak tanzim edilmemesinde bir çok sebeplerin bulunabileceğini izah etmek ve bir bilançonun sıhhatini takdir edebilmek için amortismanların hesaplama tarzının ve bu hususta takip olunan hesap usullerinin yakından ve derin bir tetkike tâbi tutulması lüzumunu anlatmaktır. Bu tetkik, bilançonun ait olduğu teşebbüsün vaziyetinin veyahut hesap devresi neticesinin öğrenilmek istenilmesine nazaran iki surette icra olunur. Birinci şıkka göre amortismanların gayriyeterli veya fazla olup olmadığı, yani amortismanlarn normal kaideler içinde tefrik edilip edilmediği tesbit olunmalıdır. İkinci şıkka göre, amortismanların birbirini takiben bilançolarda aynı noktai nazardan ve aynı nisbet üzerinden tefrik edilip edilmediği tetkik edilmelidir. Bu iki tefrik tarzı birbirini tamamlar ve bilançonun tetkikinde her iki noktadan da hareket olunmak gerekir.


amortismana tabi kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unités d’amortissement § İngilizcesi : depreciation unit] Ya tek bir sabit kıymet amortismana tâbi tutulur veya bir kaç sabit kıymet üniteleri birden amorti edilirler.


ana endüstri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : industrie de base § İngilizcesi : key industry] Karakteristiklerine binaen bir ülkenin bütün ekonomisine tesir eden endüstri, bir ülke ekonomisinin başlıca endüstrisi.


ana şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société contrôleuse § İngilizcesi : conrolling company, holding company] Bir veya birkaç şirketin hisse senetlerini elinde bulundurmak suretiyle onların idarelerine nazım olan ve onları tedvir eden esas şirket.


analık sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance maternité § İngilizcesi : maternity insurance] Anaların aldıkları sigorta bedeli.


anapara = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital § İngilizcesi : principal] Faiz hesaplanmasına esas olan tutar.


anlaşma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accord § İngilizcesi : convention] Muahede, sözleşme, iki tarafın bir mevzuda vardıkları mutabaktı bir kâğıda yazarak iki tarafın imza etmeleri neticesinde husule gelen hukukî vaziyet.


anonim şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société anonyme § İngilizcesi : joint stock company] Anonim kelimesi yunancadır. anlamı isimsiz demektir. Anonim şirketlerin de diğer şirketler gibi isimleri var ise de bu, şirketin maksat ve gayesini gösteren bir unvandır. Anonim kelimesi, unvanda şahıs ismi bulunmayacağını gösterir. Bu şirketler, diğer şirketlerin en önemlidir. Büyük sermayelerin toplanarak muazzam işler yapabilmesi bu sayede mümkün olmaktadır. Büyük sınaî, Ticari teşebbüsler, bankalar hep anonim şirketlerdir. Kanunî tarifi şöyledir: Bir unvan altında kurulmuş sermayesi belirli ve eshama bölünmüş, borçları ile taahhütleri yalnız şirketin sermayesi ile temin edilmiş ve her şirketin mes’uliyeti sermaye miktarı ile hudutlanmış ise o şirket anonimdir. Şirketin kanunî vasıfları şöyledir: Şirketin bir unvanı bulunur. Gayesini gösterir. Ve anonim şirket kelimelerini içerir. Ortakların isimleri unvana konmaz. Belirli bir sermayeye maliktir. Sermayesinin arttırılıp azaltılması sözleşme belgitinin tâdiline gerek gösterir. Sermayesi hisselere ayrılmıştır. Anonim şirketlerin en önemli vasıfları bunlardır. Şirketin borçları sermayesi nisbetinde garanti edilmiştir. Ortaklardan her birinin mes’uliyetleri koydukları sermaye kadardır. Şirketin kuruluşu iki şekilde olur. Anî kuruluş: Bütün hisselerin kurucuları tarafından tamamen alınması ile olur. Diğeri ise tedricî kuruluş olup bu da hisselerin bir kısmı kurucular tarafından, diğer bir kısmı ise halk tarafından alınması ile olur. Anonim şirketlerde, sözleşmeyi tanzim ve imza eden ve sermaye olarak nizamnamesinde belirli nakdî veya nakdin gayri bir şey koyan hissedarlar kurucu addolunurlar. Anonim şirket kurulabilmesi için en az beş müessisin iştiraki şarttır. Tedricî kuruluş: En az beş müessis taralından imza edilen sözleşme belgiti tanzim edilir. Bunda şirketin unvanı, merkezi, iştigal mevzuu, sermaye miktarı, her hissenin kıymeti, ödeme şekli, sermaye olarak verilen mallara karşılık verilecek hisse senedi miktarı, müessislere ve idare meclisi âzâlarma verilecek ücret, murakıpların seçim tarzı, vazife ve yetkileri, şirket namına imza etmeğe salâhiyetli kimselerin isimleri, genel kurulların toplanma şekilleri, karar ve rey verme usulleri, şirketin müddeti, ilanların yapılma tarzı yazılır. Teminat: Şirket sermayesinin %10’unun tediye veya temin olunması, buna ait vesikanın sözleşmeye iliştirilmesi gerekir. . Bunu müteakip Ticaret Vekaleti yolu ile Vekiller Heyetinden izin alınır. İzinden sonra sermayenin temini için halka başvurulur. Bunun için sözleşmenin bir hulâsası gazetelerle ilan edilir. Sirküler hazırlanır. Halka dağıtılır. İştirâk taahhüdü: Şirkete girmek istiyenler yazı ile talepte bulunurlar. Bu, iştirak talepnamesi denilen dilekçe ile yapılır. Bu taahhütnamede hülâsanın içeriğinden başka şunlar bulunur: İştirâki taahhüt edenlerin isim ve adresleri, taahhüt edilen hisse miktarı, sözleşme hükümlerinin kabul edildiği, belirli zaman zarfında şirket kurulmadığı takdirde taahhüdün hükümsüz olacağı, taahhüdün kayıtsız şartsız olması ve muvazaadan âri bulunması gerekir. Taahhüt edilen hisse senetleri yekûnu sermayenin tamamına müsavi olmalıdır. Hisse senetlerini en za dörtte birinin nakden ödenmesi gerekir. . Ödenmediği takdirde müessisler gazetelerle ilan ve taahhütlü mektupla belirli müddet içinde ödemelerini isterler. Paralar muteber bir bankaya yatırılır. Hissedar olmayı taahhüt edenler toplanarak tesis genel kurulu teşkil ederler. Toplantı ruznamesi şu hususları içerir: a) Hisselerin hepsinin taahhüt edildiğini, bedellerinin dörtte birinin ödendiğinin tasdiki, b) Sermaye olarak verilen malların ve satın alınacak gayrimenkullerin değerlerinin tasdiki için bilirkişi tayini, c) Müessislere özel menfaatler temini isteniyorsa karar alınması, d) İdare meclisi âzâsı sözleşme ile seçilmiş ise bunların tâyini, e) Murakiplerin seçilmesi, f) Tesis masraflarının kabulü. Mahkemenin tasdiki: Teşekkülü müteakip müddeti içinde, müessisler Ticaret Mahkemesinden kuruluşun tasdikini isterler. Tasdik beyannamesine, şirketin sözleşmesi mezuniyet vesikası ile birlikte, bankaya yatırılan para makbuzu, tesis genel kurul zabıtnamesi, bilirkişi raporu iliştirilir. Bütün formalitelerin tamam olduğuna kanaat getiren mahkeme şirketin teşekkülünü tasdik eder. Tescil ve ilan: Tasdiki müteakip şirket ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Bundan sonra hükmî şahsiyet iktisap eden şirket işe başlayabilir. Anî kuruluş: 5 müessis, hisse senetlerini aralarında taksim suretiyle anonim şirketi derhal kurabilirler. Buna anî teşekkül denir. Sermayeleri az olan anonim şirketler anî şekilde kurulurlar. Kurulma zamanında yapılan bilumum hatâlardan müessisler ile bu evrakı tanzim edenler müteselsilen mes’uldürler. Müessisler şirketin tesisi için giriştikleri taahhütlerden dolayı üçüncü şahıslara karşı mes’uldürler. Teşkilât ve idare: Anonim şirketlerin üç idare unsuru vardır: genel kurul, idare meclisi, mürakipler. genel kurul: Şirket hissedarlarının toplantısıdır. Şirketin mukadderatına hâkim olan başlıca kuvvettir. Hayatî ehemmiyeti haiz bütün kararları verir. Bu heyet, şirketin teşriî uzvu ve aynı zamanda icra uzvunun kontrolüdür. genel kurul üç şekilde toplanır: 1 - Tesis genel kurulu, 2 - Adî genel kurul, 3 - Fevkalâde genel kurul. Tesis genel kurulu teşekkül formalitelerini icra, ikmal için toplanır. Şirketin faaliyeti müddeti zarfında bir veya iki defa toplanır. Adî genel kurul normal olarak senede bir defa hesap devresi sonunda toplanır. Senelik işlemleri ve hesapları tetkik ve tasdik eder. Fevkalâde genel kurul şirketin bünyesinde yapılmak istenilen acele ve esaslı değişiklikleri yapmak için gayri belirli zamanlarda toplanır. genel kurulun vazife ve yetkileri hulâsa olarak şöyledir: Şirket idare meclisi ve mürakiplerinin raporlarını şirket hesaplarmı tetkik ve tasdik eder. Kârın dağıtılmasına karar verir. İdare meclisi ile mürakipleri ibra eder. İdare uzuvlarını ve mürakipleri tâyin ve azleder. Şirket sözleşmesini tâdil eder. Sermayenin azalma veya arttırılmasına, tahvil çıkarılmasına, şirketin feshine karar verir. Tasfiye işlerini tetkik ve mürakabe eder. genel kurul toplantıları: Âdî genel kurul her hesap devresinin sonundan itibaren üç ay zarfında ve en az senede bir defa toplanır. Bir kaç defa kâr dağıtan şirketlerde her tevzi için genel kurul toplanır. Fevkalâde genel kurullar gerek hâsıl oldukça toplanır. Âdî genel kurulu idare meclisi toplantıya davet eder. İdare meclisi ihmal ederse bu vazifeyi mürakipler ifa ederler. Toplantıyı Ticaret Vekaleti de yapabilir. Fevkalâde toplantıya idare meclisi, murakipler, sermayenin en az onda birine sahip olan hissedarlar, mahkeme, Ticaret Vekaleti davet edilebilirler. Davetin şekil ve sureti esas sözleşme ile tâyin olunur. Bütün hissedarların malûmatları olmaları için davetler, toplantı gününden en az iki hafta evvel gazetelerle ilan veya mektupla yapılır. Bu ilan veya davet mektuplarında, ruznamesinde şu hususlar bulunur: İdare meclisi ve mürakip raporlarının okunması, şirketin envanter defteri, bilanço, kâr ve zarar hesabının ve kârın dağıtılması hakkındaki tekliflerin kabul veya reddi, sözleşme ile tesbit edilmemiş ise idare meclisi âzaları ile müdürlerin ve mürakiplerin ücret ve aidatlarının tâyini, müddetleri biten idare meclisi âzası ile mürakiplerin tekrar intihapları ve değiştirilmeleri, gerek görülecek diğer hususlar. Sermayenin en az onda birini temsil eden hissedarlar yazılı olarak mucip sebep göstererek istedikleri işleri gündeme koydurabilir. Fevkalâde genel kurul ruznamesi, davete yetkili olanlar tarafından tanzim edilir. Toplantıların mûteber olması için Ticaret Vekaletinin komiserinin bulunması şarttır. Hissedarlar, toplantı gündeminden en az 15 gün evvel şirketin mevcudat defteri ile kâr ve zarar hesabını ve bilançoyu, İdare Meclisi ve mürakipler raporlarım tetkik ve birer suretini almak hakkını haizdirler. genel kurul toplantılarına iştirak etmek ve rey sahibi olmak hissedarlığın aslî haklarmdandır. Reylerin vekaleten veya bir mümessil vasıtasiyle verilmesi caizdir. Toplantıya reislik edecek kimse genel kurulla şirket sözleşmesi ile tâyin olunur. Sözleşmede açıklık yoksa genel kurul seçer. Toplantıda rey toplamak için iki kişi seçilir. İçtima zabıtlarını tutmak için de bir kâtip intihap edilir. Riyasetin vazifesi, hissedar listesini tanzim, nisabı tetkik etmek, müzakereleri sevk ve idare etmek, reyleri toplamak, verilen kararları tesbit ve zabıtlarını tanzim etmektir. Ticaret Vekaleti komiserinin vazifesi zabıtların kanuna uygun tutulmasına nezaret etmek ve hissedarlarla birlikte imza etmektir. Müzakere nisabı: Müzakerelerin başlayabilmesi için gereken adet veya miktardır. Karar nisabı: Verilen kararların mûteber olması için zarurî rey adedine denir. İdare Meclisi: Anonim şirketin idaresi ve harice karşı temsil İdare Meclisine aittir. İdare Meclisi âzaları esas sözleşme ile tesis veya genel kurulca en fazla üç yıl müddetle tâyin edilirler. Tekrar seçilmeleri caizdir. Meclis her yıl âzâları arasından bir reis ve bir reis vekiil seçer. Âzâlar sözleşme ile tâyin edilmiş olsalar dahi genel kurul kararı ile azil olunabilirler. Azil edilen âzâ tazminat talep edemez. İdare meclisi âzâlarmın vazife ve yetkileri: Gerek dahilde, gerekse hariçte şirketi idare meclisi temsil eder. Her türlü hukukî muameleyi yapar. Aksine sarahat yoksa bütün idare meclisi âzâları imza yetkisine maliktirler. Şirket sermayesi eğer yarıya inerse genel kurul toplanır. yıl sonunda bilançoyu tanzim eder. İdare meclisi her yıl sonunda şirketin Ticari, malî ve iktisadî vaziyetini, yapılan işlemlerin hülâsasını gösteren bir rapor tanzim, tevzi edilecek kârları, ihtiyatı tâyine dair teklifi hazırlar. Memurları tâyin eder. Müdürler: Şirketin icra vasıtasıdır. Sözleşme ile veya genel kurul kararı ile hissedarlar arasından veya hariçten tâyin edilir. Sözleşmede aksine sarahat yoksa müdürlerin tâyin veya azline idare meclisi de yetkilidir. Keyfiyet, ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. İdare meclisi âzâları müdür olamazlar. Müdürlerin memuriyet müddetleri idare meclisi âzâlarmın müddeti kadardır. Müdürler işledikleri kusurlardan bizzat mes’uldürler. Vazifelerini başkalarına devir edemezler. Yalnız bazı belirli işleri yapmak için vekalet verebilirler. İdare meclisinin her an toplantı yapması müşkül olduğundan âzâlardan bir veya ikisinin idare meclisi adma hareket etmeğe yetkisi olması işlerde sürat temini bakımından faydalıdır. Bu suretle, idare meclisi adına şirkete ait işleri görmeğe yetki verilen idare meclisi âzâsma murahhas âzâ denir. Vazife ve yetkilerin verilmesi özel bir vekaletname ile yapılır. Mürakipler: Mürakipler şirket işlemlerini, daha doğrusu bu işlemleri ifa için tevkil olunan idare meclisini ve şirketin hesaplarını ve bütçesini kontrol ve teftiş ederler. Beşten fazla olmamak üzere bir veya müteaddit murakip seçilir. Birden fazla olursa bunlar bir heyet teşkil ederler. İlk murakiplerin tâyini münhasıran tesis genel kuruluna ait olup esas sözleşme belgiti ile tâyinleri caiz değildir. İlk defa bir yıl müddetle, bilâhare en çok üç yıl için genel kurul tarafından intihap edilirler. genel kurul, murakipleri her zaman azil edebilir. Ve başkalarını tâyin eder. Murakiplerin tâyin ve tâdili ticaret sicilline kaydettirilir. Mürakipler, idare meclisi âzâlığına intihap olunamazlar, memur sıfatı ile şirket işlerini tedvir edemezler. İdare meclisi âzâları ile yakm akrabalıkları olmamalıdır. En az senede iki defa şirketin defterlerini incelerler. Sık sık ansızın şirket veznesini teftiş ederler. Bilançonun tanzimine yardım eder ve bunu gözden geçirirler. İdare meclisinin ihmali halinde, mübrem ve müstacel sebeplerle genel kurulu toplantıya davet ederler. Toplantıda bulunurlar. İdare meclisi âzâlarının kanun ve esas sözleşme hükümlerine riayet etmelerine nezaret ederler. İdare meclisinin yıl sonu malî raporu hakkındaki mütalâasını bir rapor halinde bildirirler. Hissedarların idare meclisi aleyhindeki şikâyetlerini dinleyerek bu hususta tahkikat yaparlar. Tasfiye işlemlerine nezaret ederler. Murakiplerin vazife ve yetkileri sözleşme belgiti ile tahdit edilemez. Mürakipler, idare meclisi toplantısında hazır bulunabilirler. Fakat müzakerelere ve reye iştirak edemezler. Mürakipler, vazifelerini iyi yapmamaları dolayısiyle, genel kurulun vekili sıfatiyle genel kurula karşı müteselsilen mes’uldurlar. Anonim şirketlere, ortaklar belirli miktarda taahhütler ile katılırler. Bu nevi şirketlerde ortakların hudutsuz ve müteselsil kefaletleri olmayıp her ortağın mesuliyeti, iştirak nisbeti dahilindedir. Şirketin taahhütleri için, yalnız sermayesi garanti teşkil eder. Şirketin özel bir ticaret unvanı yoktur. Hiç bir ortağın ismini taşımaz. İştigal mevzuu olan madde veya belirli bir isme (Anonim şirket) kelimeleri ilave edilmek suretiyle ticaret unvanı teşekkül eder. Sözgelimi: İnşaat Atelyesi Türk Anonim Şirketi, Matbaacılık Anonim Şirketi gibi. Bir anonim şirketin teşekkül edebilmesi için şu koşulları haiz olması gerekir: Ortak adedi yediden aşağı olmamalı, sermayesinin tamamı kaydedilmiş bulunmalı, her hissenin hiç olmazsa beşte biri nisbetinin ödenmiş olmalı. Bu şartların ikmal edilmiş olduğu noterden tasdikli sözleşme ile tevsik edilmiş olmalı. Anonim şirketlerde sermaye, beherinin kıymeti zikredilmiş veya zikredilmemiş bulunan hisse senetlerine ayrılmış bulunur. Şirket sermayesini temsil eden hisse senetlerinden mâda, tahviller ve diğer senetler de ihraç edebilirler. Bunlara ait haklar statüde belirtilir. Hisse senetleri parçalara ayrılabilir. Bunlar da senetler gibi aynı hakları haizdirler. Hisse senetleri, kupürler sıra numarası taşırlar. Hisse senetleri nama veya hamiline muharrer olabilirler. Nama muharrer olan hisse senetlerine hissedarların isimleri yazılır. Hamiline muharrer olanlara ise hissedarların isimleri yazılmaz. Belirli bir şahsa ait değildirler. Senetlerde yalnız (hamiline) kelimesi yazılır. Hisse senetlerinin tevziinin mûteber olabilmesi için şirketin kat'i surett eteşekkül etmiş olması ve bedelinin beşte birinin tediye edilmiş olması gerekir. . Şirketin sermaye vaziyeti, en aşağı senede bir defa, bilanço ile birlikte neşredilmiş olması ve şu malûmatı ihtiva etmesi gerekir. : 1 - Hisse senetleri üzerinden yapılan tediyeler, 2 - Hisse senetlerinin tamamını henüz ödememiş hissedarlar ile bunlar üzerinden borçlu oldukları miktarları gösterir liste. Hissedarlar veya sermaye hisse senetleri şirket sermayesinin tamamını veya belirli miktarını teşkil ederler. Şirketin devamı müddetince oluşan temettüe iştirak hakkını vereceği gibi, tasfiyeden sonra da şirket sermayesinden hissesine isabet eden miktara malik olmak hakkını temin eder. Apport, hisse senetleri, nakitten başka makine, bina, ihtira gibi iştirak maddeleri karşılığında verilir, imtiyazlı hisse senetleri, ödenmiş bulunan esas hisse senetlerini tebdilen hissedarlara verilir. Şirket kârlarına ve sermaye hisse senetlerinin tamamı tediye edildiği zaman aktifteki disponibl’in tevziatına iştirak hakkını verir. Temettü hisse senetleri statüdeki koşullar ve nisbetler dahilinde şirketin temettü ve kârlarına iştirak etme hakkını temin eder. Bu tevziat, sermaye ve imtiyazlı hisse senetlerine ait temettüler dağıtıldıktan sonra, ikinci derecede yapılır. Müessisler hisseleri, şirketin teşekkülü sırasında etüd, apports ve mesailerinin mükâfatı olarak tefrik edilen senetlerdir. Hükümet tarafından kendilerine verilen imtiyazın işletilmesi ile ilgili ise anonim şirketler, bu imtiyaz müddeti için teşekkül eder. Anonim şirket, aşağıda gösterilen üç vaziyet neticesinde fesh edilir: 1 - Sermaye kaybı: Şirket sermayesinin yarısının kaybı halinde statü tâdili için olan şekli dahilinde toplanacak olan genel kurula, idare meclisi keyfiyeti bildirir. Şayet, sermaye kaybı dörtte üç nisbetinde ise, şirketin feshine, genel kurulda mevcut hisse senetlerinin dörtte birine sahip hissedarlar tarafından karar verilebilir. 2 - Ortak adedinin azalması: Ortak adedinin yediden aşağı düştüğü tarihten itibaren altı ay geçtikten sonra ilgililerin talebi üzerine feshe karar verilebilir. 3 - genel kurul kararı: Statünün tâdiline dair olan esaslar dahilinde, a) Belirli müddetin, b) İştigal mevzuunun hitamında genel kurul feshe karar verebilir.


anonim şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société anonyme § İngilizcesi : share company, company limited by shares; joint stock company] Bir isim altında müteşekkil ve sermayesinin miktarı belirli ve eshama bölünmüş, borç ve taahhütleri yalnız sermayesi ile temin edilmiş ve her ortağın mesuliyeti sermayesinin miktarı ile hudutlu bir ticaret şirketidir.


antrepo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entrepôt § İngilizcesi : bond, bonded warehouse] Başka bir yere nakledilecek eşyanın muvakkaten depo edildiği mahal. genellikle gümrük idaresine henüz vergi resimleri ödenmemiş malların muhafaza edildiği genel veya özel depo, ambar. Bu depolarda mallar kısa bir zaman için durur. genel antrepo gümrük idaresine aittir. Buna gümrük ambarı da denir. Yabancı ülkelerden gelen tüccar eşyası belirli müddeti zarfında işlemi ikmal edilip gümrükten çıkarılmaz ise ardiye ücreti vermek şartiyle genel antrepoda bir yıl kalabilir. Yolcu eşyası için bu müddet daha kısadır. Hükümet, bazı imtiyazlı kurum ve şirketlere antrepo açmak yetkisi vermiştir. Patlayıcı maddeler antrepolara kabul edilmedikleri için bu gibi malları getiren şirketler gümrük idaresinin tensip edeceği yerlere antrepolar açarlar. Boğaziçi’ndeki Çubuklu gaz depoları gibi. Bu kabil ambarlara özel antrepo denir. Bunlar gümrük idaresinin daimî kontrolüne tâbidirler. Bunların kapıları çift anahtarlarla açılır. Anahtarların birisi gümrük idaresinde bulunur. Bu gibi antrepolar daha ziyade transit eşyaya mahsustur. Buralarda eşyalar uzun müddet muhafaza edilebilirler. Özel antrepolarda tüccar malını serbest bir şekilde manipüle edebilir. Yani işleyebilir. Mamafih, gümrük antrepolarında dahi özel müracaat üzerine manipülâsyona müsaade edilir.


antrepo defterleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livres d’entrepôt § İngilizcesi : warehouse books] Antrepolara konulan ve çıkarılan eşyaların hareketlerini gösteren kayıtlara özgü defterler.


antrepo kâğıdı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : note d’entrepôt § İngilizcesi : bond note] Gümrük resmine tâbi malların evsafını bildiren ve bu malların ihraç edileceğini temin eden ve idarece tasdik edilen belge.


antrepolanmış eşya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : merchandise immagasiné § İngilizcesi : in bound] Gümrük resmî ödeninceye kadar gümrüklerde muhafaza edilen mallar.


apor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : apports § İngilizcesi : introduction] Anonim şirket müessislerinin şirkete koydukları her türlü sermaye. Apor maddî olabilir: Nakit, esham, tahvilat, senetler, binalar, makine, mefruşat ve emsali. Gayri maddî olabilir: Malûmat, ihtisas, tecrübe, berat, imtiyaz, müşteri ve saire.


ara temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividende intérimaire § İngilizcesi : interim dividend] Gerçek kâr dağıtılmadan evvel verilen muvakkat kâr hissesi.


aracı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérmédiaire § İngilizcesi : middleman] Komisyoncu, borsa tellâlı, simsar. Üretici ile müstehlik, satıcı ile alıcı arasında vasıta olan kimse.


aracılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intervention § İngilizcesi : intervention] İhtilâfları hal etmek için üçüncü bir şahsın araya girmesi.


aracılık ile = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par intermédiaire § İngilizcesi : through] Aracı, vasıta yolu ile.


aracılıken kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation par intervention § İngilizcesi : acceptance for honour] Müdahale yolu ile kabul etmek.


arama emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandat de perquisition § İngilizcesi : search warrant] Hâkim tarafından polise verilen bir evi veya herhangi bir yeri arama yetkisi.


arazi ölçüsü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acre § İngilizcesi : arpent] Araziyi ölçmek için kullanılan bir nevi mikyas: 439 dönüm.


arazi vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt foncier § İngilizcesi : hand tax] Üzerinde bina olmayan iratlı ve iratsız araziden alınan vasıtasız vergi.


arbitraj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arbitrage § İngilizcesi : arbitrage] Menkul değerleri bir borsadan alıp diğerine satma, fiyat farkından istifade etme. Hakem kararı. Bir borcun tediyesinde veya alacağın tahsili için en kârlı şekli, en elverişli yolu bulmak şekli. Arbitraj seçmek demektir. Kambiyo arbitrajı bir borcu kârlı surette tesviye veyahut bir alacağı en müsait, en kârlı koşullar dahilinde tahsil edebilmek için kullanılacak vasıtaları aramak ve seçmektir. Diğer bir tabirle muhtelif piyasalardaki kambiyo farklarından mümkün olduğu kadar en büyük menfaati temin maksadiyle yapılan işleme arbitraj denir. Sözgelimi bir Türk taciri bir Fransız tacirine borçludur. Borcunu en müsait şartlarla nasıl tasfiye edecek? Keza, bir Fransız taciri bir İngiliz tacirinden alacaklı ise bu tacir alacağını en müsait şekilde nasıl tahsil edecektir? Bütün bu tesviye şekillerinin en kârlısı hangisidir? İşte bunu arayıp bulmak arbitraj işlemi yapmak demektir. Arbitraj muamelesinin vâki olabilmesi borçlu ile alacaklarının muhtelif ülkelerde bulunması ve borcunu ödemek için Sözgelimi frank veya sterlin gibi belirli bir paranın tesbit edilmiş bulunması gerekir. . Borçlunun da rocunu hangi para ile tesviye edeceğinin malûm olması gerekir. Belli olmazsa esasen arbitrap bahis mevzuu olamaz. Ticari işlemlerde arbitraj hakem usulü anlamına da gelir. Arbitraj, iki değişik piyasa arasındaki fiyat farkından istifade etmek için yabancı paralarının alım ve satımından doğan bir kambiyo muamelesidir. Arbitraj yalnız borç ödemek veya bir alacağı almak için olduğu kadar herhangi bir ihtiyaç olmadan piyasalar arasındaki fiyat farklarından istifade ederek kâr elde etmek için spekülâsyon da yapılır. Arbitraj, ödeme yapmak gerektiğinde en çok miktarda para çekilmesine olanak verebilecek durum arar. Arbitraj işlemlerinde başarılı olmak için borsa ile yakından alâkadar olmak ve muhtelif piyasalardaki fiyatlardan ve bunların değişikliklerinden haberdar olmak gerekir. Arbitraj emtea, hisse senetleri, tahviller, değerli madenler üzerinden de yapılır. Bankalar ellerinde bulundurdukları paraları işletmek için kredi işlemleri ile malî işlemler de yaparlar. Malî işlemlerden birisi de iştiraklerdir. Anonim şirketlerin hisse senetlerini satın almak suretiyle bankalar muhtelif şirketlere katılırler. Bu hisse senetlerini kasalarmda muhafaza ederler. Senelik temettüleri bankanın kârını teşkil eder. Borsada: Borsada alınan hükümet tahvillerinin yabancı bir ülke borsasmda aynı zamanda satarak farkından istifade etmek, yahut aynı borsada tahvil almak ve bir müddet sonra satarak veya aksi muameleyi yaparak aradaki farktan istifade etmek. Zahire Borsasında: İki piyasa arasındaki fiyat farkmdan istifade etmek maksadiyle bir malı aynı zamanda alıp satmak, yahut aynı piyasada bir malın kıymetinde zamanla oluşan farktan istifade etmek için yapılan alış veriş. Kambiyo: Muhtelif ülke paralarının fiyatları arasında aynı zamanda muhtelif piyasalarda hasıl olabilecek farktan istifade etmek. Sözgelimi, İstanbul’da İngiliz lirası almak gerektiğini farz edelim. Bunun için İstanbul’da Fransız frangı alıp Fransız frangını Londra’da satarak İngiliz lirasına tahvil etmeyi, İstanbul’da doğrudan doğruya İngiliz lirası almaktan daha kârıl görürsek İngiliz lirası ihtiyacımızı o yoldan temin ederiz. Bu bir arbitraj muamelesidir. Ancak muhtelif piyasalardaki farklar pek az veya geçici olduğu için bu suretle kâr temin etmek büyük sermayeye veya itibare ve geniş teşkilâta mütevakkıftır. Onun içindir ki, arbitraj işlemlerini genellikle bankalar yaparlar. Arbitraj biri vasıtasız, diğeri vasıtalı olmak üzere iki nevidir. Sözgelimi, Türkiye’deki borçlu, Fransa’daki alacaklısına 15. 000 frank tediye edecektir. Bunun için, borçlu Fransa üzerine ya 15. 000 franklık bir çek satın alarak bunu Fransa’daki tacire gönderir. Veya Fransa’daki alacaklısına Türkiye’de tediye edilmek üzere kendi üzerine bir poliçe keşide ederek Türkiye’ye kendisine göndermesini ister. Bu örnekte görüldüğü üzere alacaklı ile borçlunun bulundukları mahallerin piyasaları karşı karşıyadır. Üçüncü piyasanın aracılık ve müdahalesi mevcut değildir. Türkiye’-deki borçlunun Türkiye piyasasında Fransa üzerine çek veya poliçe mübayaası suretiyle mi, yoksa Fransa’daki alacaklının Türkiye’de ödenmek üzere kendi üzerine bir poliçe keşidesi suretiyle mi halledilmesi muvafık olacağını tâyin etmek arbitrajdan beklenen gayeyi teşkil eder. Ve bu bir vasıtasız arbitraj işlemi olur. Vasıtasız arbitraj işlemlerinde muhtelif usuller vardır: 1. Parité usulü, 2. Maliyet fiyatı usulü, 3. Banka emri usulü. Parité usulü: Bir ülkenin madenî parasına, ayarına ve ağırlığına göre diğer bir ülke parası ile verilen kıymet. Madenî paraların, maden külçesi olarak kambiyo fiyatları. Sözgelimi, bir yabancı ülkenin para vahidinde içerdiği altını vücuda getirmek için kaç Türk altını lâzım olduğunu gösteren âdet. Paritenin lûgavi mânâsı muadil demektir. Bunu bir misal ile izah edelim. Berlin piyasasına borçlu Paris’teki bir tacirin borcunu tesviye için Paris borsasmdan doğrudan doğruya Berlin üzerine mark olarak bir poliçe mübayaa edip Berlin’e gönderecek. Bir de Amsterdam, Londra, Roma. . . ilh. üzerine çekilmiş bir poliçe satın alarak Berlin’e göndermesi ve orada işbu poliçe içeriğini marka çevirmesi mümkündür. Özellikle, Paris’te pahalı ve aksine olarak frangın Berlin’de ucuz olduğu zamanlarda doğrudan doğruya Berlin üzerine mark olarak poliçe mübayaasmdan bir fayda olmadığından vasıtasız arbitraj işlemi yapacağına üçüncü piyasayı tavsit ederek başka bir ülkenin kambiyosunun müdahalesinden istifade etmek suretiyle borcunu ödemesinde istifadesi vardır. Maliyet fiyatı usulü: Parité usulünün tatbikinin başarılı olmadığı ahvalde bilfarz aynı usulü izah maksadiyle yukarıda söz edilen örnekte Paris’teki bir borçlunun Berlin’deki borcunu tediye için Paris borsasında Amsterdam veya Londra üzerine keşideli poliçe satın alınarak Berlin’e gönderilmesi ve orada marka tahvil etmekte bir fayda mutasavver olmadığı ve bilâkis Amsterdam’daki muhabir aynı yer piyasasından Berlin üzerine mark olarak bir poliçe mübayaası daha ziyade istifadeli bulunduğu takdirde yapılacak işlem Amsterdam üzerine parité florin olarak bir poliçe mübayaa edip Amsterdam muhabirine göndermek ve oradan Berlin üzerine mark mübayaa ettirip Berlin’deki alacaklıya gönderilmesini temin etmektir. Burada, Paris ve Berlin piyasaları yekdiğeri arasında doğrudan doğruya işlem yapmayıp Amsterdam piyasasını vasıta etmiş oluyor ki Amsterdam aracı piyasa rolünü ifa eder. Bu şekilde yapılan arbitraj da maliyet usulü üzerine carî olmuş olur. Banka emirleri: Bu usule göre yapılan arbitraj muamelesindeki keza aracı bir piyasa alıcı ve borçlunun bulundukları mahaldeki piyasalar arasına girer. Maliyet fiyatı usulü ile banka emirleri usulü arasmdaki fark şöyledir: Bilfarz, maliyet fiyatı usulündeki örnekte Paris’te Berlin’e borçlu olan tacir Amsterdam’daki muhabirine Berlin üzerine mark olarak bir poliçe satın almasmı teklif ettiği zaman bunun karşılığı Paris’te Amsterdam üzerine florin olarak poliçe mübayaa ve Amsterdam's göndermek suretiyle temin ettiği halde banka emri üzerinde bahis mevzuu karşılığın Amsterdam’dan frank olarak Paris’te kendi üzerine bir poliçe keşidesi suretiyle temin etmeyi Amsterdam’daki muhabirinden rica eder. Arbitrajda en çok kullanılan bu usul olduğundan daha esaslı şekilde etüd edilmesi uygun olur. Banka emirleri usulü ile yapılacak işlemlerin istinat edecekleri fiyatları tesbit etmek suretiyle bankalar yekdiğerinden kıymet talep etmelidir. Emir veren siparişçi banka tarafmdan tesbit edilen rayice limit denir. Emri ifa eden taraf usulen bulunduğu mahalden talep edilen değerleri tesbit edilen şartlarla mübayaatta bulunur. Bilâhare bedelini tahsil etmek üzere emir veren üzerine bir poliçe tanzim eder. Ve bedelini, bildirilen fiyatla mahallinde satılmak suretiyle tahsil edilir. Keza, emir veren banka, muhatabın bulunduğu şehirde tediye olunmak üzere bir poliçe göndermek suretiyle de bedelini öder. Muhabire emrin vüruduna kadar rayiç fiyat değişebilir. Bu takdirde, emri ifa eden muhatap banka muameleyi yeni fiyat ile mübayaatta bulunduğu zaman emir verene bir zarar tevlit etmiyeceğinden emin olmalıdır. Şayet, hali hazır fiyat, tesbit edilen fiyattan daha istifadeli olur veya aynı neticeyi verirse emir derhal icra olunur. Aksi takdirde, işlem yeni talimata intizaren tehir edilir. (Fazla izahat almak istiyenler “İhtisas Muhasebeleri Ansiklopedisine müracaat etmelidirler).


ardiye ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emmagasinage § İngilizcesi : storage] Depo, antrepo, mağaza gibi yerlerde malların muhafazası için verilen ücret.


armatör = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : armateur § İngilizcesi : ship owner] Gemi sahibi, gemiyi donatan. Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi.


armatörler birliği = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chambre des armateurs § İngilizcesi : chamber of shipping] Denizcilerin meslekî inkişafları için vücuda getirdikleri teşekkül.


arşiv = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : archives § İngilizcesi : records] Devlet evrakı ile tarihî vesikaların muhafaza edildiği yer. Dosyaların saklandığı oda.


artan prim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : forte prime § İngilizcesi : accelerating primium] İstihsal arttıkça ücretlere ödenen primin de artması.


artırma eksiltme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enchère § İngilizcesi : auction] İhalelerde en yüksek veya en düşük fiyat teklifi suretiyle yapılan icap.


arz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : offre § İngilizcesi : supply] Bir malı satmak gayesiyle müşteriye yapılan satış teklifi. Muhtelif yerlerden teklif edilen malların hepsi. Satılmak üzere piyasaya mal gönderme.


arz ve talep = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : l’offre et demande § İngilizcesi : supply and demand] Mübadelede esas olan bu hal bazı kaidelere tâbidir. Bir faydanın kıymeti o fayda için yapılan arz ile makûsen ve yine o fayda için vaki olan talep ile mebsuten mütenasiptir. Bu faydanın kıymeti ona olan ihtiyacın şiddeti ve onu elde etmekteki müşkülât nisbetinde artar. Fazla üretim zamanlarında üretimlerin heyeti umumiyesinin fiyatları üretici zararına olarak aşırı derecede düşer. İstihsalin noksan olduğu zamanlarda fiyatlar, müstehlikin zararına olarak fazla miktarda artar. Onun için mahsul fazla olduğu zaman müstahsiller fiyatların fazla düşmesine engel olmak için mahsulün bir kısmını imha ederler. Mahsul noksan olduğu zamanlarda da genellikle Hükümet müdahale ederek fiyatlara narh koyar. Her iki takdirde de arz ve talep kanunu hükmümü serbest surette icra etmemiş olur.


arzu edilen zamanda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en temps voulu, à temps § İngilizcesi : in due time] İstenilen vakitte.


asgari fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix minimum § İngilizcesi : minimum parice] Bir malın satılabildiği en düşük fiyata asgarî fiyat denir.


aval = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aval § İngilizcesi : garantee, aval] Bir poliçenin tediyesi için üçüncü bir şahıs veya poliçeyi imzalayan eşhastan biri tarafından verilen kefalet. Aval veren poliçenin üzerine (Aval içindir) veya buna muadil bir tabir yazarak altına imza eder. Keşideci ile muhataptan başka eşhasın poliçenin yüzüne imzalaması aval ifade eder. Avalin kimin hesabına verildiği aval şerhinde tasrih edilmesi gerekir. . Tasrih edilmediği takdirde keşideci lehine verilmiş addolunur. Aval veren kimse kefil olduğu şahıs derecesinde mesuldür. Poliçelerin üzerlerine (Aval içindir) kaydının yazılarak poliçe bedelinin ödenmesine kefil olma. Bir Ticari senedin imza sahipleri tarafından ödenmemesi halinde kendisi tarafından tediyeyi tazammun etmek için üçüncü şahsın yazılı taahhüdü.


avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance § İngilizcesi : advance] Verilmesi gereken bir paranın, vadesi gelmeden ödenen bir kısmı. Borç olarak verilen para. Karşılıklı veya karşılıksız olarak yapılan ödünç para verme muamelesi. Bir miktar peşin ödeme. Kredi. ikraz. Bankalarca maddî veya şahsî teminat karşılığında yapılan ikrazat. Bilâhare kendisine mal, servis veya nakden tesviye edilmek kaydiyle bir şahsa veya bir teşekküle ödenen tutar.


avarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avarie § İngilizcesi : average] Gemilerde mevcut malların deniz ârızaları neticesinde bu malların mâruz kaldıkları hasar ve fevkalâde masraflar.


avenan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avenant § İngilizcesi : additional policy, appendix] Bir sigorta poliçesinde bazı tadilât yapılmak icab eder ve poliçe bu tadilât için tamamen değiştirilmek istenilmezse, poliçeye, yeni tadilâtı haiz olmak üzere eklenen yeni bir vesikaya denir.


avukat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avocat § İngilizcesi : attorney] Dâva vekili, mümessil. Kanun işlerinde veya hukukî meselelerde mütalâa beyan eden, ve kaza mercilerinde gerçek ve hükmî şahısları temsil ve haklarını dâva ve müdafaa etmek yetkisine sahip kimse.


ayar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : titres § İngilizcesi : titre] Altın veya gümüş halitada mevcut olan halis maden nisbeti.


aynî haklar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits réels § İngilizcesi : real rights] Eşya üzerindeki mutlak tasarruf yetkisi.


ayniyat muhasibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptable de matière § İngilizcesi : stock accountant] Muhafazası kendisine tevdi edilen mağaza, ambara mal giriş ve çıkış hesaplarını tutan kimse.


az zaman evvel = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : récemment § İngilizcesi : recently] Yeni, ahiren, az vakit evvel.


azalıp çoğalan para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie elastique § İngilizcesi : elastic money] genel İktisadî şartlara göre miktarı azalıp çoğalan para.


azaltma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : diminution § İngilizcesi : abatement] İndirilmiş tutar. Masrafları azaltma. Vergiyi tenzil veya tamamen terketme.


azami asgari tarife = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maximum et minimum tarif § İngilizcesi : maximum and minimum tariff] Bir ithal malı için alınacak gümrük resminde aşağı yukarı hadler tesbit eden gümrük tarifesi.


azami fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix maximum § İngilizcesi : maximum price] Bir malın satışında istenilebilecek en yüksek fiyat.


azamî fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix maximum § İngilizcesi : maximum price] Bir malın satılabildiği en yüksek fiyata azamî fiyat denir.


bagaj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bagage § İngilizcesi : baggage] Yolcu eşyası. Yolcu ve tayfalarının zatî eşyaları.


bağlama limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port d’armement, port d’attache § İngilizcesi : port of registry] Geminin ikametgâhı sayılan ve geminin donatıldığı liman.


bakaya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arriéré § İngilizcesi : arrears] Vadesi geldiği halde henüz ödenmemiş bulunan borç bakiyesi.


bakım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maintien, entretien § İngilizcesi : maintenance] Bir işletmenin sabit değerlerinin bakım ve idame masrafları. İstihsale yarayan bu kıymetler devamlı çalışma hasebile zamanla yıpranmaktadırlar. Bunların muntazaman çalışmaları, iyi bir halde muhafazaları ve ömürlerinin uzaması için yapılan tamir.


bakım karşılığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : provision pour maintenance § İngilizcesi : reserve for maintenance] Bakım masrafları için ayrılan karşılık para.


bakiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solde § İngilizcesi : balance] Bir hesabın alacaklı ve borçlu tarafları arasındaki fark. Bir tarafın diğer tarafa borçlu kaldığı miktar. Bakiye zimmet tarafında ortaya çıkarsa zimmet bakiyesi (Solde débiteur), alacak tarafında ortaya çıkarsa matlup bakiyesi (Solde Créditeur) denir.


balya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : balle § İngilizcesi : bale] Denk, tüccar eşyasının büyük parçalar halinde demir tel ve çemberler ile bağlanmış vaziyette olanı.


bandrol usulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banderole système § İngilizcesi : system bandrole] Maddelerin üretildikleri fabrika ve atelyelerde ambalajlarına bandrol veya etiket yapıştırmak suretiyle alınan tüketim resmi.


bank holıdays = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fête légale § İngilizcesi : tatil günleri] İngiltere’de bankalarm kapalı bulundukları günler.


banka = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque § İngilizcesi : bank] Para ve para makamında tedavül eden evrak, senet itibariyle uğraşan kurumlar. Banka sermaye ticaretidir. Sermaye istikraz veya mübadele edip onu kârla başkalarına ikraz eder. Parası olanlarla para kullananlar arasmda aracı rol oynayan bankalar sermayelerin tedavülünde önemli bir rol oynarlar. Sermaye de mal demektir. Malların mübadelesinde vasıta olur. Bu suretle, sermaye her türlü ihtiyacı temin ediyor demektir. Bankalar, borç alanların ödeme kabiliyetlerini, rehinlerinin kıymetini takdir edebilecek teşkilâta malik olduklarından piyasaya kredi dağıtma işini mükemmel surette yaparlar. Umumiyet itibariyle, bankacılıkta yapılan esas işlem mevduat şeklinde ödünç alıp iskonta şeklinde vermektir. Banka, sermaye ticareti yapan kurum mânasında kullanılmaktadır. Banker de mal yerine, sermaye üzerine işlem yapan tacirdir. Tacir mal alıp onu az çok bir kârla müşterisine satar. Banker de sermaye istikrazı veya mübayaa edip onu az çok bir kârla başkasına ikraz eder veya satar. Sermayesi olanlarla sermaye kullananlar arasında vasıta olan bankalar, sermaye tedavülünde önemli bir etmen teşkil ederler. Oynadıkları İktisadî rol çok önemlidir. Zira, sermaye mal demektir. Mal ise diğer malların mübadelesinde vasıta olurlar. Bu suretle, sermaye her türlü ihtiyacı temin ediyor demektir. Şayet, bankalar olmasalardı sermayesi olanlar, sermaye kullananlarla temas edemiyeceklerdi. Aynı zamanda, onların borçlarını ne dereceye kadar ödeyebileceklerini takdir edemiyecekleri için sermayelerini işletemiyeceklerdi. Bankalar, borç alanlarm ödeme kabiliyetlerini, rehinlerinin kıymetini takdir edebilecek teşkilâta malik oldukları cihetle piyasaya kredi dağıtma işini mükemmelen yapabilirler. Umumiyet itibariyle, bankacılıkta yapılan esas işlem, mevduat şeklinde ödünç alıp iskonto şeklinde vermektir. Sermayedarların mevduat şeklinde ödünç verdikleri paranın kendilerine iade edileceği hakkındaki emniyetleri bankerin başkalarına kredi açmakta gösterdiği ihtiyat ve basirete bağlıdır. Bankalar, ikraz için iskonto usulünden başka usullere müracaat ederler. Sırf müstakrizin şeref ve itibarına güvenerek kredi açarlar. Carî hesap açarlar, esham ve tahvilat veya sair rehinler karşılığında ikrazatta bulunurlarBankanın sermaye tedavülünde oynadığı rol bundan ibaret değildir. Banka, aynı zamanda ücret karşılığında müşterilerine hizmette de bulunur. Tediyat ve tahsilât yani dahilî ve beynelmilel mübadeleler, en basit surette bankalar vasıtasiyle icra edilir. Gerek özel kurumlar, gerek Devlet hesabına menkul kıymetler ihracı gibi büyük işlemler keza bankalar marifetiyle yapılır.


banka havalesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandat § İngilizcesi : money order] Bankanın kendi diğer şubesine veya diğer her hangi muhabir bankaya hitaben tanzim ettiği tediye emri.


banka ihtiyatları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reserves de banque § İngilizcesi : bank reserves] Bankaların ellerinde bulundurdukları mevduatı veya her hangi bir riski (tehlikeyi) karşılamak üzere kârdan ayrılan para.


banka iskonto haddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux de banque § İngilizcesi : bank rate] Banka iskonto faiz nisbeti. Kararlaştırılan iskonto haddi.


banka iskontosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : escompte en banque § İngilizcesi : bank discount] Bankanın bir senedi iskonto etmesi. Bu işlem dolayısiyle vadesinin sonuna kadar aldığı faiz.


banka işlemleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : opération de banque § İngilizcesi : banking] Bankalar ve bankerler tarafından yapılan işlemler üç kısma ayrılır: 1. Kredi işlemleri, 2. Malî işlemler, 3. Ücret mukabili hizmet ifası. 1. Kredi işlemleri: Kredi işlemlerinin esası banka ile müşteri arasmda mütekabil itimattır. Kredi işlemlerinin en mütekamil şekilleri şunlardır: a) Ticari senetler iskontosu: Bankalar genellikle hem keşidecinin, hem de muhatabm imzasını havi bulunan Ticari senetler satın alırlar. Yani, senet tutarından iskonto, tahsil mahallinin, ödeme yerinden uzaklığı ile mütenasip tahsil masrafları ve bir de komisyondan mürekkep bir acyo tenzil ettikten sonra artan parayı müşterisine tediye eder. Bu suretle, tüccar müşterilerinden senetle alacaklı olduğu paraları derhal tahsile olanak bulmuş olur. Banka bu suretle bağlandığı parayı elde etmek isterse senedin arkasını imza (ciro) edip onu mükerrer olarak iskonto ettirir, b) Esham ve tahvilat ve değerli madenler ve saire karşılığında avans: Bankalar müşteriye ait tahviller, külçe ve sairenin taraflar arasmda tekarrür ettirilecek kıymetinin % 50 ilâ % 90 nmı işin muhatarası nisbetinde fiyatı yükselen bir komisyon karşılığında müşteriye ödünç verir. Avanslar bir çok kurumların başlıca muamelesini teşkil eder, c) Kredi küşadı: Bankalar müşteriye kredi açarak teminatsız avans verirler. d) Nakit ve mevduatı: Bankanın malî itibarına, sermayeyi asgarî tehlike ile işletmek hususundaki ehliyetine itimaden müşteri tarafından banka kasasına para yatırılmasından ibaret işlemlerdir. Bankalar bu mevduat için sahiplerine, vadenin uzunluğu nisbetinde bir faiz verir. Vadesiz mevduatın, talep üzerine derhal sahibine tediye edilmesi icab ettiğinden banka bunları az kâr temin eden bazı kısa vadeli işlemlerde kullanmak mecburiyetinde kalır ve onun için vadesiz mevduata gayet az faiz verir. Vadesiz mevduat için çek hesabı açılır. 2. Malî işlemler: Banka tarafından kendi hesabına veya sair şahıslar hesabına esham ve tahvilat üzerine yapılan işlemlerdir. Pek çok şekli olan bu işlemlerin başlıcaları şunlardır : a) Esham ve tahvilatın alım ve satımı: Özel teşkilâtı vasıtası ile menkul kıymetler hakkında pek etraflı malûmat alan bankalar esham ve tahvilat alıp satarlar. Bankanın mevcudatına dahil olan esham ve tahvilat bilançonun aktif sahifesinde cüzdan veya malî iştirakler başlığı altında görünür. Kredi işlemlerinden daha tehlikeli olan bu işlemler sırf bankaya ait bulunan sermaye ile yapılmak gerekir, b) Müşteri hesabına yapılan borsa işlemleri: Banka müşterilerinden aldığı alım ve satım emirlerini borsa acentelerine devreder ve bu suretle devredilen emirler üzerinden bir miktar komisyonla acentenin kısmen terk edeceği tellâliyeyi kazanır. c) Menkul kıymetler ihracı: Bunlar ya Devlet, vilayet, kent veya Ticari ve sınaî teşebbüsler hesabına ihraç edilir. Her iki halde de banka, satılan esham ve tahvilat hasılâtmdan işin ehemmiyetine göre bir komisyon alır, d) Borsa, kambiyo ve değerli maden arbitrajı: Banka muhtelif piyasalarda esham ve tahvilat, döviz, değerli maden alıp satar ve muhtelif piyasalardaki fiyat farkından istifade eder. 3. Ücret mukabili hizmet ifası: Ücret karşılığında müşteri hesabına yapılan hizmetler de bankanın vazifelerine dahildir. Muhtelif şekilde yapılan bu hizmetlerin başlıcaları şunlardır: a) Ticari senetler tahsili: Geniş surette yapılan işlemlerden biridir. Banka müşterisi hesabına tahsil ettiği senedin kıymeti üzerinden mütenasip bir ücret alırb) Kupon tahsili: Esham ve tahvilatın temettü hissesine ait kuponların müşteri hesabına tahsilidir. Şayet senetler bankada merhun ise banka kuponları koparıp bedellerini tahsil eder ve müşteri hesabına alacak kaydeder. Kuponlar müşteri tarafından ibraz edilirse, tutarları gişede ödenir, c) Esham ve tahvilat, değerli madenler muhafazası: Banka müşterilerine ait esham ve tahvilat ve değerli madenleri bir muhafaza hakkı veya komisyon karşılığında kasasında muhafaza eder, d) Müşterilerine komisyon karşılığında teminat mektubu verir, e) Yabancı şirketlerin kuponlarmı tediye eder.


banka kabulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’acceptance § İngilizcesi : bank acceptance] Banka üzerine keşide edilen senet veya poliçeyi kabul etmesi.


banka kredisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit de banque, etablissement de crédit § İngilizcesi : bank credit] Banka tarafından müşterilerine açılan muhtelif krediler, verilen paralar.


banka masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de banque § İngilizcesi : bank charge] Bankaların ifa ettikleri hizmet karşılığı olarak aldıkları faiz ve iskonto hariç olmak üzere, masraf ve ücret.


banka mevduatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt de banque § İngilizcesi : bank deposit] Bankada bulunan müşterilere ait hesaba yatırılan ve mevcut paradan çekilenler.


banka poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traite de banque § İngilizcesi : bank bili] Bankanın keşide veya kabul ettiği poliçe.


banka sırları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : secrets de banque § İngilizcesi : banking secrets] Her türlü banka işlemlerine ait sırlar. Bir banka memurunun banka işlerini ve bir kimsenin bankadaki hesaplarının gizli tutulması mecburiyeti.


banka sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système de banque § İngilizcesi : banking system] Her ülkenin kendisine özgü bankacılık sistemi. Bir ülkenin bankacılığının genel karakteristiği. Bankaların kuruluş ve işlemlerinin genel şekli.


bankacılığın temerküzü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concentration de banque § İngilizcesi : banking concentration] Bankaların muhtelif şekillerde birleşerek müşterek çalışma tarzı.


bankacılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : opération de banque § İngilizcesi : banking] Bankaların meşguliyeti. Bankacılık san’atıBanka mesleğine dahil işlemlerin ifası.


bankacılık hukuku = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de banque § İngilizcesi : law of banking] Bankaların kuruluşunu, faaliyetlerini, şahıslarla olan münasebetlerini, Devlet tarafından murakabelerini izah eden kaideler. Bankalar Kanunu bu kaidelerin çoğunu ihtiva etmektedir.


bankalar murakıbı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrôleur § İngilizcesi : bank examiner] Bankalarda işlemleri teftiş ve murakabe eden kimse.


bankaların açık bulundukları saatler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : heurs ouverts § İngilizcesi : banking hours, working day] Bankaların işleme açık bulundukları saatler.


banker = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banquer § İngilizcesi : banker] Para ve para karşılığında tedavül eden Ticari evrak ve senetlerinin ticareti ile uğraşan kimseler. Aslmda banka mevduatı ve kredi işleri haricinde mahdut banka işlemleri ile uğraşan kimse.


banknot = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : billet de banque § İngilizcesi : bank note] Banknot belirli bir paranın ibrazında hamiline meskûk, külçe veya döviz ile tediye edileceğini natık, vadesiz ve faizsiz borç senedidir. Banknot ihraç bankaları tarafından tedavüle çıkarılır. Banknot, yerine kaim olmak üzere başka banknot ihraç edilmedikçe zaman geçimine tabi değildir. Banknotun tedavülü, itibarî, kanunî veya cebri olur. Tabiî ahvalde carî olan ihtiyarî tedavül sistemi, alacaklıyı matlubuna mukabil banknot kabulüne mecbur etmez. Ancak, kabul ederse borçlu borcunu ödemiş sayılırKanunî tedavül sisteminde alacaklı banknot kabulüne kanunen mecburdur. Cebrî tedavül sisteminde ise banknot tedavülü mecburî olduğu gibi banknotun nakit, külçe veya döviz tedavülü de lâzım gelmez. Bizim banknotlarımız Devlet tarafından ihraç ve sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından deruhte edilmiştir. Cebrî tedavüle tabidir.


barem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : barème § İngilizcesi : ready reckoner] Muhtelif sanat ve mesleklere uygun şekilleri bulunan cetveldir ki çarpma, bölme, faiz hesapları ve saire gibi hesapların neticelerini gösterir ve ameliyatta sürat ve kolaylığı sağlar. Memur maaşlarının tevhit ve teadül kanunu mucibince Devlet memurları derecelere ayrılmış olup her memur mensup olduğu derece için tâyin edilmiş olan maaşı alır. Bu dereceleri ve maaşları gösteren cetvel de bir nevi barem teşkil ettiğinden bu kanuna barem kanunu denilmektedir.


barınak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : havre, asile § İngilizcesi : haven] Gemilerin fırtınalı zamanlarda barındıkları yer.


barınma limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port de rèfuge § İngilizcesi : port of emergency] Gemilerin her türlü deniz ve sair tehlikelerden siyanet için sığındıkları liman.


barometre hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action baromètre § İngilizcesi : barometer stock] Barometre vazifesi gören hisse senedi. fiyatmın inip çıkması ile piyasanın genel ahvaline tercüman olan hisse senedi.


başabaş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au pair § İngilizcesi : at par] Bir senedin, bir menkul kıymetin, bir yabancı paranın nominal kıymeti ile piyasa rayicinin yekdiğerine eşit, müsavi olması hali.


başabaşın altında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au dessous du pair § İngilizcesi : below par] Paritenin altında, esham ve tahvilat satış değerlerinin itibarî değerlerinden aşağı vaziyette olması hali.


başabaşın üstünde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au dessus du pair § İngilizcesi : above par] Paritenin üstünde. İtibarî değerlerin üstünde işlem gören menkul kıymetler.


basit akreditif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de crédit simple § İngilizcesi : open letter of credit] Taahhüt ve özel koşulları ihtiva etmeyen akreditif. Lehdarm vesikalara gerek olmadan poliçe çekmeğe yetkili kıldığı vesikasız kredi.


basit faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêt simple § İngilizcesi : simple interest] Yalnız sermaye için hesaplanan faiz.


basit muhasebe usulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptabilité en partie simple § İngilizcesi : bookkeeping by single entry] Tek taraflı giriş usulü ile tutulan muhasebe şekli olup hali hazırda metruk vaziyettedir.


başkası namına = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nominataire § İngilizcesi : nominee] Başkası namına işlemde bulunan vekil veya mümessil.


bayi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vendeur § İngilizcesi : seller] Bir şeyi, bir malı, emteayı satan veya kendi namına satış yapan kimse.


bedel = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur § İngilizcesi : value, price] Mallar arasmdaki mübadele nisbeti, bir malın karşılığında alınan diğer mal miktarı, değer, bir eşyanın para ile ifade edilen değeri. Ekonomik değer.


bedeli bendedir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur en moi même § İngilizcesi : value in myself] Ticari senetlerde kullanılan bir tabirdir ki bedelinin fariğ henüz hiç bir kimseden hiç bir veçhile istifade etmemiş olduğunu gösterir.


bedeli hesaptadır = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur en compte § İngilizcesi : value to be applied on account] Mevcut hesabına kaydedilmek üzere bankaya tevdi olunan çeklerin, senetlerin cirolarında kullanılan tabirdir.


bedeli mal olarak alınmıştır = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur reçue en marchandise § İngilizcesi : value received in goods] Bedeli karşılığında eşya alınan senetlere yazılan meşruhattır.


bedeli nakten alınmıştır = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur reçue comptant § İngilizcesi : value received in cash] Bedelleri nakten tahsil edilen senetlerin cirolarına konan tabirdir.


bedeli tahsildir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur à l’encaissement § İngilizcesi : value for collection] Muhatabı başka bir şehirde bulunan Ticari senetlerin bedellerinin kendi namına aracılık etmek üzere hamili tarafından bankaya tevdi edilen senet. Valeur en recouvrement tabiri de aynı mânayı ifade eder. Bu gibi senetlerin cirolarında bu kayıt konur.


bedeli teminattır = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur en garantie § İngilizcesi : value guaranteed] Ticari senet bedelinin terhin maksadiyle cirosu halinde senedin arkasına konulan meşruhattır.


belirli bir zaman zarfında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dans un délai fixé § İngilizcesi : within a fixed time] Belli bir mühlet, vade, müddet içinde.


belirli vadeli hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte à échéance fixe § İngilizcesi : fixed term account] Bu nevi hesapta, hesap sahibi her hangi bir ihbara gerek kalmaksızın vade günü gelince parasını çekmek hakkını haizdir.


beyanname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déclaration § İngilizcesi : declaration] İdare hey’eti veya idare meclisi kararı.


beyaz ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement en blanc § İngilizcesi : blank indorsement] Poliçe veya senedin arkasma veya alonjına, hiç bir is'm veya meşruhat yazmaksızm yalnız bir imza atılması.


beyaz ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement en blanc § İngilizcesi : blank endorsement] İmzanın üst tarafına hiç bir meşruhat verilmeksizin sadece imzalamakla yapılan ciroya denir.


beygir kuvveti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : force de chevaux, cheval vapeur § İngilizcesi : horse power] Buhar makinelerinin takatmı ölçmek için kullanılan ölçü. 1. 014 beygir kuvveti eşittir 76. 04 kilogrammetre.


beyyine = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : preuve, evidence § İngilizcesi : evidence] Her hangi bir vak’anm doğruluğunu meydana çıkaracak usul.


bilâ masraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans frais § İngilizcesi : free of charge] Keşideci veya ciranta tarafından poliçe metnine yapılan meşruhattır ki hamili, ademi kabul veya ademi tediye protestosu yapmadan müracaat hakkını kullanabilir anlamına gelir.


bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan § İngilizcesi : balance sheet] Bir bankanın, bir teşebbüsün, bir fabrikanın, bir özel şahsın ve sairenin belirli bir tarihte hesap vaziyetini anlamak üzere mevcutlarmı ve alacaklarını (aktif) bir sütunda, taahhüt, borç ve sermayesini (pasif) diğer sütunda gösterdiği cetvelden ibarettir. Bu cetvelden şu malûmat çıkarılır: 1. Kurumun malik olduğu menkul ve gayri menkul mallar, haklar ve alacaklar, 2. Üçüncü şahıslara karşı olan borçlar, 3. Kuruma apor şeklinde yatırılan sermaye tutarı, sahibi veya ortaklar tarafından terk edilen ihtiyatlar, 4. Arizî olarak nakledilen kârları veya zararları, 5. Hesap senesi başından bilançonun tanzim edildiği tarihe kadar elde edilen genel netice, bilançonun sağ sahifesi borçlara, sol sahifesi ise alacak ve mevcutlara tahsis edilir. Bunlar ait oldukları sahifelere geçirilir ki değerlerin nakde tahvil kabiliyetlerine göre sıralanmalarına, Sözgelimi, matlubat sahifesinde, vezne mevcudu, yani nakit en başa, meşkûk matlubat da en sona konulmak icab eder. Bilanço, genel hey’et kararı ile tasdik olunur.


bilanço tahlili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : analyse d’un bilan § İngilizcesi : statement analyses] Bir veya bir kaç kurumun bilanço ve kâr ve zarar cetvellerinin mukayese ve mütalâa edilmesi.


bileşik faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêt composé § İngilizcesi : compount interest] Sermayeye faizin ilavesi ile bulunan yeni sermayenin vade sonuna kadar getirdiği faizdir ki içinde önceki yılların faizlerinin faizi de dahil demektir.


bileşik faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêt composé § İngilizcesi : compound interest] Basit faizin sermayeye ilavesiyle husule gelen tutara tekrar faiz yürütülmesi. Bu suretle, sermayenin bir kısmı haline gelen her faize de ayrıca faiz yürütülmüş olur.


bilirkişi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arbitre § İngilizcesi : refree] İki tarafın rızası ile bir meseleyi hal etmek için tâyin olunan kimse. Hakem.


bina vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt d’immobilièr § İngilizcesi : building tax] Özel idarelerin sabit inşaattan aldıkları vergi.


birden ziyade şahısların teşkil ettiği şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société collective § İngilizcesi : aggregate corporation] Birden fazla kimselerden müteşekkil şirket.


birim maliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient d’unité § İngilizcesi : unit cost] Bir mamulün üretimindeki ölçüye esas olarak alınan miktar. Top başma maliyet. Bir makinenin bir saatlik üretiminin maliyeti.


birinci derecede teminatlı tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation de priorité § İngilizcesi : prior lien bond] Teminat bakımından ilk dereceyi ihraz eden tahvil.


birinci elden alınan mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandise achetée de première main § İngilizcesi : first hand] Doğrudan doğruya imalatçı, ithalatçı veya toptancıdan alınan eşya.


birleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amalgamation, fusion § İngilizcesi : merger, consolidation] İki veya daha fazla şirketlerin bir araya gelmesi, birleşmesi, bir şirket haline gelmesi.


birlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association § İngilizcesi : association] Belirli bir gaye için teşekkül etmiş bulunan topluluk.


bitaracılık kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation d’honneur § İngilizcesi : acceptance for honor or supra protest] Poliçenin muhatap tarafından kabul edilmemesi halinde başka biri tarafından kabulü. Araya girme suretiyle kabul.


bitaracılık tediye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payement par intervention § İngilizcesi : payment for honor or supra protest] Birisi tarafından tediyesi red ve protesto edilen poliçenin üzerinde ismi bulunan her hangi bir kimse namına poliçe bedelinin her hangi biri tarafından ödenmesi.


bloke para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : argent bloqué § İngilizcesi : blocked currency] Yabancı bir ülke parasına tahvil edilmesi kanun veya sair suretle yasak edilen paraya konulan İdarî ihtiyati hacizBankada mevcut paranın kullanılmaması için adlî makamlar tarafından konulan muvakkat haciz.


bonifikasyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bonification § İngilizcesi : allowance] Vezin eksilmesi veya her hangi bir suretle müşterinin uğrayacağı zararı telafi maksadı ile satıcının verdiği mal fazlası ve özellikle bu mal fazlası yerine yapılan tenzilât. Yapılan muamelenin belirli bir haddi tecavüzü halinde müşteriye para indirimi yapılması.


bono = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation § İngilizcesi : bond] Belirli bir tutarın bir müddet sonunda alacaklıya veya emrine tediye edeceğine dair borçlu tarafından imza edilip alacaklıya verilen senet. Ülkemizde bono tabiri emre muharrer senet ile müteradiftir. Bir bononun kanunen muteber olabilmesi için; 1. Hangi tarihte, nerede tanzim edildiği, 2. Belirli bir tutarın kayıtsız olarak ödeneceği vadi, 3. Paranın kimin emrine tediye edileceği, 4. Tediye yeri, 5. Vade, 6. Senet metninde (Emre muharrer senet) tabirinin bulunması, 7. İmza. Vadesi gösterilmeyen emre muharrer senede görüldüğünde tediyesi gereken senet nazariyle hakılır. Tediye yeri gösterilmez ise senedin ihdas edildiği yer ödeme yeri kabul edilirEmre muharrer senetlere, bunların ne gibi bir kıymet karşılığında verildiğini göstermek üzere (Bedeli nakden, mal olarak, hesaben) ilh. . ahnmıştır ibaresi ilave edilmekte ise de buna kanunen zaruret yoktur.


borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette § İngilizcesi : debt] İki veya daha fazla kimse arasmda karşılıklı mükellefiyet, vecibe, deyin, para borcu.


borç ikrarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reconnaissance, je vous dois § İngilizcesi : iou (i owe you)] Borç ihbarı, borçlu olduğunu bildirme, yazılı ikrar.


borç iskontosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : escompte de débit § İngilizcesi : debt discount] Bankadan alınan para ile borçlanılan ve faiz ilavesiyle husule gelen miktar arasındaki fark.


borç limiti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : plafon § İngilizcesi : debt limit] Borç verilecek veya ahnacak paranın azamî haddi. Âmme idaresinin borçlanabileceği miktar.


borçlarını ödeyebilen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solvable § İngilizcesi : solvent] Tediye kabiliyeti olan, borcunu ödemeye muktedir olabilen kimse.


borçlu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débiteur § İngilizcesi : debtor] Kendisine bir vecibe düşen kimse. Taahhüdünü ifa etmekle mükellef olan şahıs. Para borçlusu.


borçlu hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte débiteur § İngilizcesi : account payable] Esas itibariyle daima zimmet bakiyesi veren hesaba denir. Emtia ve saire üzerine verilen avans hesabı gibi.


borçlular hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de débiteurs § İngilizcesi : trade account receivable] Borçlu hesapların toplandığı cami hesap.


borçtan kurtarmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déchargement § İngilizcesi : discharge] Birisinin borcunu ibra etmek.


borcu tanımak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reconnaître une dette § İngilizcesi : to acknowledge a debt] Bir borcu kabul etmek.


borcun nakli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : novation § İngilizcesi : novation] İki kimse arasındaki borcun alacaklının muvafakati ile üçüncü bir şahsa devredilmesi, temdit, eski borç yerine yeni bir borç ihdas etmek suretiyle eski borcu kaldırma.


bordro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bordereau § İngilizcesi : deposit slip] Müfredat cetveli. Bankalarda her türlü evrak. Senetler, tahviller, kuponlar, para ve sair değerlerin müfredatını gösterir liste. Her hangi bir ihtiyaç üzerine tanzim edilen müfredatlı cetvelBorsada mübayaacının müşteri hesabına yaptığı işlemlerin müfredatını gösteren cetvel.


borsa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bourse des valeurs § İngilizcesi : exchange] Tüccar, sanayi erbabı, sarraf, gemi mücehhizi, gemi kaptanı ve emsalinin alım ve satım maksadı ile hükümet murakabesi altında aktettikleri aleni içtimaBu tarif genel olup gerek ticaret borsasma ve gerekse esham ve tahvilat borsasma aittir. Fakat, borsa denildiği zaman daha ziyade esham ve tahvilat borsası akla gelir. Bu borsa, hükümetin muhtelif eshamı ile borsaya kabulü için gereken kanunî merasimi ifa ettirmiş olan muhtelif şirketlerin esham, hisse senedi, tahvilleri peşin veya vade ile alınıp satılır. Borsa işlemleri, borsa acenteleri, simsarlar ve jobba tarafından yapılır.


borsa acentesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent de change § İngilizcesi : stockbroker] Müşterileri olan şahıslar, itibar kurumları, şirket ve saireden aldıkları emirlere tevfikan bunlar nam ve hesabına borsa salonunda bulunarak esham ve tahvilat alıp satan kimse. Vekil. Acenteler kendi nam ve hesaplarına hiç bir işlem yapamazlar. Bir acentenin diğer bir acente namına her hangi bir işlem yapmaları da memnudur. Acenteler, müşterileri namına yaptıkları işlemleri, gereken tafsilâtı ile dip koçanlı ve numaralı bir deftere kaydetmeğe mecburdurlar. Koçan müşteri tarafından imza edilir. Acente tarafından imzalanan kupon kısmı da müşteriye verilir. Acentelerden, aracılık ettikleri muamelenin hüsnüniyetle ifasını teminen hükümetçe belirli bir teminat akçesi alınır.


borsa cetveli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cote officielle § İngilizcesi : official quotation] Esham ve tahvilatın, muhtelif yabancı kambiyolarının, yabancı paralarınm alım ve satım fiyatlarını gösterir resmî cetvel. Resmî fiyat cetveli, borsa genel kâtipliği tarafından tanzim edilerek borsa kapandıktan sonra umuma ilan olunur. Resmî fiyat cetvellerinden başka gayri resmî her hangi bir cetvelin neşri memnudur. Fiyat cetveli üç kısımdan oluşur: 1. Esham ve tahvilat: Bu kısımda esham ve tahvilatın her günkü açılma, kapanma fiyatları ile en büyük ve en aşağı fiyatlar gösterilir. 2. Kambiyo: Bu kısımda muhtelif yabancı kambiyolarının alım ve satım fiyatları gösterilir. 3. Nakit: Bu kısımda ise borsada alınıp satılan yabancı banknotlarının fiyatları gösterilir. Madenî paralar borsa dahilinde alınıp satılmazlar.


bozuk para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : petite monnaie § İngilizcesi : change] genellikle ufak paralardan terekküp eden madenî paralar.


buhran = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crise § İngilizcesi : depression] îş faaliyetinin azalması, fiyatların düşmesi, mübayaa gücünün fazlasiyle durması, işsizliğin artması zamanı.


bütçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : budget § İngilizcesi : budget] Bir devlet, bir vilayet veya bir kurumun gelecekteki belirli bir müddet için tahmin ettiği varidat ve masraflarının müfredatını gösterir bir cetveldir.


bütün tehlikelere karşı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contre tout risque § İngilizcesi : against all risk] Mai sigorta poliçelerinde kullanılan ve malı her türlü tehlikelere karşı sigorta eden bir maddedir.


büyük avarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avarie grosses § İngilizcesi : general average] Müşterek bir deniz tehlikesinde vukua gelen büyük zarar. Böyle bir hal vukuunda zarar gemiye, hamuleye sirayet eder. Bu takdirde zara, gemi yük ve navlun arasında paylaşılır.


büyük avarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avaries grosses» § İngilizcesi : general average] Bir tehlike zuhur ettiği zaman geminin hasar ve harap olmaktan vikayesi ve hiç olmazsa hamulesinin bir kısmının kurtarılması maksadiyle gemi hamulesinin bir miktarının ve daha büyük bir tehlike vuku bulduğu zaman gemi kısımlarından bazılarının sökülerek denize atılması. Bu yüzden husule gelen bütün zarar ve ziyan taraflar arasında paylaşılır.


c i f = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : c. je. f. § İngilizcesi : c. i. f. ] İngilizce cost bedel, insurance sigorta, freight navlun kelimelerinin baş harfleridir. Satılan malın tesbit edilen fiyatında mal bedelinin, sigorta, navlun ücretlerinin dahil olduğu anlamına gelir. Türkçede yanlış olarak (Sif) şeklinde yazılmaktadır. Muhtelif ülkelerde az çok farklarla izah edilen bu tabirden bizdeki teamüle nazaran şu husus anlaşılmaktadır: a) Malı satan: Nakil masrafları kendisine ait olmak üzere tahliye limanına kadar sevk ettirmeğe, tahmil limanında ihraç ve buna benzer bütün resimleri tesviye etmeğe, deniz sigortasını ödemeye, malın ciro koneşmentosu ile birlikte sigorta sözleşme belgitini, faturasının aslını ve lüzumu halinde evsaf, sıkletini gösteren şahadetname, menşe şahadetnamesini alıcıya göndermeğe ve bunlara ait masrafları deruhte etmeğe mecburdur. Buna göre satıcı vapuru yükleninceye kadarki zarar ve ziyandan mes’uldür. b) Malı alan: Malın tahmilinden sonra vukua gelecek zarar ve ziyandan mes’uldür. Sigortadan tazminat talep etmek alıcıya aittir. Koneşmento ahkâmına tevfikan malı tahliye limanında tesellüm edip tahliye, mavna, rıhtım ihraç masraflarını tesviyeye, gümrük ve rıhtım resimlerini ödemeye, koneşmento, sigorta poliçesi, fatura ve sair evrakın teslimi karşılığında mal bedelini tesviyeye, navlunun bir kısmı satıcı tarafından ödenmemiş ise bunu fatura bedelinden tenzil edilmek şartiyle tediye etmeğe mecburdur, c) Diğer hususlar: Şayet satıcı malı sigorta ettirmemiş ise, bu yüzden husule gelecek zarar ve ziyanım alıcı talep etmek hakkına maliktir. Bu vaziyette, alıcı sigortayı yaptırıp bedelini talep edebilir. Müşteri malı, limana vurudundan evvel muayene ettirmeğe mecbur olmadığından malın kalitesine itiraz etmek için verilen mühlet vusul tarihinden itibaren başlar. malın tahmili sırasındaki miktar ve kalite malın miktar ve kalitesi olarak kabul edilir.


c ve i = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : coût et assurance § İngilizcesi : cost and insurance] Gönderilen malın bedel ve sigorta ücreti dahil olmak üzere fiyatı demektir. Cif den farkı bunda navlunun müşteriye ait olmasıdır.


c. ve a. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : coût et assurance § İngilizcesi : cost and insurance] Fransızca bedel ve sigorta anlamına gelen (Coût et Assurance) kelimelerinin bag harfleridir. İngilizcesi C. and İ (Cost and insurance) dır. Caf, cif gibi satış şartlan olup onlardan farkı yalnız navlunun ahcıya ait olmasıdır.


caf veya c. a. f. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : coût, assurance, fret § İngilizcesi : cif] Fransızca bedel (Coût, ) sigorta (Assurance), navlun (Fret) kelimelerinin ilk harflerinden müteşekkil olan bu kısaltma (Cif) tabirinin aynıdır.


cami hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte collectif § İngilizcesi : control account] Aynı cinsten bir takım hesapları toplayarak icmalini yapan hesaba denir. Cami hesabı oluşturan hesabın her birine talî hesap (Sous Compte - Auxiliary Account) denir.


camihesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte collectif § İngilizcesi : contrilling account] Defteri kebirdeki cami hesap, diğer defterlerdeki müfredatlı hesapların neticesini hülâsa ederek bildiren hesap.


canlı hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte vivant, compte mouvementé § İngilizcesi : living account] Mevduat ve istirdatta cok hareket gören hesap. Bankalar, özellikle borçlu hesapların hareketli olmasını arzu ederler.


carî fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix courant § İngilizcesi : current price] Rayiç fiyat, satış esnasmdaki fiyat.


carî hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte courant § İngilizcesi : current account] İki kimse arasındaki alacakların karşılıklı olarak istenmekten vaz geçilip bunların kalem kalem zimmet ve matlup şekline çevrilerek hesaplara kaydedilmeleri. Sözleşme ile tâyin edilen veya Ticari teamüllere göre icap eden zamanlarda mahsubu yapıldıktan sonra bakiye alacaklı tarafa verilir.


carî hesap cüzdanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : carnet de banque § İngilizcesi : pass book] Banka tarafından gerek carî hesap ve gerekse küçük carî veya tasarruf mevduat sahiplerine verilen carî hesap kayıtlarını içeren cüzdan, defter.


carî ihtiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif réalisable § İngilizcesi : current fund] Kasa ve sair kısa zamanda paraya çevrilebilecek aktif hesaplar.


carî maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient actuel § İngilizcesi : current cost] Hali hazır fiyatlara istinat eden maliyet.


carı masraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais courant § İngilizcesi : current expenditure] Belirli devre zarfında yapılan masraflar.


carî vergiler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôts actuel § İngilizcesi : current taxes] Tahakkuk ve tahsil safhasında bulunan vergiler. Türlü vergi mükellefiyeti.


cayma tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : forfaiture § İngilizcesi : forfeit money] Taraflardan birinin verdiği sözden veya haktan rücu ettiği zaman vereceği tazminat.


çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque § İngilizcesi : check] Bir kimsenin (keşideci) diğer bir kimse (muhatap) nezdinde emrine tabi tutulan paranın tamamını veya belirli bir miktarını kendisine veya diğer bir şahsa ödenmesi hususunda tevkili mutazammın olarak tanzim ettiği kâğıt. Ticaret Kanunu mucibince bir senedin çek addedilebilmesi için senedin: 1. Çek kelimesi, 2. Bilâkayduşart belirli bir paranın tediyesine dair tevkili, 3. Paranın tediye edileceği kimsenin ismini, 4. Tediye yerinin bildirilmesi, 5. Çekin ihdas edildiği yer ile tanzim tarihi, 6. Keşideoinin imzasının ihtiva etmesi gerekir. Tediye yeri sureti mahsusada heyan edilmemiş ise muhatabın ismi yanında gösterilen yer, tediye yeri kabul olunur. Bankalar tarafından müşterileri için tanzim ettirilen çeklerde bankanın adresi bulunduğu için ödeme yerini tasrihe gerek yoktur. Çekler, bir banker üzerine keşide edilir. Ancak, başka bir şahıs üzerine keşide edilmiş ise çek olmak üzere kıymetine halel gelmez. İngiltere’de çek behemehal bir banka üzerine çekilmek gerekir. Çekler, bankalar tarafmdan dip koçanlı defterler halinde tab ve tertib edilip müşterilerine verilir. Bankada mevduatı olan kimseler de bu çek varakalarım doldurup bankaya verirler. Dip koçanı üzerine çekin tutarı, kimin lehine olarak keşide edildiği yazılır. Koçan keşidecide kalır. Çek: a) Belirli bir şahsa Chèque à personne dénomé, e b) Bir şahıs emrine chèque à ordre, Check to order, c) Hamiline chèque au porteur, check to bearer tediye edilmek üzere tanzim edilebilir. Belirli bir şahşa yazılı çek ciro edilemez. Muhatap çek bedelini ancak o belirli şahsa tesviye edebilir. Emre muharrer çek arkasma kimsenin ismini yazmaksızın yalnız bir imza ile ciro edilebilir. (Açık ciro) hamiline muharrer çek meşruhat ve imzaya hacet kalmaksızın doğrudan doğruya tevdi sureti ile devir olunabilir. Hamiline muharrer çek müstesna olmak üzere her nevi çek, sureti mahsusada emre muharrer olduğu tasrih edilmese dahi, ciro edilebilir. Şayet, çekin metninde emre muharrer olmadığı tasrih edilmiş ise cirosu kabil olmaz. Muhataptan başka her kim olursa olsun, hamiline muharrer bir çekin arkasını imzalaması keşideci lehine aval vermiş addolunarak imza sahibi mes’ul olur. Çekte vade yoktur. Görüldükte tediyesi gerekir. Çek ihdas olunduğu mahalde tediye olunacak ise 10 gün, ihdas edildiği yerden başka bir mahalde tediye edilecekse bir ay zarfında muhataba ibraz edilmelidir. Karşılık, karşılıksız çek - Keşideci çek çekebilmek için muhatap nezdinde en az çek tutar kadar nakdi mevcut olmak gerekirÇekin tanzimi anından itibaren muhatap nezdindeki bu para çekin müteneffine ait olur. Muhatap nezdinde emrine para mevcut olmadığı veya mevcut para çeki ödemeye yeterli gelmediği takdirde çekilen çeke karşılıksız çek (Chèque Sans Provision - Check without provision) denir. Kötü niyetle karşılıksız çek çekmek bir cürümdür.


çek hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte chèque, compte à vue § İngilizcesi : drawing account] Vadesiz hesaba denir.


çek hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de chèque, compte de dépôt § İngilizcesi : deposit account] İstenildiği anda çekilebilmek üzere yatırılan tutarı havi bulunan hesaba denir.


çek karnesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : carnet de chèque § İngilizcesi : check book] Boş çeklerin matbu olarak bulunduğu ve lüzumu halinde doldurulmak üzere bankalar tarafından müşterilerine verilen matbua.


çekme ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remorquage § İngilizcesi : towage] Gemileri remorklarla çekmek için verilen ücret.


celbname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : citation § İngilizcesi : subpoena] Duruşmada bulunmak üzere mahkemeye davet için mahkemece yazılan davetiye, celp müzekkeresi.


cemiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association § İngilizcesi : association] Birlik, dernek, İktisadî bir gaye için teşekkül etmiş topluluk. Bunlar hakkındaki hükümler her ülke mevzuatında ayrıdır.


cetvel = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : relevé § İngilizcesi : statement] İsim, tutar ve hesaplan içeren formül.


cezaî şart = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clause pénale § İngilizcesi : penalty clause] Sözleşmedeki icabın yerine getirilmemesi halinde uğratılacak zararın tazmini için sözleşme gereğince verilen para cezası.


cie = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compagnie § İngilizcesi : company] Fransızca Compagnie kelimesinin kısaltılmış şeklidir. Şirket anlamına gelir. Firma isimlerinde kullanılır.


çift gümrük resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit composé de douane § İngilizcesi : compound duty] Muhtelit gümrük resmi. Sıklet üzerinden alınan gümrük resmine, kıymet üzerinden alınan resim ilavesiyle husule gelen çifte resim.


çift ikramiyeli işlem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : double prime, stellage § İngilizcesi : put and cali] Borsada taraflardan birinin prim ödemek suretiyle muamelenin mevzuunu oluşturan değerli evrakı satmak veya satın almak, satıcı veya alıcı olmak hususunda hakkı hıyar elde etmesi.


çift maden mikyası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bimétalisme, double étalon § İngilizcesi : bimetallism] Paranın altın ve gümüş gibi iki değerli madene birden istinat etmesi esası.


çifte sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : double assurance § İngilizcesi : double insurance] malın birden fazla sigortacı tarafından sigorta edilmesiMüteaddit sigorta da denir.


çifte vergi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : double impôt § İngilizcesi : double taxation] Bir vergi matrahının aynı ülkede veya iki ayrı ülkede iki defa vergiye tabi tutulması.


çıkış limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port de départ § İngilizcesi : port of departure] Gemilerin sefere başladıkları liman.


ciranta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endosseur § İngilizcesi : endorser] Çek, poliçe, koneşmento ve emsali tüccar senetlerinin başkasına devir etmiş olmak için arkasma imza eden kimse. İtalyancadan alınma.


ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement § İngilizcesi : endorsement] Emre muharrer bir Ticari vesikanın taalluk ettiği para ve mal üzerindeki hakların başkasına devir edildiğine dair bir formül yazmak suretiyle yapılan işleme denir. Ciro, Ticari senetler, akreditif, çek, poliçe, koneşmento, varan gibi vesikalarda kullanılır. Vesikanın ciro edildiği kimse de bu hakkını yine ciro suretiyle bir başkasına devir edebilir ve cirolar bu suretle tevali edebilir. Senedin arkasında ciro için yer kalmazsa, senede diğer bir kâğıt eklenir ki buna alonj derler.


ciro edilemeyen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intrasmissible § İngilizcesi : not négociable] Devri mümkün olmayan değerli evrak üzerine konulan kayıd.


ciro edilen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossataire § İngilizcesi : endorsee] Değerli evrakın lehine ciro edilen kimse.


ciro etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endosser § İngilizcesi : endorse] İmzasını atarak veya değerli evrakm arkasına yahut alonje şerh vererek o senetten doğacak hakları başkasına devretmek. Ciro, temliki, terhini veya tevkili olabilir.


ciro ve devredilen evrak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effets négociables § İngilizcesi : négociable documents] Cirosu ve devri kabil Ticari senetler ve değerli evrak, hakkın senede bağlı bulunduğu vesikalar, Ticari senetler, emtea senetleri (Varan makbuz senedi, koneşmento gibi) Devlet tahvilleri, hisse senetleri.


ciro ve devri mümkün = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négociable § İngilizcesi : négociable] Ticari bir vesikanın ciro etmek suretiyle başkasına devretmek.


ciro veya kefalet borcu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : engagement par endossement § İngilizcesi : liability for endorsement] Ciro veya kefalet yolu ile yüklenilen borç.


cirosu kabil vesikalar mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur des effets néociables § İngilizcesi : advance on négociable instruments] Mütedavil ve cirosu kabil mûteber senetlerin bankaya tevdii suretiyle temin edilen borç para veya kredi.


city veya en ville e/v = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en ville § İngilizcesi : city] Birincisi İngilizce, diğeri fransızca olan bu işaretler kent veya şehirde anlamına gelir bir tabirdir ki kent dahilinde yazılan mektuplarda adresin altına kent ismi yerine yazılır.


çizgili çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque barré § İngilizcesi : crossed cheque] İki muvazi çizgi ile çizilmiş çeke çizgili çek denir. Bu çizgiler keşideci veya hamil tarafından yapılabilirÇizgi genel veya özel olabilir. Şayet çizgiler araşma bir şeyler yazılmaz veya banker kelimesi veya muadil bir tabir veya banker kumpanyası tabiri yazılmış olursa çizgi genel olurŞayet çizgilerin arasına belirli bir bankerin ismi yazılırsa o vakit çizgi özel olur. Çizgili çek ancak bir banker tarafından ibraz olunabilir. Yani bedeli ancak bir bankere tediye olunabilir. Aynı zamanda bir banka üzerine keşide edilebilir. Şayet, muhatap çek bedelini, özel çizgi halinde, ismi çizgiler arasında yazılı olan bankerden, genel çizgi halinde, her hangi bir bankerden başka bir kimseye tediye ederse mes’ul olur. Bu suretle çizgili çek çalan veya bulan kimse ondan istifade edemez.


co veya cy = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compagnie § İngilizcesi : company] kelimesinin kısaltılmışıdır. İngilizce şirketi, şeriki veya şürekâsı anlamına gelen company ticaret şirketi şu sınıflara ayrılır: Company unlimited âzasmın mes’uliyeti gayri mahdut olan şirket. Company Limited by Garantee ortaklar şirkete ne miktar para ile iştirak etmişlerse mes’uliyetleri o kadar ile mahdut olan şirketCompany limited by share public hisseleri umuma satilabilen mes’uliyeti mahdut ve pek yaygın şirket şekli. Company limited by share private hisse senetleri arz edilemeyen en çok elli âzadan müteşekkil şirket.


cobber = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jobber § İngilizcesi : coulissier] Borsada kendi nam ve hesabına menkul kıymet alıp satan kimse. İthalatçıdan veya imalatçıdan mal alıp satan aracı. Borsa acenteleri ile iş gören kimse.


çok maden sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : polymetallism § İngilizcesi : polymetallism] İki madenden ziyade madenî paraya esas olarak alma sistemi.


çubuk madenler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lingot § İngilizcesi : ingot] İthal veya para haline getirilmek maksadiyle çubuk vaziyetine ifrağ edilmiş bulunan altın ve gümüş.


cüzdan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : portefeuille § İngilizcesi : portfolio] Esham ve tahvilat, senetler cüzdanıBir bankanın elinde bulundurduğu senet ve menkul kıymetler yekûnu.


dağıtılmamış kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profit non distribué § İngilizcesi : undistributed profit] Hissedarlar arasında dağıtılmamış bulunan kâr.


dağıtılmamış temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividende accumulé § İngilizcesi : accumulated dividend] Vadesinde dağıtılmayan ve şirketin borcu olarak istikbalde dağıtılacak olan birikmiş temettü.


dahilde keşide ve hariçte ödenebilen poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traite payable à l’étranger § İngilizcesi : made bill] Ülke dahilinde tanzim ve keşide edilip yabancı ülkelerde tediye edilmesi mümkün olan poliçeler.


dahilde ve hariçte sağlam para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie appréciée § İngilizcesi : hard money] Dahilde olduğu kadar beynelmilel kambiyoda da nisbeten sabit bir kıymet takip eden ulusal para.


dahilî ihtihlâk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consommation du pays § İngilizcesi : home consumption] Ülke dahilinde üretim edilen veya hariçten getirtilip ülkede sarf ve tüketim edilen eşya ve emtea.


dahilî istikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt intérieur § İngilizcesi : intema loan] Bedel ve faizi ulusal para ile ülke dahilinde tediyesi icap eden âmme borcu.


dahilî kambiyo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : change intérieur § İngilizcesi : internal exchange] Senetleri bir şehirde satın alıp diğer bir şehirde satma. Aynı ülke içinde vukubulan kambiyo senetleri muamelesi.


dahilî poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de change sur l’intérieur § İngilizcesi : domestic bill] Aynı ülkede keşide ve tediye edilebilen poliçe.


daimî envanter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inventaire permanent § İngilizcesi : perpetual inventory] Stok malların miktar ve değerlerinin defterlerde ve muhasebe vesikalarında devamlı olarak görülmesini temin eden prosede.


daimî masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais fixes § İngilizcesi : fixed charges] Sabit veya mahdut masraflar. Vergiler, kira, tahvil faizleri gibi belirli olan masraflar.


daktilo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dactilographe § İngilizcesi : typist] Yazı makinesi ile yazı yazan kimse.


daktilograf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dactilographie § İngilizcesi : type, writhing] Yazı makinesi ile yazı yazma.


dalgalı borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette flottante § İngilizcesi : floating debt] Kısa vadeli dahilî borçlar, fevkalâde zamanlardan kalma muntazam borçlar. Yıllık hazine ihtiyaçları için çıkarılıp tedavülde bulunan bono ve tahvillerden hâsıl olan borçlar.


dalgalı sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : police flottante § İngilizcesi : floating policy] Abonman sigortası, bir çok tehlikelerin belirli bir müddet belirli bir para ile sigorta edilmesi. Sigorta edilen kıymetler hasarın vukuu günü belli olacağından sigorta devam ettiği müddetçe kıymetler her an değişebilir. Bundan dolayı dalgalı sigorta denilmektedir.


damga = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marque § İngilizcesi : brand] Ambalaj üzerine malın evsafmı gösteren ve kızgın bir demirle vurulan alamet.


damga resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de timbre § İngilizcesi : stamp duty, stamp tax] İhtiyaç için ibraz edilecek belirli bazı evrak ve senetlerle ilanlara özgü bir vergidir. Damga resmi maktu ve nisbi olmak üzere iki kısımdır. Maktu resim, evrak, senetler ve ilanların nevi ve mahiyetlerine göre alınır. Ekser ahvalde pul evraka yapıştırılmak suretiyle ifa olunur. Yabancı ülkelerden Türkiye üzerine tanzim edilen emre veya hamiline muharrer senetler, selâhiyetnameler, poliçe ile maktu resim tarifesinde yazılı olmayan Ticari evrak Türkiye’de en evvel satan veya tediye veya kabul eden kimse tarafından verilir.


damping = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dumping § İngilizcesi : dumping] Bir malın haricî bir piyasada, aynı malın o tarihte aynı koşullar dairesinde ülke dahilinde satılmakta olduğu fiyattan daha aşağı fiyata satılması. Damping tabirinden bazen, bir malın hariçte maliyet fiyatından daha aşağıya satılması anlamı da anlaşılır.


dar piyasa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché gênée § İngilizcesi : narrow market] İş hacminin azaldığı özellikle menkul kıymetler muamelesinin durgunlaştığı piyasa.


dara = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tare § İngilizcesi : tare] Ambalaj ve sair muhafaza ve kablarm ağırlığı, malların gayri safî sıkletinden indirilen miktar. Diğer bir tabirle malın konulmuş bulunduğu ambalajm gerçek veya itibarî ağırlığı.


darphane = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hôtel de la monnaie § İngilizcesi : mint] Altın, gümüş veya kâğıt ulusal paraların basıldıkları yer.


darphane fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix d’hôtel de la monnaie § İngilizcesi : mint price of gold] Devletin darphaneye teslim edilen altına koyduğu kanunî fiyat.


darphane paritesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : parité de l’hôtel de la monnaie § İngilizcesi : mint par of exchange] Aynı değerli madeni esas olarak almış bulunan iki ülke paralarının içerdikleri değerli madenler arasındaki nisbet.


darphane ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de monnayage § İngilizcesi : mintage] Külçe altının basılması için Hükümet tarafından alınan ücret.


dava açmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poursuivre § İngilizcesi : prosecute] Bir mesele için kanunî takibata geçmek.


dâva edilen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : défendeur, accusé § İngilizcesi : defendant] Maznun, sanık, bir kabahat şüphelisi.


dâva vekili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fondé de pouvoir § İngilizcesi : attorney] Kanunî işlerde ve hukukî meselelerde mütalâa beyan ve kaza mercilerinde gerçek ve hükmî şahısları temsil ve haklarını dâva ve müdafaa etmek yetkisine sahip kimse.


dâvacı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : plaintiff § İngilizcesi : plaignant] Müddei, kaza merciine dâvayı açan kimse.


deflâsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déflation § İngilizcesi : deflation] Para ve kredi hacmindeki azalma. Hizmet ve malların miktarına tekabül edemeyen tedavül vasıtası hacmi. Piyasada para darlığı.


defter kıymeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur de livre § İngilizcesi : book value] Piyasa değerinde farklı olan muhasebe kayıtlarındaki safi değer.


defter tutma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tenue de livre § İngilizcesi : bookkeeping] Bir kurumun yaptığı bütün işlemlerin muhasebe usulüne ve kaidelerine göre muhasebe defterlerine işlenilmesi.


defteri kebir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grand livre § İngilizcesi : general ledger] Bir teşebbüsün bütün hesaplarım tafsilâtlı olarak tasnif eden ve yevmiyelerdeki kayıtları toplu olarak içeren defter. İşletmenin esas defteridir. Bilanço bu defterden çıkarılır. Yevmiye defterine tarih sırası ile geçen işlemlerin nevi -itibariyle kayıt edildiği Ticari defter. Defteri kebirin karşılıklı beher çift sahifesi bir hesaba tahsis olunur ve sahifenin ortasma hesap numarası ve ismi yazılır. Sağ taraf hesabın matlubunu, yani alacağını, sol taraf ise zimmetini yani borcunu gösterir. Bu suretle, yevmiye defterinde ancak tarih sırası ile takip edilebilen işlemler, defteri kebire nevi itibariyle geçirildiğinden aynı neviden olan bütün işlemleri ait olduğu sahifede bütün safhaları ile görmek kabil olur. Defteri kebir muhasebe noktai nazarından önemli bir defter olmakla beraber tutulması kanunen mecburî değildir. Defteri kebirdeki hesaplar kolayca bulunabilmek için hesap isimlerinin alfabe sırası ile bir listesi yapılarak karşılarında sahife numaraları yazılır ve fihrist olarak defterin başına konulur.


defteri kebirli yevmiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grand livre journal § İngilizcesi : ledger journal] Hem yevmiye, hem de defteri kebir vazifesini gören çift sütunlu defter.


değerlendirme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : evaluation § İngilizcesi : valuation] Bir şeyin kıymetini para ile ifade etme.


değerlenmiş sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : police évaluée § İngilizcesi : valued policy] Kıymetlendirilmiş olan poliçe.


değerli evrak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : securité § İngilizcesi : security] Teminat, kefalet, rehin, ipotek, değerli kâğıt, hisse senedi, tahvil, bono, menkul kıymet, sigorta poliçesi, her nevi Ticari senet, borsada kote olsun olmasın sahip ve hamiline bir hak veya alacak temin eden senet.


değerli maddeler mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur métal précieux § İngilizcesi : advance on preciousness] Değerli madenlerin terhin ve tevdii karşılığında elde edilen kredi, avans.


değerli madenler mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur métal précieux § İngilizcesi : advance on precousness] Altın gümüş ve emsali değerli madenlerin terhin edilmesi karşılığında temin edilen borç para veya kredi.


dekont = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décompte § İngilizcesi : detailed account] Müşteri hesabına görülen bir iş veya hesabına zimmet veya matlup kaydedilen bir tutarı müfredatlı olarak gösteren hesap puslasına denir.


dekuver = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : découvert § İngilizcesi : uncovered] Bankalar tarafından genel surette yapılan ikrazata denir.


dellâliye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : courtage § İngilizcesi : brokerage] Dellâlın aracılık ettiği işlem üzerinden aldığı ücret.


demirbaş eşya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mobilier § İngilizcesi : furniture] Mefruşat, kasa, dosya dolabı ve saire gibi. Yazıhane eşyası ve levazımı, kırtasiye eşyası demirbaş eşyaya dahil değildir.


demode = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : démodé § İngilizcesi : out of fashion] Modaya ve günün zevkine uymayan, modası geçmiş mal. Bu tabir özellikle elbise, zinet eşyası, mobilya hakkında kullanılır.


deniz hukuku = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit maritime § İngilizcesi : maritime law] Deniz yolu ile ticaretin doğurduğu bütün münasebetlerini tanzim eden kaideler.


deniz kazasına karşı sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance contre les risques de mer § İngilizcesi : insurance against sea risk] Denizlerde vuku bulan tehlikelere karşı yapılan sigortadır.


deniz rizikoları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : risques de mer § İngilizcesi : perils of the sea] Denizlerde tarafların iradesi dışında vukuu muhtemel bulunan hadiseler ve tehlikeler. Sigortacılar bunların bir kısmını kabul eder, bir kısmını kabul etmezler.


deniz sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance maritime § İngilizcesi : marine insurance] Denizde gemi, yük, navlun ve avarya masraflarını havi sigorta akdiSigortalıyı deniz tehlikelerine karşı temin etmek.


depo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt § İngilizcesi : depot] Mal konacak, muhafaza edilecek yer.


depor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déport § İngilizcesi : backwardation] Borsada vadeli işlemlere tabi senetlerin az olması dolayısiyle satıcı bunların teslimini müteakip tasfiyeye talik etmek isterse müşteriye tediyesine mecbur olduğu tazminat.


depozito = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cautionnement § İngilizcesi : caution money] Muvakkat teminat olarak yatırılan para.


derece = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : degré § İngilizcesi : degree] Kaim zaviyenin doksanda biri.


derece = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : degré, titre § İngilizcesi : degree, strength] Rakı, likör, bir ve emsali bir mayiin 15 santigrat hararet derecesinde hacmen içerdiği saf alkol ki yüzde veya binde itibariyle ifade edilir.


derkenar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : note mariginale § İngilizcesi : mariginal note, postscript] Haşiye, bir yazıya sonradan ilave edilen kısım.


deşarj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décharge § İngilizcesi : discharge] İbra, bir vecibenin ifasını temin eden işleme ibra denir.


desimal sistem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système décimale § İngilizcesi : decimal system] Ondalık, para ve ölçüler bu sistem ile hesap edilir.


devalüasyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dévaluation § İngilizcesi : devaluation] Paranın kıymetinin düşürülmesi. Paranın altına veya diğer bir yabancı paraya nazaran kıymetinin düşürülmesi.


devir ve temlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transfert § İngilizcesi : cession, transfer, assignment] Bir hakkm bir şahıstan diğer birine intikalini intaç eden bir işlem. Teslim.


devlet bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’etat § İngilizcesi : state bank] Amerika’da birleşik devletlerde her federal devletin kendi kanununa göre teşekkül eden banka.


devlet borçları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette publique § İngilizcesi : public debt] Âmme borcuDevletin yapmış olduğu iç ve dış borçlar.


devlet hâzinesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trésor publique § İngilizcesi : treasury] Devletin para işleri ile uğraşan organları.


devlet tahvili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bons de trésor § İngilizcesi : state bond] Devlet tarafından çıkarılan uzun vadeli istikraz tahvili.


devletçilik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etatisme § İngilizcesi : statism] Ekonomik hayatın Devlet tarafından kontrol altına alınması.


devletler arası ticaret hukuku = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit commercial international § İngilizcesi : international commercial law] Ticaret dolayısiyle Milletler ve Devletler arası münasebetleri tanzim eden hukuk kaideleri.


devrei hesabiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exercise § İngilizcesi : book year] Muhasebe usulünde envanter tanzim edildikten sonra müteakip envanterin tanzimine kadar geçen bir senelik zaman.


devri mümkün olmayan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intrasmissible § İngilizcesi : not négociable] Devri mümkün olmayan değerli evrak üzerine konulan kayıd.


dezenflasyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : désenflation § İngilizcesi : disinflation] Paranın satın alma kudretinin artmasıUmumi fiyat seviyesinin düşmesi.


dikte = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dictée § İngilizcesi : dictation] Stenografa veya daktilografa mektup yazdırmak. Patron yazacağı mektupların müsveddesini yapmadan bunları stenografa dikte eder. Stenografi ile gayet çabuk yazmak mümkün olduğu için patron bu suretle müsvedde yapmak külfetinden kurtulmuş olur.


dış ticaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commerce extérieur § İngilizcesi : foreign trade] Bir ülkenin diğer ülkelerle olan Ticari münasebeti.


disacyo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disagio § İngilizcesi : disagio] Her hangi bir sebeple nakten zarara uğrayarak kıymetinden kaybetmesine denir. Bankacılıkta, her hangi bir mahalden para celbetmek veya her hangi bir yere para göndermek ihtiyacına düştüğü sırada bankanın veznesine para yatıran veya vezneden para çeken bir müşteriye veya bir başka bankaya yüzde bir miktar verdiği ücret hakkında kullanılır ki para nakil ücretinden başka bir şey değildir.


dispeç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déclaration d’avaries § İngilizcesi : average statement] Avaryada yapılan hesaplaşmaları tevsik eden vesika.


dispeç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dispatche § İngilizcesi : adjustment] Sigortalı tarafından maruz kalman hasarın teminini ifade eden bir deniz sigorta istilâhı olup deniz sigortasında ödenecek bedelin tesbiti. Gemi, yük ve navlun ile alâkalıların hesaplaşmasını tevsik eden işlem ve kâğıt.


dispeççi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dispacheur § İngilizcesi : average stater or ajuster] Dispeçi tanzim eden kimse.


divanı muhasebat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cour des comptes § İngilizcesi : audit court] Devletin bütün hesaplarını tetkik ve muhasipleri muhakeme eden kurul. Şimdiki ismi Sayıştaydır.


diyagram, grafik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : diagramme § İngilizcesi : diagram] Muhtelif kemiyetlerin birbirine olan nisbetlerinin çizgi ve sair hendesi eşkâl ile ifadesi. Değişik bir kemiyetin muhtelif zamanlardaki tahavvülâtının çizgi ve şekiller ile gösterilmesi. Sözgelimi muhtelif aylar zarfında satışı değişikliğini göstermek için ufkî bir hat üzerine bir santimetre fasıla ile noktalar konur. Bu noktaların her biri ayı gösterir. Bu noktalar üzerine amutlar çizilir. Her ayın satışı o aya ait amut üzerinde belirli bir mikyasa nazaran gösterilir. Bu suretle her aya ait olmak üzere bulunan noktalar birleştirilince, satışın muhtelif aylardaki değişikliği gösterir, bir münhani elde edilmiş olur.


doğru kambiyo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : change direct § İngilizcesi : direct exchange] Vasıtasız kambiyo. İki ülke arasında doğrudan doğruya yapılan kambiyo işlemleri. Üçüncü bir ülkenin aracılıkuna ihtiyaç göstermeyen işlemler.


dökme, dökme mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en vrac, marchandise en vrac § İngilizcesi : bulk cargo, goods in bulk] Çuval, sandık, paket ve benzeri her hangi bir kaba konulmaksızın vagona, vapura, kamyona gelişi güzel dökülüp o şekilde nakle edilen her türlü mal.


dolar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dollar § İngilizcesi : dollar] Amerika Birleşmiş Devletlerinin ve diğer bazı ülkelerin kullandıkları para.


donatan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : armateur § İngilizcesi : ship owner] Gemi sahibi. Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibi.


donatma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : equipement § İngilizcesi : outfitting] Bir geminin sefere çıkabilmesi için vasıta, malzeme ve vesikalarla teçhiz edilmesi.


donmuş kıymetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeurs improdüctives § İngilizcesi : dead value] Mahiyet, hal ve keyfiyetine rağmen hiç bir suretle nema getirmeyen ve hiç bir randıman vermeyen kıymetlere denir.


dosya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dossier § İngilizcesi : file] Gelen mektuplar, giden mektupların suretleri ve sair saklanması gereken evrakın tasnif edildikleri klâsörler.


döviz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : devise § İngilizcesi : foreign cheque] Yabancı ülkeler üzerine çekilen poliçe, çek, havale gibi yabancı para ile tediye vasıtaları. genel harpten sonra bir çok devletler para siyasetlerinde altın esasını terk ettiklerinden döviz fiyatları daima büyük temevvüçler göstermişlerdir.


duhuliye resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : octroi § İngilizcesi : octroi] Belediyenin şehire giren bazı mallardan aldığı resim. Duhuliye resmi.


dukruar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ducroire § İngilizcesi : delcredere] Satılan şeyin bedelinin müvekkiline tesviyesini komisyoncunun taahhüt etmesine denir. Satıcıya, matlubunun alıcı tarafından tesviye edileceğine dair bankaca verilen teminat. Kendisine emaneten verilmiş olan eşyayı sattığı kimsenin malî itibarı hakkındaki teminattan dolayı komisyoncuya verilen prim. Komisyon kefaleti. Bu kefalet dolayısiyle komisyoncunun müstahak olduğu ücrete denir.


düplikata = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : duplicata § İngilizcesi : duplicate] Evrak ve yazıların ikinci nüshalarına denir.


düplikator = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : duplicateur § İngilizcesi : duplicator] İlân, tamim ve saireyi hızla ve kolayca teksir eden büro makinesi.


düyunat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : passif § İngilizcesi : liabilities] Bir şahsın veya ticarethanenin, bir teşebbüsün, bir fabrikanın tesviyesine mecbur olduğu borçların ve diğer taahhütlerin hey’eti umumiyeşinin belirli bir tarihteki nakten tutarı. Muhasebe usulünde düyunat zimmet sahifesine kaydedilir.


düyunu daime = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette perpétuelle § İngilizcesi : perpetual debt] Devletten esas ana parayı değil, yalnız faizinin talep edebileceklere denir.


düyunu muhkeme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette consolidée § İngilizcesi : consolideted debt] Tediye edilmeyen borçlar. Vadesinde ödenmeyen para ve krediler. Tediye zamanı malûm olmayan alacaklar. Devam eden borçlar.


düyunu mütemevvice = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette flottante § İngilizcesi : floating debt] Düyunu umumi - yenin bir kısmıdır. Tahkim edilmediği için her gün azalır veya çoğalır. Aynı zamanda, düyunu gayri muntazama da denir.


düyunu umumiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette publique § İngilizcesi : public debt] Devletin borçlarına denir. Matluptaki düyun: Dettes Actives bir kurumun alacaklı olduğu paralar hakkında kullanılır. Zimmetteki düyun: Dette passives, bir kurumun bizzat borcu olduğu paralara denir.


düzine = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : douzaine § İngilizcesi : dozen] Bir malın oniki adedi veya on ikide biri.


e. and o. e. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s. e. et o, sauf erreur et omission § İngilizcesi : error and omission excepted] İngilizce hata ve unutma müstesna anlamına gelen error and omission excepted tabirinin kısaltılmış şeklidir. Fransızcası S. E. et O, sauf erreur et omission’dur. Çıkarılan hesapta yanlışlık ve unutma neticesinde bir hata varsa tashih hakkının baki kalacağım bildiren bir kayıd olup genellikle bankalarca müşterilerine gönderilen kesin hesap kâğıtlarının altına yazılır.


e/v. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en ville § İngilizcesi : city] Şehirde mânasını ifade eder. kent dahilinde bir yere gönderilen mektupların adreslerinin altına, kent ismi yerine, yazılır.


ehli vukuf, eksper = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expert § İngilizcesi : expert] Bir malın kıymetini tâyin, tesbit ve maddî delillere taallûk eden meselede bilgi ve ihtisas sahibi olan kimse. Bir mal üzerinde ihtisas peyda edip bu malın ekspertizini kendisine meslek edinen kimseEhlihibre, ehlivukuf.


ehliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capacité § İngilizcesi : capacity] Hukuk süjesinin her türlü haklarından istifade ve onları kullanabilme hakkı.


ek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annexe § İngilizcesi : rider] Zeyil. Bir vesikaya, bir mektuba ekli kâğıt.


ekonomi, iktisat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : economie § İngilizcesi : economy] İnsanların ihtiyacma yarayan madde ve hizmetleri meydana getirmeğe çalışan bilgileri içeren ilim.


ekonomik faaliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : activité economique § İngilizcesi : economie activity] Ekonomik mal ve hizmetlerin üretimine insanları sevketme. Bu faaliyet dolayısiyle işletmeleri harekete getirme.


ekspertiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expertise § İngilizcesi : exemination, survey] Bir malın cinsini ve kıymetini bir zararın derecesini tâyin etmek üzere seçilen eksper. Yani ehli vukufun yaptığı muayene.


ekspertiz raporu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificet d’analyse § İngilizcesi : certificate of analysis] Malm tahlil neticelerini gösterir belge.


ekstra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : extra § İngilizcesi : extra] Yüksek cins mal. İngilizce fiyata zam olunur demektir. Sözgelimi Cases extra denildiği zaman sandık bedellerinin faturaya ayrıca geçirileceği anlaşılır.


ekstre, hülâsa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : extrait § İngilizcesi : extract] Bir mevzuun, bir hesabm hülâsa ve icmali.


el defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : main courant, brouillard § İngilizcesi : waste book] Muamelenin vukuunu müteakip kaydedilen defter. Yevmiye defterinde hak ve silinti yapmamak için işlem ilk defa müsvedde defterine oradan da yevmiye defterine geçirilmesi intizam bakımından faydalıdır.


elde edilen para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur reçure § İngilizcesi : value received] Keşideci senet muhatabından parayı aldığı zaman kambiyo senetlerine yazılan cümle.


elde mevcut para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : espèces en caisse § İngilizcesi : cash on hand] İşletmede mevcut para. Bankaya tevdi edilip hesaba geçirilecek madenî ve kâğıt para ile mevduat hesabına yatabilecek parayı temsil eden çek ve sair senetler.


eldeki mallar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises en magasin § İngilizcesi : stock on hand] Ham madde, malzeme, yarı mamûl veya mamûi emtea ve malların envanter mevcudu.


emanet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consignation § İngilizcesi : consignement] Bir malın satılmak üzere bir başkasına emanet olarak verilmesi.


emanetçi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consignataire § İngilizcesi : consignee] Satılmak üzere başkasma ait bir malı emanet olarak kabul eden kimse.


emek, ig = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : main d’oeuvre, travail § İngilizcesi : labor] İstihsal faktörlerinin en önemlii olup sarf edilen güç karşılığında ücret veya maaş verilir. Para ile ölçülebilen insan emeği.


emekli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retraite § İngilizcesi : retirement] Bir işte belirli bir müddet geçtikten sonra, bir miktar tahsisat bağlandıktan sonra vazifeden ayrılma.


emekli aylığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemnité de retraite § İngilizcesi : retirement allowance] Belirli bir müddet çalıştıktan sonra faal servisten ayrılan kimseye verilen tahsisat.


emekli karşılığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reserve pour la pension § İngilizcesi : pension reserve] Emekli maaşlarını karşılamak üzere ayrılan ihtiyat para. İş verenin ayırdığı emekli maaş karşılığı.


emekli sandığı fonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de pension de retraite § İngilizcesi : pension fund] Emekli maaşlarının tediye edilmesi için teşkil edilen fon.


emir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre § İngilizcesi : order] Borsada esham ve tahvilat almak veya satmak üzere borsa acentelerine yazılı veya şifahî olarak verilen talimat. Borsa emri, muamelenin ismini, mahiyetini, koşullarını, miktarını, rayici, vadeyi, prim miktarını açık olarak göstermelidir.


emlâk sahibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriétaire § İngilizcesi : landlord] Ev ve emlâk sahibi.


emlâk vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt foncier § İngilizcesi : property tax] Menkul ve gayri menkul mallardan alınan vergi.


emniyeti suiistimal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : détournement § İngilizcesi : embezzlement] Bir kimsenin kendisine emniyet veya emanet edilen bir şeyi fena kullanması, ihtilâs, zimmete para geçirme.


emre muharrer senet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : billet à ordre § İngilizcesi : promissory note] Bono. Bir şahsın başka bir şahsa veya onun emir ve havalesine bir vadede belirli bir tutarı ödeme taahhüdünü havi ve Ticaret Kanununun tâyin ettiği şekil ve hükümlere tabi ciro ile tedavül edebilen senet.


emre yazılı çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque à ordre § İngilizcesi : check to order] Emre yazılı kaydını içerirek çekilen çek.


emtea mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance en consignation § İngilizcesi : advance on consignments] Malların teslimi veya rehin olarak bırakılması karşılığı olarak verilen borç para veya kredi.


emtia = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produits § İngilizcesi : commodity] Menkul Ticari mallar. Ticaretin mevzuunu oluşturan mallar.


emtia hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de marchandises § İngilizcesi : goods account] Satın alınan ve satılan malların hesabı. Satın alınan Ticari emtia maliyet fiyatı üzerinden bu hesaba zimmet, satılan mallar da satış fiyatı ile matlup yazılır. Bu hesabm zimmeti mağazaya giren malın kıymetini, matlubu ise mağazadan çıkan malın kıymetini gösterdiğine göre, emtia hesabının zimmet bakiyesi mağazada mevcut malın kıymetini göstermesi gerekirse de satın alınan mal maliyet fiyatı üzerinden, yani mağazaya girinceye kadarki masrafları, nakliye, tellâliye ve saire ile birlikte kaça mal oldu ise o fiyat üzerinden, satılan mal da satış fiyatı üzerinden yani tüccar kendi kârını da ilave ettikten sonra mal kaça satılmış ise o fiyat üzerinden kayıd edildiği için emtia hesabının zimmet bakiyesi kesin olarak hiç bir şey ifade etmez. Bu mahzuru ortadan kaldırmak için ekseri ticarethaneler emtia hesabı yerine emtia mübayaa hesabı Compte d’achat - Purchase Account ve emtia satış hesabı Compte de vente - Sale account isminde iki ayrı hesap tutarlar. Satın alınan malın bedeli maliyet fiyatı üzerinden emtia mübayaa hesabına zimmet, satılan mal bedeli de satış fiyatı üzerinden emtia satış hesabına matlup kayıd edilirHer aym sonunda, satış fiyatı üzerinden satış hesabına yazılı olan satılmış malların maliyet fiyatı üzerinden bedelleri emtia hesabına zimmet, emtia mübayaa hesabına da matlup kaydedilerek mahsup edilir. O zaman emtia satış hesabının matlup bakiyesi satıştan hâsıl olan kârı gösterdiği gibi emtia mübayaa hesabının zimmet bakiyesi de mağazada mevcut satılmamış malın miktarını doğru olarak gösterir. Şayet, bu kesin neticeyi her ay bilmeğe gerek görülmez ve yalnız yıl nihayetinde gerçek vaziyeti öğrenmekle kanaat edilirse, yıl nihayetinde mağazada mevcut mallar sayılarak maliyet fiyatı üzerinden bedelleri hesap edilir ve bu mallar maliyet fiyatı üzerinden tamamen satılmış gibi emtia hesabının matlubuna ilave edilir. O zaman emtia hesabının matlup bakiyesi mal satışından hâsıl olan kârı gösterir. Bu takdirde, emtia mübayaa hesabı ve emtia satış hesabı diye iki talî hesap tutmağa gerek kalmaz. Ve yalnız emtia hesabı maksadı temine yeterlidir.


emtia kredi korporasyonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société de crédit de merchandise § İngilizcesi : commodity credit corporation] Bazı tarımsal emtiayı finanse etmek için kurulmuş, Hükümetin yaptığı Ticari bankacılık kısmına dahil bir teşekkül.


emtia mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur marchandise § İngilizcesi : advance on consignments] Emtianın teslimi veya terhini karşılığında alınan veya verilen borç para.


emtia mukabili ikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur marchandise § İngilizcesi : loan against merchandise] Bankalar, tüccara ait olup ya kendi depolarında veya kendi namlarına kiralanmış depolarda bulunan, durmakla bozulmayan, tüccar malı karşılığında sahiplerine ikrazatta bulunurlar. İkraz edilen para bu suretle terhin edilen malın piyasa kıymetinin c/c 50 ilâ 80 nisbetinde olabilir. Bu kabil avanslar genellikle birkaç ay vade ile yapılır.


emtia vesaiki mukabili ikrazat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt contre document § İngilizcesi : commodity loans] Emtianın teslimi veya terhini karşılığında alınan veya verilen para.


emtta borsası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bourse de marchandises § İngilizcesi : commodity exchange] Emtia alım ve satımı ile iştigal eden Borsa. Buğday, pamuk, şeker, kahve gibi maddelerin işlem gördükleri borsa.


en kısa zamanda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dans le plus bref délai § İngilizcesi : in the shortest time] En çabuk müddet, vade, mühlette.


en ucuz yol = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par la voie la plus économique § İngilizcesi : by the cheapest route] En İktisadî yol.


endeks = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indexe § İngilizcesi : index] Bir defterde mevzuların alfabetik olarak tanzim edilmiş tablosu.


endirekt işçilik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : main d’oeuvre indirecte § İngilizcesi : indirect labor] Doğrudan doğruya üretici olmayan işçilik. Bakım, tamir işçiliği, nezaretçilik, bekçilik, memur ücretleri gibi masraflar.


endirekt masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais généraux indirect § İngilizcesi : indirect cost expense] Doğrudan doğruya üretime yapılmayan masraf. Müteharrik kuvvet, tenvir, teshin, amortisman, vergi gibi genel masraflar.


endüstri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indüstrie § İngilizcesi : industry] Bir ülkenin üretim ve imal faaliyetleri ve bu faaliyetler dolayısiyle kullanılan sayi ve sermaye. Nakliye ve ulaştırma faaliyetleri hizmetleri.


enflâsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inflation § İngilizcesi : inflation] Tedavüldeki kâğıt para veya sair para yerine kaim olan şeylerin çokluğu, şişkinliği, paranın, mevduatın, emtia ve hizmetlere nazaran fazlalık arz etmesi.


envanter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inventaire § İngilizcesi : inventory] Bir kurumun nakit, emtia ve sair mevcutlarını ve her tür aktif ve pasifini miktar ve kıymet itibariyle gösterir müfredatlı cetvel. Buna mevcudat cetveli de denir. Daha geniş anlamı ile envanter bir hesap devresi zarfında yapılan işlemlerden ne netice hâsıl olduğunu ve ticarethanenin malik olduğu kıymetlerle borç ve alacaklarının gerçek miktarını tesbit için yapılan işlemlerin hey’eti umumiyesi demek olup bunun da iki safhası vardır. 1. Muhasebe harici envanter (inventaire extra - comptable) (Not based on books) Bu işlem, ticarethane, kurum, teşebbüste mevcut her türlü değerleri usulü dairesinde sayarak bunların nevi itibariyle müfredatmı ve mâl oldukları fiyatı gösterir mevcudat cetvelini tanzim etmekten ibarettir. Buna madde envanteri (Invantaire Matériel - Inventaire de chose) denir. 2. Mevcudat cetvelinde her nevi kıymetin mecmu bedelini, aynı kıymetin ait olduğu defterde görülen bakiye ile mukayese ederek muvazeneyi temin etmek üzere, arada görülen farkları ait oldukları hesaplara geçirebilmek için, yevmiye defterine bazı maddeler ilave etmek suretiyle yapılan işlemlerde de muhasebe dahili envanter (inventaire des Livres - inventaire İnfra Comptable) denirYevmiye defterine ilave edilen bu maddelere envanter maddeleri (Articles d’İnventaire) ismi verilir. Muhasebe dahili envanter neticesinde genel mizan veya bilanço mizanının esası hazırlanmış olur. Her kurum işe başladığı Kabili zaman malik olduğu nakit ile emtia ve sair mevcutlarını ve senede bağlı olsun veya olmasın kabili tahsil olan bütün alacak ve borçlarını kanunun (Mevcudat ve muvazene defteri) ismini verdiği deftere kaydetmek ve senede bir defa mevcudat ve düyunat miktarını gösterir bir bilanço yaparak bunları da sırası ile o deftere geçirmek mecburiyetindedir.


envestisman, yatırım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : placement de fonds § İngilizcesi : investment] Her hangi bir teşebbüse vade ile para ve sermaye yatırma.


eşantiyon, numune = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echantillon § İngilizcesi : muster, sample] Ticari emtianın evsafını tâyin için o maldan alman, çıkarılan küçük numune.


esas fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de base § İngilizcesi : basis price] fiyatlara esas olarak alınan unsur.


esas maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais direct § İngilizcesi : direct cost] İptidaî madde ve üretici işçilik maliyeti. Direkt maliyet üretimin genel hacmine göre inip çıkan maliyet. Mütehavvil maliyet.


esas mevduat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt principal § İngilizcesi : primary deposit] Her hangi bir ikraz veya istikraz neticesi husule gelmeyen mevduat.


esas nakit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie normale § İngilizcesi : standard money] Alacaklının gayri mahdut miktarda kabulüne mecbur olduğu nakit. Bizdeki altın para gibi. Borç miktarı ne kadar olursa olsun hepsini altın olarak ödeyebiliriz. Alacaklı şu kadardan fazlasını alamam diyemez. Ancak tamamen nikel para ile ödeyemez. Kanun bu hususta alacaklıyı himaye eder.


esas sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action de capital § İngilizcesi : capital stock] Hisselere bölünmüş şirket sermayesi. Müessisler veya ortaklar tarafından taahhüt edilen sermaye.


esas ücret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : salaire de base § İngilizcesi : base pay] İlâve, ikramiye, tahsisat, prim gibi ödemeler hariç olmak üzere verilen ücret.


esas ücret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : salaire de base § İngilizcesi : base pay] İlâve, ikramiye, prim, fazla mesai gibi ödemeler haricinde mesai karşılığında verilen para.


esbabı mucibe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : force majeur § İngilizcesi : act of god] Bir taahhüdün, mazeret dolayısiyle yapılamaması halinde mucib sebep olarak gösterilen durumdur ki önce keşif ve tahmin edilmesi ve tedbirlerle önüne geçilmesi mümkün olmaması gerekir.


eşel mobıl = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echelle mobile § İngilizcesi : sliding scale] İstihsal edilen malların Hatlarının inip çıkmasına göre tesbit edilen ücret mikyası.


esham mukabili ikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avans sur titre prêt sur titres § İngilizcesi : loan on security] Esham ve tahvilat ve emsali menkul değerlerin terhini karşılığında ikrazat. Bu işlem, iskonto işlemleri ile birlikte, bankaların başlıca gelir menbaını teşkil eder. Fakat bu gibi ikrazatın emniyetle yapılabilmesi için bazı esaslı kaideleri gözönünde bulundurmak gerekir: 1 - Rehin kabul edilen senetler kıymet itibariyle nisbeten sabit ve kolaylıkla satılabilir. 2 - Rehin olarak kabul edilen senetlerin borsa kıymeti ile ikraz edilen tutar arasında öyle bir pay (marj) bırakmalıdır ki fiyatlar pek fazla düşse dahi senet bedeli borcu kapatabilsin. 3 - Borç alan kimsenin terhin ettiği senetlerin gerçek sahibi olduğu sabit olmalıdır. Vesikalar Mukabili İkraz - Avance contre documents - Loan Against documents: Konişmento ve emsali Ticari vesikalar karşılığında yapılan ikraz.


esham ve tahvilat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeurs mobilières § İngilizcesi : securities] Menkul kıymetler tabiri ile müteradiftir. Bu kısımda izahat verilmiştir.


esham ve tahvilat acentesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent de change § İngilizcesi : bill (exchange) broker] Borsada başkası nam ve hesabına, bir komisyon karşılığında, mübayaa ve satış işleri ile meşgul olan kimse. Diğer kimseler nam ve hesabına borsada kayıtlı bulunan emtea, hisse senedi, poliçe, tahvil ve benzeri değerleri mübayaa eden veya satan. Alıcılar ve satıcılar arasında aracılık vazifesini gören kimse. Emtea borsalarında bu gibi acentelere (Emtea Simsarı) denir.


esham ve tahvilat cüzdanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : portefeuille § İngilizcesi : investment, portfolio] Bir şirketin, bir kurumun , bir bankanın sahip bulunduğu menkul değerleri havi cüzdanı.


esham ve tahvilat mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur valeur mobilière § İngilizcesi : advance on current securities] Menkul değerlerin terhini karşılığında temin edilen para karşılığı olarak geniş mikyasta kullanılmaktadır.


esham ve tahvilat mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur valeurs mobilières § İngilizcesi : advance on current securities] Menkul değerlerin terhini karşılığında temin edilen para.


eşit olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : egalités § İngilizcesi : equality] Aynı işleme tabi, eşit olarak.


eşitsizlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inégalité § İngilizcesi : disparity] Birbirine eşit olmayan, uymayan.


eski tarih atma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : antidater § İngilizcesi : antidate] Doğrusundan önceki tarih, bir vesikayı doğrusundan önceki bir tarih ile tarihlemek.


esnaf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : artisan § İngilizcesi : artisan] Sanatkâr, bir sanatta ihtisas sahibi olan kimse.


esnaf cemiyeti, iş sendikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association ouvrière § İngilizcesi : trade union, labor union] İşçilerin menfaatlerini korumak üzere teşkil edilen birlik, cemiyet. Aynı meslekten olan kimselerin iş saati ve ücret gibi meslekî menfaatlerini korumak için vüeude getirdikleri teşkilât.


eşyadaki kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en nature § İngilizcesi : in kind] Para kıymetine karşılık olarak kullanılır.


etiket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etiquette § İngilizcesi : label] Ticaret eşyasının emsini, menşeini, eb’adını, fiyatını göstermek maksadiyle üzerlerine veya ambalajlarının üstüne yapıştırılan küçük kâğıtlar.


ev ekonomisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : economie intérieur § İngilizcesi : home economic] Ev sanatları, ev işleri, yemek pişirme, çocuk bakımı, dikiş, ev için mübayaa gibi işlerin hepsini içeren bir ilim.


evrakı müsbite = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pièce à l’appui, document § İngilizcesi : document of proof] Bir mevzuun oluşu veya sıhhatini tevsik eden kâğıtlar.


ex = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ex § İngilizcesi : ex] Eski sabık anlamına gelir. Bazı isim ve sıfatlarla birleşir. Sözgelimi eski vali - Ex Gouverneur gibi. Aynı zamanda bir malın nereden geldiğini göstermek hususunda kullanılır.


f. a. q. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assez bonne qualité § İngilizcesi : fair average quality] İyi orta mal tabirinin kısaltılmışı.


f. a. s. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : libre à côté du navire § İngilizcesi : free alongside ship] Gemi yanında teslim demektir.


f. i. and o = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : libre dans et hors § İngilizcesi : free in and out] İngilizce Free in and Out tabirinin kısaltılmışıdır. malın vapur anbarına konulma, istif masrafları satıcıya, vapur ambarından çıkarma masraflarının da alıcıya ait olduğu anlamına gelir.


f. s. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire suivre § İngilizcesi : forward] Fransızca faire suivre tabirinin kısaltılmışıdır. Mektup zarfının kenarına yazılır. Alıcı, zarf üzerindeki adreste bulunmadığı takdirde mektubun yeni adresine gönderilmesi gerektiğini gösterir.


faal ortak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : associé actif § İngilizcesi : active partner] Şirkette faal bir iş gören hissedar.


faal ortak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : associé actif § İngilizcesi : active partner] Ortak olduğu işte faal vazife gören kimse. Keza tecrübelerinde ve işlerinden dolayı şirkete istifadeler temin eden ortağa denir.


faal şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affaire qui marche § İngilizcesi : going concern] Faaliyete devam eden şirket, teşebbüs.


fabrika = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fabrique § İngilizcesi : plant] Mamûl maddeler meydana getiren tesislerin hey’eti mecmuası. Sabit tesisler, alât ve edevat, makineler ve sair gayrimenkullerden müteşekkil işletme.


fabrika fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de fabrique § İngilizcesi : factory price] malın fabrikadan çıkarken mal olduğu fiyat.


fabrika fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de fabrique § İngilizcesi : factory price] Malın fabrikadan çıkarken mal olduğu fiyata denir.


fabrika maliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient de fabrique § İngilizcesi : factory cost, manifacturing cost] İstihsal maliyetiİmâl edilen mamûl maddelerin fabrikadaki maliyeti.


fabrikanın bakım ve tamir tatili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : période de réparation § İngilizcesi : down period] Fabrikanın bakım ve tamir için işlemediği devre. Bazı fabrikaların her yıl genel bir onarım ve bakım işleriyle meşgul olması icap ettiği zamanlarda fabrika faaliyetine muvakkat bir zaman için fasıla verdikleri zamanŞeker fabrikalarında olduğu gibi.


fahîş ftat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix exagéré § İngilizcesi : illegal price] Lüzumundan fazla yüksek fiyat. Hakkaniyete, teamüle uymayan gayri kanunî fiyat.


fahri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : honoraire § İngilizcesi : honorary] Bir işi veya bir vazifeyi ücret almaksızın ifa etmek.


faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêts § İngilizcesi : interest] Ödünç verilen bir paranın kirası veya geliri demektir. Faizin yüzde hesabı ile nisbeti gösteren adede faiz haddi veya faiz fiyatı, faiz getiren sermayeye resülmal denir. Resülmal ile faizin işlediği gün adedinin çarpımına âdad 36. 000 adedinin yani senedeki gün adedinin faiz fiyatı ile taksiminden çıkan harici kısmete ise kasım denir. Faiz hesap etmenin en kolay yolu âdadı kasım ile taksim etmektir.


faiz nisbeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux d’intérêt § İngilizcesi : interest taux] Paranın belirli bir zamandaki yüzde hesabiyle kirası, nüması.


faizli hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte productif d’intérêt § İngilizcesi : account product interest] Az çok bir faize tabi olan hesap.


faizli tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation à intérêt § İngilizcesi : active bond] İhracından itibaren belirli bir faiz nisbetine tabi bulunan tahvil.


fariğ = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cédant § İngilizcesi : indorser] Gerek keşideci, gerekse ciranta sıfatiyle Ticari bir senedi, arkasına bir imza koymak suretiyle, devreden ve bu senetten feragat eden kimse. Bankalarda daha ziyade mudi veya ciranta kelimesi kullanılır.


fason = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : façon § İngilizcesi : making] Mobilya, halı, elbise ve saire gibi eşyanın işçiliği.


fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture § İngilizcesi : bill, invoice] Bir kimseye veya bir kuruma satılan muhtelif mallar hakkında lüzumlu izahatı havi olarak satıcı tarafından alıcıya verilen müfredatlı hesap puslası. Faturada satıcının ve alıcının isim ve adreslerinden başka malın verildiği tarih, teslim edilen malın her kaleminin adet, vezin veya ölçüsü, ambalajm cinsi, markası, vahit itibariyle beherinin kilosu, litresi, satış fiyatı, bedel yekûnu, masrafları miktarı bulunur, gayet, mal bir kaç grup teşkil ediyorsa bu gruplara ait fiyat yekûnları ve genel yekûn da gösterilir. İskonto veya sair suretle tenzilât varsa bunun tutarı genel yekûndan tenzil edilerek safî matlup kıymeti tesbit olunur. Teslim için özel bir şart varsa cetvelin altına meşruhat verilir. Fatura bedelinin ödenmesi peşin veya vadeli olabilir. Vade genel veya özel sözleşmeye göre değişebilir.


fener resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits de phare § İngilizcesi : light dues] Devletin deniz nakil vasıtalarından aldığı fenerlerin bakım masraflarına karşıhk bir nevi resim.


fevkalâde amortisman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement extraordinaire § İngilizcesi : extraordinary depreciation] Munzam bir amortisman. Sabit değerlerin fazla çalışmasından husule gelen makinelerin çok aşınmasını karşılamak veya eski yıllar zarfında tefrik edilen amortismanların noksan hesaplanması yüzünden fevkalâde olarak ayrılan amortisman.


fevkalâde ihtiyatlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réserve extraordinaire § İngilizcesi : excess reserves] Bankaların kanunî ihtiyatlar dışında tesis ettikleri ihtiyat. Statü mucibince, kontrat icabı ayrılan ihtiyatlar.


fiilî tedavül = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : active circulation § İngilizcesi : circulation réelle] İhracından itibaren belirli bir faiz nisbetine tabi bulunan tahvil.


fiili tedavül = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : circulation effective § İngilizcesi : active circulation] Tedavülde fiilen mevcut olan para. Tedavül Bankasının çıkardığı banknotların halkın elinde bulunan miktarı.


finansman giderleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais financiers § İngilizcesi : financial expenses] Teşebbüsün işletmesinden mütevellit giderlerle bu masrafların karıştırılmaması icab eder.


fire = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : manque § İngilizcesi : deficiency] Tabiî sebepler neticesinde malın sıkletinde hâsıl olan noksanlık. Bundan dolayı fiyatta bir indirme yapılır. Açık. Mevcudat ile borçlar arasındaki fark.


firma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : firme, raison sociale § İngilizcesi : firm] Ticaret unvanı. ŞirketTicari işlerde kullanılan isim. Bir unvan altmda icrayı ticaret eden ortaklar.


fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix § İngilizcesi : cost, price] Bir malın veya hizmetin karşılığında mübadele edildiği para veya bir paranın mal vahidine isabet eden miktarı. Her hangi bir şeyin kıymetinin para ile ifadesi.


fiyat endeksi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nombres indices § İngilizcesi : index numbers] Başlıca madde ve eşyanın muhtelif zamanlardaki üretim, tüketim, stok ve sairenin nisb’ adetlerle gösterir şekilde resmî veya özel kurumlar ve teşekküller tarafından neşredilen ihsaî cetvellere müş'ir adetler denir. Müş’ir adetler fiyatı gösterirse bu yolda tanzim edilen istatistiğe fiyat müş’iri veya fiyat endeksi indices de prix ismi verilir.


fiyat farkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : différence de prix § İngilizcesi : differences (borsa)] Vadeli alış verişte borsaya dahil olan emtia ve değerli evrakın fiyat farkları.


fiyat listesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : list des prix § İngilizcesi : price list] Bir fabrikanm veya ticarethanenin mallarının fiyatlarını ve bunun hakkında bazı izahatı havi olarak tab’edilip müşteri olması muhtemel kimselere verilen veya gösterilen bir kaç sahifeden ibaret, genellikle resimli reklam risaleleri. fiyat listesi ikiye veya üçe katlanmış tek bir kâğıt da olabilir.


fiyat politikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : politique de prix § İngilizcesi : pricing policy] Bir işletmenin belirli bir devre zarfında satış fiyatlarını tanzim etmek hususunda takip ettiği politika.


fiyat seviyesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : niveau de prix § İngilizcesi : price level] Endeks rakkamının gösterdiği fiyat.


fiyat sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système de prix § İngilizcesi : price system] Piyasada müstehliklere en uygun gelecek fiyatı tâyin etme usulü.


fiziki aşınma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépréciation physical § İngilizcesi : physical depreciation] Bir sabit kıymetin fizikî sebepler dolayısiyle kıymetten kaybetmesi.


flotant sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : police d’assurance flottante § İngilizcesi : floating policy] Sigorta akdini içeren vesika.


fob = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : franco bord § İngilizcesi : free on bord] Gemide teslim anlamına gelen İngilizce free on bord tabirini oluşturan üç kelimenin ilk harflerinden müteşekkildir. Satış fiyatmı gösterir. Bu tabir umumiyet itibariyle satıcının malı gemide teslim edeceği anlamına gelir. yalnız Amerika’da bu mânada fob vessel tabiri kullanılır. Fob tabiri yalnız kullanıldığı takdirde F. O. Rveya F-O. T. ihtisarı ile müteradiftirFob tabirinin tefsiri ülkeye göre değişir. Türkiye’de fob tabirinden şu koşullar anlaşılmalıdır: a) Satıcının yapacakları: 1. Malın kendi deposundan vapura kadar nakli temin ve buna ait masrafları temin etmek, 2. İhracat resimlerini ve buna benzer diğer resimleri tediye etmek, 3. Ticarette mutad olan koneşmentoyu tedarik etmek, 4. Malı gönderen limandan (Koneşmento şartlarına göre) tahmil masraflarını ödemek. Bu şartlara göre mal vapura yükleninceye kadar uğrayacağı zarar ve ziyandan satıcı mes’uldür. b) Alıcının yapacakları: 1. Yükleme limanından boşaltma limanına kadar nakil masraflarını (navlun) tesviye etmek, 2. Malı sigorta ettirip ücretini ödemek, 3. malın ulaştığı limanda (koneşmento şartlarına tevfikan) boşaltılmasını temin ve masraflarını ödemek, 4. Malın mavna ile nakli ve rıhtıma konmasını temin ve masraflarını tesviye etmek, 5. Varış gümrüğünde gümrük resmini ve mala ait diğer resimleri tesviye etmek.


franco = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : franco, port payé § İngilizcesi : free of charge, carriage free] Malm nakil masrafları yola çıkarıldığı zaman tesviye edilmiş olduğunu gösterir tabirdir. Aynı zamanda fransızcada port Payé tabiri de aynı mânayı ifade eder. İstasyonda ve vagonda teslim: Bu şartla yapılan bir malın satış muamelesinde malın trenle şevki için: a) Satıcı: 1. Vagon tedarikinde, 2. Malı vagona yüklemeğe mecburdur, 3. Yükleme işi bitinceye kadar malın ziya ve hasarından satıcı mes’- uldür. b) Alıcı: 1. Tâyin edilen mevkiden itibaren malın nakil masraflarını öder, 2. Vagona yükledikten sonra malın uğrayacağı ziya ve hasardan alıcı mes’uldür. Gemi yanında teslim Franco le long du navire: Bu şartla yapılan alım ve satım muamelesinde satıcı malı mavna veya vagonla geminin yanına kadar getirip teslime mecburdur. Yani, mal plânga altına gelinceye kadar yapılan masraflar satıcıya, malın vapura yükletilmesi masrafları da alıcıya aittir. Bu şart İngilizcede Free Alongside Ship tabiri ile ifade edilir. Rıhtımda teslim Franco quai bu şartın Fob şartından farkı şudur: Fob satışta satıcı malı vapura yükletmeye mecbur olduğu halde rıhtımda teslim şartiyle satışta malı rıhtıma kadar getirip bırakır ve vapura yüklemesine karışmazFranco Rendu - Free Delivered masrafları, nakliye satıcı tarafından tesviye edilerek malın sözleşme mucibince nereye gitmesi lâzım ise orada vagonda teslim edileceğini ve oraya kadar vukubulacak zayi ve hasardan satıcının mes’ul olacağını gösterir tabir. Bu şartla yapılan satışta malın vagondan indirilmesi masrafları alıcıya aittir.


garanti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garanti § İngilizcesi : guaranty] Kefalet, borcun ödenmesinin üçüncü bir şahıs tarafından alacaklıya temin edilmesiBuna şahsî teminat denir. Aynî teminat ise menkul rehindir.


gayri faal şerik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : associé commanditaire § İngilizcesi : silent partner] Sermaye koyan, fakat şirketin idaresine iştirak etmeyen ortak.


gayri gerçek temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividen pictif § İngilizcesi : fictitious dividend] Gerçek bir temettü ifade etmeyen ve bilançoda fuzulen görülen bir unsurdur.


gayri kanunî grev = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grève illegal § İngilizcesi : illegal strike] Sendika idaresinin haberi olmadan işi bırakma. Kanun dışı hareketle grev yapma.


gayri kanunî rekabet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concurrence déloyale § İngilizcesi : unfair competition] Bir tacirin kanun ile menedilen hareket ve işlemleri yaparak müşteri celbetmesi. Kendi malları ve kurumu ile rakibininki arasında kendi menfaatine bir iltibasa kasten meydan vermesi. Rakibinin isim ve alametleri ile iltibasa meydan verecek şekilde isim ve alametler kullanması, malı sürmek için hile yapması, rakibine zarar verecek şekilde neşriyat yapması, rakibinin müşterilerini kandırmak maksadiyle mallarının menşe veya evsafına dair hakikate muhalif neşriyat yapması, sahte şahadetname kullanması, rakibinin memurlarını ayartması gibi haller memnudur.


gayri maddî hak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriété intangible § İngilizcesi : intangible asset] Kıymet, fikrî haklar, sınaî mülkiyet, ihtira hakkı, patent gibi haklar. Alacak hakkı


gayri melhuz masraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais imprévus § İngilizcesi : nonrecurring charge] Zuhuru önceden nazarı itibare alınmayan gayri ihtiyari husule gelen zayiat ve fevkalâde masraflar.


gayri menkul mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur des immeubles § İngilizcesi : advance on real property] Bina, arazi, makine ve emsali gayrimenkul malların ipotek edilmesim ukabilinde elde edilen borç para veya kredi.


gayri safi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : brut § İngilizcesi : gross] Bir şeyin hiç bir tenzilât yapmadan önceki hali.


gayri safi ağırlık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poids brut § İngilizcesi : grossweight] Bir malın ambalajı dahil olmak üzere hey’eti mecmuasının ağırlığı.


gayri safi gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu brut § İngilizcesi : gross income] Hiç bir masraf ve vergi tenzil edilmeden ele geçen para. Bir şirketin elde ettiği brüt gelir. Satışlarda» elde edilen paralar.


gayri safi hasılât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recette brute § İngilizcesi : gross receipts] Masraflar çıkmadan evvel menkul, gayrimenkul hak ve menfaatlerin bütün geliri.


gayri safi kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéfice brut § İngilizcesi : gross profit] Masraflar çıkmadan evvel elde edilen kâr. Hiç bir indirmeye tabi tutulmamış kâr.


gayri safi kâr tahlilleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : analyse de bénéfice brut § İngilizcesi : gross profit analysis] Muhtelif senelerde elde edilmiş bulunan kârların mukayesesi ve tahlilleri.


gayri safi satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente brut § İngilizcesi : gross sales] Maliyet, masraf ve kârı içeren satış tutarları.


gayri safi ulusal hasıla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : brut revenu national § İngilizcesi : gross national product] Bir milletin üretim ettiği mal ve hizmetlerden carî fiyatlarla hiç bir indirim yapmadan tesbit edilen değeri.


gayri safi zarar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : perte brut § İngilizcesi : gross loss] Satış fiyatmın, maliyet fiyatından düşük olması neticesinde husule gelen zarar.


gayri şahsi hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte impersonnel § İngilizcesi : impersonal account] Şahıs değil de madde, şey unvaniyle açılan hesaba denir. Kasa, emtia gibi.


gayrimenkul mallar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : biens immobiliers § İngilizcesi : real estate] Arazi, bina gibi diğer bir mahalle nakilleri mümkün olmayan mallar.


gayrimenkul mübadili kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit contre biens immeubles § İngilizcesi : credit on real property] Gayrimenkul mallar ipoteği karşılığında verilen kredi.


gayrimenkul rehini = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hypothèque § İngilizcesi : mortgage] Bir gayrimenkulün borca karşılık teminat olarak terhin edilmesi.


geçen ay = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mois ecoulé, mois dernier § İngilizcesi : ultimo] Geçmiş ayı ifade etmek üzere mektuplarda kullanılan bir tabirdir.


geçici hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de passage, provisoire, transitoire § İngilizcesi : suspense account] Gelip geçici bir müşteri veya devamlı ve tevali etmeyen işlemlere ait olup kısa zamanda kapatılmak üzere açılan hesaba denir. Bir müşterinin bir banka ile borsa işlemi yapması, bir iki defa senet kırdırması, tahsile senet vermesi gibi.


geçici olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par interim § İngilizcesi : ad interim] O sırada vuku bulan. O esnada, geçici olarak.


gelecek ay = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mois prochain § İngilizcesi : proximo] Bulunduğu ayı takip eden ayı ifade etmek üzere kullanılan tabir.


gelecek ay = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prox, le mois prochain § İngilizcesi : the nex month] Ticari muhaberatta gelecek ay anlamına kullanılır. Sözgelimi “The 10th Prox” gelecek ayın onuncu günü demektir.


gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu, recette § İngilizcesi : income] Menkul, gayrimenkul mallarla her türlü hak ve hizmetlerden elde edilen menfaatler, kazanç, faiz, kira, şahsî gelir, maaş, Devlet gelirleri, vergi ve saire.


gelir hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de revenu § İngilizcesi : income account] Gelirleri ayrı ve tam olarak görmek üzere bu isim altında açılmış olan hesap.


gelir masrafı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépenses du revenu § İngilizcesi : revenue expenditure] Geliri yapabilmek için yapılan masraflar.


gelir vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt sur le revenus § İngilizcesi : income tax] Mükellef olan gerçek şahısların safi kazançları üzerinden alınan vergi.


gelirden tenzilât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déduction de revenu § İngilizcesi : income deduction] Gelirden zarar ve masraflarm indirilmesi.


gemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bateau § İngilizcesi : ship] Bir vapuru donatmak üzere deniz ticaretinde kullanılan kelime.


gemi acentesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : courtier maritime § İngilizcesi : ship broker] Gemiye yüklenecek Ticari eşya ve yolcuları bulmayı temin eden kimse. Deniz nakliyatı ile ilgili işleri gören kimse.


gemi ambarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pont § İngilizcesi : hold] Geminin yük konacak yeri. İç tarafı.


gemi kiralayan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affréteur § İngilizcesi : charterer] Gemiyi tamamen veya kısmen kiralayan ve işleten kimse.


gemi ortaklığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : armateur § İngilizcesi : association of shipowner] Donatıma iştirak. Müştereken malik olunan bir geminin deniz ticaretinde kullanılması dolayısiyle husule gelen birlik, ortaklık.


gemide teslim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : franco à bord § İngilizcesi : ex ship] Ticari malları satanın mes’uliyeti, malların vinçten rıhtıma indikten sonra biter ve satın alan kendi vasıtasına malı yükler.


gemilerin çarpışması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abordage § İngilizcesi : collision of vessels] İki geminin birbirine bindirmesi, çarpışması.


genellikle = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en général § İngilizcesi : generally] Bütün hey’etiyle.


gerçek aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif réel § İngilizcesi : genuine assets] İtibarî kıymetin aksi. Piyasa rayici veya istimal kıymetini temsil eden ve bir teşebbüse ait olan mal ve hakların heyeti mecmuası.


gerçek dara = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tare réelle § İngilizcesi : actual tare, real tare] malın ambalajh olarak tartılması neticesinde bulunan ağırlığı ile iç Ve dış ambalajdan ayrılmış olarak ağırlığı neticesinde elde edilen sıklet arasındaki farktır.


gerçek iskonto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : escompte sur valeur actuelle § İngilizcesi : true discount] Bonoların hali hazır kıymeti üzerinden yapılan iskonto.


gerçek maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix actuel § İngilizcesi : actual cost] İstihsal veya iktisap maliyeti, binaenaleyh gerçek veya orijinal maliyet.


gerçek maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient § İngilizcesi : actual cost] İstihsal veya iktisap maliyeti.


gizli enflâsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inflation caché, occult § İngilizcesi : hidden inflation] Para kıymetinin düşmesinin gizli sebepleri.


gizli ihtiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reserve secret, occult § İngilizcesi : secret reserve] Defter kıymetini aşan gayrimenkuller, paraya çevrildiğinde defter kıymetinden çok yüksek olan sabit tesisler.


gönderen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expéditeur § İngilizcesi : consigner] Malı sevk eden, alıcısına gönderen.


gönderilen mallar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consignation § İngilizcesi : consignment] Satılmak üzere emanet olarak gönderilen mallar.


görüldüğünde, ibrazında ödenir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à vue § İngilizcesi : at sight, on presentation] Muhatabına ibraz edilip bedeli talep edildiği zaman tediyesi gereken Ticari senetler hakkında kullanılır.


görüldükten sonra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : après présentation § İngilizcesi : after sight] Görüldükten bir müddet sonra. Bu kaydı içeren poliçeler muhatabının kabulüne arz edilir.


götürü iş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : travail à la pièce § İngilizcesi : job work] Verilen işe göre hesaplanan mevzu.


gresham kanunu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : loi gresham § İngilizcesi : gresham’s law] Fena Para. Kıymeti düşük para iyi parayı piyasadan kovar. Piyasada daima silik ve aşınmış paralarla yırtık kâğıt paralar sürülmeğe çalışılır. İyi parayı herkes cebinde muhafaza eder.


grev = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grève § İngilizcesi : strike] Fabrika patronları ile işçiler arasmda husule gelen anlaşmazlıklar dolayısiyle işçilerin toplu halde işlerini bırakmaları. İşçilerin, ücretlerinin artırılması veya sair suretle tehvinlerini temin etmek maksadiyle işlerini terk edip fabrikanın faaliyetini kısmen veya tamamen durdurmaları.


grup sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : groupe assurance pour la vie § İngilizcesi : group life insurance] Toplu sigorta. İşverenin işçileri toplu olarak sigorta ettirmesi.


gümrüğe tabi mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises soumis aux droits § İngilizcesi : under bond] Gümrük antrepolarında bulunan ve gümrüğe tabi olan her türlü ithal emtiası ve Ticari eşya.


gümrük beyannamesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déclaration en douane § İngilizcesi : custom declaration] Gümrük idaresine verilen ve eşyanın cins, nevi, mahiyet, menşe ve diğer hususlarını bildiren ve eşyanın sahibinin imza ve idaresini içeren ve manifestoya uygun olması gereken vesika.


gümrük dairesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : douane § İngilizcesi : custom house] Ülkeye giren eşyadan resim almak, bazı resim ve vergileri toplamak, ihraç olunan malların muayene ve kayıtlarını yapmak, transit veya muvakkat kabul yolu ile giren eşyanın muvakkaten ve emaneten resimlerini tahsil etmek üzere teşkil edilen daire.


gümrük ittihadı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : union douanière § İngilizcesi : custom union] İki veya daha ziyade Devlet arasmda aktedilen ve gümrük resimleri ile ticaret tahdidatını içeren ve birliğe dahil olmayan devletlere karşı alınacak tedbirleri içeren anlaşma.


gümrük komisyoncusu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent en douane § İngilizcesi : custom broker] İthalat ve ihracat işleri ile uğraşan malların gümrükten çıkmasına aracılık eden kimse.


gümrük listesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déclaration en douane § İngilizcesi : custom entry] İthalatçı ve ihracatçı tarafından gümrük idaresine verilen eşya listesi.


gümrük resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits de douane § İngilizcesi : custom duties] İthal veya ihraç edilen veya transit olarak geçirilen mallardan alınan vergi. Ekseriya, hükümetler hariçten ülkeye sokulan mallardan ithal resmi (Droits d’entrée - import duties) alırlar. Gümrük resmi ya malın kıymeti üzerinden alınır (Ad valorem resim) yahut malın cinsine göre gümrük tarifesinde o cins eşya için sıklet, hacim veya adet üzerinden tâyin edilmiş olan nisbet dahilinde resim alınır. (Droits Spécifique - Specific duties). Gümrük resmi malın mengeine göre mütehavvil olursa tefazulî resim (Droits Différentiels - Differential Duties) denirGümrük ithalat resmi İktisadî mahiyeti itibariyle bazı nevilere ayrılır. Dahilî sanayii rekabete karşı korumak için hariçten ülkeye sokulan bazı mallardan alınan oldukça yüksek gümrük resmine koruyucu vergi (Droits Protecteurs) denir. Bundan maksat, hariçten gelen bazı malların ülke dahilinde yapılan emsalinden daha ucuz satılmasına engel olmaktır. Menşe ülkeninden ihracatlarında bilâ vasıta veya bil’vasıta primlerden istifade eden yabancı mallarının ithal edildikleri ülkelerde daha ucuz satılmalarına engel olmak için bu prim nisbetinde fazla alınan gümrük resmine telafi edici vergi (Droits Compensateurs) denir. Ülkeye girmesi istenmeyen malların tabi tutuldukları ağır gümrük resimlerine menedici (Droits Prohibitifs) denir ki bu suretle ağır vergiye tabi tutulan malların ülkeye ithaline fiilen olanak kalmaz.


gümüş halitası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : alliage de l’argent § İngilizcesi : standard silver] Gümüş para imal etmeğe yarayan halita.


gündem, ruzname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre du jour § İngilizcesi : agenda] Komite, komisyon toplantılarında görüşülecek mevzuların listesi.


hacir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : incapacité, impuissance § İngilizcesi : disability] Bir şahsın medenî haklarını kullanma yetkisinin mahkeme tarafından kaldırılmış olması.


haciz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : saisie, séquestre, § İngilizcesi : arrest, attachment] Borçlunun borcunu ödemediği takdirde, bütün mal ve haklarının adlî ve İdarî makamların emri altına konulması. Alacaklıya, matlubunu tahsil etmek üzere borçlusunun mallarına el koyma olanağını veren kanunî icra tarzı.


hafif sıklet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poids faible § İngilizcesi : light weight] Hafif ağırlık, kuvvetsiz, değersiz ağırlık.


hakem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arbitre § İngilizcesi : arbitrator] İki tarafın rıza ve muvafakati ile bir meseleyi halletmek için tâyin olunan ve fikrinebaşvurulankimse.


hakem kararı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arbitrage, jugement § İngilizcesi : award] Niza ve ihtilafm halli hususunda hakem tarafından verilen karar.


hakikisinden önceki tarih = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : antidate § İngilizcesi : ante date] Tanzim tarihinden, hakikisinden önceki tarih. Her hangi bir vesikaya hakikisinden önceki bir tarihi koymak.


hakkı huzur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jeton de présence § İngilizcesi : per diem] Bir komisyon veya meclisin toplantısına iştirak eden âzaya verilen ücret.


hakkın sukutu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déchéance, forclusion § İngilizcesi : foreclosure] Kanun, sözleşme veya hakem tarafından tâyin olunan müddet zarfında kullanılmayan bir hakkın sukutu. Ticari bir senedin belirli müddeti zarfında protesto keşide edilmemesi yüzünden keşideci ve cirantalara müracaat hakkının zayi olması.


hali hazır kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur de rendement § İngilizcesi : capitalized value] Gelecekteki bir hizmetin veya bir şeyin şimdiki değeri.


halita = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : alliage § İngilizcesi : alloy] İki veya daha ziyade madenlerin karışımından veya birleşiminden elde edilen madde.


halk bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque populaire § İngilizcesi : popular bank] Ticaret bankalarından kredi temin edemeyen küçük esnaf ve sanatkârlara ikrazatta bulunmak için Fransa’da teşkil edilen bankalar. Türkiye’de hem küçük kredilerle, ve hem de Ticari ikrazatla uğraşan bir Halk Bankası mevcuttur.


ham maddeler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : les matières premières § İngilizcesi : raw material] Her hangi bir değişmeye tabi tutulmadan evvel bütün maddelerin tabiatta bulundukları durumları.


hamal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : portefaix § İngilizcesi : porter] Başkalarının, yük ve bavul ve eşyalarım taşıyan kimse.


hamil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : porteur § İngilizcesi : bearer, holder] Kupon, çek, senet, poliçe ve emsali menkul kıymetlerden kendisine devredilmiş ve ona sahip bulunan kimse.


hamile yazılı senet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation au porteur § İngilizcesi : obligation to bearer] Hamiline yazılmış bulunan borç senedi.


hamiline ödenebilir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payable au porteur § İngilizcesi : payable to bearer] Her hangi bir hamiline ödenmesi mümkün olan.


hamiline ödenir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au porteur § İngilizcesi : to bearer] Bedeli hamiline ödenen değerli evrak hakkında kullanılır.


hamiline yazılı çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque au porteur § İngilizcesi : check to bearer] Belirli bir kimse lehine veya hamiline kelimesini içerirek çekilen çek.


hammaddeler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : matières premières § İngilizcesi : raw materials] Sınaî vasıtalar ile mamul, yarı mamul, mamul madde haline konulmak üzere fabrikalarda işletilen ham maddeler.


hamule senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de voiture § İngilizcesi : bill of carriage, bill of lading] Araba, tren, kamyon, vapur ve sair nakil vasıtalariyle sevk edilen mallarla birlikte gönderilen alıcı veya komisyoncunun imzasını havi bulunan vesikaHamule senedinde şunlar gösterilir: a) Malın nereye ve hangi tarihte gönderildiği, b) Gönderenin isim ve adresi, c) Alıcının isim ve adresi, d) Nakline vasıta olan sürücünün veya komisyoncunun isim ve adresi, e) Nakledilen eşyanın ağırlığı, parça adedi ve özel koşulları, f) Nakil müddeti, ücreti, iki tarafın kabul ettikleri hükümler ve koşullar. Dahilî şümendüfer nakliyatında malı kabul eden memur parça veya parçalara yapıştırılan etiketin bir eşini hamule senedinin bir yerine yapıştırır. Beynelmilel şimendifer nakliyatında memur etiket numarasını hamule senedinin veya şayet varsa, ikinci nüshasına kaydeder ve bu nakliyatın numarasını alır.


hamule, yük = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fret, nolis § İngilizcesi : freight] Denizde mal nakli için navlun sözleşmesine istinaden verilen taşıma ücreti.


harb ekonomisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : economie de guerre § İngilizcesi : economic warfare] Harb zamanındaki İktisadî nizam. Bir devletin harbi idame iç'. n ekonomisine istikamet vermesi.


harb sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance de guerre § İngilizcesi : war insurance] Harb tehlikelerine karşı yapılan sigorta. İhtiyarî olmakla beraber bazen mecburî ve kanunî şekil alabilir.


harb tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réparation § İngilizcesi : reparation] Galip devletlerin mağlûp devletlerden aldıkları harp tazminatı.


harç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : honoraires § İngilizcesi : fee] Özel bir kimseye verilen ücret. İşçilere verilen daimî ücretle karıştırmamalıdır. Harç mânasma da gelir.


harcırah = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de voyage § İngilizcesi : traveling expenses] Vazife ile başka bir yere gönderilen memurlara yol masraflarım ve gittikleri yerde kalma giderlerini karşılamak üzere ödenen para.


hareketli hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte vivant, compte mouvementé § İngilizcesi : living account] Mevduat ve istirdatta cok hareket gören hesap. Bankalar, özellikle borçlu hesapların hareketli olmasını arzu ederler.


haricî ez ülke = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : principe d’exterriorialité § İngilizcesi : exterritorial principle] Diplomasi memurlarına yabancı ülkelerdeki sefarethanelerinde ikamet ve işlemlerinde kendi ülkelerinde imiş gibi hareket etmeleri hakkının tanınması ve bu suretle muafiyetlerden istifade etmeleri prensibi.


harman yapmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mélange § İngilizcesi : blending] Muhtelif emtiayı Sözgelimi çay, kahve, şarap gibi cinslerini ıslâh etmek üzere harman yaparak karıştırmak.


hasar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dommage, dégât § İngilizcesi : damage] Tarafların iradesi haricinde mallara arız olan zarar.


hasıla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produit, bénéfice § İngilizcesi : proceeds] Bütün masraflar çıktıktan sonra elde edilen para. Senedin iskontosundan sonraki safi bakiye.


hasılât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produit § İngilizcesi : yield] Elde edilen safi, gerçek gelir.


hasılât îcarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bail § İngilizcesi : lease] Bir nevi -kira akti olup kiracı kendisine bırakılan şeylerin semere ve hasılâtını toplamak ve kiralananı icabı gibi işleterek hasılât kabiliyetini azaltmamakla mükelleftir.


hasılı safi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profit net § İngilizcesi : avail] Masraflar ve iskonto çıktıktan sonra kalan kısım.


hassas piyasa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché sensible § İngilizcesi : sensitive market] İyi veya fena haberlere göre fiyatların tahavvül ettiği piyasa.


hataların kabulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sauf erreurs § İngilizcesi : errors excepted] Hesap hülâsalarının, faturaların ve emsali hesap varakalarının altına, sonradan çıkacak hataların kabul edileceğine dair yazılan yazı ve konulan rumuz.


hatır senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effet de complaisance § İngilizcesi : accommodation bill] Gerçek bir Ticari işleme ve bir alacağa istinat etmeyen, gerçek vaziyete uymayan ve münhasıran her hangi bir şahsa para tedariki maksadiyle tanzim ve imza edilen senet. Bunlar, arz ettikleri tehlike ve karşılıkları olmaması dolayısiyle bankalar bu senetleri iskonto etmek istemezler.


hava limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aéroport § İngilizcesi : airport] Uçaklarm indikleri ve hareket ettikleri hava istasyonu, yolcu alıp indirdikleri özel yerler.


hava nakil vasıtası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : les avions § İngilizcesi : aaircraft] İnsanları, eşyaları hava yolu ile nakleden vasıtalar.


hava nakliyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transport aérien § İngilizcesi : aerial transportation] Hava yolu ile insan ve eşya nakliyatı.


hava postası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poste aérienne § İngilizcesi : air mail] Hava yolu ile yapılan posta nakliyatı.


hava sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance aviation § İngilizcesi : insurance] Her türlü uçak tehlikelerine karşı kurulmuş olan sigorta.


hava tehlikelerine karşı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contre tout risque aerien § İngilizcesi : against all aviation riks] Hava sigorta poliçelerinde malların bütün tehlikelere karşı sigorta edildiğini ifade eden tabir.


havale = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordonnoncement § İngilizcesi : remittance, money order] Başka bir şehirde oturan alacaklısına tediye etmek isteyen kimse bankaya yatırdığı parayı veya bankada mevduatı varsa o mevduattan o miktar parayı alacaklının bulunduğu şehirdeki banka şubesi vasıtasiyle kendisine tediye ettirir. Bu işleme havale veya banka havalesi denir. Bu gibi işlemler postahaneler vasıtasi ile de yapılabilir. Banka, bu hizmetine mukabil tediyeyi yaptıran kimseden tediye edilen paranın ehemmiyetiyle mütenasip ufak bir ücret alır. Banka, tediyeyi çek veya itibar mektubu ile yapacak olursa çek veya itibar mektubunu bizzat alacaklıya göndermek üzere tediyede bulunmak isteyen kimseye verdiği takdirde, havalede banka kendi şubesine veya muhabirine mektup yazarak veya telgraf çekerek tediyeyi yaptırır. Posta havalesi, başka bir şehirde bir kimseye tediyede bulunmak isteyen kimse bulunduğu şehirin postahanesine alacaklı namına para yatırır. Alacaklı da bulunduğu şehirdeki postahaneden parayı alır. Buna posta havalesi (Mandat poste - Money Order) denir. Parayı alan posta şubesi parayı verecek olan şubeye tediye emrini telgrafla verirse bu havaleye telgraf havalesi mandat télégraphique - telgraph money order ismi verilir.


hayat halinde sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dotation § İngilizcesi : endowment] Sigortacının, sigortalıya veya tâyin ettiği kimseye, hayatta olmaları şartiyle, belirli bir müddet sonra bir miktar para ödemeyi taahhüt etmesi.


hayat sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : police d'assurânce sur la vie § İngilizcesi : life insurance policy] Sigorta edenin ödenecek ücret karşılığında sigortalıya veya göstereceği şahsa ölümleri halinde veya belirli bir tarihten sonra bir para ödemeyi taahhüt ettiği sözleşme belgiti.


hayat standardı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : niveau de vie § İngilizcesi : standard of living] Bir kimsenin yaşaması için zarurî olan ekonomik maddelerin asgarî haddi.


hayvanlar vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt de bétail § İngilizcesi : livestock tax, cattle tax] Sürü hayvanlarından baş hesabiyle alınan vergi.


hazîne = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trésor § İngilizcesi : treasury] Devletin para işleri ile uğraşan organları. Hazine Genel Müdürlüğü Merkez Bankası gibi.


hazine bonosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bon de trésor § İngilizcesi : treasury bill] Devletin sarfiyatına karşılık olan vergiler senenin belirli zamanlarında tahsil edildiği cihetle Devlet o belirli zamanları beklemeyip sarfiyatta bulunmak istedikçe Maliye Vekilinin imzası ile piyasaya faizinden biraz fazla faiz getiren bonolar çıkarır. Devlet tarafından ödeyip bir taraftan yenisini çıkardığı bonolardan piyasada daima bir miktar bulunur. Hazine bonosu denilen bu bonolar Devletin dalgalı borçlarına dahil bulunur. Bizde Hazine bonoları Merkez Bankası tarafından kırılır. Bu bonoların mümeyyiz vasfı vadelerinin 6-9 ay gibi kısa vadeli olmalarıdır.


hazine tahvilleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bon de trésor § İngilizcesi : treasury bond] Devletin orta ve uzun vade ile çıkardığı tahviller.


hazır aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif disponible § İngilizcesi : quick assets] Bir teşebbüsün derhal tediye edebileceği mevcudatı. Bunlar genellikle kasada, bankada mevcut para ve tahsil senetleri gibi hazır paradır.


hazır para, kasa mevcudu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disponible § İngilizcesi : available cash] Her hangi bir husus için tediyeye hazır bulundurulan banka veznesinde mevcut para.


her hakkı mahfuzdur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tout droits réservés § İngilizcesi : all rights reseved] Telif hakkını korumak için matbuaların üzerine yazılan kayıd.


hesaba geçirme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : passer en compte § İngilizcesi : to carry to account] Bir muamelenin kayıd edilmesi, deftere hesaba geçirilmesi.


hesabı carî = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte courant § İngilizcesi : current account, running current] Daha ziyade bankalarda carî olan bir usuldür. Banka ile muhtelif şekillerde işlemi olan kimseler için banka bir hesap açar. Bankaya para yatıran veya para çeken kimsenin alıp verdiği paralar bu hesapta işlem görürler. Carî hesapların muhtelif cinsleri vardır. Bu hesap faizli veya faizsiz olur. Hesabın verdiği bakiyeye göre bu hesap için yürütülen faiz ya banka müşteriden alır veya müşteriye öder. Bu hesap genellikle yıl sonlarında kapatılır ve faiz de o zaman hesap olunur. Faiz nisbetleri, hesabın şekil ve mahiyetine göre muhteliftir. Banka, carî hesabı olan bütün müşterilerine yıl sonlarında bir hesap hülâsası gönderir ve müşteri hesapta mutabakat olduğunu bir bien trouvé ile bankaya bildirir. Carî hesap iki kimse arasında vücut bulmuş bir hesaptır ki taraflardan her biri, her işlem için diğerini aynı zamanda zimmetlendirir veya alacaklandırır. Netice itibariyle bu iki kimsenin carî hesapları yekdiğerinin tamamen aksi olur. Yani, hesap veya bakiyesi birisinde zimmet ise, aynı miktar diğerinin matlubunda bulunur. İki kimse (ekseriya bunlardan biri bir banka olabilir) mütekabil alacaklarını zimmet ve matlup olarak kayıd edip bunların mahsubu neticesinde kalan bakiyeyi ancak hesap kapatıldığı zaman talep edeceklerini kararlaştırırlarsa bu takdirde tutulan hesaba carî hesap denir. Bu suretle, bankada carî hesabı olan bir kimse bu hesap vasıtasiyle alacak vereceklerini mahsup ederler ve her işlem için ayrıca nakten tediyede bulunmak külfetinden kurtulurlar. Bankalar son devreye ait hesaplarım çıkarıp hesap sahiplerine gönderirler. Buna türkçede hesap hülâsası denirse de bu tabir yanlıştır. Zira gönderilen hesap bir hülâsa değil, son devreye ait carî hesabın bir suretidir. Onun için buna fransızcada Extrait de compte - abstract of account, Statement of Account denir ki carî hesaptan alınmış kısım demektir. Carî hesapta bir devre için iki taraf belirli bir faiz haddi tesbit ederler. Carî hesap tutmanın müstakim, gayri müstakim, amburjuaz, fransız usulü gibi muhtelif usulleri varsa da en çok kullanılanı amburjuaz usulüdür. Amburjuaz usulünde muhtelif sütunlara sıra ile muamelenin tarihi, muamelenin nev'i, zimmet ve matlubu ayrı sütunlarda gösterilmek suretiyle tutar ve tutarın zimmet veya matlup bakiyesi, gün adedi, keza zimmet ve matlubu ayrı sütunlarda gösterilmek suretiyle âdat yazılır. Devre sonunda matlup âdadı ile zimmet âdadı arasındaki fark bulunur. Âdat zimmet ve matlubu olduğuna göre bulunacak faiz de tutar hanesinin matlup veya zimmetine dere edilir. Tutarın bakiyesi matlup bakiyesi ise tutarın zimmetine, zimmet ise matlubuna kayıt edilerek tutarın matlup ve zimmeti tevazün ettirilir. En sonra devrenin bittiği günün eresi günkü tarihle tutarm bakiyesi, zimmet veya matlup olduğuna göre tutar ve bakiye sütunlarının matlup veya zimmetine derç edilir ve hesabın neticesi bu suretle gösterilmiş olur. Va- : deleri devrenin bitiminden sonraki bir tarihe intikal edecek senetlere ait âdat ayrıca hesap edileceğinden bunlar kırmızı mürekkeple yazılır. Bunlara kırmızı âdat denir. Bankalar, yalnız mevduatı olan kimselere carî hesap açarlar ve genellikle hesap sahiplerine mevduatlarından fazla para vermezler. Onun için bankaların açtıkları carî hesaplara mevduat, carî hesabı Compte Courant de dépôt - Deposit Account denir.


hesabın doğruluğunu tanımak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reconnaître l’exactitude d’un compte § İngilizcesi : to acknowledge the conformity of an account] Kendisine gönderilen bir hesabın sıhhatini, mutabakatını, mevsukiyetini kabul ve tastik etmek.


hesabın intikali = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : absorption § İngilizcesi : absorb] Bir hesabın veya bir grup hesabın diğer hesaplara taksim ve tevzii, her hangi bir hesabın diğer hesaplar tarafmdan massedilmesi.


hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte § İngilizcesi : account] Para ile ifade edilen bir kıymet ve muameleyi muhasebe defterlerine kayıt etmek. Aynı cinsten olan işlemleri bir araya toplayarak göstermek. Diğer bir ifade ile muhasebe işlemlerinin İlmî bir usul ve tertip ile . kayıt edildiği bir tasnif ünitesidir. Her hesap İlke olarak bir zimmet ve bir matlup kolonlarını içeren bir cetveldir ve bir kolon da izahatlı meşruhata ve evrakı müsbite referansına tahsis edilmiştir. Kayıtlar, muhasebe ilkelerine uygun olarak zimmet ve matlup sütunlarına kayıt edilirler. Zimmet ve matluptaki rakkamlar belirli müddetler ve özellikle yıl sonlarında yekûn edilerek zimmet veya matlup bakiyesi bulunur. Hesap gerçek veya itibarî şahıs, kurum veya firmaların birbiriyle karşılıklı vaziyeti tesbit eder. Bir . kimsenin, bir kurumun , bir firmanın, bir işletmenin bir taraftan yaptığı ve yapacağı tediyeler, diğer taraftan da yaptığı, yapacağı tahsilleri gösterir müfredatlı cetvel. Muhasebe usulünde hesaplar dört ana sınıfa ayrılır: 1. Sermaye hesapları - Compte de Capital - Capital Account: Bir işe konulan sermaye, çıkarılan hisse senetlerine, ihtiyat akçesine ait hesaplar bu sınıftandır. 2. Kıymet hesapları - Comptes de Valeurs - Value Account: Kurumun alış verişte kullandığı kıymetlerNakit, tahsil senetleri, tediye senetleri, hammaddeler, mamûl maddeler, her türlü emtia hesapları bu sınıfa geçerler. 3. Şahıs hesapları - Comptes de Tiers - Account with third parties: Kuruma mal satan veya mal alan kimselerin carî hesapları, bankalar, komisyoncular ile tutulan hesaplar. 4. Netice hesapları - Compte de Résultat - Results Account: Kurumun kâr ve zararlarını ve yaptığı her türlü masrafları gösteren hesaplar. Açılan bütün hesaplar bu dört gruptan birisine dahildirler. Talî hesaplar - Sous Comptes - Auxilnary account: Bazen bir hesabı oluşturan maddelerin mahiyeti hakkında daha esaslı fikir edinebilmek için bu hesabı bir kaç kısma ayırıp bunları ayrı birer hesap gibi tutmak gerekir. Sözgelimi, bir kurum muhtelif cins mallar üzerine iş yapıyorsa bu malların her biri için ayrı bir hesap tutulur. Sözgelimi, emtia hesabında, tütün hesabı, tiftik hesabı, afyon hesabı gibi. Kâr ve zarar hesabının genel masraflar, icar, faiz, komisyon, iskonto. , acyo ve saire gibi. Nazım hesaplar: Compte d’Ordre: Bilfiil yapılan bir alış verişin neticesini göstermeyip sırf muhasebe icabı olarak açılan itibarî hesaplara denir. Sözgelimi peşin verilen senelik kiranın yalnız üç aylığının bu seneye, dokuz aylığının da gelecek seneye ait olduğu farz edilirse senelik kiranın tamamı o senenin genel masraflarında göstermek doğru olmaz. Onun için, peşin kira namiyle bir hesap açılır. Peşin verilen senelik kiranın üç aylığı genel masraflar hesabına zimmet kaydedilir. Diğer dokuz aylığı da nâzım hesaplarda açılacak peşin kira hesabının zimmetine geçirilirErtesi yıl dokuz aylık kira o senenin genel masraflar hesabına zimmet kayıt edilerek peşin kira hesabı kapatılır. Bu suretle açılmış olan peşin kira, yolda bulunan mallar, kıymetten düşen mallar hesapları sırf muhasebe zarureti yüzünden ve izi takip olunmak üzere açılan hesaplara nâzım hesaplar denir.


hesap bakiyesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solde § İngilizcesi : balance] Bir hesabın zimmet ve matlubu arasındaki fark.


hesap defterleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livres de compte § İngilizcesi : account book] Kurumlar işlemlerini kayıt etmek üzere tuttukları hesap kayıtlarına özgü defterler.


hesap devresi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exercice § İngilizcesi : book year, accounting period] İki bilanço arasındaki zaman, ticaret âleminde genellikle bir senelik müddet. Bu müddet altı, üç aylık da olabilir.


hesap hülâsası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : relevé, extrait de compte § İngilizcesi : statement of account] Bankaların ve kurumların borçlu ve alacaklı hesapların belirli devreler sonunda özetlerini çıkararak hesap sahiplerine gönderdikleri hesap sureti.


hesap kapatma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clôture d’un compte, arrêté d’un compte § İngilizcesi : closing of account] Bir müşterinin talebi üzerine, bankadaki hesabının kapatılması veya başka bir hesaba nakli için önceki hesabının tasfiye edilmesi.


hesap sahibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : titulaire de compte § İngilizcesi : titular] Namına hesap açılmış bulunan kimse.


hesap şeması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : plan comptable § İngilizcesi : chart of accounts] Sistemli bir surette tertip edilen hesapların numaralanmış isimlerini havi liste. Bir kuruma tatbiki gereken hesap sistemi.


hesap senesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exercice financier § İngilizcesi : financial year] Malî yıl, hesap senesi, Devletin senelik malî faaliyet, hesap devresi.


hesap ünitesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unité de compte § İngilizcesi : accounting unit] Bir muhasebe sistemine mevzu olan kurum, teşebbüs, fabrika gibi teşekküller.


hesap uzmanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expert comptable § İngilizcesi : chartered accountant] Muhasebe usulünde ihtisas sahibi olan kimse.


hesap vaziyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : relevé de compte § İngilizcesi : bank statement] Bir bankanın belirli zamanlarda alacak ve borçlarını gösteren tablo. Müşterilere gönderilen hesap hülâsası.


hesapların tasnifi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : classification de comte § İngilizcesi : classification of account] Her hangi bir organizasyona ait hesapların fonksiyon ve muhteva bakımından gruplar halinde toplanması.


hileli iflâs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banqueroute frauduleuse § İngilizcesi : fraudulent bankruptcy] Hileli işlemlerde bulunan kimsenin iflâsı.


himaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bon accueil, protection § İngilizcesi : protection] Bir ülkenin yerli tarım ve endüstrisini himaye maksadiyle yabancı mallara ithal yasağı koyma, veya ithal edilen mallara ağır gümrük resmi konması.


himayeci tarife = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tarif protecteur § İngilizcesi : protective tariff] Yabancı mallara karşı yerli malları himaye maksadiyle tatbik edilen yüksek gümrük tarifesi.


himayecilik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : protectionnisme § İngilizcesi : protectionism] Yerli tarım ve endüstriyi kuvvetlendirmek ve rekabet edebilmelerini temin için yabancı mallara ağır gümrük resmi ve sair vergiler tatbik etmeyi gaye edinen meslek.


hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action § İngilizcesi : share, stock] Ticari, sınaî, malî şirketlere gereken sermayeyi tedarik için tedavüle çıkarılan ve şirkete hissedar olmak isteyenlerin belirli bir para karşılığında satın aldıkları senet. Hisse senedi, sınaî, Ticari bir teşebbüse iştirak için konulması gereken asgarî sermayedir. Hisse senedi çıkaran şirketler ya anonim veya komandit olurlar. Hisse senetleri nama muharrer ve hamiline muharer olurlar. Hamiline muharrer hisse senetleri sadece teslim ve tesellüm suretiyle bir şahıstan diğer bir şahısa intikal ederler. Bunların faiz ve temettüleri şirket tarafından ilan edilen zamanlarda, her hissenin üzerinde bulunan, müstatil şekilde kupon denilen parçaları koparıp şirkete ibraz etmek suretiyle tahsil edilir. Kuponlar sıra numarası takip ederler. Nama muharrer hisse senetlerinin üzerlerinde sahiplerinin isimleri yazılıdır. Bu hisseler şirkette bu iş için tutulan özel bir deftere kayıt olunurlar. Nama muharer hisselerin bir başkasına devir edilebilmesi için bu hususta şirkete verilecek beyannamenin şirket defterine kayıt edilmesi ve hisseyi devreden kimse ile şirketin yetkili bir memuru tarafından imzalanmış olması gerekir. Hisse senetlerinde, şirketin unvanı, şirket namına imzaya yetkili olan kimselerin imzaları, Şirketin teşekkül ve ilan tarihi, her nevi hissenin miktar ve mahiyeti ve senetlerin itibarî değerleri veya şirket sermayesinin ne miktarını temsil ettikleri ve tahsil edilen bedelleri bulunur. Hamiline muharer hisse senetleri masrafları kendilerine ait olmak üzere hisselerinin, nama muharrer hisseye tahvilini her zaman isteyebilirler. Hisse senetlerinin muhtelif türleri vardır. Âdî Hisse Senedi - Action Ordinaire - Common Share: En fazla yaygın senet tipi olup sahip veya hamili malî yıl sonunda temettü hissei tevziine katılır.


hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action § İngilizcesi : stock, share] Sınaî, malî veya Ticari şirketlere gereken sermayeyi elde etmek için piyasaya çıkarılan ve şirkete hissedar olmak isteyen kimselelerin belirli bir para karşılığında mübayaa ettikleri senet. Hisse senedi Ticari ve sınaî bir teşebbüse iştirak için konulması gereken asgarî sermayedir. Hisse senedi çıkaran şirketler ya anonim veya komandit olurlar. Hisse senedi nama veya hamiline muharrer olur. Hamiline muharrer hisse senetleri sadece teslim ve tesellüm suretiyle bir kimseden diğer bir kimseye intikal ederler. Bunların faiz ve temettüleri şirket tarafından ilan olunan zamanlarda her hissenin üzerinde bulunan müstatil şekilde kupon denilen parçaları koparıp şirkete ibraz etmek suretiyle tahsil olunurlar. Kuponlar sıra numarası takip ederler. Nama muharrer hisse senetlerinin üzerinde hamillerinin isimleri yazılıdır. Bu hisseler şirkette bu iş için tutulan özel bir deftere kaydedilirler. Nama muharrer hisselerin başkalarına devredilebilmesi için bu hususta şirkete verilecek beyannamenin şirket defterine yazılması ve hisseyi devreden kimse ile şirketin selâhıiyetli elemanı tarafından imza edilmesi gerekir. Hisse senetlerinde şirketin unvanı, yetkili elemanların imzaları, şirketin teşekkül ve ilan tarihi, her nevi aksiyonun miktar ve mahiyeti ve senetlerin itibarî değerleri veya şirket sermayesinin ne miktarını temsil ettikleri ve tahsil edilen bedelleri bulunur. Hamiline muharrer hisse sahipleri, masrafları kendilerine ait olmak üzere hisselerinin nama muharrer hisseye tahvilini her vakit isteyebilirler. Hisse senetlerinin muhtelif türleri vardır: 1. Âdî hisse senedi - Action ordinaire - Common share: En çok taammüm etmiş hisse tipi olup sahip veya hamili malî yıl sonunda temettü hissesi tevziine katılır. 2. İlişiksiz hisse senedi - Action Libérée - Paid up Share: Bedeli tamaden ödenmiş hisse senedi. 3. İmtiyazlı veya tercih edilmiş hisse senedi - Action Privilégié, Action de priorité veya action de préférence - Preference veya preferential share: Temettü tevziinde veya tasfiye halinde diğer hisse senetlerine takaddüm eden hisse senedi. 4. İntifa hissesi - Action de jouissance - Bonus Share: Sermaye hissesi bedeli. Şirket tarafından sahibine tesviye edildiği takdirde bu hisse yerine kaim olmak üzere verilen kıymetsiz bir senettir ki yalnız temettü alır ve bu temettüden hisse bedeli olarak sahibine verilen paraya ait faiz tenzil edilir. İntifa hissesi aynı koşullar dairesinde tasfiyeye katılır. 5. Sermaye hisse senedi - Action de Capital - Capital Share: Bir anonim şirket sermayesinin bir parçasını temsil eden hisse senedi ki ya âdi hisse veya imtiyazlı hisse senedi şeklinde olur. 6. Temettü hisse senedi veya Müessis hisse senedi - Action de dividende, Part du Fondateur - Founder’s Share: Alelekser bir anonim şirketin müessislerine, dahilî nizamname mucibince ikinci derecede bir temettü tevzii gibi bazı hukuku mahsusa bahşeden kıymeti gösterilmemiş hisse senedi. Şirket sermayesi artırıldığı zaman müessis hisse senetlerinin adedi artırılamaz.


hisse senedinin temettü ile kıymeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cumulative dividends § İngilizcesi : cum dividend] Tahakkuk eden temettü ile birlikte hisse senedinin satılması. Hisse senedinin temettü ile birlikte kıymeti.


hisse tahsisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assigner, allocation § İngilizcesi : allocate] Her hissedara hisselerinin verilmesi. Tevzi, tahsis, masrafların tevzii.


hisse, pay = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action § İngilizcesi : share] Sermayenin belirli bir kısmı, hisse senedi ile temsil edilen kısım. Bir şirket sermayesinin belirli bir kısmını temsil eden ve ortaklara verilen senet.


hissedar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actionnaire § İngilizcesi : shareholder, stockholder] Ortak, bir şirketin hisse senedine malik olan kimse.


hissedarların mes’uliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsabilité d’actionnaire § İngilizcesi : double liability] Şirkete hisselerinin bedellerini ödeyen ortakların şirket borçlarından dolayı tekrar hisselerinin itibarî değerleri kadar mes’uliyet deruhte etmeleri.


hissedarlığın sukutu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dissolution d’association § İngilizcesi : dissolution of partnership] Ölüm, iflâs veya sair suretle hissedarlığın sukutu.


hisselere bölünmüş sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : le capital action § İngilizcesi : share capital] Hisse senetleri ile temsil edilen sermaye.


hisselere talip olma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : demande d’action § İngilizcesi : application for shares] Sermaye hisselerine iştirak için taahhütname doldurulması.


hizmetten çıkarma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retraite § İngilizcesi : retirement] Sabit bir tesisi hizmetten çıkarma. Hisse senetlerini itfa.


holding şirketi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société holding § İngilizcesi : holding company] Bir çok şirketlerin hisse senetlerini elinde bulundurmak suretiyle onların idaresine nazım olan Şirket. Diğer şirketleri kontrol ve idare eden şirket.


hudutsuz sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance illimité § İngilizcesi : unlimited insurance] Sigorta bedeli evvelden tesbit edilmeksizin yapılan sigorta.


hükmî şahıs, tüzel kişi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : personne juridique § İngilizcesi : legal person, artificial person] Başlı başına bir varlık olmak üzere kurulan ve belirli bir gaye için meydana getirilen şirket gibi gayri maddî varlık.


hükümden düşmüş mektup = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre morte § İngilizcesi : dead letter] Talep veya teslim edilmemiş veya zaman aşımına uğramış vesika.


hükümet kararına dayanan para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : papier monnaie inconvertible § İngilizcesi : fiyat money, inconvertible paper] Altma tahvil edilemiyen kâğıt para. Devletin itibarına, kararına istinat ederek tedavül eden para. Karşılıksız para.


hükümetçe tesbit edilen fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix marqué, plâfon § İngilizcesi : administrated price, ceiling price] Bütün maliyet unsurlarını nazarı itibare alarak alış ve satış için tesbit edilen fiyat.


hülâsa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : extrait § İngilizcesi : extract] Bir hususun, bir mevzuun kısaltılmış şekli. İcmali.


hüsnüniyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : de bonne foi § İngilizcesi : bona fide] İnsanlar arasındaki münasebetleri örf, adet ve kanundan başka hukuk dışında olan ahlak, adap, haysiyet, şeref, doğruluk, nezaket gibi tanzim eden esaslar.


hususi avarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avarie particulière § İngilizcesi : particular average] Büyük avaryadan ve yolculuğun mûtad külfetlerinden olmayan hasar ve masraflardır. Özel avaryanın gemiye ait olan gemi sahibine, yüke ait olanı ise yük sahibine düşer. Sırf bir kaza eseri olarak geminin, malların münferit surette uğradıkları hasar ve ziya. Malın ıslanıp bozulması, fırtınadan gemi direğinin kırılması. Müsademe neticesinde gemi teknesinin delinmesi ve saire gibi.


hususi şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association en participation § İngilizcesi : privât partnership] Bunlar hakkında her devletin mevzuatı başka başkadır. Türkiye’de ticaret şirketleri haricinde tüzel kişiliği olmayan bir şirkettir. İngiliz ve Amerikan hukukunda hükümetin kurduğu şirketler haricindeki bütün şirketler kastedilmektedir. İki veya daha fazla kimse arasmda, içlerinden birinin isim ve unvaniyle icrayi ticaret edip ortaklarına hesap vermesi ve kararlaştırılmış koşullar dairesinde kâr ve zararı taksim etmesi şartiyle akd olunan şirket. Özel şirketler diğer şirketler gibi hükmî şahsiyeti haiz değillerdir. Şirketin unvanı, sermayesi, ikametgâhı, hisse senetleri yoktur.


i o u = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : je vous dois § İngilizcesi : I owe you] İngilizce (Ben size borçluyum) kelimelerinin ilk harflerinden mürekkep bir remizdir ki altma borcun miktarı yazılır ve imza edilir. Bu bir nevi senettir. Bu kısaltmanın son harfi olan U harfi yanlış olarak kullanılmaktadır.


iade = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retour § İngilizcesi : return] Herhangi bir sebeble satılmayıp veya beğenilmeyip sahibine geri gönderilen mal.


iade hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de retour § İngilizcesi : account of re exchange] Retret keşidecisinin birinci poliçe bedeli ile birlikte masraf, faiz, komisyon ve saireye ait olmak üzere tanzim ve senede iliştirdiği hesap puslasma denir.


ibra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acquit § İngilizcesi : acquittal, to acknowledge] Bir paranın tediye edildiği yazı ile bildiren kâğıda imza vermeğe denir. İbra (İbra edilmiştir - Pour acquit - Received with thanks) tabiri ile yapılır.


ibra, makbuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décharge, quittance § İngilizcesi : acquittance] Bir kimseyi mesuliyetten, zimmetten, sözleşme ahkâmından tam olarak ibra etmek üzere yazılı kâğıt verme.


ibrazında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à vue § İngilizcesi : at sight, on presentation] Muhatabına ibraz edilip bedeli talep edildiği zaman tediyesi gereken.


ibrazında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à vue, sur présentation § İngilizcesi : at sight] Görüldüğü zaman, yani muhataba ibraz edildiği esnada bedelinin ödenmesi icap eden Ticari senetler hakkında kullanılır.


iç ticaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commerce intérieur § İngilizcesi : home trade] Bir ülkenin dahilî piyasalarında cereyan eden Ticari alış - veriş.


icap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : offre § İngilizcesi : offer] Sözleşmeye girişmek için yapılan irade beyanı.


icap ve kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : offre et acceptation § İngilizcesi : offer and acceptance] İbraz edilen vesikanın, teklifin kabulü.


icar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : location § İngilizcesi : hire] Kira bedeli. Belirli bir şeyin, belirli bir zaman için kiracıya terkedilmesine karşılık kira akdi ile alınan para.


içtimaî servet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fortuna social § İngilizcesi : social wealth] Bir ülkenin malik olduğu maddî ve manevi servetler. Ulusal servet ile müteradif olarak kullanılır.


idare = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : administration § İngilizcesi : management] İktisadî üniteyi idare mes’uliyetini üzerine alan şahıs veya şahıslar.


idare masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais d’administration § İngilizcesi : administrative expenses] Bir teşebbüsün sevk ve idaresi için lüzumlu olan masraflar, maaşlar, kiralar, tazminat, seyahat masrafları, kırtasiye, telgraf, telefon ve sair masraflar.


idare meclisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conseil d’administration § İngilizcesi : board of directors] Anonim şirketlerde, şirketi idare etmek üzere hissedarlar tarafından tevkil edilen üyeler.


idareci = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dirigeant § İngilizcesi : executive] Bir topluluğun İdarî işlerini tedvir eden şahıs.


idarî masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais d’administrations § İngilizcesi : administrative expense] Bir teşekkülün sevk ve idaresi için lüzumlu olan genel masraflar. Memur maaşları, harcırahlar, posta, telgraf, te lefon, kiralar, tazminat, kırtasiye ve bunlara benzer müteferrik masraflar.


idem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : caize § İngilizcesi : ditto] Üst satırda ve kendi üstünde ve hizasında yazılı kelimenin tekrarını gösterir lâtince tabir.


iflâs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banqueroute, faillite § İngilizcesi : bankruptcy, failure] Vadesinde borcunu vermeyen ve âciz haline düşen, itibarı sarsılan tacirin hali. İflâs, mahkeme karaı ile sabit olur. Yani iflâsa tabi şahıs, borcunu tamamen veya kısmen vermeyecek bir hale gelmiş ise hakkında mahkemeden iflâs karaı alınması gerekir. . Mahkeme iflâs kararı vermiş ise, borçlunun bütün malları adliyece paraya çevrilerek alacaklıları arasmda taksim edilir. Binaenaleyh, iflâsın iki esas safhası vardır: a) İflâs, müflisin bütün alacaklarını bir grup halinde toplar. Buna Masa - Masse - Estate derler. Masanın mânevi şahsiyeti alacaklıların her birinden münferiden takip yetkisini nezeder. Bunlar müttehit bir kitle halinde daima ekseriyetle karar vererek hareket ederler. Masanın kanunî mümessili iflâs idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyesini yapmakla mükelleftir. b) İflâs kararı, müflis, bütün, bütün mallarından el çekmeğe ve bu malları alacaklıların emrine tahsis etmeğe mecbur kılar. Onun için, iflâs vaziyetinde olan bir şahsın, kusuru veya hilesi olmadıkça, hakkında yapılacak bir işlem yoktur. Çünkü, iflâs haddi zatında bir suç değildir. Onun için müflis, iflâs ettiği için bir cezaya çarptırılamaz. Ancak, bazı haklardan mahrum kalır. Buna âdi iflâs - Faillite, Bankruptcy denir. Failure tabiri tediyatını tatil anlamına gelir. Mahkeme karaı ile sabit olan iflâsa bankruptcy denir. Ve bu yolda iflâs eden kimseye de âdi müflis - Failli - Bankrupt denir. Taksiratlı iflâs’ta müflis, ziyanları için makul sebepler gösteremez. Evinin masrafları haddinden fazla olur, kumar ve baht oyunlarında, borsa işlemlerinde çok para sarfeder. Borcunun, mevcudat ve alacaklarından fazla olduğunu bildiği halde, bu vaziyetten haberdar olmayan kimselerden ehemmiyetli miktarda mal satın alır veya borç para alır. Ticaret kanunu mucibince tutması mecburî olan defterleri kanunda tarif edilen şekilde tutmaz veya hiç defteri bulunmazsa ve saire, böyle bir müflisin iflâsına taksiratlı iflâs - banqueroute simple - unfortunate bankruptcy denir. Hileli iflâs: Müflis alacaklılarının müşterek rehini mahiyetinde olan mallarını kaçırır, gizler, veya tahrip ederse alacaklılarının zararına olarak hakikat hilâfına makbuzlar verir veya yazı ile borç ikrar ederse, muvazaalı satışlar, işlemler veya bağışlamalar yaparsa böyle bir müflisin iflâsına hileli iflâs - banqueroute fraudileuse - fraudulent bankruptcy denir. Gerek âdi olsun, gerek taksiratlı ve hileli olsun, müflis sonradan tekrar itibarını kazanabilir. İtibarın yerine gelmesini, müflisin ölümünden sonra da mirasçıları isteyebilirler. Konkordato: Alacaklıların menfaati, bazan matluplarının bir kısmından vaz geçmeği, yahut müflise vade vererek onunla uyuşmayı âmirdir. Bazan da borçlunun şahsî kabiliyeti ona mevcut sermayesini işleterek çoğaltmak olanağını verir. Bu gibi hallerde alacaklılar borçlulara bir vade verirlerse, hem onu mahvolmaktan kurtarmış, hem de iflâsın icap ettirdiği masrafları tasarruf etmiş olurlar. Bu suretle, ellerine kendi yapacakları tasfiyeden daha fazla para geçmek olanağı hasıl olur. Bundan başka, mevcut malları ve alacakları, borçlunun en az %30’unu ödemeye yetişen her borçlu, konkordato yapılmasını isteyebilirler. Alacaklılar, borçlunun konkordato teklifinin kendileri için daha faydalı olacağına emin iseler, menfaatleri icabı, konkordato teklifini kabul edip iflâs talebinden vaz geçerler. Bununla beraber, azınlığın haklarını ve ahlak itibariyle düşkün bir borçlunun konkordato yapmamasını temin için, kanun konkordato kararını selâhiyettar merciin tasdikine bağlı bırakmıştır.


iflâs bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan de da faillite § İngilizcesi : statement of affairs] Aktif, pasif ve öz sermayeyi gösteren bilanço.


iflâs bürosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : délégation de créanciers § İngilizcesi : committee of inspection] İflâs memuru tarafından iki alacaklı veya mümessilleri ile teşkil edilen heyet.


iflâs idaresi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : syndic de faillite § İngilizcesi : trustees in bankruptcy] İflâs dairesinin murakabesi altında iflâsın tasfiyesine ait işleri gören idare.


iflâs işlemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procédure de la faillite § İngilizcesi : act of bankruptcy] İflâsın açılmasını istemek hakkını bahşeden işlem.


iflâs kararı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déclaration en faillite § İngilizcesi : adjudication order] İflâsa tâbi borçlunun iflâs yolu ile takibi hakkında mahkemece kara verilmesi.


ihbar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avis § İngilizcesi : advice] Ticari mal veya diğer hususlar hakkında malûmat itası.


ihbar mektubu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre d'avis § İngilizcesi : advice note] Her türlü Ticari malûmatı, heisap ödemesi, emtianın gönderilmesi gibi işlemleri karşı tarafa bildiren mektup.


ihbara tabi hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte à préavis § İngilizcesi : previous account] Hesap sahibi mevduatından para çekebilmesi için belirli bir müddet evvel ihbar mecburiyeti alan hesap.


ihbarsız, talep edildiğinde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : a vue § İngilizcesi : at call] Talep edildiğinde, ihbarsız hesaplar için kullanılan bir tabirdir.


ihmal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négliger § İngilizcesi : laches, neglect] Bir hakkın takibini yapmamak, işi benimsememek, üzerinde durmamak.


ihraç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emission § İngilizcesi : issue] Piyasaya esham, tahvilat, banknot ve saire çıkarma.


ihraç bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’emission § İngilizcesi : bank of issue] Banknot ihracı imtiyazına sahip olan banka.


ihraç lisansı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : licence d’export § İngilizcesi : export lisense] Herhangi belirli bir şeyin ihracı için Hükümet tarafından verilen müsaade.


ihraç listesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : liste d’export § İngilizcesi : export list] Bir ülkenin ihraç edilecek mallarını cinslerine göre alfabetik olarak gösteren cetvel.


ihracat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exportation § İngilizcesi : exportation] Harice mal göndermek. Yabancı ülkelere yerli mallardan sevketmek.


ihracat primi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prime d’exportation § İngilizcesi : bounty] Ulusal sanayii teşvik ve yabancı rekabetine karşı durabilmesine olanak vermek üzere bazı madde ve mâmullerin ihracında Hükümet tarafından ihracatçılara verilen prim.


ihracatçılar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exportateur § İngilizcesi : exporters] Ülkede malların harice gönderme işi ile uğraşan ticaret erbabı.


ihtilaf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : différence § İngilizcesi : different] Bir hak bir mevzu üzerinde aralarında anlaşmazlık, ihtilaf zuhur etmesi.


ihtilâs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : défalcation § İngilizcesi : defalcation] Herhangi bir işde yapılan irtikâp, sui istimal, emniyeti ihlâl.


ihtira beratı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : brevet d'invention § İngilizcesi : patent] Sanayie ait her nevi ihtira, keşif ve ıslâhatta bulunan kimselerin bundan istifade etmek hususunda haiz oldukları hakkı tasdik ve kendilerine hasreden Devlet tarafından verilmiş vesika.


ihtirazi kayıtla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans préjudice de § İngilizcesi : without prejudice to] Bütün haklar mahfuz olarak.


ihtisar, kısaltma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abréviation § İngilizcesi : abréviation] Yazıda vakit ve yer kazanmak üzere kullanılan bir veya birkaç kelimeyi gösteren harfler. Kısaltmalar genellikle kelimenin ilk iki, üç harfinden (şeriki yerine şki gibi) veya bir kaç kelimelik bir tabir ihtisar edilmek isteniliyorsa, kelimelerin ilk harflerinden (Türk Anonim Şirketi yerine T. A. Ş. gibi) teşekkül eder. İhtisarlar anlaşılabilmek için umumileşmiş olmalıdır. Onun için yapılmamış kısaltmaları kullanmamalıdır. Ticaret lisanında kısaltmalar pek önemli olduğu için kullanılan belli başlı kısaltmalar bu kitabın baş tarafında gösterilmiştir.


ihtiyarlık sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance de la vieillesse, assurance de retraite § İngilizcesi : old age insurance] Yaşı ilerlemiş olanlarm çalışamamalarına karşı teminat bahşeden sigorta.


ihtiyat sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de réserve § İngilizcesi : reserve fund] Anonim ve kooperatif şirketlerde şirketin muhtemel zararlarına karşılık olarak ihtiyat sermaye teşkil etmek üzere, senelik temettüler tevzi edilirken bu temettüün en az yirmide biri nisbetinde ayrılan para. Bu suretle toplanan paranın fazlası hakkında şirketin sözleşmesinde bir sarahat yoksa ihtiyat sermaye, şirket sermayesinin beşte birine baliğ olunca bundan sonra ihtiyat sermayesi için temettüden tevkifat yapılmaz. İhtiyat sermaye, sözleşmede tâyin edilen miktar ve kanunen tâyin olunduğu veçhile şirket sermayesinin beşte birine baliğ oluncaya kadar tevkifata devam olunur. Şirketin zararları tasfiye ve ihtiyat sermaye tefrik edilmedikçe temettü tevzi edilmez.


ihtiyatî muhatap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bseoin § İngilizcesi : care of] Keşideci ve ciranta tarafından poliçe üzerinde muhatap tâyin edildikten sonra ilaveten (Lüzumu halinde filân kimseye) kaydiyle isim ve ikametgâh gösterilen üçüncü şahıs.


ihzarî bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : proforma bilan § İngilizcesi : proforma balance sheet] İhzari mahiyette muvakkat bilanço.


ikame = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remplacement § İngilizcesi : replacement] Sabit bir tesisin yerine başka bir yenisinin konulması. Sabit kıymet yenilenmesi.


ikamet gösterilmesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : domiciliation § İngilizcesi : domiciliation of a bill of exchange] Muhataptan başka üçüncü bir şahsın ikametgâhmda ödeneceğini senet üzerine keşidecinin gösterilmesine denir.


ikametgâh = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : domicile § İngilizcesi : domicile] Bir kimsenin devamlı yerleşmek niyetiyle oturmakta bulunduğu mesken.


ikametgâhlı poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : billet domicilé § İngilizcesi : domiciled bill] Keşidecinin, muhatabın ikametgâhından başka bir yeri ödeme yeri olarak gösterdiği poliçe.


ikametgâhlı poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : billet domicilié § İngilizcesi : addressed bill] Poliçenin üçüncü şahsın ikametgâhında ödenmesi şartı konduğunda üçüncü şahsın ikametgâhı ile muhatabın ikametgâhının aynı şehirde olması hali.


iki taraflı akit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : convention bilatéral § İngilizcesi : bilateral agreement] Her iki tarafa da borç yükleyen akitler.


ikinci derece ipotek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arrière hypothèque § İngilizcesi : second mortrage] İkinci derecede yapılan ipotek.


ikinci nüsha = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : duplicata § İngilizcesi : duplicate] Bir senedin, bir vesikanın, bir mektubun, diğer herhangi bir evrakın ikinci kopyası.


ikinci nüsha konişmento = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : connaissement second exemplaire § İngilizcesi : second via] Birinci nüshadan, genellikle başka bir vasıta ile ve daha çabuk gönderilen ikinci nüsha konişmento.


ikramiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bonie § İngilizcesi : bonus] Hissedarlara verilen ikramiye. Sigorta poliçelerine yapılan ilaveler.


ikrar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reconnaissance de dette § İngilizcesi : acknowledgment] Herhangi bir fiil ve muamelenin şahsen yapıldığını beyan, tanıma.


ikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance § İngilizcesi : advance, loan] Vadesi geldiğinde iade edilmek ve faiz getirmek üzere, genellikle teminat karşılığında para ödünç verme muamelesi. Bankalar tarafından yapılan işlemlerin en önemli faslını oluşturan ikraz işlemlerinin muhtelif şekilleri vardır.


ikraz fonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds d'emprunt § İngilizcesi : loan fund] İkrazlara tahsis edilebilecek fon.


iktisadi ve mâli hakimiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : souveraineté monétaire § İngilizcesi : monetary sovereignty] İktisadî ve mâlî serbesti. Bir milletin hâkimiyetine istinaden ekonomisini tanzim için alacağı tedbir.


iktisadî yeterlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autarchie § İngilizcesi : autarchy] İktisadî yeterlik. Bir ülkenin diğer ülkelere muhtaç olmadan yaşaması.


iktisap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acquisition § İngilizcesi : acquisition] Bir şeyin mülkiyetini elde etmek.


iktisat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : economie politique § İngilizcesi : economies] İnsanların ihtiyaçlarını tatmin için yaptıkları hareketleri idare eden kanunları tetkik eden ilim.


ilan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avis, avertissement § İngilizcesi : notice] Bir hususu herkese duyurmak için yapılan bildiri, ihbar.


ilave tahsisat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : gratification § İngilizcesi : perquisit] Maaş ve ücrete ilave olarak verilen prim, ikramiye, tahsisat gibi.


ilave temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividend supplémentaire § İngilizcesi : participating dividend] Rüçhanlı hisse senetlerine verilen ilave temettü.


ilga = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abrogation § İngilizcesi : repeal] Kanun ve nizamnamelerde mevcut bir hükmü yeni bir hükümle kaldırma.


ilişiksiz hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action libéré § İngilizcesi : fully paid up share] Bedeli tamamen tediye edilmiş hisse.


ilmühaberi mucibince = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : suivant avis § İngilizcesi : as per advice] Poliçenin kendi üze- ;rine keşide edildiğine dair muhataba ihbar anlamına gelir. Muhataba ihbar işareti.


iltihak suretiyle birleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société réunies § İngilizcesi : absorption, merger] Mevcut bir şirketin hukukî hüviyetini kaybeden diğer bir şirketin aktif ve pasifini üzerine almak suretiyle kendine iltihak etmesi.


imal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fabrication § İngilizcesi : manufacture] İptidaî ve yardımcı maddeleri makine ve el emeği ile mâmul hale getirmek.


imal maliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de production § İngilizcesi : cost of production] Mâmulün imal sırasında yapılan bütün çeşitli masrafları imal miktarına taksimden elde edilen maliyet fiyatı.


imalat masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de fabrication § İngilizcesi : manufacturing expenses] Üretici işçilik ve ham madde değerleri dışındaki masraflar.


imtiyaz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concession § İngilizcesi : concession] Ülke dahilinde yapılan bazı büyük inşaat, araştırma ve işletme işleri için yabancı şirketlere verilen imtiyaz ve menfaatlerin özel ve tüzel kişilere verilen hak.


imtiyazlı veya müreccah hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action privilégiée, action de priorité veya de préférence § İngilizcesi : preference veya prefential share] Temettü tevziinde veya tasfiyede diğer hisse senetlerine tekaddüm eden hisse.


indirim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déduction § İngilizcesi : deduction] Tenzilât. Gelirden yapılan masraf tenzili. fiyatlarda muvafakat edilen tenzilât. Alelumum tenzilât.


inhisar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monopole § İngilizcesi : monopoly] Bir şahsın, bir şirketin, bir hükümetin, her türlü rekabeti ortadan kaldırarak bazı şeyleri imal etmek, satın almak, satmak veya bir hizmetin ifasını temin etmek hususunda malik olduğu imtiyaza inhisar denir. İnhisar, rekabetin tamamiyle ortadan kalkması demektir.


inhisar maddeleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produits monopole § İngilizcesi : monopoly products] Devletin, imal ve satışını inhisarına almış olduğu maddeler.


inhisarcı rekabet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concurrence monopolistique § İngilizcesi : monopolistic competition] İnhisarcı rekabet. Piyasada bir kaç alıcı veya satıcının fiyatlara tesir etmeleri.


inhisarcılığa karşı tedbir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : anti truste § İngilizcesi : antitrust] İnhisarın kuvvet ve kudretini kıracak politika veya fiil.


intifa hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usufruit § İngilizcesi : usufruct] Başkasına ait bir mal üzerinde faydalanmayı temin eden aynî bir hak.


intifa hissesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action de jouissance § İngilizcesi : bonus share] Sermaye hissesi bedeli şirket tarafından sahibine tesviye edildiği takdirde bu hisse yerine kaim olmak üzere verilen kıymetsiz bir senettir ki yalnız temettü alır. Ve bu temettüden hisse bedeli olarak sahibine verilen paraya ait faiz tenzil edilir, intifa hissesi aynı koşullar dairesinde tasfiyeye katılır.


intifa senetleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action de jouissance § İngilizcesi : dividend share] Bedelleri itfa edilen hisse senetleri karşılığında verilen senetler.


intikal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transition § İngilizcesi : transition] Bir hakkın bir kimseden başkasına geçmesi.


intikal vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt d’heritage § İngilizcesi : inheritance tax] Mirasçıların tevarüs ettikleri kısımlar üzerinden alınan müterekki bir vergidir. Türkiye’de veraset ve intikal vergisi aynı mevzuu içine alır.


ipotek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hypothèque § İngilizcesi : hypothec] Gayrimenkulün borca teminat teşkil etmesini tazammun eden ve aynı bir hak mahiyetinde olan gayrimenkul rehini.


ipotek bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque hypothécaire § İngilizcesi : mortgage bank] Gayrimenkul malları rehin alarak ödünç para veren banka. Emlâk Bankası.


ipotek işlemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat hypothécaire § İngilizcesi : hypothecation] İpotek için tatbik edilen işlem.


iptal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annulation § İngilizcesi : concellation] Fesih, iptal, kaydın terkini, hukuka aykırı isabetsiz bir işlem veya kararı, kaza veya idare merciinin ortadan kaldırması.


irsal, gönderme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consigne, expedition § İngilizcesi : consign] Bir malı bir yerden veya bir şahıstan diğer bir yere veya bir şahsa satmak için veya emanet olarak gönderme.


irtifak hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de servitude § İngilizcesi : easement] Bir gayrimenkul veya bir şahıse lehine aynî bir hak olarak tesis edilen külfet.


iş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affaires, commerce § İngilizcesi : business] İş, ticaret, herhangi bir Ticari faaliyette bulunma.


iş günleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jours ouvrables § İngilizcesi : working day] Açık bulundurulması kanunen kabul edilmiş bulunan günler.


iş’arsız = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans avis § İngilizcesi : without notice] Tarafmdan hiç bir iş’ara intizar etmeksizin senedi tediye etmesi lüzumu muhataba bildirmek üzere poliçelere konulan kayıt.


işbölümü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : division du travail § İngilizcesi : division of labour] Sanayide, fabrikacılıkta önemli bir sistem olup bir fabrika işini kısımlara ayırıp her ameleyi bu iş parçalarmdan biri ile mükellef kılmaktan ibarettir. Bu suretle, her amele kendi mahdut işini son derece sürat ve maharetle başarabilir.


işçi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ouvrier, employé § İngilizcesi : worker, workman, employee] Bir bedel, bir ücret, bir maaş karşılığında iş yapan.


işçi sendikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : syndicat, association ouvrière § İngilizcesi : labor union] İşçilerin menfaatlerini korumak üzere teşkil edilen birlik, cemiyet.


işçi sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance sosyal § İngilizcesi : sosyal insurance] Devlet veya diğer bir âmme hükmî şahsı tarafmdan vücuda getirilen ve çalışan sınıfı içine alan sigorta.


işçi tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemnité § İngilizcesi : fringe benefit] işçilerin normal ücretleri haricinde verilen tatil, bayram ücretleri, sigorta ve tekaüdiye, tazminat gibi.


işçi ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : salaire, gage § İngilizcesi : wage] îş akdi gereğince işveren tarafmdan işçiye verilen para.


isıimlâk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expropriation § İngilizcesi : expropriation] Devlet tarafından bedeli verilmek şartiyle bir gayrimenkulü âmme menfaati namına sahibinden alma.


iskele = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : quai § İngilizcesi : wharf] Yolcuları, yükleri boşaltmak veya bindirmek maksadiyle vapurların yanaştıkları mahal.


iskele resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits de quai § İngilizcesi : wharfage] İskelelerden istifade edenlerden alınan resim.


iskonto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : escompte § İngilizcesi : discount] Peşin tediye halinde malın satış fiyatı üzerinrinden yapılan ödeme. Bir senedi vadesi gelmeden evvel tediye eden bankanın, bu hizmetine mukabil senedin tutarı üzerinden yüzde itibariyle alıkoyduğu para (Acyo). Veresiye satış yapan tüccar, bu satış için almış olduğu senedi bir az noksanına iskonto ettirmek suretiyle alacağını derhal tahsil etmek ve sattığı malın yerine mal koyarak stokunu tamamlamak olanağını bulmuş olur. İskonto sayesinde Ticari işlemleri peşin para ile yapılmasına hemen de hacet kalmamaktadır. Ticari bir senette ne kadar çok kimsenin imzası bulunursa, imza edenlerin müteselsil kefaleti dolayısiyle senedin iskontosu o nisbette kolaylaşmış olur. İskonto edildikten sonra bu sefer banka tarafından Merkez Bankasına iskonto ettirilmesi mümkün olan senetler gayet ucuz fiyatla iskonto ettirilir. Bir senedin Merkez Bankasınca bu suretle iskonto edilebilmesi için, keşideci, muhatap ve cirantanın imzasını havi olması, vadesi kısa olması, hamilin hukukunu tahdit eder yolda bir kaydı ihtiva etmemesi gibi bazı koşullar vardır. Bu koşullar fransızcada Bancable kelimesi ile ifade olunur. Fransızcada non bancable denilen ve iskonto eden bankanın, vadesi gelinceye kadar elinde tutmağa mecbur olduğu senetler Bancable senetle derecesinde makbul değildirler.


iskonto edilebilen poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bancable traite § İngilizcesi : bankable bill] Teminatına binaen banka ve sair malî kurumlar tarafından kabule ve derhal iskonto edilmeğe şayan poliçeler.


iskonto fiyatı ve haddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux d’escompte § İngilizcesi : discount rate] Bir senedin yazılı kıymetinden tenzil edilen iskonto yüzdesi iskonto fiyatı tabirinden her ülkede Merkez Bankasının bancable poliçelerin iskontosu için kabul ettiği fiyat anlaşılır. Özel bankalar iskonto ettikleri senetleri, icabında Merkez Bankasına bu fiyat üzerinden iskonto ettirirler. Merkez Bankasının iskonto haddi özel bankaların iskonto haddinden bir az daha ucuz olur. Merkez Bankası ülkenin İktisadî vaziyet ve ihtiyacına göre iskonto haddini yükseltip alçaltır. İskonto türleri iki türlüdür: Ticari iskonto, dahilî iskonto. 1 - Ticari iskonto - Escompte Commercial, escompte en dehors - Commercial discount: Senedin yazılı fiyatı üzerinden alınan iskontodur. İskonto tarihinden 360 gün sonra ödenecek bir senedin %6 dan iskontosu altı lira eder. İskonto çıktıktan sonra geri kalan


 paraya şimdiki kıymete valeur actuelle denir. 2 - Dahilî iskonto - Escompte en dedans - True discount: Senedin şimdiki kıymeti üzerinden yapılan iskontodur ve o yolda hesap edilir ki iskonto çıktıktan sonra geri kalan şimdiki kıymetinin, iskonto gününden vade gününe kadar geçecek günler zarfındaki faizi iskonto miktarına müsavi olur. Senedin yazılı kıymeti A, gün adedi n, iskonto haddine tekabül eden kasım da k ile gösterilirse ı ile ifade edilen dahilî iskonto şu formül ile bulunur: A n I K + n İskonto gününden 360 gün sonra ödenecek 100 liralık senedin %6 iskontosu 5, 66 lira eder. Dahilî iskonto, Ticari iskontodan daha ucuzdur. Dahilî iskonto diğerinden daha mâkul olmakla beraber ticarette az kullanılır.


işletme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exploitation § İngilizcesi : working, works] Bir ticaret veya sanayi müessesine araziyi veya çiftliği, bir maden veya ocağı ve saireyi verimli bir hale getirip ondan kazanç temin etmek. Yabancı dilinde işletilen şeyin kendisine de işletme denir.


işletme devresi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cycle d’exploitation § İngilizcesi : cycle operating] işletmede ham madde mübayaasmdan mâmul madde imaline ve satılıp paraya çevrilmesine kadar geçen işletme devresi.


işletme kârı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profit d’exploitation § İngilizcesi : operating profit] İşletme faaliyetinden hâsıl olan gelir, kazanç.


işletme sermayesi, mütedavil sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de roulement § İngilizcesi : working capital, floating capital] Net aktif. Borçlardan geri kalan kısım.


işsizlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chômage § İngilizcesi : unemployment] İşçilerin elverişli oldukları işlerde çalışmamaları veya iş bulamamaları. İş kapasitesinde noksanlık.


işsizlik sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance pour chômage § İngilizcesi : unemployment insurance] İşinden mahrum kalan işçiye yaşama olanakları temin eden sigorta.


istatistik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : statistique § İngilizcesi : statistics] Bir ülkenin halkına ticaret, tarım , endüstri ve nüfusuna ait malûmat topluluğu.


istenildiği gibi, kadar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ad libitum § İngilizcesi : at pleasure] Arzu edildiği miktarda.


istihbarat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : renseignement § İngilizcesi : information] Herhangi bir hususta arzu edilen malûmatın alınması gereken mahal.


istihkak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réclamation, prétention § İngilizcesi : claim] Alacak, istihkak, tediye talebi. Kanun veya kontrat mucibince hasar ve hak ödenmesi.


istihraç vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt d’exploitation § İngilizcesi : taxe of exploit] Tabiattan, topraktan çıkarılan ilk maddeler üzerinden alınan vergi.


istikrar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : stabilisation § İngilizcesi : stabilisation] Paranın iştirâ kuvvetini belirli bir seviyede tesbit etme ve tutma. fiyatların tesbiti.


istikraz, borç alma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt § İngilizcesi : loan] Devlet istikrazı - Emprunt d’Etat, Emprunt publique - Public loan: Devlet istikraz aktedeceği zaman, arzu edenlerin bazı bankalara müracaat ederek istikraza kayıt olunmalarını ilan eder. İstikraza talip olma - Souscription - Application, Subscription: Devlete ödünç vermeyi taahhüt etmektir. Bundan sonra ikinci bir ilanla talipler ödemeye davet olunurlar. Ödemeye mukabil mukrizlere senetler verilir. Bu işlem, talibe bedeli karşılığında doğrudan doğruya senedi teslim etmek suretiyle bu işlem daha kısa bir surette yapılmaktadır. Devlet istikrazlarının muhtelif tarzları vardır. Bunlar da başlıca ikidir. Devlet istikraz ettiği parayı iade etmeyi taahhüt etmekle beraber bunun için bir müddet tâyin etmez. Tutarı iade etmedikçe faizini verir. Ancak, istediği zaman tutarı da iade etmek hakkını muhafaza eder. Bu tarza daimî istikraz - Emprunt en Perpétuel denir. Diğer tarz da Devlet istikrazı şu kadar yıl zarfmda kur’a çekmek suretiyle itfa eder. Yani, her yıl kur’a ile tâyin edilecek şu kadar seri senedi satın alarak borcun bir kısmını imha eder. Ve bu suretle belirli bir müddetin sonunda borcun tamamı ödenmiş olur. Buna kur’a ile ödenen istikraz - Emprunt amortissable à lots - Lottery loan denir.


iştira = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : achat § İngilizcesi : purchase] Bir menkul veya gayrimenkulu satın alma, mübayaa etme.


iştira kuvveti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pouvoir d’achat § İngilizcesi : purchasing power] Satın alma gücü. Belirli bir miktar para ile mal ve hizmetlerden satın alınan miktar.


iştirak hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de participation § İngilizcesi : joint venture account] Kâr ve zararı tesbit edilen bir nisbet dairesinde tevzi olunmak üzere bir bankanın bir ticarethane ile giriştiği ticaret işine özgü olmak üzere açılan hesap.


işveren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : employeur, patron § İngilizcesi : employer] işçileri fikren veya bedenen çalıştıran kimse.


itfa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement § İngilizcesi : amortization] Sabit değerlerin amortismanı. Borcu birden veya belirli taksitlerle ödeyerek ortadan kaldırmak. Her yıl kârdan belirli bir kısım ayırarak (aşınma payı) sabit tesislerin aşınmasına karşılık tutma. Esham ve tahvilatın kârdan ayrılan para ile ödenmeleri. Bir taahhüdü karşılamak iğin yeterli gelecek tutarı vücuda getirmek üzere kârdan tedricen yapılan ayırmalar. Teşekkülün mevcudatı arasındaki bazı malların kıymetten düşmesine karşılık olarak ayrılan tutar. Kısmen veya devamlı olarak yapılan ödemeler ile bir borcun itfası. Paranın iştirâ kıymetini indirme. Bir borcun mukasseten itfası. Bir borcun itfası için tediye edilen taksitlerden her birisi. Sabit değerlerin, kıymetten düşmesine karşılık ayrılan para, Arsa, bina, makine, alet ve edevat, mobilye, müteharrik edevat ve saire gibi bir ticarethanenin mevcutları arasında görülen bazı malların kıymetten düşmesine karşılık olarak ayrılan tutar.


itfa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement § İngilizcesi : amortization, redemption] Belirli bir müddet zarfında hisse senetleri ile tahvillerin, ihraç eden kurum tarafından bedelleri tasfiye edilerek geri alınmaları. Sabit değerlerin amortismanları. Bir borcu bir defada veya belirli taksitlerle ödeyerek ortadan kaldırma. Her yıl kârdan belirli bir kısım ayırarak sabit tesislerin aşınmasına karşılık tutma. Esham ve tahvilatın kârdan ayrılan para ile ödenmeleri.


ithalat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : importation § İngilizcesi : import, importation] Bir ülkeye yabancı ülkelerden mal girmesi. Belirli bir müddet zarfında ülkeye giren malların veya bir cins malın heyeti mecmuası. tTİBAR, KREDİ - Crédit - Credit: Ticaret lisanında kredi ile müteradif olarak kullanılan itibar tabiri ile, bir müstakrıza veya vade ile mal alan kimseye gösterilen itimat. Mukrize borcunu ödemek ve vadeli alım veya satımda aldığı malın bedelini tesviye veya sattığı malı teslim hususunda alıcı veya satıcıya verilen mühlet demektir. Şahsî İtibar: Tüccarın bizzat haiz olduğu itibardır. Tüccarın şahsî krediye malik olmasmda maddî veya manevi sebepler vardır. Tacirin krediye mukabil gösterdiği veya gösterebileceği teminattan başka işlerini idare hususundaki ehliyet ve dirayet, müşterileri arasmda kimlere ne kadar kredi yaptığı, bu müşterilerin itibar derecesi hüsnüniyet ve namuskârlık, özel hayatta mazbutiyet, kredinin tesisine medar olabilecek unsurlardandır. Banka kredisi: Banka ile tüccar arasındaki münasebetlerin zaman zaman meydana verdiği ikrazlardır. Piyasadaki işlemlerin icabına göre kâh bankaya para yatıran, kâh bankadan para çeken tacir işlerini genişlettiği zamanlar arizî olarak sermaye müzayakasına uğrayabilir. Banka, tüccarın böyle bir müzayakaya düşmemesi için ona kredi açmak suretiyle yardımda bulunur. Bunun için büyük mevduat bankalarına itibar kurumu Etablissement de Crédit ismi verilir. Banka kredisinin en yaygın şekli Ticari senet iskontosudur. Kredi, sermayenin bolluğuna veya piyasa faaliyetinin derecesine tâbidir. Bunun neticesi olarak iskonto fiyatında değişiklik husule gelir. Piyasada endişeyi mucip bir vaziyet hasıl olunca iskonto fiyatı yükselir. Bu vaziyet zail olup itimat avdet edince iskonto fiyatı da düşer.


itibar mektubu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de crédit § İngilizcesi : letter of credit] Bir banka veya tacirin üçüncü bir şahsa belirli veya gayri belirli miktarda tediyede bulunması hususunda vekaleti ifade eden diğer bir banka veya tacire hitaben yazdığı mektup. Bir bankanın, yabancı ülkelerdeki muhabirlerine hitaben yazdığı ve belirli bir tutarın, o ülke parasına çevrilerek, müşterisine tediyesini temin eden mektup.


itibar şişkinliği = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inflation de credit § İngilizcesi : inflation of credit] Bankaların, piyasaya lüzumundan fazla kredi açmaları yüzünden hâsıl olan vaziyet.


itibarî aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif fictif § İngilizcesi : fictitious assets] Aktifin hey’eti umumiyesi ki gerçek bir kıymet ifade etmez. Bilançonun aktif kısmında haksız olarak yer alan elemanlar.


itibarî dara = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tare conventionelle § İngilizcesi : costomary tare] Kahve, pirinç, çay ve benzeri ambalajı sabit ve yeknesak bazı mallarda ambalaj ile birlikte tartılan malın vezninden yapılan tenzilâttır ki buna mutad dara denir. Şayet, itibarî daha, kanunen veya nizamname veya talimatname ile tâyin edilmiş olursa kanunî dara denir. Alım ve satım işlemlerinde iki taraf darayı sözleşme ile gayri safi sıkletin yüzde şukadar olarak kabul edilebilir ki bu da itibarî daranm başka bir şeklidir.


itibarî fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix nominale § İngilizcesi : nimonal price] Piyasa değerine yakın olan fiyat.


itibarî kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur nominale § İngilizcesi : face value] Paraların, hisse senetlerinin, tahvillerin, Ticari senetlerin üzerlerinde yazılı kıymettir ki senedin piyasa fiyatından ekseriyetle farklıdır.


itibarî nakit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie fiduciaire § İngilizcesi : fiduciary money] Kıymeti tamamen itibaridir. Madenin gerçek kıymeti ile hiç bir münasebeti olmayan nikel ve pirinçten mamûl ufaklık paralar gibi. Kâğıt paralarla gümüş paralar dahi bir dereceye kadar itibarî kıymetten maduddurlar.


itibarî ortak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : associé nominal § İngilizcesi : nominal partner] İsmen ortak. Şirkette yalnız kendi isim ve unvanı ticaretin kullanılmasına müsaade eden kimse. Şirketin diğer hususları ile alâkadar olmayan ortak.


itibarî para, kâğıt para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie nominal, papier monnaie § İngilizcesi : paper money, banknote, fiduciary money] Altın ve gümüş karşılığı olmayan para. Devletin cebri istikrazına dayanan bir borç senedinden müteşekkildir. Kâğıt para, Devlet tarafmdan veya Merkez Bankası vasıtasiyle tedavüle çıkarılır.


itibarî sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital nominal § İngilizcesi : nominal capital] Şirketin, teşebbüsün teşekkülü sırasında rakkamla ifade edilen sermaye.


izin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autorisation § İngilizcesi : authorization] Hukukî bir muamelenin yapılması için verilen yetki.


jobber = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jobber § İngilizcesi : jobber] Borsada kendi nam ve hesabına alım satım yapan kimse. Müşteriler hesabına alıp satan simsarlar doğrudan doğruya Jobberler ile işlemde bulunurlar. Bizde, borsada kayıtlı Jobberler kendi namlarına olmak üzere yalnız esham ve tahvilat alım ve satımı ile meşgul olurlar. Jobberler, memurlarını borsaya sokamazlar.


junior = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : junior § İngilizcesi : junior] Amerika’da ve İngiltere’de iki ortak kardeşten küçük olanının isminin sonuna ilave edilir. Aynı zamanda, baba ile cğulun aile isimlerinden başka küçük isimleri de aynı olursa oğlunun isminin sonuna ilave edilir. Büyük oğluna delalet etmek üzere Senior tabiri kullanılır.


kabili devir akreditif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transferable crédit § İngilizcesi : transferable or assignable credit] Devir ve temlik edilebilen akreditif.


kabili itfa imtiyazlı hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action privilégié rachétable § İngilizcesi : redeemable preferred stock] Şirkete satın alma hakkı tanınan hisse senedi.


kabili itfa istikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt amortissable § İngilizcesi : amortisable loan] Hükmî şahıs tarafından itfası taahhüt edilmiş istikraz.


kabili itfa istikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : titres d’emprunt amortissable § İngilizcesi : amortisable loan] Âmme hükmî şahsı tarafından itfası taahhüt edilmiş istikraz.


kabili itfa olmayan hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action non amortissable § İngilizcesi : debenture stock] İtfa edilemeyen ve temlikname ile devredilmesi mümkün olan hisse senedi.


kabili itfa tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissable obligation § İngilizcesi : redeemable bond] İtfası mümkün olan tahvil.


kabili nakil akreditif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crérit transmissable § İngilizcesi : transmissible credit] Lehdarı tarafından başka bir ülkeye transfer edilmesi mümkün olan akreditif.


kabili rücu akreditif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de crérit révocable § İngilizcesi : revocable letter of credit] Küşat eden banka tarafmdan her istediği anda iptal edilebilen akreditif.


kabili tebdil hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation convertible § İngilizcesi : convertible bond] Sair menkul kıymetlerle kabiii mübadele tahvil. Hamiline rüçhanlı veya âdi hisse senetleri ile mübadele hakkı tanır.


kablo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : câble § İngilizcesi : cable] Deniz altındaki telgraf hattı.


kabotaj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cabotage § İngilizcesi : coasting trade, coastuwise shipping] Yakın sahillere vapur işletmek. Kabotaj seferleri uzak seferlerin zıddı, aksi olarak kullanılır. Gümrük lisanında kabotaj, bir malı, yabancı bir ülkeden geçirerek, her ne tarikle olursa olsun, bir ülkenin bir noktasından diğer bir noktasına nakletmek anlamına gelir.


kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation § İngilizcesi : acceptance] Poliçe keşide edildiği zaman hamil, poliçeyi vadesi gelmeden evvel muhataba ibraz eder vë poliçe bedelinin vadesinde ödeyeceğini kendisine tastik ettirir. Bunun için muhatap poliçenin yüz tarafına kabul edilmiştir, kabul ettim veya buna benzer bir cümle yazar. Bu işleme kabul denir. Muhatap bu suretle kabul etmiş olduğu poliçeyi, vadesi geldiği zaman, ödemeyi taahhüt etmiş olur. Poliçenin karşılığı muhatap zimmetinde mevcut ise muhatap bu poliçeyi kabul etmeğe mecburdur. Kabul etmediği taktirde hamili muhatabı protesto eder. Noterlik vasıtasiyle yapılan bu protestoya (Ademi kabul protestosu) denirHamil, protesto gününü takip eden dört gün (resmî tatiller hariç) zarfmda ademi kabul keyfiyetini kendi cirantası ile keşideciye haber vermeğe mecburdur. Her iki ciranta aldığı haberi iki gün zarfında kendisine ihbar edenlerin isim ve adreslerini de ilave etmek suretiyle kendi cirantasına bildirmeğe mecburdur. İhbar bu suretle keşideciye kadar gider. Kabul şartsız olmalıdır. Fakat poliçenin havi olduğu tutarın bir kısınma şamil olmak üzere temdit edilebilir. Buna kısmen kabul denir.


kabul eden = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accepteur § İngilizcesi : acceptor] Poliçeyi kabul eden. Poliçeyi kabul eden kimse her zaman muhatap olmayabilir.


kabul kredisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit d’acceptation § İngilizcesi : acceptance credit] Satıcının tanzim ettiği poliçelerin kabulünü teminen banka tarafından açılan bir nevi kredidir. Dış ticaret işlemlerinde kullanılır.


kabul veya ödenmemiş poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : refus d’acceptation ou payement d’une traite § İngilizcesi : dishonored bill] Kendisine keşide edilen bir poliçeyi muhatabm kabulden çekinmesi veya senet kendisine ibraz edildiği zaman ödememesi.


kabule arz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : présentation pour acceptation § İngilizcesi : presenting a bill for acceptance] Poliçeyi, vadesine kadar muhatabm kabulüne arz etme.


kaçakçılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrebande § İngilizcesi : smuggling] Gümrüğe tabi malların vergi ve resimlerini ödemeden gizlice ülkeye sokmak veya alıp satmak.


kâğıt para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : papier monnaie § İngilizcesi : paper currency] Devlet tarafmdan veya onun verdiği yetkiyle ihraç bankası tarafından çıkarılan ve tedavülü kanunî ve mecburî olan kâğıt para, banknote.


kalite = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : qualité § İngilizcesi : quality] Haricî manzara, renk, lezzet, menşe ve saire gibi bir mala kıymet verdiren ve o mala has olan vasıfların hey’eti umumiyesi. Kalite olduğu gibi görülüp kabul edilmiş qualité telle quelle, vue et agréée, bu tabir malın alıcı tarafından muayene edilmiş farz edildiğini ifade eder.


kalp para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fausse monnaie § İngilizcesi : counterfeit coin] Taklit edilmiş sahte para.


kambiyo acentesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent de change § İngilizcesi : bill broker] Kambiyo işlemleri ile uğraşan, poliçe ve emre muharrer senet alıp satan kimse.


kambiyo murakabası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrôle des changes § İngilizcesi : foreigh exchange] Tediye vasıtalarının ülkeye girmesi çıkması, ülke içinde kullanılmasını tanzim eden kaideler. Yabancı paralarının alım, satım ve transferlerini bir takım usullere bağlayan kanunî hükümler.


kambiyo paritesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pair du change § İngilizcesi : par of exchange] İki ülkenin para üniteleri arasındaki resmî döviz kurlarının ifade ettiği nisbet.


kambiyo rayici = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cours du change § İngilizcesi : rate of exchange] Bir ülke parasının diğer ülke parası ile satın alınma fiyatı, ifade ettiği kıymet.


kambiyo, haricî kambiyo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : change extérieur § İngilizcesi : foreign exchnge] Yabancı bir ülkede tediye icrası hususunda kullanılan çek, poliçe, itibar mektubu ve saire gibi tediye vasıtalarının alım ve satım muamelesi. Sözgelimi, Türkiye’de bir tüccar İngiltere’de ödeme yapması icap etmektedir. Bunun için tüccar bir Türk bankasına müracaat eder. Bu banka bir İngiliz bankası üzerine bir çek tanzim eder. Bu çekin mukabili İngiltere’de İngiliz lirası ile tediye edilir. Çekte kaç İngiliz lirası yazılı ise buradaki tacir Türk bankasına o kadar İngiliz lirasına tekabül edecek miktarda Türk lirası verir. Bu, bir kambiyo muamelesidir. Bir İngiliz lirası takriben 25 liradır. Bu rakkam Türkiye’de İngiliz lirasının kambiyo rayici veya kambiyo fiyatı - cours du change - rate of exchange'dir. Yabancı bir ülkeye sattığı bir mal dolayısiyle bir yabancı ülkeye piyasasından Sözgelimi Paris’ten alacaklı olan bir tüccar alacağını tahsil için Paris’teki alacaklısı üzerine Fransız frangı ile poliçe çekip bu poliçeyi bulunduğu yer, Sözgelimi İstanbul piyasasında satmağa çalışır. Diğer taraftan, yabancı bir ülkeden getirttiği maldan dolayı yabancı bir ülke piyasasma Sözgelimi Paris’e borçlu olan bir tüccar da bu borcunu ödemek için Paris üzerine çekilmiş frank poliçesi bulup almak ister. Bu demektir ki yabancı piyasasından para tahsil edecek alacaklıların satacağı poliçeleri, yabancı piyasasına para ödeyecek borçlular satın alırlar. Bu suretle bir arz ve talep hadisesi doğar. Arz ve talep birbirinden fazla veya noksan olduğuna göre yabancı kambiyosu alçalıp yükselir. Bu izahattan anlaşılacağına göre yabancı ülkelerde tediyatta bulunmak için kullanılan ve döviz denilen poliçe, çek ve emsali tediye vasıtalarının fiyatı kambiyodur.


kanunî borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débit legal § İngilizcesi : lagal liablity] Kanunlarla doğan mükellefiyet.


kanunî faiz haddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux d’intérêt legal § İngilizcesi : legal interest rate] Kanun tarafından tanzim edilen âzamî faiz haddi.


kanunî ihtiyatlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réserve legal § İngilizcesi : legal reserves] Banka ve şirketlerin Bankalar Kanunu ile Ticaret Kanununa göre ileride vuku bulacak zararları karşılamak için ayırmak mecburiyetinde oldukları ihtiyat akçesi.


kanunî karşılıklar nisbeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : proportion de provision § İngilizcesi : reserve ratio] Bankaların ellerinde bulundurmak mecburiyetinde oldukları kanunî karşılıkların nisbeti.


kanunî kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur legal § İngilizcesi : legal asset] Bir mülkü idare eden kimsenin borçları tesviye için elinde bulundurduğu kanunî kıymetler.


kanunî para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie legal § İngilizcesi : legal tender] Herkesin kabule mecbur oldukları ülke parası.


kanunî sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital legal § İngilizcesi : legal capital] Şirkete, kanun ve teşekkülü icabı vazedilmesi gereken sermaye.


kapanış bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan de clôture § İngilizcesi : final balance sheet] Bütün önceki hesap devresi hesaplarının kaydından sonra kapatılmış olarak tanzim edilen bilanço.


kapanış fiyatları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cours de clôture § İngilizcesi : closing price, rate] Borsada işlem gören esham ve tahvilatın işlem sonundaki fiyatları.


kapanış hesapları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptes de clôture § İngilizcesi : closing entries] yıl sonunda bilanço için netice hesaplarının, talî hesapların aslı hesaplara nakli.


kapanmış hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte balancé, compte soldé § İngilizcesi : balanced account] Zimmet ve matlup cihetleri birbirine müsavi olarak hiç bakiye vermeyen hesap.


kapitülâsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capitulation § İngilizcesi : capitulation] Şark ve yakın şarkta Avrupa ve Amerika Devletlerine tanınan bir takım imtiyazlar.


kaptan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capitaine § İngilizcesi : ship’s master] Ticaret gemisini sevk ve idare eden süvari.


kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profit, bénéfice § İngilizcesi : profit] Kazanç, gelir, satıştan elde edilen kâr. Ticari bir işlemden elde edilen nakdî kazanç, teşebbüs sahibine faiz, kira, genel masraflar, işçilik ve emsali çıktıktan sonra kalan kısım. Teşebbüste elde edilen kıymet artışı.


kâr ve zarar cetveli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : table de perte et profit § İngilizcesi : income statement] Bir işletmenin hesap devresi zarfmda elde ettiği gelirleri ve giderleri ve bunların arasındaki farkı yani kân veya zaran gösteren hesap vaziyeti. Hesap cetveli.


kâr ve zarar hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de profits et pertes § İngilizcesi : profit and loss account] Netice hesaplarından biri olan kâr ve zarar hesabı. Ticarethanenin kâr ve zararlarının kaydedildiği hesaptır. Kâr ve zarar hesabı ticarethaneyi temsil eder. Ticarethanenin kazandığı paradan dolayı hiç kimse alacaklı değildir. Sözgelimi bankadan alınan faizden dolayı banka alacaklı değildir. Onun için bu faiz kâr ve zarar hesabı kasaya vermiş addolunur. Ve faiz bu hesabın matlubuna, kasanın zimmetine kayıt olunur. Bunun gibi, ticarethanenin zarar ettiği paradan dolayı kimse borçlu olmadığı için zararları kâr ve zarar hesabı almış farz olunurVe bu itibarla zararlar bu hesaba zimmet kayıt edilirler. Ticarethaneye kâr terrjin eden veya zarar veren acyo, faiz, iskonto işlemleri kasaya para girmesine sebep olmuşlarsa kâr ve zarar hesabının matlubuna ve kasadan para çıkmasını mucip olmuşlarsa aynı hesabın zimmetine kayıt olunurlar. Keza her türlü masraflar da kâr ve zarar hesabının zimmetine geçirilir. Zira, sigorta, kira ve maaşlar gibi masraflar kasadan para çıkmasını mucip olmuş, buna mukabil, kuruma karşı hiç kimse borçlanmamıştır. Kurumun kâr ve zarar hesabı bazı talî hesaplara ayrılır. genel masraflar, şahsî masraflar, faiz, iskonto, satış masrafları, acyo, amortismanlar ve bunlara benzer hesaplardır. Bundan da maksat her cins masrafın toplu olarak mahiyet ve miktarını görmektedir. Ay nihayetlerinde, bu hesapların bakiyeleri, yevmiye defteri vasıtasiyle kâr ve zarar hesabına naklolunurlar. yıl sonlarında kâr ve zarar hesabının matlup bakiyesi kalırsa kurum kâr etmiş, zimmet bakiyesi kalırsa zarar etmiş demektir.


kara borsa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché noir § İngilizcesi : black market] Gayri kanunî ve fahiş Katlarla mal satarak meşru olmayan kazanç temin edenlerin alış veriş yaptıkları gizli piyasa.


kara suları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mer territoriale § İngilizcesi : territorial waters] Karadan belirli mil açığa kadar olan sular Devletin kara suları olarak kabul edilir.


karantina = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : quarantine § İngilizcesi : quarantine] Sari hastalıklı bir yerden gelen geminin belirli bir müddet sahil ile her türlü irtibatının kesilmesi.


kararname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décret § İngilizcesi : decree] İcra Vekilleri Hey’eti tarafından alınan kararlan havi vesika, kararlar resmî gazete ile yayınlanır.


karşılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : couverture § İngilizcesi : cover] TeminatBanknot karşılığı değerli maden. Her hangi bir şeyin karşılığı olan para.


karşılıklı alacaklar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit mutuel § İngilizcesi : mutual credit] İki tarafın birbirinden mütekabil alacağı.


karşılıklı sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance mutuelle § İngilizcesi : mutual insurance] Bir çok kimselerin bir araya gelerek birbirlerini sigorta etmeleri hali. Kârı, poliçe hamillerine devir eden bir sigorta şekli.


karşılıksız hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte à découvert § İngilizcesi : overdrawn account] Karşılığı bulunmadığından açık gösteren hesap. Yatırdığından fazla para çeken bir kimsenin zimmet bakiyesi veren hesabı bu kabildendir. Maddî bir karşılığı veya teminatı olmayıp sırf şahsî itibara istinat eden kredi mahiyetindeki hesap bu cinstendir.


kartel = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cartel § İngilizcesi : cartel] Aynı sanayi şubesine mensup firmaların, üretimin tahdidi, küçük, büyük teşebbüslerin aynı seviyeye getirilmesi, büyük fabrikaların küçüklerin peşlerine takılması gibi muhtelif sebeplere tevessül suretiyle ve genellikle müstehlikin veya diğer bir sanayi şubesinin zararına olarak, kendi müşterek menfaatlerini himaye ve muhafaza gayesiyle teşkil ettikleri grup. İstihsali esas ittihaz etmiş bu gibi birliklerin, mahiyet ve ehemmiyet derecelerine göre muhtelif türleri vardır: Konsorsyom, Sindika, Smaî ittisa, Tröst gibi.


kasa bonosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bon de caisse § İngilizcesi : cash voucher] Bir kurum veya bir banka veznesinden belirli bir tutarın alındığını, ibrazında bu tutarın derhal ödeneceğini bildirir bir senettir. Kasa bonosu vadeli de olabilir.


kasa defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : journal, livre de caisse § İngilizcesi : cash book] Günlük kasa işlemlerinin kayıt edildiği defter. Zimmet bakiyesi kasa mevcudunu gösterir.


kasa hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de caisse § İngilizcesi : cash account] Kıymet hesaplarında yeri olan kasa hesabı, kurum veznesine her ne suretle olursa olsun giren paraları gösterir. Giren para zimmetine, çıkan paralar ise matlubuna geçirilir. Zimmet ve matlup farkı yani bakiye kasa mevcudunu gösterir. Kasaya giren paradan fazla para çıkamayacağına göre kasa hesabının ya zimmet bakiyesi olur veya hiç bakiyesi olmaz.


kasa hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de caisse § İngilizcesi : cash account] Para hesabı. Tahsil ve tediye edilen paralara ait hesap.


kasa mevcudu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : encaisse, espèce en caisse § İngilizcesi : cash on hand] Banka, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kasada daimî surette bulundurduğu para mevcudu.


kasa vaziyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : situation de caisse § İngilizcesi : cash statement] Bir kurumun veya bir bankanın günlük para hareketlerini gösteren, günlük tediye ve tahsillerinin icmalini bildiren vaziyet.


kat’î hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arrêté de compte, extrait de compte § İngilizcesi : account agreed upon] Müşteri hesabının genellikle senede veya altı ayda bir çıkarılıp banka tarafmdan kendisine gönderilen suretiBu suret, hesabın kabul edildiğine dair bir formülü içerir ki müşteri tarafmdan imzalanıp bankaya iade edilir.


kat’î teklif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : offre ferme § İngilizcesi : firm offer] Belirli bir müddet için muteber olmak üzere satıcı tarafından belirli fiyat üzerinden yapılan satış teklifi.


kati fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture définitive § İngilizcesi : definite invoice] Hesaba geçirilecek bütün unsurları tamamen malûm ve belirgin olan faturadır.


kâtip = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : employé de bureau § İngilizcesi : clerk] Kurum bürolarında istihdam edilen ve genellikle yazı işleriyle uğraşan kimse.


kayıt = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inscription § İngilizcesi : entry] Kurumlarda carî işlemlerin giriş çıkışlarını defterlere kayıt etme.


kaza sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance d’accident § İngilizcesi : casualty insurance] Ziya hasar sigortaları. Hayat, yangın ve deniz sigortaları haricinde kalan bir kaza sigortası şekli.


kaza tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemnité d’accident § İngilizcesi : workmen’s compensation] Kaza vukuunda işçiye verilen tazminat.


kazaya karşı sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance contre les accidents § İngilizcesi : accident insurance] Bir kimsenin kaza sebebiyle çalışma gücü veya her hangi bir âzasını veya hayatmı kaybetmesi halinde kendisine veya varislerine tazmin ile mükellef olan sigorta akdi.


kazaya karşı sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance contre les accidents § İngilizcesi : accident insurance] Bir kimsenin her hangi bir kaza neticesinde çalışma kudretini, vücut âzalarmdan birini veya . hayatını kaybetmesi neticesinde kendisine veya varislerine belirli bir tazminat vermeyi tekeffül eden sigorta anlaşması.


kefalet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cautionnement § İngilizcesi : guaranty] Bir borcun ödenmesinin üçüncü şahıs tarafmdan alacaklıya taahhüt edilmesi. Buna şahsi teminat denir. Aynî teminat . ise menkul rehinidir.


kefalet mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur garantie § İngilizcesi : advance on guaranty] Kefillerin imza veya şahsî teminatına dayanan olarak verilen avans, borç para.


kefalet mukabili avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur guarantie § İngilizcesi : advance on guaranty] Bankalarca muteber kimselerin imza kefaleti veya şahsî teminatına dayanan olmak üzere verilen borç para veya kredi.


kefalet senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acte de garantie § İngilizcesi : surety bond] Borçlunun borcunu ödeyememesi halinde borcu tediye etmek taahhüdü için verilen senet.


kefalete bağlama = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garant § İngilizcesi : bail] Verilen kefalet, teminat.


kefil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garant, avalist § İngilizcesi : guarantor] Kefalet eden kimseÂdi kefil. Birlikte kefil. Müteselsil kefil. Rücua, kefil gibi bir çok türleri vardır.


keşide = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tirage § İngilizcesi : drawing] Her hangi bir senedi tanzim ve imza ederek tedavül mevkiine çıkarma.


keşideci = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tireur § İngilizcesi : drawer] Poliçe, çek gibi Ticari senetleri keşide eden kimse.


kesilen hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fermeture d’un compte § İngilizcesi : broken account] Işlemlerin başka bir hesaba nakledilerek eski hesabın tasfiyesi veya kayıtların kapanması.


kılavuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pilote § İngilizcesi : pilot] Gemilerin liman, boğaz ve kanallara giriş çıkışını idare eden tecrübeli kimse, kaptan.


kilogram = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : kilogram § İngilizcesi : kilogram] Ağırlık ölçüsü vahidi. Bin gram ağırlığında olan bir şey.


kira bedeli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : loyer § İngilizcesi : rent] Bir menkulün veya gayri menkulün belirli bir müddet için bir başkasına terk edilmesine karşılık kira akdi ile alınan para.


kiracı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : locataire § İngilizcesi : hirer] Kira sözleşmesinin taraflarından biri olup her hangi bir şeyi kira ile tutan kimse.


kiralayan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bailleur § İngilizcesi : lessor] Mucir, malım kiraya veren kimse.


kiralık kasalar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : petit coffre fort § İngilizcesi : safe] Bankaların, müşterilerinin değerli evrak, para ve eşyalarını, mücevherlerini muhafaza etmeleri için kiraya verdikleri küçük kasalar. Bu kasalar muhtelif büyüklükte olup iki anahtarla açılırAnahtarın birisi müşteride, diğeri ise bankada bulunur.


kırat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : carat § İngilizcesi : carat] Altın ayarı. Halis altın 24 ayar itibar edilir. 22 kısım altın ve iki kısım bakırdan mürekkep bir halitenin ayarı 22 kırattır.


kısa vadeli borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débit à cour terme § İngilizcesi : short term liability] Verilen borcun kısa vadeli olması hali.


kısa vadeli istikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt à court terme § İngilizcesi : short dated loan] Hazine tarafmdan çıkarılan kısa vadeli borç.


kısa vadeli poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de change à court terme § İngilizcesi : short dated bill] Keşide tarihi ile vade tarihi arasında en çok 3 ay bulunan poliçe.


kısa vadeli sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : police d’assurance à court terme § İngilizcesi : short term policy] Sigorta poliçelerinin kısa bir müddete inhisar etmesi hali.


kısa vadeli Ticari senet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effets de commerce à court term § İngilizcesi : short term commercial paper] Emre muharrer senedin kısa vadeli olanı.


kısa vadeli yatırım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : placement à court terme § İngilizcesi : current investment] Kâr etmesini sağlamak üzere bir işe paranın muvakkaten yatırılması.


kısa vadeli= Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à brève échéance § İngilizcesi : short dated] Uzun olmayan müddetli.


kısa zamanda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sous peu § İngilizcesi : in a short time] Bir azdan, yakında.


kısa zamandan beri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : depuis de temps § İngilizcesi : a short time ago] Az bir vakit, mühlettenberi.


kısım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : département § İngilizcesi : department] Bir teşekkülün şubesi, bir servisi, faaliyet merkezi, bürosu.


kısmî hasar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avarie partiel § İngilizcesi : partial loss] Geminin veya içinde bulunan hamulenin bir kısmının zarara uğraması.


kısmî tediye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : paiement partiel § İngilizcesi : part payment] Bir borcun, poliçenin tamamı değil de yalnız bir kısmının ödenmesi. Taksitle tediye.


kıyasiye rekabet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concurrence coupe jarret § İngilizcesi : cutthroat competition] Rakiplerini bertaraf etmek maksadiyle girişilen amansız rekabet.


kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur § İngilizcesi : value] Mallar arasındaki mübadele nisbeti. Bir malın karşılığında alınan değer. Mal miktarı. Krymetli bir şeyin para ile ifade edilen değeri. Ekonomik değer.


kıymet artışı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : appréciation § İngilizcesi : appreciation] Bir malın değerindeki artış. Piyasa fiyatımn değişmesi dolayısiyle kıymetin devamlı olarak artışı.


kıymet hesapları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptes de valeur § İngilizcesi : impersonal account] Gayri şahsî hesaplar, emtia, kasa, sabit kıymetler, senedat, faiz, iskonto hesapları gibi.


kıymet tenezzülü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décroissement § İngilizcesi : decrement] Belirli bir tarihten diğerine kadar uzanan zaman zarfında kıymetin düşmesi.


kıymet üzerinden = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sur la valeur § İngilizcesi : ad valorem] Kalite veya sıklet üzerinden değil de kıymet esasına göre hesaplanan gümrük resmi.


kıymeti yükselmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : augmenter de valeur § İngilizcesi : to rise in value] Değerlerin fazlalaşması.


kıymetsiz numune = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echantillon sans valeur § İngilizcesi : sample of no value] Posta ile ucuz olarak gönderilen numuneyi havi paketlerin üzerlerine yazılır.


kıymetsiz numune = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echantillon sans valeur § İngilizcesi : sample of no value] Mal numunesini havi olup posta idaresince ucuz ücretle nakledilen posta paketlerinin üzerine yazılan yazı.


kliring anlaşması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : convention de compensation § İngilizcesi : clearing agreement] İki veya daha ziyade milletler arasmda borçların ne suretle tesviye edileceği hakkında ve mahsup işlemlerinin ne suretle cereyan edeceğine dair anlaşma.


kliring, takas = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compensation § İngilizcesi : clearing] Bankaların ellerinde bulundurdukları çek, poliçe ve sair senetleri takas odası veya Merkez Bankasında belirli zamanlarda mahsup etmeleri.


koçan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : souche § İngilizcesi : counterfoil] Senet, makbuz ve sairenin koçanı, evrak numaralarını ve kayıtlarını içeren defter.


kod, telgraf kodu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : code télégraphique § İngilizcesi : code book] Her kelimesi bir kaç kelimenin yerini tutmak üzere telgraf masraflarından tasarruf gayesiyle tanzim edilmiş şifre lügati. Ticaret âleminde muhtelif şekillerde tanzim edilmiş bir çok kodlar vardır.


kolayca paraya çevrilebilen aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif réalisable § İngilizcesi : realizable assets] Hak veya mevcut kıymetlerden kolayca nakde çevrilebilenler. Bu ifade, haddi zatında açık değildir. Bazıları, stokları ve alacak senetleri hariç, muhtelif alacaklı hesapları bu kategoriye dahil ederler. Diğer bazıları ise stokları hariç tutarak senetleri bu kısma ithal ederler.


koli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : colis § İngilizcesi : package, parcel] Nakledilmekte olan ambalajlı veya ambalajsız parça halinde eşya hakkında kullanılır.


kolipostal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : colis postal, petit paquet § İngilizcesi : parcel] Posta ve trenle nakledilen koli.


kollektif şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société en nom collectif § İngilizcesi : general partnership] Bir unvan altında ticaret etmek maksadiyle teşkil edilmiş olup ortakların hepsi şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malları ile mes’ul olan şirkete kollektif şirket denir. Şirket, ortaklardan birisi, bir kaçı veya hepsi veyahut hariçten tâyin edilecek bir veya bir kaç müdür tarafından idare olunabilir.


kollektif şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société en nom collectif § İngilizcesi : copartnership, open company] Bir isim altında ticaret maksadiyle teşkil edilip ortaklarının hepsi şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malları ile mesuldürler.


komandit şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société en commandite § İngilizcesi : limited partnership] Bir isim altında ticaret maksadiyle teşekkül eden ortaklardan bir veya bir kaçının şirket alacaklarına karşı mesuliyeti hudutsuz, diğer ortak veya ortaklarının mesuliyeti belirli bir sermaye ile hudutlu şirkete denir.


komandit şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société en commandite simple § İngilizcesi : open partnership] Bir isim altında ticaret maksadiyle müteşekkil olup ortaklardan bir veya bir kaçının şirket alacaklılarına karşı mesuliyeti hudutsuz ve diğer ortak veya ortaklarının mesuliyeti belirli bir sermaye ile mahdut şirkete komandit denir. Mesuliyeti hudutsuz âza veya komandite Commandité aynen kollektif ortak mevkiindedir. Komandit şirkette mesuliyeti mahdut ortağa komanditer Commanditaire ismi verilir. Bunların şirket işlerini idare yetkisi yoktur. Komanditerler bir nevi mukriz vaziyetindedirler. Komanditlerin sermayesi hisselere de taksim olunabilir. Société en Commandite par actions.


komisyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commission § İngilizcesi : comission] Satıcı ile alıcı arasında alım satıma delalet ve aracılık eden bir veya müteaddit kimselerin bu hizmetlerine mukabil aldıkları para. Komisyon ekseriyetle yapılan muamelenin yüzdesi itibariyle tâyin ve tesbit edilir. Alıcı veya satıcı veya her ikisi tarafından ödenir. Bir kurumun yapmış olduğu bir işlemden aldığı ücrete de komisyon denir. Komisyon, genellikle bankanın müşterisine karşı ifa ettiği bir hizmete karşılık aldığı ücret olduğundan faiz ile karıştırılmamalıdır. Bankaların hesap sahiplerine her yıl veya 6 ayda bir gönderdikleri kesin hesap varakalarına komisyon, faizden sonra ayrı bir kalem olarak dercedilir. Bundan başka, banka tarafından müşteri hesabına bedelleri tahsil edilen senet tutarı üzerinden de bir komisyon alınır.


komisyoncu acente = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : représentant à la comission § İngilizcesi : commission agent] Başkası namına mal alıp satan kimse.


komite = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comité § İngilizcesi : committee] Hey’et, encümen, idare komitesi, bir şirketin veya toplantının âzası arasında seçilen ve işleri tedvir mesuliyetini yüklenen kimseler.


konişmento = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : connaissement § İngilizcesi : bill of lading] Gemi kaptanının bir malı gemiye aldığını ve onu tâyin edilen yerdeki alıcısına teslim edeceğine dair verdiği vesika. Koneşmentoda şu izahat bulunur: Malı yükletenin isim ve adresi, alıcısının isim ve adresi, kaptanın isim ve adresi, geminin ismi, tabiyeti, tonilâtosu, nereden nereye gideceği, navlun koşulları, nakil edilecek eşyanm marka ve numarası, konişmentonun kaç nüsha verildiği, konişmento, emre, hamile veya belirli şahıs namına tanzim edilmiş olabilir. En az dört nüsha olmalıdır. Bunlardan birisi malı yükletende, biri malın gönderildiği kimsede, üçüncüsü kaptanda, dördüncü suret te geminin mücehhizinde kalır. Kaptanda kalan suret malı yükleten tarafından, diğer suretler de kaptan tarafından imza edilir.


konjonktür = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conjuncture § İngilizcesi : conjoncture] Bu Almanca kelimenin tercümesi mümkün olmadığı için diğer lisanlara da aynen geçmiştir. genel olarak veya ulusal ve özel noktayı nazardan ticaret ve sanayi üzerinde müsait veya gayrî müsait tesir icra eden ahval, hadise ve vaziyetlerin karşılaşması, birleşmesi demektir.


konkordato = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concordat § İngilizcesi : composition] Müflis ile alacaklılar arasında akd edilen sözleşme.


konsinyasyon, emanet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consignation § İngilizcesi : cansignment] Bir tacir tarafından satılmak üzere başka bir tacirin mağazasında bırakılan mala emanet denir. Emanet, komisyon ticaretinin özel bir şeklidir. Emanet komisyoncusu veya emanetçi Consigniataire, Consignee emaneti kendi namına yani kendi malı imiş gibi satar. Fakat, bu satış hakikatta emanet sahibi Commettant - Committent namına yapılır. Emanet sahibi, emanetçiye, sattığı mal üzerinden belirli bir komisyon ve satışın, henüz arkası alınmadan emanetçiden alel’hesap para alabilir. Emanetçinin intihabı, bu aracıın itibar derecesi hakkında müsbet ve müsait malûmatı almasına bağlıdır. Emanetçi bir vekildir. Onun için kendisine emanet olarak bırakılan malı kendi hesabına alıp satmağa hakkı yoktur. Aynı zamanda, satış hesabına da tasarruf edemez. Bu gibi suiistimallere engel olmak için genellikle bir bankanın müdahalesini ister. Bunun için, banka, emanetçinin bir aracı mevkiinde bulunduğuna, malı sahibinin, hesabına satmayı taahhüt ettiğine ve bedelini geciktirmeksizin bankaya tevdi edeceğine dair emanetçiden bir mektup ahr. Mağazasına mal kabul eden emanetçi bunun için ayrı bir emtia hesabı açmağa mecburdur. Emanet sahibi de bu yolda bir hesap açar.


konsolide bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan consolidé § İngilizcesi : consolidated balance sheet] Bir kurumun merkezi ile şubelerinin aktif ve pasiflerinin bir bilançoda toplanış şekli.


konsolide malî durum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etat financière consolidé § İngilizcesi : consolidated financial statement] İki ve daha ziyade kurumun durumlarının bir bilanço ve kâr ve zarar cetvelinde mütalâa edilmesi.


konsolos = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consul § İngilizcesi : consul] Devletin Ticari menfaatlarmı yabancı ülkelerde koruyan siyasî memurTicari münasebetlerin gelişmesine yardım ederVazife ve yetkileri genellikle konsolosluk anlaşmaları ile tesbit edilir.


konsolosluk faturası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture consulaire § İngilizcesi : consullar incoive] İthal edilen mallara ait faturaların yükleme yerinde konsolosluk tarafından tastik veya vize edilen faturalardır.


konsolosluk faturası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture consulaire § İngilizcesi : consular invoice] Malları ithal eden ülkenin yabancı ülkedeki ihraç limanında bulunan konsolos tarafından tastik edilen fatura.


konsorsyum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consortium § İngilizcesi : consortium] Bir veya müteaddit işte müşterek menfaat gözeten ve daha ziyade malî hususlarla uğraşan şahıslar veya kimselerden teşekkül etmiş grup.


kontenjan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contingent § İngilizcesi : quota] Yerli sanayii korumak veya sair bir maksatla bazı madde ve eşyanm imal ve ithaline konulan tahditUmumi harpten sonra hemen bütün devletler bir çok eşyanın ithalini tamamen yasak etmiş veya bir kısmının ithalini de kontenjana tabi tutmuşlardır. Ülkemizde , ithaline müsaade edilen malların ne miktarda ithal edileceği Hükümetçe tesbit edilerek ilan edilir.


kontenjan usulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contengent § İngilizcesi : quota system] Hariçten ülkeye girecek olan malların cins ve miktarlarını tahdit eden sistem.


kontrolör = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrôleur § İngilizcesi : controller] Özellikle hesap işlerini denetleyen mürakip veya uzman.


kooperatif şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association, société cooperative § İngilizcesi : cooperative society] genellikle aynı meslek ve sanat erbabından olmak şartiyle en az yedi ortak tarafından teşkil edilen Ticari şirket. Unvanları yoktur. Özel bir ad ile isimlendirilir.


kooperatif şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société coopérative § İngilizcesi : cooperative union] Genellikle aynı meslek ve sanat mensuplarından olmak üzere en az yedi ortak tarafından teşkil edilen Ticari bir topluluk. Kooperatif şirketlerin unvanı yoktur. Özel bir isim ile adlandırılır. Beher ortağın sahip olabileceği hissenin kıymeti belirli bir tutarı geçemez. Bir ortağın hissesi ne kadar olursa olsun genel hey’et toplantısında yalnız bir oya sahip olabilir. Bunun aksine olarak şirket sözleşmesine konacak hüküm geçerli değildir. Kooperatif şirketler, ortaklar arasından veya dışardan alınan bir veya bir kaç vekil tarafından idare edilirler. Bunlar yalnız kabul ettikleri vekaletten mesuldurlar.


kopya defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : copie de lettres § İngilizcesi : letter copying book] Ticari işlemlere dair kurum tarafından yazılan bütün mektupların suretlerinin tamamının yazıldığı veya baskı ile kopya edildiği defter. Ticaret Kanununa göre her kurum kopye defteri tutmağa mecburdur.


kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit § İngilizcesi : credit] İtibar. Mevcut bir servetin müstakbel bir servetle mübadelesi. Geniş mânada bankaların yaptıkları ikraz ile aynı mânada kullanılır. Borç olarak verilen para. Açık kredi. Konsolide veya gayri konsolide kredi. Vesikalı krediTarımsal kredi gibi bir çok türleri vardır. En çok kullanılan Ticari krediler uzun vadeli kredilerdir. Aktif değerleri azaltan ve pasifdeki borçları çoğaltan işlem. Avans ile ayııı işlemde kullanılır.


kredi enflâsyonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inflation de crédit § İngilizcesi : credit inflation] Kredinin plâsmandan çok olması. Borç verilebilecek hazır paranın talepten fazla olması vc serbest kredinin suiistimal cihetine gidilmesi.


kredi fonsiyer = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit foncier, société de crédit § İngilizcesi : loan society] Fransa’da emlâk üzerine uzun vadeli kredi veren banka.


kredi haddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marge de crédit § İngilizcesi : credit line] Bankanın verebileceği kredi miktarı, limiti.


kredi ile satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente à crédit § İngilizcesi : sale on credit] Malın belirli veya gayri belirli bir vade sonunda ödenmesi şartiyle yapılan satış.


krediyi uzatmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prolonger le crédit § İngilizcesi : to extend the credit] Kredi müddetini geciktirmek.


küçük kasa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : petite caisse § İngilizcesi : petty cash] Lüzumlu ufak tefek masrafları yapabilmek için ayrılan para.


külçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lingot § İngilizcesi : bullion] Basılmamış halde bulunan altın ve gümüş gibi değerli madenler.


kumbara = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : caisse de sûreté § İngilizcesi : home safe] Bankaların, müşterilerini tasarrufa alıştırmak için tasarruf hesabı sahiplerine kiraladıkları kumbaralar.


kupon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : coupon § İngilizcesi : coupon] Hisse senetlerinin, tahvillerin, obligasyonun ikinci yaprağı üzerine hane şeklinde basılmış taksimattan her biri, senede, altı veya üç ayda bir vakti gelen kupon koparılıp karşılığında temettü hissesi veya faiz alınır.


kuru tarım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agriculture sec § İngilizcesi : dry farming] Tarım in bir nevi.


kurucu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fondateur § İngilizcesi : promoter] Şirketi kuran, vücude getiren kimse.


kuruluş masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de fondation § İngilizcesi : organization expenses] Teşekkül dolayısiyle yapılan işlemleri içeren masraflar.


lehdar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéficiaire § İngilizcesi : beneficiary] Bir senet, poliçe, çek bedelini alan kimse.


lehdar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéficiaire, preneur § İngilizcesi : beneficiary] Poliçe bedelinin kendisine tediye edilmesi senet metninde yazılı olan kimse. Sigorta poliçesinden faydalanan.


likidasyon, tasfiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : liquidation, mise en vente § İngilizcesi : clearance sale; sales] Yüksek fiyatla zor satılan geçmiş, çeşidi kalmamış malların ucuz fiyatla satışa çıkarılması. Tasfiye. Bu gibi mallara fransızcada fin de série, restants, soldes gibi isimler verilir. Büyük mağazalar (ve perakendeci büyük tüccarlar senenin bazı mevsimlerinde tasfiye yaparlar. Mamafi, tasfiye, gittikçe mahiyetini kaybetmekte ve bu nam altında yapılan alel’ade bir satış şeklini almaktadır.


lîkit kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disponibilités § İngilizcesi : liquid asset] Bir teşebbüsün, tediyelerde bulunmak üzere, derhal kullanabileceği gayri menkullerin heyeti umumiyeti. Likid kıymetler kasadaki para, bankalardaki depo hesabı gibi kıymetlerdir.


lıman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port § İngilizcesi : harbor] Gemilerin barındıkları, yolcu alıp boşalttıkları yer.


liman resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de port § İngilizcesi : harbor dues, groundage] Gemilerin limanda durmak, demirlemek için verdikleri para.


limana uğramak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : toucher un port § İngilizcesi : to touch at a port] Yolcu veya yükünü boşaltmak, veya yüklemek üzere limana girmek.


limit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : limite § İngilizcesi : limit] Had, hudud, mesuliyet sınırı, azamî fiyat, kredi limiti.


lımited = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : limité § İngilizcesi : limited] İngilizce mahdut anlamına gelirŞirket unvanlarmın sonuna ilave edilir.


lımited şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société limité § İngilizcesi : company limited] Bu unvan altmda müteşekkil, sermayesi eshama taksim edilmemiş, her ortağın mesuliyeti şirkete koyduğu sermaye ile mahdut olan şirkete denir. Mesuliyeti sınırlı şirket demektir.


lisans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : licence, patente § İngilizcesi : licence] Her hangi bir işin veya Ticari muamelenin icrası için Devlet makamları tarafından verilen müsaade.


liste = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : liste § İngilizcesi : schedule] Cetvel, tarife, program.


lokavt = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lock out § İngilizcesi : lockout] İş sahibinin, iş verenin, işçileri toptan işlerinden çıkarması.


lüzumu halinde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en cas de besoin § İngilizcesi : in case of need] Poliçe üzerine yazılan ve icabında poliçenin kimin tarafmdan tediye edileceği veya kefaleti bildiren kayıt.


maaş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : appointement § İngilizcesi : pay, salary] Bir hizmet karşılığında çalışan kimseye verilen aylık ücret.


maaş bordrosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bordereau d’appointement § İngilizcesi : pay bili] Memur ve müstahdemlerin maaş miktarlarının, vergilerinin, tevkifatmı gösteren ve tediyeye esas olan cetvel.


maaş hesapları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte des appointements § İngilizcesi : pay roll records] Maaş hesaplarının kayıt ve takip edildiği defter.


maddî teminat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit réel § İngilizcesi : collateral] Bir borca karşı verilen aynî teminat. Borcu karşılamak için vücude getirilen menkul ve gayri menkul rehin.


madenî para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etalon métalique § İngilizcesi : specie] Sikke, altın, gümüş para.


mahdut mesuliyetli şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société à responsabilité limité § İngilizcesi : limited, liability company] Ortaklarının mesuliyeti hudutlu şirket.


mahkeme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tribunal § İngilizcesi : court of justice] Kaza yetkisi ile vazifelendirilmiş merci.


mahreç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débouché § İngilizcesi : trade opening, outlet] Bir mıntaka veya bir ülkenin tabiî mahsullerini veya mamûllerini sarf eden veya sarfa müsait bulunan mıntaka veya ülke.


mahrem, gizli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : confidentiel § İngilizcesi : confidential] Gizli emir ve yazılar. Zata özgü olarak gönderilen mektuplar. Muhatabından başkasının görmemesi gereken yazılar, mektuplar.


mahsuben, alelhesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acompte § İngilizcesi : on account] Hesaba mahsuben verilen bir miktar para. Borcun bir kısmının ödenmesi.


mahsul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produit § İngilizcesi : product] Meydana gelen, üretim edilen mal.


mahsup = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compensation § İngilizcesi : set off] Takas. Yereceğini, alacağı ile sayışmaKarşılıklı para ve aynı cinsten misli şeylere ait muaccel alacakların yekdiğerini ifna etmesi.


mahsup, tasfiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : elimination § İngilizcesi : elimination] Her hangi bir hesabı mahsup veya bir kaydı terkin veya bir senedin bedelini ödeyerek hesabı kapatma ve tasfiye etmek.


mahsur hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte bloqué § İngilizcesi : blockaded account] Sahibinin her hangi bir sebeple parasını çekemeyeceği bir hesaptır.


mahsur para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : argent bloqué § İngilizcesi : blocked currency] Yabancı bir ülke parasına tahvil edilmesi kanun veya sair suretle yasak edilen paraya konulan İdarî ihtiyati hacizBankada mevcut paranın kullanılmaması için adlî makamlar tarafından konulan muvakkat haciz.


makbuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pièce justificative § İngilizcesi : voucher] Senet, vesika, evrakı müsbite.


maksimum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maximum § İngilizcesi : maximum] Lâtince azamî, en yüksek anlamına kullanılır. Beynelmilel bir tabirdir.


maktu fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix fixe § İngilizcesi : fixed price] Her hangi bir indirmeye ve iskontoya tabi olmayan fiyat.


maktu fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix fixe § İngilizcesi : list price] Katalog fiyatıPazarlık konusu olmayan fiyat.


mal anlaşması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat des produits § İngilizcesi : commodity agreement] Normal talepten fazla üretim edilen malların sureti tevzii ve mübadelesi. İstihsal, ihracat ve fiyatların tesbiti.


mal sahibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriétaire § İngilizcesi : proprietor] Malı, emlâki bulunan kimse.


mal, emtia = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises § İngilizcesi : goods, merchendise] İmâl edilen, topraktan veya sudan çıkarılan her türlü madde veya eşya. Satılabilen, satışa arz edilebilen, bir yerden başka bir yere nakil edilebilen veya ambalaj veya depoya konulabilen mamûller veya mahsuller.


malî = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fiscal § İngilizcesi : fiscal] Para ve kredi mevzuuna ait hususlar.


malî amortisman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement financier § İngilizcesi : dept amortization] Bir şirket sermayesinin veya istikraz sermayesinin amortismanı ile alâkadardır. Anonim şirketlerde sermaye (hisse senetleri) ile istikraz sermayesinin ise genellikle (tahviller) ile temsil edilir. Şirketlerin bir kaç yıl içinde itfası gereken istikrazları bu mülâhazalarla alâkadar değildir. Ancak, bazı tesisler dolayısiyle uzu vadelerle borçlanılan tutarın amortismanı da bu mefhumlarla kıyas edilebilir. Bunların haricinde muhtelif hakları temsil eden bazı esham vardır ki bunlar da amorti edilebilir veya borsalarda satın alınabilir. Bu amortismanlar da en mantıkî olarak kullanılan şekil kur’a çekilmesi veya iyi bir hesaba dayanan artan oranlı amortisman tablosudur. Hisse senetlerinde ve eshamda amortisman mecburî olmadığı için tatbik edilen bir çok usuller arasında, mümkün oldukça genellikle mübayaaya tevessül edilmektedir.


malî inhisar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monopol fiscal § İngilizcesi : fiscal monopoly] Malî maksatlarla gelir temin etmek üzere Hükümet tarafından kurulan ve bazı maddeler alıp satmak için vücude getirilen inhisar .


malî yıl = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : année fiscale § İngilizcesi : fiscal year] Hesap senesi takvim yılı ile her zaman bir olmayan malî hesap devresi.


malî yıl = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : année fiscale § İngilizcesi : fiscal year] Devlet bütçesi ve vergiler için kabul edilen yıl.


maliye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : finance § İngilizcesi : finance] Varidatın tahakkuk ve tahsili ve masrafların tesviyesi ile uğraşan iktisadın bir şubesi. Devlet mâliyesi (Kamusal Finans) ve özel maliye (Özel Finans) diye ayrılır. Maliye, türlü para meseleleri ile ilgilenir.


maliye vekaleti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : minister des finances § İngilizcesi : ministry of finance] Devletin umum masraflarını karşılamak üzere gelir kaynakları bulmak ve gelirleri toplayarak masrafları karşılamak, vergi ihdas etmek, Hazine işlemleri ile uğraşmak gibi Devletin malî işlerini yürüten Vekalet.


maliyeci = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : financier § İngilizcesi : finacier] Malî işlemleri idare eden, sermaye işleri ile uğraşan kimse.


maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de reveient § İngilizcesi : cost] Bir malm üretiminde kullanılan ham madde ve işçilik ile makine, amortisman, genel masraflar gibi her türlü üretim masraflarının tutarıdır.


maliyet cetveli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fiche de fabrication § İngilizcesi : cost sheet] Bir malın üretimindeki maliyet unsurlarını müfredatlı olarak gösteren cetvel.


maliyet esası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : base de prix de revient § İngilizcesi : cost basis] Masrafların kayıtlarında esas olarak alınan kıymet.


maliyet hesaplar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptes de sections § İngilizcesi : cost accounts] Malların üretim ve tevziine ait kayıtlardan müteşekkil bir grup hesaplar.


maliyet muhasebesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptabilité industrielle § İngilizcesi : cost accounting] Carî maliyetleri ve işlemlerini hesap ve kayıt eden muhasebe usulü.


maliyet sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système de prix de revient § İngilizcesi : cost system] Maliyet fiyatları işlem ve hizmetlerinin hesaplandığı sistem.


maluliyet tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemnité d’impuissance § İngilizcesi : disability benefits] Her hangi bir sebeple malûl olup çalışamayacak durumda olanlara verilen para, maaş.


malumat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : donnée § İngilizcesi : data] Verilen bilgi. Mal hakkında verilen izahat.


mamelek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : patrimoine § İngilizcesi : estate] Mülk, miras, tereke, gayri menkuller, para ile ölçülebilen hak ve borçlarm hepsi.


mamul mallar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produits manifacturés § İngilizcesi : finished goods] İmalâtı tamamlanıp, depoya konan ve satılmak üzere piyasaya şevke hazır mallar.


manifesto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : manifeste § İngilizcesi : manifest] Bir geminin hamule mevcudunu oluşturan malların müfredatını göstermek üzere tüccar gemilerinde tanzimi mecburî olan cetvel.


manken = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mannequin § İngilizcesi : manikin, showform] Mağaza vitrinlerinde elbise , giydirip teşhir edilen yarım veya tam insan heykeli. Büyük mağazalarda elbise giyip müşteriye teşhir edilen ücretli kadınlarada bu isim verilir.


marj, ihtiyat payı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marge, couverture § İngilizcesi : cover] Bir işlemde zarar ihtimaline karşılık olarak bırakılan pay. Sözgelimi, ikraz işlemlerinde alınan rehinin kıymeti, ikraz edilen paradan daima fazla olması gerekir. Aradaki fark, rehinin kıymetten düşmesi ihtimaline karşı teminat olarak mukrizin elinde kalır. Bu farka marj veya ihtiyat payı denir.


marka = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marque § İngilizcesi : mark] Sevk edilen malın ambalajına konulan alamet. Marka üç kısımdan oluşur: Asıl marka, numara, kontr marka. Marka koymada genellikle şu usul takip edilir : Malı gönderen kimse marka olarak sandık veya balyanın üzerine malı gönderdiği kimsenin isminin ilk harflerini yazdırır. Bunun altına numara koyar. Numaranın altına da malı gönderenin isminin ilk harfleri ve bazen de gönderildiği yer yazılır. Bazen markalara muhtelif özel işaretler ilave edilir.


masraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépense § İngilizcesi : expenditure] Para sarf etmek. Bir kıymet elde etmek için malı devretmek. Satın alınan bir şeye karşı verilen paraİstikbaldeki devrelere ait yapılan sarfiyat.


masraf bütçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : budget de dépenses § İngilizcesi : expense budget] Gelirlere karşılık hesap devresi zarfında yapılacak masrafları veya masraf taahhütlerini gösteren bütçe.


masraf hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte des frais § İngilizcesi : expense account] Yapılan her türlü masrafların kayıt edildiği hesap.


matbua = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : imprimé § İngilizcesi : printed matter] Kataloğ, prospektüs, reklam ve emsali gibi tabedilmiş evrak. Bunlar muhaberattan sayılmadığı için daha ucuz posta ücretine tabidirler. Bu gibi evraka ait posta paketleri üzerine matbua kelimesi yazılır.


matlup = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avoir, crédit § İngilizcesi : credit] Muzaaf usul ile tutulan bir hesabın verdiği değerlerin alacağını teşkil eder. Vezneden çıkan para, vezne hesabının alacağma yazılır. Alacak daima sağ tarafa yazılır. Matlubun aksi zimmettir.


mazruf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pli § İngilizcesi : enclosure] Zarf içinde olan şey, muhteva, mektup.


mecburî istikraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt forcé § İngilizcesi : forced loan] Devletin tedavüle çıkardığı senetleri kabule ferdleri zorlaması. Bir borcu karşdamak mecburiyeti ile yapılan diğer bir istikraz.


mecburi sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance obligatoire § İngilizcesi : obligatory insurance] Kanundan mütevellit sigorta akdi.


meclis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : administration § İngilizcesi : board] Bir kurum, fabrika, işletmenin idaresi işlerini tedvir etmek üzere tâyin edilen veya seçilen belirli miktardaki şahıstan mürekkep meclis.


medenî kanun = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit civil § İngilizcesi : civil code] Fertlerin haiz oldukları sübjektif hukuka dair kaideleri gösteren, medenî hakları içeren kanun. Fertler arasındaki özel münasebetleri tanzim eden kanun.


mefruşat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mobilier § İngilizcesi : furniture] Koltuk, kanape, sandalya, masa, etajer gibi eşyalar.


melhuz borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligations possibles § İngilizcesi : conteingent liability] Vukuu melhuz işlemler dolayısiyle meydana gelen borç. İstikbalde bazı şartların tahakkuku ile doğacak borç.


memorandum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : memorandum § İngilizcesi : memorandum] Ticarette kullanılan mektup kâğıdı formasının yarısı kadar kâğıt üzerine genişlemesine yazılan not şeklinde mektup. Muhtıra.


menedici ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement restrictif § İngilizcesi : restrictive endorsement] Çek veya senedin ilerideki işleme konmasını önlemek üzere başkasına devrine engel olacak ciro.


menfaatleri uzlaştırmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concillier les intérêts § İngilizcesi : to accord the interests] Avantajları anlaştırmak.


menkul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mobilier § İngilizcesi : movable] Eşya ve hayvanlar gibi yer değiştirebilen veya hisse senetleri ve tahvilat gibi kanunî ahkâm ile nakledilebilen mallar.


menkul kıymetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeurs mobilières § İngilizcesi : securities] Değerli kâğıt, hisse senedi, tahvil, bono, menkul kıymet, sigorta poliçesi, her nevi Ticari senet.


menkul kıymetler borsası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bourse des valeurs § İngilizcesi : stock exchange] Tacirlerin menkul kıymetler işlemleri yapmak üzere toplandıkları mahal.


menşe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : origine § İngilizcesi : origin] Bir malın üretim edildiği, çıktığı veya geldiği yer.


menşe şahadetnamesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat d’origine § İngilizcesi : certificate of origin] Gönderilen malın hangi ülke malı olduğunu gösteren ve genellikle Ticaret Odaları tarafından verilen şahadetname.


merkez bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque centrale § İngilizcesi : central bank] Kâğıt para çıkarma yetkisine sahip, iskonto haddini tesbit, banka kredilerini kontrol ve tanzim, hazine işlemlerini yapmak üzere her ülkenin bünyesine göre teşkil edilen bir kurum.


mes’ul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsable § İngilizcesi : liable] Mesuliyet teveccüh eden veya mesuliyet kabul eden kimse.


mesai saatlerinden sonra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : après la fermeture § İngilizcesi : after hours] Bir bankanın mesai saati bitiminden ve kapılarını kapadıktan sonra yapılan bir işlem için kullanılır.


mesai taksimi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : division du travail § İngilizcesi : division of labour] Sanayide, fabrikacılıkta önemli bir sistem olup bir fabrika işini kısımlara ayırıp her ameleyi bu iş parçalarmdan biri ile mükellef kılmaktan ibarettir. Bu suretle, her amele kendi mahdut işini son derece sürat ve maharetle başarabilir.


mesajeri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : messageries § İngilizcesi : cartage goods] Trenle sevk edilip genellikle özel bir kamyon servisi vasıtasiyle ikametgâha teslim edilen eşya.


mesken = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maison § İngilizcesi : home] Firma, takas odası, menkul kıymetler borsası, banka binası.


mesken tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemnité pour logement § İngilizcesi : allowance for lodging] Maaştan başka ikamet masrafı olarak ayrıca verilen tazminat.


meşkuk alacak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : créance douteuse § İngilizcesi : doubtful debt] Vadeleri geldiği halde ödenmemiş bulunan borçlar.


meskukat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie métallique § İngilizcesi : metalic currency] Madenden basılan para.


meslekî sır = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : secret professionel § İngilizcesi : professional secrets] Her hangi bir meslek veya sanatın icrası sırasında öğrenilen sır.


mesuliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsabilité § İngilizcesi : liability] Başkasına bir zarar vermesi halinde bu zararı tazmin ve telafi mecburiyeti.


mesuliyet sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance de responsabilité des ouvriers § İngilizcesi : employer’s liability insurance] İşçilerin yapacakları mesuliyeti mucip olaya karşı sigortalanması.


metre = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mètre § İngilizcesi : mertre] Uzunluk ölçüsü. Yüz santimetre. Kutuplardan Ekvatora kadar olan mesafenin on milyonda biri.


metre sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système métrique § İngilizcesi : metric system] Avrupa ülkelerinde kullanılan ağırlık ve uzunluk ile satıh, hacim ölçmeğe özgü sistem.


mevcudat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif § İngilizcesi : assets] Mevcut kıymetler. Kurumun para ile değerlendirilebilen mallar ve haklarının bütünü.


mevcudat, matlubat veya aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif, avcir § İngilizcesi : assets] Tahsili mümkün alacaklar da dahil olduğu halde bir şahsın veya bir teşebbüsün belirli bir zamandaki menkul ve gayri menkul malların hepsine nakit olarak tesbit edilmiş kıymet.


mevduat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de dépôt, dépôt en banque § İngilizcesi : deposit account, bank deposit] Bankalarda vadeli, vadesiz, ihbarlı olarak yatırılan paralar için açılan hesaplarBankalar, karşılığında faiz vermek şartiyle par mevduatı kabul ederlerBunun üç şekli vrdır: 1. Vadesiz mevduat veya çek hesabı - Compte à Vue, Compte Chèque - Drawing Account: Vadesiz mevduat, sahibi tarafından önceden haber verilmeksizin, istenildiği anda kısmen veya tamamen geri almabilir. Onun için vadesiz mevduat hesabı, carî hesaptan farksızdır. 2. İhbarlı Mevduat Hesabı - Compte à Préavis - Deposit Account: Ne miktar para çekmek istenildiği on gün, yirmi gün gibi belirli bir zaman evvel bankaya bildirmek şartiyle açılan mevduat hesabı. 3. Sabit vadeli mevduat hesabı - Compte à Echéance Fixe - Fixed Terme Deposit: Altı ay, bir yıl, iki yıl gibi belirli bir vade ile bankaya yatırılan paraya sabit vadeli mevduat ve bunun hesabına da sabit vadeli mevduat hesabı denir. Bu taktirde, banka mevduat sahibine fazla faiz verir. Esham ve Tahvilat mevduatı: Bankalara esham ve tahvilat muhtelif maksatlarla emanet edilir. Çalınma, yanma, ve sair tehlikelerden emin bulundurmak, bankadan yapılan istikraza karşı teminat teşkil etmek, bir şirketin genel hey’- etine girebilmek için o şirket hisselerinden belirli bir miktarı bankaya verilerek karşılığında almacak ilmühaberle o kadar hisseye sahip olduğunu ispat etmek. ilh Emanet suretiyle bankaya verilen eshamın faizini, vadesi geldiğinde, sahibi namına banka tahsil edip sahibinin hesabına geçirir. Bankaların kabul ettikleri başlıca maddeler nakit, esham ve tahvilattır. Diğer değerli eşya, bankanm müşterilere kira ile verdiği kilitli özel kasalarda saklanır. Banka, bu kasaların içindekilerle alâkadar olmaz.


mevduat bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque de dépôt § İngilizcesi : bank of deposit] Mevduat kabul eden banka. Tedavül bankasından tefrik için kullanılan bir tabirdir.


mevduat bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque de dépôt § İngilizcesi : bank of deposit] Mevduat şeklinde para kabul edip bunları işletmeyi iş edinen banka.


mevzuat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : loi § İngilizcesi : laws] Kanun ve nizamname.


mıntaka = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : zone § İngilizcesi : zone] Belirli bir toprak parçası. Bölge.


miras = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : héritage § İngilizcesi : inheritance] Bir şahsın ölümünde mirasçılarına intikal eden bütün mal, hak ve borçlar.


mirasçı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : héritier § İngilizcesi : heis] Kendisine miras intikal eden kimse.


miyar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : critérium § İngilizcesi : criterion] Standart, ölçü, mümeyyiz vasıf, kalite, miktar, ve kıymetin belirli ölçüsü.


mizan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : balance § İngilizcesi : balance] Bir kurum muhasebesinde, bütün hesapların zimmet ve matlup yekûnlarının mecmuunu ayrı ayrı olarak yekûn hanesinde ve bu yekûnların zimmet ve matlup bakiyelerinin yekûnlarını ayrı ayrı olarak bakiye hanesinde gösteren ve genellikle ayda bir tanzim edilen cetvel. Muzaaf usulde, her zimmet için bir matlup ve her matlup için bir zimmet olduğundan, mizanın gerek yekûn, gerek bakiye hanelerinin zimmet ve matlup yekûnları birbirine eşit olur.


monometalizm = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monométallisme § İngilizcesi : monometalism] Parada tek maden esası. Altın veya gümüş gibi münhasıran bir madeni esas sayan ve yalnız o madenin zarphanede zarp edilmesi usulü.


moratoryum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : moratorium § İngilizcesi : moratorium] Buhranlı zamanlarda bütün ülkeye veya bir kısmına ait olmak üzere borçların ödenmelerinin tecili.


muafiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exemption, franchise § İngilizcesi : exemption, franchise] Bazı şahısların, veya bir takım maddelerin ve emtianın kanun hükümleri ile resim ve vergiden devamlı veya muvakkat olarak af ve istisna edilmesi. Bazı belirli ahvalde sigcrtacınm zayiatın tazmin ile mükellef tutulmaması. genel avarya ne kadar az olursa olsun, sigortacı tarafından tazmin edilir. Özel avaryada sigortacının zayiatı tazmin etmesi için bu zayiatın belirli bir haddi bulunması icab eder.


muamele vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt de transaction § İngilizcesi : transaction tax] işlem vergisi, gider vergisi.


muavin defter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grand livre auxiliaire § İngilizcesi : subsidiary ledger] Muhasebede yardımcı defter.


muayene = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inspection § İngilizcesi : inspection] Kontrol, muayene, murakaba, teftiş.


mübadele vasıtası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intermédiaire de l’echange § İngilizcesi : medium of exchange] Paranın dört fonksiyonundan biri tedavül vasıtası olma hassası.


mubayaa emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre d’achat § İngilizcesi : purchase order] Satın alma emri. Belirli malların şahsa teslimi için verilen emir.


mücbir sebep = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : force majeure § İngilizcesi : act of god] Haricî bir tesirden ileri gelen. Önceden nazara alınmasına olanak bulunmayan hadise. Tabiî kuvvetlerden veya üçüncü bir şahsın fiilinden ileri gelen hadise. İnsan gücünün ve aldığı tedbirlerle önüne geçemediği ahval ve hadiseler. Sözgelimi hamule senedindeki esbabı mücbire kaydının anlamı da denizde muhatara ve tehlikelerin insan kudretinin kontrol ve mümanaatının dışında olduğunu ifade etmesidir.


mücehhez = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : armateur § İngilizcesi : shipowner] Sahibi olduğu veya başkasına kiralayıp mürettebat ve her türlü malzeme ve teçhizatı ikmal ederek denize açılabilecek bir hale getirdiği bir gemiyi işleten veya bir başkasma kiraya veren kimse.


mudi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déposant § İngilizcesi : depositor] Para yatıran, bankaya para tevdi eden kimse.


müdür = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : directeur § İngilizcesi : director] Bir teşekkülün idare mesuliyetini deruhte eden, üzerine alan kimse.


müeccel borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt à terme § İngilizcesi : deferred liability] Uzun vadeli borç.


müeccel para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : paiement echelonnés § İngilizcesi : deferred annuity] Belirli bir müddetin bitiminden sonra tediye edilmeğe başlanacak para. Şarta bağlı senelik taksit.


müessis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fondateur § İngilizcesi : founder] Bir teşekkül, bir kurum, bir varlık kuran vucuda getiren kimse.


müessis hisse senetleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : parts de fondateurs § İngilizcesi : founders shares] Tesis hizmeti karşılığı olarak temettüe iştiraki temin eden nama muharrer hisse senetleri. Sahibine, sermaye ve idareye iştirak hakkı vermez.


müessise verilen para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avancement à fondateur § İngilizcesi : promotion money] Kurucu payı olarak müessislere verilen avans.


müeyyet akreditif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de crédit confirmé § İngilizcesi : confirmed lettre of credit] Muhabir bankaların mesuliyet ve taahhüt altına girdiği akreditif.


müfettiş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inspecteur § İngilizcesi : inspector] Işlemleri, hesapları tetkik ve kontrol ve teftiş eden kimse.


müflis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : failli § İngilizcesi : bankrupt] Borçlarını ödemeye ve taahhütlerini ifaya muktedir olamayan. İflâsına hüküm olunan firma veya şahıs.


muhabir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : correspondant § İngilizcesi : correspondant] Ticari münasebat dolayısiyle muhaberede bulunulan kimse.


muhabir banka = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque orrespondante § İngilizcesi : correspondent bank] Bir bankanın, gerek ülke içinde, gerekse ülke dışmda münasebette bulunduğu banka.


muhammin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : estimateur, appréciateur § İngilizcesi : valuer] Bir şeye fiyat veya kıymet takdir eden kimseMenkul veya gayri menkulün değerini tahmin etmek ve hesaplamak için tâyin edilen ihtisas sahibi kimse.


muhasebe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tenue de livre § İngilizcesi : bookkeeping] Kurumların bütün işlemlerini tespit için tutulması gereken defterlerle tatbiki gereken kural ve ilkeler ilmi.


muhasebe değeri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : evaluation comptable § İngilizcesi : accounting valuation] Değerlerin ve her türlü masrafların para ile ifade edilen değeri, maliyeti.


muhasebe dışı envanter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inventaire hors comptable § İngilizcesi : physical inventory] İşletmede mevcut her türlü menkul ve gayri menkullerin sayma, tartma, ölçme suretiyle yapılan maddî envanter.


muhasebe el kitabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : memorial § İngilizcesi : accounting] Muhasebe usul ve sistemlerinden bahseden kitap veya rehber.


muhasebe ilkeleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : principes de la comptabilité § İngilizcesi : accounting principles] Muhasebenin teorik ve pratik temellere istinat eden doktrin.


muhasebe işlemleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transaction comptable § İngilizcesi : accounting transaction] Muhasebe kayıtlarına intikal edecek her türlü işlemlerdir. Amortisman, maliyet, münakale, düzeltme işlemleri gibi.


muhasebe kontrolü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : control de la comptabilité § İngilizcesi : accounting control] Hesabın sıhhatini, doğruluğunu, intizamını kontrol için yapılan işlem.


muhasebe memuru = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : teneur de livres § İngilizcesi : bookkeeper] Muhasebe defterlerini tutan, kayıtlarını işleyen memur.


muhasebe mütehasssısı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expert comptable § İngilizcesi : chartered accountant] Muhasebe vaziyet, teşkilât ve muamelâtı hakkında bilgi sahibi olan ve bu mevzuda tetkikat yapıp rapor veren kimse.


muhasebe sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système de la comptabilité § İngilizcesi : accounting system] Hesapların tasnifinde, defterlerde ve işlemlerinde kabul edilen usul.


muhasebe ünitesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unité comptable § İngilizcesi : accounting unit] Bir muhasebe sistemine mevzu olan kurum, teşebbüs, fabrika, ilh. . . gibi şeyler.


muhasebe usulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procédé de la comptabilité § İngilizcesi : accounting procedure] Muhasebedeki kayıt usulleri, bir muhasebe sisteminde carî olan günlük kayıt metodları.


muhasebeci = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptable § İngilizcesi : accountant] Muhasebeyi idare eden, muhasebe ilminde ihtisas sahibi olan kimse.


muhasip = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptable § İngilizcesi : accountant] Muhasebede ihtisası olan kimse. Hesap uzmanı. genel mânada muhasebe servisinde maaşla istihdam edilen kimse. Daha dar mânada küçük ve orta büyüklükte bir teşebbüste yalnız olarak veya defter tutan muhasebe memurları yardımı ile veya büyük teşebbüste muhasebenin bir kısmını tutabilecek evsafı haiz bulunan memur.


muhatap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tiré § İngilizcesi : drawee] Senet, poliçe, çek bedelini tediye edecek kimse.


muhatara, tehlike = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : risque § İngilizcesi : risk] Sigorta edilen kimsenin maruz bulunduğu ve sigortacının da sözleşme hükümlerine göre tazminini taahhüt ettiği zarar ve ziyan.


muhtar tarife = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autonome système § İngilizcesi : autonomous tariff system] Tamamen teşrii organın vücude getirdiği tarife olup Ticari anlaşmalara istinat etmemektedir.


muhtasar bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan condensée § İngilizcesi : condensed balance sheet] Malî durumun muhtasar bir manzarasını gösteren bilanço.


muhtasar bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan condansé § İngilizcesi : condensed balance sheet] Kendilerine bağlı hesaplar birleştirilmek suretiyle genel bir kaç hesaba inhisar ettirilen bilanço.


muhtıra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mémorandum § İngilizcesi : memorandum] Her hangi bir işlem hakkında muhtasar ve yazılı not.


mühür = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sceau § İngilizcesi : seal] Firmanın, sahibinin ismini taşıyan damga.


mukabil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contre § İngilizcesi : contra] Diğer taraf, karşı, zıt.


mukabil dâva = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pretention opposée § İngilizcesi : counterclaim] Dâva edilen kimsenin açtığı mukabil dâva.


mukabil hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de contre partie § İngilizcesi : contra account] Birbirini ifna yok edici hesaplar.


mukabil teminat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contre garantie § İngilizcesi : counter guaranty] Rucua kefilBorçludan alacağmı alamayan kefile kefalet eden kimse. Bankaların verdikleri teminata mukabil bu teminatı sağlamlaştırmak için elde ettikleri mukabil teminat.


mükâfat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prime § İngilizcesi : premium] Sigorta ettirenin ödediği ücret. Hisse senetlerinin ihraç fiyatmdan fazla kıymet kazanmaları. İkramiye, prim.


mukayeseli bilançolar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilans comparés § İngilizcesi : comparative balance sheets] Bir şirketin, bir kurumun , bir bankanın muhtelif tarihli bilançolarının veya muhtelif teşekküllerin aynı tarihi taşıyan bilançolarınm birbiri ile mukayeseleri.


mukayeseli bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilans comparés § İngilizcesi : comparative banlance sheet] Mukayese ve mütalâayı kolaylaştırmak üzere birbirlerine benzeyen unsurları ve hesapları birbiri arkasına sıralanmış bilanço.


mükerrer sigorta, reasürans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réassurance § İngilizcesi : reinsurance] Bir sigortacının bizzat sigorta ettiği tehlikeleri kısmen veya tamamen başka bir sigortacıya sigorta ettirmesi. Son zamanlarda tehlikelerin sigorta şirketleri arasında taksimi işi çok ilerlemiş ve bu suretle reasürans, her nevi sigorta işlemlerinin günden güne inkişafında sebep haline gelmiştir. Tehlike büyük olunca bunun bir kısmı bir mükerrer sigortaya devir edilmekte, o da kendisine devir edilen Bu kısmı diğer mükerrer sigortacılarla paylaşmaktadır. Reasürans ya nisbî (Réassurance au Prorata) olur veya bir hadden sonra reasürans (Reassurance au second risque) şeklinde olurNisbî reasüransta sigortacı temin ettiği tutarın Sözgelimi beşte birisine kadar olan kısmını ödemekle mükellef olur. Ve beşte dördünü mükerrer sigortacıya devreder. Bu taktirde, sigortacı ile mükerrer sigortacı vuku bulacak zararı 1/5 ve 4/5 nisbetinde öderler. Bu hadden sonra reasürans halinde sigortacı Sözgelimi 20. 000 liralık bir sigortada 5. 000 liraya kadar olan zararı bizzat öder ve zarar 5. 000 lirayı tecavüz ettiği taktirde 5. 000 lirayı yine sigortacı ve fazlasını da mükerrer sigortacı tazmin eder.


mükerrer vergi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : double impôt § İngilizcesi : double taxation] Bir vergi matrahının aynı ülkede veya iki ayrı ülkede iki defa vergiye tabi tutulması.


mülk hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriété, patrimoine § İngilizcesi : property] Emlâk, arazi, menkul, gayri menkul mallar, mülkiyet mevzuuna girebilen maddî eşya ile bütün haklar. Mamelek.


mülk sahibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriétaire § İngilizcesi : proprietor, freeholder] Mülkiyet hakkına sahip kimse. Toprak ve binaya malik olan.


mümessil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : représentant § İngilizcesi : representative] Başkası namına mal satmağa memur kimseMümessilin, ekseriya, acentenin olduğu gibi, memuru, mağazası ve malı bulunmaz.


münakale = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : virement § İngilizcesi : clearing] Bir tutarın bulunduğu hesaptan başka bir hesaba geçirmek için yapılan işlem. Aynı bankada hesaplan bulunan iki şahıs birbirine yapacakları tediyeleri bankaya emir vererek münakale suretiyle yaptırırlar.


münakaşa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : adjudication § İngilizcesi : submission] Devlete veya özel bir kuruma aît hizmetin ifasına en ehven şartlarla talip olan kimseye vermek suretiyle yapılan işlem.


münasefe hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte à demi § İngilizcesi : joint account] Kâr ve zararı münasefeye tabi olmak üzere bir banka veya bir kurumun bir ticarethane ile giriştiği Ticari işleme özgü olarak açtığı hesap.


murabaha = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usure § İngilizcesi : usury] Kanunî haddinden fazla fahiş faiz alma.


murahhas âza = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : directeur gérant § İngilizcesi : managing director] Anonim şirketlerde idare meclisinin kararı ile kendisine idare yetkisi verilen kimse.


murakaba = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : audition, vérification § İngilizcesi : audit] Hesapları teftiş ve kontrolMüfettiş ve mürakipler tarafından hesap ve işlemlerin yolunda cereyan edip etmediğini tetkik.


murakıp = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vérificateur § İngilizcesi : auditor] Müfettiş. Hesap işlerini murakabe için görevlendirilen murakıp.


murakıp raporu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rapport de vérificateur § İngilizcesi : audit report] Murakıplar tarafından idare meclisine veya genel hey’ete verilen rapor.


mürekkep iskonto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : escompte composé § İngilizcesi : compount discount] Müstakbel ödeme veya ödemelerin fazlası, bugünkü değerlerinin üstünde olarak yapılması.


murs il = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expéditeur § İngilizcesi : forwarding agent] Satılmak veya diğer sebeplerle başkasına mal gönderen kimse.


mürselunileyh = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : destinataire, receveur § İngilizcesi : recipient, receiver] Kendisine mal gönderilen kimse. Malı almağa yetkili olan şahıs.


müruriye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : péage § İngilizcesi : toll] Geçiş resmi. Gemilerin kanaldan, vasıtaların köprüden geçerken ödedikleri para.


müruru zaman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prescription § İngilizcesi : prescription] Kanunun tâyin ettiği koşullar dairesinde belirli bir müddet geçtikten sonra bir mükellefiyetten kurtulma keyfiyeti.


musaddak çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque certifié § İngilizcesi : certified check] Bir banka tarafmdan, karşılığı mevcut olduğu tastik edilen çek. Vizeli çek.


müsadere = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : confiscation, saisie § İngilizcesi : confiscation] Bir kimsenin mallarına Hükûmet tarafından el konması.


müsadere zaptı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : note de saisie § İngilizcesi : seizure note] Kaçak veya gümrüğe tabi eşyanm müsaderesinde doldurulan formül.


müşavir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conseiller § İngilizcesi : adviser] İhtisasa taallûk eden hususlarda mütalâa beyan edebilecek kabiliyette olan kimse.


müseccel hisse = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action inscrit § İngilizcesi : inscirbed stock] Hisse senedi çıkanlmayarak hissedarların isimlerinin bir deftere kayıd ve tescil edilmesi.


müstahdem, işçi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ouvrier, employée § İngilizcesi : workman] Çalışan kimseÜcret, aylık karşılığında çalıştırılan kimse.


mustasıl = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : producteur § İngilizcesi : producer] Bir maddeyi imal, üretim eden, meydana getiren kimse.


müstehlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consommateur § İngilizcesi : consumer] Yiyecek ve diğer mal ve eşyayı sarf ve tüketim eden kimse.


müştemilat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agencements § İngilizcesi : fixture] Mütemmim cüzü, teferruat.


müşterek bilanço, malî durum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilans réunis et situation financière § İngilizcesi : combined financial statement] Aktif, pasif, gelir ve giderlerin bilançoda gösterilmesi.


müşterek borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsabilité solidaire § İngilizcesi : joint liability] Aynı nisbette borç. Müteselsil mesuliyet.


müşterek hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte indivis ou collectif § İngilizcesi : undivided account] Aralarındaki şirket dolayısiyle bir takım mudiler namına açılan, ya bütün mudilerin birlikte veyahut hepsini temsilen vekiller tarafından para çekebilecekleri hesaptır.


müşterek sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : double assurance § İngilizcesi : joint insurance] Bir malın birden fazla sigortacı tarafından sigorta edilmesi.


müşteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : client, acheteur § İngilizcesi : buyer, customer] Bir şeyi satın alan kimse. Aynı ticarethaneden mal almayı veya daima aynı avukata, doktora ilh. . müracaat etmeyi adet edinmiş kimseye de müşteri denir.


mutabakat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accord § İngilizcesi : balancing] Defter, cetvel, hesaplar arasında uyarlık temin etme. Belirli bir zaman sonunda elde edilen kâr ve zararı tesbit etmek üzere kurum tarafından muzaaf usule göre zimmet ve matlup kısımların kapatılması ve mutabakat temin olunması.


müteahhit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entrepreneur § İngilizcesi : contractor] Belirli bir bedel karşılığında ve belirli bir zaman zarfında Devlete veya efrada ait bir hizmetin ifasını veya belirli bazı madde ve eşyanın sözleşme ile üstüne almış olan kimse.


mütedavil kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeurs réalisables § İngilizcesi : current asset] Kısa bir zamanda kolaylıkla paraya çevrilebilecek olan kıymet.


mütedavil sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de roulement § İngilizcesi : rolling funds] Malzeme, ham maddeler satın alınması, maaşlar, masraflar gibi Ticari, sınaî bir kurumun carî masraflarına karşılık olarak daima sarfa hazır olan para.


mütemmim nakit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie d’appoint § İngilizcesi : odd money] Alacaklının mahdut miktarda kabulüne mecbur olduğu nakitEsas naktin (monnaie normale) zıddıdır.


müteneffi, lehdar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéficiaire, § İngilizcesi : beneficiary] Sigorta poliçesinden, senetten ve emsali kıymetlerden faydalanan kimse.


müterakim kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéfices accumulés § İngilizcesi : accumulated income] Hissedarlara henüz dağıtılmamış olan safî kâr.


müterakim temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividend accumulé § İngilizcesi : accumulated dividend] Vadelerinde hissedarlara dağıtılmayarak ve şirketin borcu olarak müteakip senelerde dağıtılmak üzere muhafaza edilen birikmiş temettüler.


müterakim temettü, dağıtılmamış temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividend non distribué § İngilizcesi : accumulated dividend] Vadesinde dağıtılmayan ve şirketin borcu olarak istikbalde dağıtılacak olan birikmiş temettü.


müteşebbis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entrepreneur § İngilizcesi : entrepreneur] Bir işin mesuliyeti, teşkilât, idare ve riskini üzerine alan şahıs.


müteselsil borçlular = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débiteurs solidaires § İngilizcesi : joint debtors] Alacaklıya karşı borcun tamamından müteselsil mesul olan kimseler.


müteselsil kefalet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garantie solidaire § İngilizcesi : joint guaranty] Borçlu ile birlikte borcun ödenmesini taahhüt etme. Alacaklı dilerse borçluya, dilerse kefile müracaat edebilir.


müteselsil kefil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garant solidaire § İngilizcesi : joint garantor] Borçlu ile birlikte borcun ifasını müşterek ve müteselsil kefil sıfatiyle deruhte eden kimse.


mütevelli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandataire § İngilizcesi : trustee] Yeddiemin, mutemet.


mutlak mesuliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsabilité absolue § İngilizcesi : primary liability] Bir senet borcunu tediye etmekle mükellef olanın mesuliyeti veya borcu.


muvakkat aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif transitoire § İngilizcesi : deferred charges] Müteakip bilanço senesine ait olmak üzere cârî yıl içinde ödenen masraflar mecmuu. Peşin ödenen masraflar gibi.


muvakkat anlaşma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accord provisoire § İngilizcesi : modus vivendi] İki ülke arasındaki muvakkat mahiyette gümrük ve ticaret anlaşmaları.


muvakkat bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan provisoire § İngilizcesi : temporary balance sheet] Tadil veya tanzim edilmesi icap eden hesapları içeren bilanço.


muvakkat bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan provisoire § İngilizcesi : preliminary balance sheet] Hesapların iptidaî vaziyetini görüp kesin bilançoya esas olacak münakaleler yapılmak üzere çıkarılan vaziyet.


muvakkat fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture provisoire § İngilizcesi : provisional invoice] Bilâhare kesin faturada tashih ve ikmal edilmek üzere bazı unsurları ihtiyat kaydiyle doldurulan veya açık bırakılan fatura. Sözgelimi, mal, yükleme mahallindeki vezni üzerinden (sur poids d’embarquement) satılmış ise bu vezin malûm olduğundan kesin fatura tanzim edilebilir. Şayet, mal boşaltma yerindeki vezin üzerinden (sur poids de débarquement) satılmış ise malın vezni ancak yerine vasıl olduktan sonra malûm olacağından, ilk önce malın yükleme yerindeki vezni üzerinden muvakkat fatura tanzim edilir. Mal yerine gidip de alıcıya teslim edildiği zaman muvakkat faturaya nazaran çıkacak noksanı nazarı itibare alarak tanzim edilen faturaya da son fatura, (Facture finale - final incoive) denir.


muvakkat hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de passage, provisoire, transitoire § İngilizcesi : suspense account] Gelip geçici bir müşteri veya devamlı ve tevali etmeyen işlemlere ait olup kısa zamanda kapatılmak üzere açılan hesaba denir. Bir müşterinin bir banka ile borsa işlemi yapması, bir iki defa senet kırdırması, tahsile senet vermesi gibi.


muvakkat kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : admission temporaire § İngilizcesi : temporary admission] Gümrüğe tabi malları bir müddet için ülkeye kabul edip bil’ahare bunları aynen veya şekillerini değiştirerek ihraç etme.


muvakkat makbuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : titre provisoire § İngilizcesi : scrip] Hisse senedi veya tahvillere talip olanlara veya bedelinin bir kısmını yatıranlara verilen muvakkat vesika.


muvakkat tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat provisoire § İngilizcesi : bond certificate] Henüz basılmamış tahvillere mukabil hamillere verilen muvakkat belge.


muvakkat ve mptavassıt hesaplar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptes provisoire et intermédiaire § İngilizcesi : clearing accounts] Zaman zaman başka hesaplara nakledilmek üzere muvakkat surette bu hesapta bekletilen hesaplar.


muvazaa senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effet de complaisance § İngilizcesi : accommodation bill] Hatır senedi. Gerçek duruma uymayan, sırf bir kimseye kredi temini maksadiyle tanzim edilen yapma senet.


muvazene temettüü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividend equilibrant § İngilizcesi : equalizing dividend] Temettü tarihlerinin değişmesi dolayısiyle husule gelen haksızlığı giderici temettü.


müvekkil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : client § İngilizcesi : client] Bir avukat, veya müteselsil tâyin veya tevkil eden kimse, ticarette müşteri mânasında kullanılır.


muzaaf usul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptabilité en partie double § İngilizcesi : double entry] Dört aslî sistemi içine alan bir muhasebe kayıt sistemi. Sermaye hesabı, kıymet hesabı, şahıs hesabı, netice hesabı gibi hesaplara istinat eder. Karşılıklı iki hesabın işleyiş esası.


muzaaf usul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptabilité en partie double § İngilizcesi : double entry] Her hangi bir hesap muamelesini yalnız bir taraflı olarak kayıt etmeyip muamelenin neticesini gösterecek surette aynı zamanda iki hesaba birden kayıt edilen ve bu suretle kontrolünü kolaylaştıran muhasebe şekil ve usulü. Bütün işlemler bir hesabın zimmetine mukabil diğer bir hesabın matlubuna geçirilmesi usulü.


müzayede = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enchère § İngilizcesi : bid] Bir şeyin, en yüksek fiyatı verene satılmak üzere umuma aleni olarak satılığa çıkarılması.


nafia işleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : travaux publics § İngilizcesi : public works] Yollar, köprüler, limanlar gibi âüyiik işler yapılması.


nakdî idahe siyâseti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : politique de la monnaie dirigée § İngilizcesi : politics of currency managment] fiyatların seviyesini büyük temewüçlerden ve binnetice piyasayı buhranlardan vikaye maksadiyle mevcut paranın iştira kuvvetini istenildiği gibi sevk ve idare etmeği tavassur eden siyaset.


nakdî teminat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garanti pecuniaire § İngilizcesi : pecuniary garanty] Nakdin, teminata karşılığı olarak kullanılması.


nakil şekli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mode de transport § İngilizcesi : mode of conveyance] Bir eşyanın nakli için kabul edilen vasıtanın mahiyeti.


nakil vasıtaları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : moyens de transport § İngilizcesi : means of transportation] genellikle kara nakil vasıtaları kastedilir.


nakil, nakliye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transport § İngilizcesi : conveyance, removal] Bir maddenin bir yerden başka bir yere götürmek hususunda kullanılan genel tabir.


nakit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de caisse § İngilizcesi : cash account] Para hesabı. Tahsil ve tediye edilen paralara ait hesap.


nakit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie § İngilizcesi : coin, money] Hükümet tarafından tedavüle çıkarılan madenî para. Mübadele vasıtası. Eşyanın kıymetini ölçmeğe yarayan madenî veya kâğıt para.


nakledilecek hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : absorption de compte § İngilizcesi : absorption account] Bakiye itibariyle diğer hesaplara nakledilmesi gereken madde.


nakletme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expédition, envoi § İngilizcesi : forwarding] Malları müşterilerine veya sair bir yere gönderme.


nakliyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transportation § İngilizcesi : transportation] İnsan veya eşyanın muhtelif nakil vasıtaları ile bir yerden diğer bir yere taşınması.


nakliye acentesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agent expéditeur § İngilizcesi : forwarding agents] Ticaret eşyasının sevk edilmesi işi ile uğraşan müteahhitler ve komisyoncular.


nakliye senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de voiture § İngilizcesi : way bill] Eşyayı gönderen tarafından iki nüsha olarak tanzim edilen ve bir nüshası nakliyeci tarafından imza edilen makbuz.


nakliye, nakil ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de transport § İngilizcesi : carrying expenses, cost of transport] Bir malı bir yerden diğer bir yere taşımak için verilen para. Demiryolu ve diğer kara nakil vasıtalarının eşyayı taşıma ücreti olarak aldıkları para.


nakliyekÛn = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : report § İngilizcesi : total brought forward] Bir sahifenin veya bir sütunun sonunda toplanıp diğer sahife veya sütunun baş tarafına geçirilen yekûn.


nama muharrer = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nominatif § İngilizcesi : to order] Bir hisse senedine hamilinin isminin yazılmış olması.


nama yazılı hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : titres nominatifs § İngilizcesi : registered stocks] Hisse senedinin mülkiyetini göstermek üzere sahibinin isminin tescil edilmesi. Şirketin pay defterine yazılması ve hisse senedinin üstünde bulunması.


nama yazılı koneşmento = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : connaissement nominatif § İngilizcesi : straight bill of lading] Gönderilenin adına tanzim edilmiş koneşmento olup ciro ile devir edilemez.


nama yazılı tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation nominatif § İngilizcesi : registered bond] Sahibinin ismi tescil edilmiş bulunan tahvil.


namına = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au nom de § İngilizcesi : nominee] Başkası namına işlemde bulunan vekil veya mümessil.


namına imza etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consresignature § İngilizcesi : countersignature] Haiz olduğu şifahî veya yazılı selâhiyete istinaden başkası adına imza etmek.


navlun = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fret, nolis § İngilizcesi : freight] Bütün bir seyahat veya belirli bir müddet için veya tamamen kiralanan bir geminin kirası olarak gemi sahibine verilen para. Denizde yapılan nakliyat ücreti.


navlun faturası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture de transport § İngilizcesi : freight invoice] Koneşmento ile beraber ibrazı gereken fatura.


navlun sözleşmesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affrètement, charte partie § İngilizcesi : affreightment] Bir gemi sahibi ile bir gemi kiralayan kimse arasmda mutabık kalman fiyat karşılığında belirli bir müddet veya belirli bir seyahat için varılan anlaşma hususunda aktedilen sözleşme.


navlunu ödenmiş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : franco, port payé § İngilizcesi : freight free] Nakledilmek istenen bir emtianın masrafının ödenmiş olması.


nazaran = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vue, considération, en ce que concerne § İngilizcesi : considering, in consideration, with regard to] Diğer bir hale göre.


nazarı dikkate almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prendre en considération, tenir compte de, avoir égard à § İngilizcesi : to show regard to] Her hangi belirli bir husus için diğer bir vaziyeti de nazarı itibare almak.


nazım hesaplar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte d’ordre § İngilizcesi : order accounts] Fiilen yapılmış bir muamelenin neticesini göstermeyip diğer hesapların intizam ve insicamını temine, diğer hesaplardaki bazı işlem veya malûmatı ayrıca cem ve tevhide yarayan hesaba denir.


nazım hesaplar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte d’ordre § İngilizcesi : suspense account] Bilfiil yapılan bir alış verişin neticesini göstermeyip sırf muhasebe icabı olarak açılan ve değerlerin izini takip edebilmek için ihdas edilen itibarî hesaplar.


nehir nakliyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transport fluvial § İngilizcesi : river transport] Büyük nehirlerde eşyaların nehir yolu ile nakledilmesi.


nehir yolu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cours d’eau, voie fluviale § İngilizcesi : water way] Eşyaların nakline müsait olan büyük nehirler.


net fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix net § İngilizcesi : net price] Bütün masraflar tenzil edildikten sonra elde edilen safî fiyat.


net gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu net § İngilizcesi : disposible income] Vergiler çıktıktan sonra kalan safî gelir. Maaş, ücret, masraf ve vergilerden geri kalan kısım.


net, neto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : net § İngilizcesi : net] Safî ve safî vezin anlamına gelen beynelmilel bir tabirdir.


netice = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : résultat § İngilizcesi : result] Bir muamelenin sonunda elde edilen sonuç.


netice hesapları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de résultats § İngilizcesi : nominal account] Kâr ve zarar hesabına nakledilecek safî netice. Gayri şahsî hesap.


netice itibariyle = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par suite, en conséquence § İngilizcesi : in consequence] Hülâsa olarak.


neticede = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en terminant § İngilizcesi : in conclusion] İşin sonu olmak üzere.


nevi, cins = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : art, sorte § İngilizcesi : kind] Bir emtianın mahiyeti, kalitesi.


nezaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : surveillance § İngilizcesi : watch] Yapılan bir işi takip ve kontrol etmek.


nezdindeki hesabımız = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte nostro § İngilizcesi : nostro account] Bir şirketin diğer bir şirket nezdindeki hesabı.


nezdinizdeki hesapları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte loro account § İngilizcesi : loro account] Bir şirketin diğer şirketteki üçüncü şirkete ait hesabı.


nihaî = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : définitif § İngilizcesi : définit] Bir şeyin, bir mevzuun son safhası, kat'î neticesi.


nihaî hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte final § İngilizcesi : final account] Hesabın son netice ve safhası.


nihaî makbuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : quittance finale § İngilizcesi : final receipt] Muvakkat makbuzdan sonra hesabın son neticesinde verilen kesin makbuz.


nisap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : quorum, nombre suffisant § İngilizcesi : quorum] Yeter sayı. Bir toplantıda müzakerenin yapılabilmesi için kanun, nizamname ve talimatnamenin gerektirdiği sayıda üyenin mevcut bulunması.


nisbet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux § İngilizcesi : rate] İki şey arasında kıymet ve muadeleti bildiren ölçü. Faiz nisbeti.


nisbet üzere = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prorata, à proportion § İngilizcesi : pro rata] Müsavi olarak. Mütenasip şekilde.


nisbetsiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disproportionné § İngilizcesi : disproportioned] Bir birine uygun olmayacak şekilde.


nizamname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : règlement administratif § İngilizcesi : by law] Tüzük, yönetmelik, iç talimatname.


noksan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : manquant § İngilizcesi : short weight] Mal tartısının veya sayısının defter kaydına veya vesikasındaki kayda nazaran eksik çıkan miktar.


noktai nazar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : point de vue § İngilizcesi : respect] Görüş zaviyesi.


nominal kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur nominale § İngilizcesi : face value, par value] Paraların, hisse senetlerinin, tahvillerin, Ticari senetlerin üzerlerinde yazılı değerleri.


normal aşınma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement normal § İngilizcesi : ordinary depreciation] Bir sabit tesisin normal olarak kıymet kaybetmesi.


normal fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix normal § İngilizcesi : normal price] Uzun bir devre zarfında teessüs eden fiyat.


normal kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur nominale § İngilizcesi : nominal value] Ekonomik kuvvetlerin tesis ettiği kıymetPiyasa fiyatlarını kendine çeken kıymet.


normal sıklet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poids normal § İngilizcesi : standard wight] Her şeyin belirli ağırlığı.


nota bene = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nota bene § İngilizcesi : nota bene] Okuyanın özellikle dikkatini çekmek üzere mektupların altına veya kenarına yazılan bir kaç satırlık haşiye. Hamiş. Şurasını unutmamalı ki.


noter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : notaire § İngilizcesi : notary] Mukavele, senet ve sair evrakı kanun nazarında muteber kılmak üzere resen tanzim ve tastik ederek bunlarm suretlerini nezdinde muhafaza eden resmî memur.


nüfus hüviyet cüzdanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bulletin de naissance § İngilizcesi : certificate of birth] Bir kimsenin kimliğini bildiren nüfus kütüğündeki kayıt sureti.


numara = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : numéro § İngilizcesi : number] Adet, rakkam.


numaralamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : numéroter § İngilizcesi : to number] Evraka veya sahifelere numara koymak.


numune = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echantillon § İngilizcesi : sample] Sipariş almak üzere malın alıcıya gösterilen parçası, eş veya örneği.


numune ile mal kabulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation § İngilizcesi : acceptance sampling] Büyük bir parti emteadan numune alıp muayene, tahlil ve evsafı tetkik edildikten sonra malın istenilen şartlara uygun olduğuna ve kabulüne karar verilmesi.


numune olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comme échantillon, à titre d’échantillon § İngilizcesi : as sample] Bir malın görülmek üzere numune gibi muhataba gönderilmesi.


numuneye göre = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sur échantillon § İngilizcesi : as per sample] Siparişlerin numuneye göre yapılması.


numuneye uygun = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre conforme à l’échantillon § İngilizcesi : to be up to sample] Örnek, mostra, parçaya mutabık bulunmak.


numuneye uygun olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : correspondre, être conforme à l’échantillon § İngilizcesi : to be up, equal to sample] Mübayaa edilen emtianın önceden verilmiş bulunan numuneye uygunluğuNÜSHA - Duplicata - Duplicate: Bir mektubun, bir evrakın aslından başka diğer bir sureti.


o esnada = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par interim § İngilizcesi : ad interim] O sırada vuku bulan. O esnada, geçici olarak.


objektif kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur objective § İngilizcesi : objective value] Piyasaya göre teessüs eden değer. Müşahhas değer.


obligasyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation § İngilizcesi : bond, obligation] Tahvil, borç, vecibe, taahhüt. Malî bir kurum, bir teşebbüs para tedarik etmek üzere ihraç ettiği tahvil.


obligasyon sahibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : porteur de l’obligation § İngilizcesi : bondholder] Tahvil hamili. Tahvil satın alan ve muhafaza eden kimse.


ödeme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payement, remboursement § İngilizcesi : redemption, discharge] Bir şeyin karşılığı olarak para ile yapılan tediye.


ödeme emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre de payement § İngilizcesi : order of payment] Müşterilerin bankalara belirli bir paranın tediyesi için verdikleri emirlerle bankaların veya ticarethanelerin aralarında teati ettikleri emirler.


ödeme günü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jour de payement § İngilizcesi : day of payment] Bir tutarın ödenmesi için tâyin edilmiş bulunan gün.


ödeme için ibraz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : présentation pour payement § İngilizcesi : presenting for payment] Poliçenin hamili tarafmdan ödeme gününde muhataba ibraz edilmesi.


ödeme kabiliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solvabilité § İngilizcesi : solvency] Bir kimsenin bütün borçlarını karşılamağa muktedir olması hali.


ödeme kolaylığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facilité de payement § İngilizcesi : easy payment] Tediyede yapılan kolaylık.


ödeme koşulları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conditions de payement § İngilizcesi : terms of payment] Ödemede her hangi bir sebeple bazı şartların kabul edilmiş olması.


ödeme müddetinin uzatılması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prorogation de délai, répit § İngilizcesi : delay of payment] Muhataba bir kolaylık olmak üzere, vaktinde ödenmemesi halinde müddetinin başka bir tarihe ertelenmesi.


ödeme taahhüdü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : engagement de payer § İngilizcesi : liability to pay] Her hangi bir borcu zamanında ödemek için ileri sürülen taahhüt.


ödeme talebi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : demande de payement, invitation à payer § İngilizcesi : request to pay] Ödenmesi gereken bir tutarın muhatabından ödenmesinin istenilmesi.


ödeme tarihi, vade = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : terme, date de payement, echéance § İngilizcesi : term of payment, maturity] Bir paranm, bir poliçenin ödenmesi için tesbit edilen zaman, tarih.


ödeme vaadi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : promesse de payement § İngilizcesi : promise to pay] Alıcı ile satıcı, borçlu ile alacaklı arasında paranın müstakbel bir tarihte veya belirli bir günde ödeneceğinin vaad edilmesi.


ödeme yeri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lieu de payement § İngilizcesi : place of payment] Bir paramn tediyesi için tesbit edilmiş olan mahal.


ödemede gecikme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retard de payement § İngilizcesi : delay of payment] Mutabık kalındığı tarihte veya vadesinde ödemesi yapılamayalı.


ödemede gecikmiş olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre en retard pour le payement § İngilizcesi : to be in arear with the payment] Ödemenin vaktinde yapılamaması.


ödemeli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remboursement § İngilizcesi : reimbursement] Tediye karşılıklı olma.


ödemeli gönderme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : envoi contre remboursement § İngilizcesi : package payable on delivery] Gönderilen bir malın bedelinin tediyesi şartiyle teslimi. genellikle posta ile gönderilen mallara tatbik olunur.


ödemenin inkitaa uğraması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : suspension, cessation de payement § İngilizcesi : suspension, stoping of ayment] Ödemeler sırasında bazılarının yapılamaması, gecikmesi hali.


ödemenin reddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : refus de payement § İngilizcesi : refusal to pay] Ödenmesi icap ettiği halde buna yanaşılmaması.


ödemenin tatili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : suspension de payement § İngilizcesi : suspension of payment] Ödemenin yapılamaması. Borcun ödenmesine son verilmesi. Bankalarm ve diğer kurumların tediyeyi tatil etmeleri.


ödemeye davet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire appel de fonds § İngilizcesi : to call for fonds] genellikle sermaye tezyidi hallerinde hissedarlara tediye talebinde bulunulması.


ödemeye muktedir olamamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : insolvabilité § İngilizcesi : insolvency] İcap ettiği halde lüzumlu tediyenin yapılamaması hali.


ödenebilir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payable § İngilizcesi : payable] Paranın ödenmesi mümkün. Tediye edilmesi kabil olan para.


ödenecek poliçe kabulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation de lettre de change § İngilizcesi : acceptance bill] Nihaî olarak bedeli ödenecek poliçenin kabul edilmesi.


ödenmemiş faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêt non payé § İngilizcesi : outstanding interest] Tedahüldeki faiz. Henüz ödenmemiş bulunan faiz.


ödenmemiş temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividend impayé § İngilizcesi : unpaid dividend] Bildirilen ve fakat ödenmemiş temettü.


ödenmesi gereken tutar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : le montant dû § İngilizcesi : the amount due] Vadesi gelen ve tediye edilmesi icap eden para.


ödenmiş sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital versé § İngilizcesi : paid up capital] Sermayenin ödenmiş kısmı. İdare meclisi tarafından ödenmesi kararlaştırılan ve sermayedarlar tarafından fiilen yatırılan kısım.


ödeyen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payeur § İngilizcesi : payer] Parayı ödeyen kimse.


ödünç alan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunteur § İngilizcesi : borrower] Borç para alan kimseye denir.


ödünç olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à crédit § İngilizcesi : upon credit, on credit] Paranın borç olarak alınması.


ödünç para veren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prêteur d’argent § İngilizcesi : lender] Mukriz. Parayı borç olarak veren kimse.


öğleden sonra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : de l’après midi § İngilizcesi : post meridian] Öğle ve akşam arasındaki zaman.


oglu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jeune fils § İngilizcesi : junior] Çocukların genci.


oktrua = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : octroi § İngilizcesi : town dues] Belediyelerce şehire giren bazı mallardan alınan vergi.


okunaklı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lisible § İngilizcesi : legible] Bir yazının ve emsalinin okunur bir şekilde olması.


olağan üstü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : extraordinaire § İngilizcesi : extraordinary] Normalin üstünde olan bir şey.


ölçme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mesurage § İngilizcesi : measuring, gange] Maddelerin kalınlığım, uzunluğunu ölçmek.


ölçü ile satmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vendre à la mesure § İngilizcesi : to sell by measure] Bir maddeyi adet, sıklet ile değil de ölçmek suretiyle satmak.


ölçü vahidi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unité de mesure § İngilizcesi : unit of measure] Ölçülerde vahidi kıyası olarak kabul edilen.


ölçülerin ayarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etalonnage § İngilizcesi : sealing] Aletin ayarının bozulup bozulmadığının anlaşılması için kontrolü.


ölü hesap= Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte mort § İngilizcesi : dead account] Hareket etmeyen, işleyemez hale gelen hesap.


omnîyum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : omnium § İngilizcesi : omnium] Bir sanat veya ticaretin bütün şubeleriyle birden meşgul olan şirket.


ön maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient prévisionnel § İngilizcesi : estimated cost] Tahmin edilen maliyet. Evvelden hesap edilen ön maliyet.


önem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : importance § İngilizcesi : importance] Bir şeyin ehemmiyeti, kıymeti.


oniki düzine = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grosa, grosse § İngilizcesi : gross] Her hangi bir eşyanm yüzyirmi dört adedi.


opozisyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : opposition § İngilizcesi : opposition] Muhalefet, itiraz, mümanaat. İsim vc nevi tâyin edilen bir senede ait kupon bedellerinin tediyesine ve zayi olan bir senedi alış veriş muamelesine engel olarak bunlar üzerindeki hukukun muhafazasını mümkün kılmak üzere gereken yerlere yapılan tebligat.


opsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : option § İngilizcesi : option] Bir malı belirli bir müddet zarfında belirli bir fiyata satın almak hususunda satıcı tarafından alıcıya verilen hıyar hakkı.


oran = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : proportion § İngilizcesi : proportion] Bir bütünün parçaları arasındaki münasebet, uygunluk.


örf ve adet hukuku = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clientele, usage § İngilizcesi : custom] Kuvvetini kanundan değil de teamülden alan kaideler. Yazılı hukukun aksidir. Bir meslek mensupları arasmda yerleşen adetlere, mesleki adetler denir. Ticari adetler de böyledir. Her hangi bir kaidenin örf ve adete istinat ettiğini kabul etmek için devamlı ve sabit olması ve hukukî mahiyette tanınması gerekir. .


orijinal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : original § İngilizcesi : first copy, original] Bir vesikanın, bir mektubun esas birinci nüshası.


orijinal fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture originale § İngilizcesi : oariginal invoice, original bindung] Satıcı tarafından tanzim edilip alıcıya gönderilen ve gümrük işlemlerine esas olan kesin ve gerçek fatura.


örnek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : spécimen § İngilizcesi : specimen number] Bir maldan alınan bir parça.


orta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mi § İngilizcesi : middle] Bazı kelimelerin başında bulunur orta mânasma gelir.


orta sınıf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bourgioisie § İngilizcesi : bourgeoisie] Sanat ve ticaret erbabı. Asilzadelerden ayrılan sınıf.


ortak, hissedar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : associé, adhérent § İngilizcesi : associate, partner] Bir işe, bir şirkete iştirak eden kimse. Bir şirkete sermaye koyan kimse. Hisse senetlerinin mülkiyetini iktisap eden.


ortaklık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association § İngilizcesi : co partnership] Hissedarlık, şeriklik. Bir şirketin hisselerine ve idaresine sahip olma. İki ve daha ziyade kimselerin emek ve mallarına müştereken İktisadî bir gayeye erişmek için akit ile birleşmeleri.


ortaklık şirketi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société en participation § İngilizcesi : private company] Hissedarlık veçhile şirket.


örtü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : couverture § İngilizcesi : cover] Bir malın üzerindeki kabı.


otarşi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autarchie § İngilizcesi : autarchy] İktisadî yeterlik. Bir ülkenin diğer ülkelere muhtaç olmadan yaşaması.


otarşi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autarchy § İngilizcesi : autarchy] İktisadî yeterlik. Bir ülkenin diğer ülkelere muhtaç olmadan yaşaması.


oturum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : séance § İngilizcesi : meeting, sitting] Meclis veya mahkemenin toplu hali, müzakerelerin devamı müddeti.


otuz günlük vade = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usance § İngilizcesi : usance] Otuz günlük vadeli poliçelerde kullanılır.


otuz günlük vade = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usance § İngilizcesi : usance] Ticarette kullanılan vade tabiri.


oy birliği = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unanimité § İngilizcesi : unanimity] Her hangi bir husus için birlikte varılan karar.


öz sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital net § İngilizcesi : net assets] Borçlardan geri kalan kısım.


özel avarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : particulier avarie § İngilizcesi : particular average] Özel avarya, büyük avaryadan sayılmayan ve yolculuğun mûtad külfetlerinden olmayan hasar ve masraflardır. Özel avaryanın gemiye ait olanı gemi sahibine, yüke ait olanı ise yük sahibine düşer.


özel mamuller = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : spécialité § İngilizcesi : speciality] Yalnız bir firma tarafmdan imal edilen madde ve eşya.


özel teşebbüs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entreprise privé § İngilizcesi : privât entreprise] Fertler tarafından girişilen ekonomik faaliyetler ile fertlerin birleşerek şirket halinde icrayi faaliyet etmeleri.


özel ticaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commerce privé § İngilizcesi : special commerce] Özel bir tarzda teşekkül etmiş bulunan Ticari bir teşekkül.


özel vekaletname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procuration spécial § İngilizcesi : special power of attorney] Yalnız bir muamelenin icrası için verilen yetkisi içeren vesika.


p. c. %, yüzde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pour cent § İngilizcesi : percent] Yüzde anlamına gelen fransızca pour cent tabirinin kısaltılmışı.


p. o. b. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : p. k. , boîte postale § İngilizcesi : post office box] İngilizce posta kutusu anlamına gelen tabirin kısaltılmışı.


p. r. = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : posta recommandée § İngilizcesi : registered letter] Taahhütlü anlamına gelen recommandée kelimesinin kısaltılmışı.


pahalı fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix élevé § İngilizcesi : high price] fiyatların yükselmiş olması.


pahalı para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie cher § İngilizcesi : dear money] Kuvvetli teminat karşılığında da olsa piyasadan ve bankalardan yüksek faiz vermeden temin edilemeyen para.


pahalılaşmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enchérir § İngilizcesi : to enhance the price] fiyatların lüzumundan fazla yükselmesi.


pahalılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cherté § İngilizcesi : dearness] Bütün fiyatların yüksek seviye arz etmesi.


pahalıya mal olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenir, coûter cher § İngilizcesi : to come to mach] Normal fiyat üstünde satın alma.


paket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : paquet, colis § İngilizcesi : parcel, package] İçine mal, eşya konulan sandık.


palanga = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : palan § İngilizcesi : block, block and set of pulleys] Gemide eşya yükleme ve boşaltılmasında kullanılan iki makara ve ipten mürekkep alet. Fransızcada sous palan veya marchandises sous palan tabiri ülkemizde sık sık kullanılmaktadır. Palanga altında teslim demektir.


panayır = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : foire § İngilizcesi : fair] Her hangi bir şehirde senenin belirli zamanlarda kurulan genel satış pazarları. Bazı panayırlarda yalnız numune teşhir edilir. Bunlara numune panayırları ve Ticari panayırlar Foires d’échantillons - Sample faire denir. Bu panayırlara iştirak eden ticarethaneler Stand denilen teşhir yerlerinde mallarının numunelerini, katalog, fiyat listesi ve emsali reklam vasıtalarım alıcılara arz ve tevzi ederler. Mal satmazlar, yalnız sipariş kabul ederler.


para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : argent, monnaie § İngilizcesi : money] Mübadele vasıtası olarak kullanmağa, eşyaların değerlerini ölçmeğe yarayan madenî veya kâğıt para.


para avansı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance de fonds § İngilizcesi : advance of money] Daha ziyade bankalar tarafmdan, bir teminat karşılığında müşterilerine verdikleri para.


para bolluğu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abondance de numéraire § İngilizcesi : abundance of cash] Para miktarının ihtiyaçtan fazla olması.


para cezası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amende § İngilizcesi : pecuniary] Yapılan bir yolsuzluk dolayısiyle ceza olarak ödettirilen para.


para darlığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pénurie monétaire § İngilizcesi : monetary stringency] Para miktarının piyasa ihtiyacmı karşılayamıyacak miktarda az olması.


para enflâsyonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inflation monétaire § İngilizcesi : currency inflation] Paranın ihtiyaçtan fazla olması.


para esası, para miyarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : elaton monétaire § İngilizcesi : standard of coin] Bir Devletin paralarına kıymet ölçüsü olarak seçtiği maden. Para miyarı ya altın veya gümüş olur. Yani vahit kıyasısı ya altından veya gümüşten yapılmış ve paraya miyar kabul edilen bu vahide nazaran diğer meskukâta sırf itibarî birer kıymet verilmiş bulunur. Para miyarı, bu iki madenden biri olduğuna göre kabul edilen para rejimi monometalism altın, yani altın miyarı rejimi veya monometalism - gümüş yani gümüş miyarı rejimi olur. Şayet, miyar olarak hem altın, hem gümüş seçilmiş ise bu rejime bimetalism yani çifte maden rejimi denir.


para hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de caisse § İngilizcesi : cash account] Peşin işlemlerde paranın tahsil ve tediyesi hareketlerini kayıt ve takip etmek üzere açılan kasa hesabı.


para ihtiyacı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : besoin d’argent § İngilizcesi : want of money] Alış veriş fazlalığı dolayısiyle paraya olan ihtiyaç.


para ittihadı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : union monétaire § İngilizcesi : monetary union] Bir kaç ülke arasmda paralarını belirli esaslara bağlamak üzere yapılan anlaşma.


para karşılıkları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reserve monétaire § İngilizcesi : monetary reserves] Tedavüldeki paranın karşılığı olarak muhafaza edilen külçe ve sikkeler.


para krizi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crise monétaire § İngilizcesi : monetary crisis] Para noksanlığı hasebile çekilen sıkıntı.


para nakil ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : change de place § İngilizcesi : agio] İskonto işlemlerinde bir bankanın başka bir şehirde tediye edilecek bir senedi tahsil için yapmağa mecbur olduğu masrafları karşılamak üzere aldığı ücret.


para piyasası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché monétaire § İngilizcesi : money market] Paraya ait bütün işlemlerin ceryan ettiği yer. Kambiyo işlemleri, menkul kıymetler alım satımı, sermaye hareketleri, külçe alıp satanların işlemleri ile ilgili piyasa.


para plâsmanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : placement de fonds § İngilizcesi : investment of money] Parayı işletilecek bir yere tahsis etmek.


para sıkıntısı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : embarras financier § İngilizcesi : financial difficulty] Yüksek faizle dahi olsa para tedarik etmekteki zorluk.


para sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système monétaire § İngilizcesi : monetary system] Bir milletin kabul ettiği para sistemi ile parası hakkında takip ettiği siyaset ve aldığı tedbirler.


para tedavülü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : circulation monétaire § İngilizcesi : circulation of money] Paranın alış veriş işlemlerinde kullanılması.


para tehacümü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : afflux d’argent § İngilizcesi : influx money] Ticari bir işlemden dolayı paranın belirli bir vasata akımı, hücumu.


para ünitesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unité monétaire § İngilizcesi : monetary unit] Para esası. Devletin paraya esas olarak aldığı altın veya gümüş gibi madenler.


paraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : paraphe § İngilizcesi : paraph] Bir ismin ilk veya ilk iki harfinden mürekkep olmak üzere atılan muhtasar imza. Mektubun ilk sahifesi imzalandıktan sonra suretleri paraf edilir.


paranın eczası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie divisionnaire § İngilizcesi : fractional money] Ufak paraSözgelimi bir liradan küçük olan kupürler.


parça başına çalışmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : travailler aux pièces, à forfait § İngilizcesi : to work by the job] Parça başına verilen bir ücret karşılığında iş yapmak.


parça mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises à la pièce § İngilizcesi : piece goods] Parça olarak satılan ve yapıldığı ham maddeye göre isim alan mallar. Halı, çini, mendil, tuhafiye eşyası gibi.


parite, nakit paritesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : parité monétaire § İngilizcesi : mint parity] Bir ülkenin madenî parasma, ayarına, ağırlığına göre diğer bir ülke parası ile verilen kıymet. Madenî paraların, maden külçesi olarak kambiyo fiyatları. Sözgelimi bir yabancı ülkenin para vahidindeki altım vücııde getirmek için kaç Türk altını lâzım olduğunu gösteren adet.


parke = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : parquet § İngilizcesi : station of stock, brokers] Borsa binası içinde mubayaacılara ayrılmış olan yer. Mubayaacıların toplanmasına da denir.


parti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lot § İngilizcesi : lot] Münferit bir kısım mal veya büyük bir mal mevcudunun kısımlarından biri. Bu kısımların eş veya birbirine müsavi olması şart değildir.


pasavan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : passavant § İngilizcesi : transire] Hudut mıntakalannda iki ülkenin arazisine serbestçe girip çıkmak için verilen vesika.


pasif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : passif § İngilizcesi : debts, liabilities] Belirli bir zamanda tesviyesi gereken borç ve taahhütlerin nakten tutarı.


patent, ihtira beratı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : brevet d’invention § İngilizcesi : patent] Sanayie ait her nevi ihtira, keşif ve İslâhatta bulunan kimselerin bunlardan istifade etmek hususunda haiz oldukları hakkı tastik ve kendilerine hasreden Devlet tarafından verilmiş vesika.


patente verilen para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits d’auteurs, redevance § İngilizcesi : royalty] Maden sahibine imtiyaz mukabili verilen paraPatent sahibine verilen ücret. Naşir tarafından ödenen telif hakkı.


patron = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : patron § İngilizcesi : employer] Fabrika veya ticarethane sahibi.


pay defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livre des parts § İngilizcesi : stock register] Nama yazılı hisse senetlerinin kayıtlı bulunduğu defter.


pazar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bazar § İngilizcesi : bazaar] Belirli bir günde alıcılarla satıcıların toplanarak alış veriş ettikleri yer.


pazarlık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négociation, marchander § İngilizcesi : bargain] Esham ve tahvilat alım ve satım işlemleri. Bir şeyi alıp satmak için şifahen veya yazılı olarak yapılan anlaşma. Bir malı ucuz fiyatla almak için alıcının satıcıyı ikna ve ilzama çalışması.


perakende fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de détail § İngilizcesi : retail price] Ufak partiler halinde satılan mallara ait fiyat.


perakende satın almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acheter au détail § İngilizcesi : to buy retail] Bir malı küçük parçalar halinde almak.


perakende satmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vendre en détail § İngilizcesi : to sell by retail] Her hangi bir ticaret eşyasını küçük miktarlarda veya teker teker satmak.


perakendeci = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : détaillant § İngilizcesi : retailer] Perakende mal satan, perakende ticareti ile meşgul olan kimse.


perakendecilik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : détail, commerce de détail § İngilizcesi : retrait trade] Malın doğrudan doğruya ve az miktarda müstehlike satılması. Perakendecilik, genellikle küçük esnaf tarafından yapılırsa da perakende mal satan büyük kurumların adedi gittikçe çoğalmaktadır. Doğrudan doğruya üretici ve ithalatçıdan mal alıp müstehlike satan bu kabil büyük teşkilâtlı ticarethaneler şu suretle tasnif olunurlar: 1. Aynı bina dahilinde muhtelif tezgâhlarda her çeşit mal satan muazzam mağazalar, 2. Bir merkez deposu olup oradan aldığı malı aynı şehirin muhtelif semtlerdeki satış mağazalarında satan şubeli ticarethaneler, 3. genellikle sabit müşterilere muhabere yolu ile mal satan satış kurumları, 4. Şirket halinde teşekkül etmiş tüketim kooperatifleri ki binlere baliğ olan hissedarları özellikle memur ve işçi sınıflarına mensup olur, 5. Resmî veya özel kurumlar ve dairëlerdeki satış mağazaları.


permi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : permis § İngilizcesi : permit, licence] Her hangi bir iş için verilen ruhsatname.


peşin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptant § İngilizcesi : cash] malın teslimini müteakip bedelinin derhal tesviyesi suretiyle yapılan işlem hakkında kullanılır.


peşin alış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : achat au comptant § İngilizcesi : cash purchase] Mübayaanın peşin para ile yapılması.


peşin çekilen poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire traite par anticipation § İngilizcesi : advance bill] İhracatçı tarafmdan malın yüklenmesinden ve şevkinden evvel tanzim edilen poliçe.


peşin fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix coûtant § İngilizcesi : spot price] Derhal teslim edilecek malın fiyatı.


peşin işlem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : opération au comptant § İngilizcesi : cash market, spot] Borsada yapılan başlıca iki türlü işlemden biri. Diğeri vadeli işlem Marché à terme - Time market’ dir. Peşin para karşılığında yapılan işlemlerde, esham ve tahvilata mukabil para veya paraya mukabil esham ve tahvilat, muamelenin yapıldığı gün ve nihayet ertesi gün verilir.


peşin ödemek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payer d’avance, par anticipation § İngilizcesi : pay in advance] malın teslim alınmasından evvel bedelinin ödenmesi.


peşin pazarlık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché au comptant § İngilizcesi : money bargain] Pazarlığın peşinen yapılması.


peşin satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente au comptant § İngilizcesi : cash sale] Malların ve hizmetlerin derhal ödenen para karşılığında devri ve satışın yapılması.


peşin tenzilât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : escompte de caisse § İngilizcesi : cash discount] Peşin para ile yapılan satışlarda bedelinden yapılan tenzilât, iskonto.


peşinen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : d’avance § İngilizcesi : in advance] Işlemlerin peşin olarak yapılması.


peştemallık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clientele, fonds de commerce § İngilizcesi : goodwill] Ticari bir kurumun devri halinde o ticarethanenin şerefiyle mütenasip, örf ve adete uygun olarak alınan hava parası.


pey süren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enchérisseur § İngilizcesi : hidder] Bir müzayede sırasında pey süren kimse.


pey, pey akçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arrhes § İngilizcesi : earnest money] Takarrür eden bir muamelenin kararlaştırılan koşullar dairesinde yapılacağını garanti etmek için önceden verilen bir miktar para.


piyango bileti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : billet de loterie § İngilizcesi : lottery ticket] Piyangoya iştirak hakkını veren bilet.


piyasa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché § İngilizcesi : market] Önemli alım satım işlemlerinin yapıldığı yer. Ticaret maddelerinin alınıp satıldığı yer. Borsa anlamına da gelir.


piyasa değişikliği = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fluctuation du marché § İngilizcesi : market fluctuations] Piyasada mevcut mal fiyatlarının sık sık temevvüçler arz etmesi.


piyasa durumu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etat du marché § İngilizcesi : state of the market] Piyasanın o . günkü hali. İçinde bulunduğu vaziyeti.


piyasa fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cours du marché § İngilizcesi : market price] Piyasada serbest rekabetin tesiri altında teşekkül eden fiyat.


piyasa raporu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte rendu du marché § İngilizcesi : market report] Piyasanın durumunu ve carî fiyatları bildiren rapor.


piyasada canlılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre en hausse § İngilizcesi : boom] Spekülâsyonun patlak vermesi neticesinde esham ve tahvilat hatlarının yükselmesini zorlama.


piyasadaki iskonto haddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux de l’escompte du marché § İngilizcesi : market rate of discount] Piyasanm iskonto haddi banka iskonto haddinden düşüktür.


piyasaya sürmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lancer sur le marché § İngilizcesi : to throw on the market] Satış için bir malı piyasaya sürmek.


plâsye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : placier § İngilizcesi : town traveller] Bir ticarethane namına piyasayı dolaşıp sipariş toplamak vazifesiyle mükellef aracı.


poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de change, traite § İngilizcesi : bill of oxchange] Bir kimsenin (keşideci) diğer bir kimse (muhatap) zimmetindeki alacağını belirli bir müddet (vade) sonra bir üçüncüye veya emrine tediye etmesi için borçlusuna yazdığı kâğıt. Poliçe vasıtasiyle keşideci muhataptan alacağını tahsil ettiği gibi alacaklısı olan üçüncü şahsa (hamil) borcunu ödemiş olur. Bir poliçeye şunlar yazılmalıdır: 1. Metindede poliçe kelimesi ve şayet senet başka bir lisanda yazılmış ise (poliçe) kelimesinin o lisandaki karşılığı, 2. Kayıtsız şartsız belirli bir tutar tediyesi hususunda tevkil, 3. Poliçeyi ödemeye mecbur olan şahsın (muhatap) ismi, 4. Vade, (Şayet vade yazılı değilse poliçenin görüldükte ödeneceği anlaşılır. ), 5. Paranm ödeneceği yer, 6. Poliçe her kime veya her kimin emrine tediye olunacak ise onun ismi, 7. Poliçe çekildiği yer ve tarih (Çekildiği yer yazılı değilse keşidecinin ismi yanında yazılı yerde keşide edilmiş nazariyle bakılır. ), 8. Keşidecinin imzası. Poliçe üçüncü bir şahsın emrine çekildiği gibi bizzat keşidecinin emrine dahi çekilebilir. O zaman senede (kendi emrime tediye ediniz) (à l’ordre de moi-même) ibaresi yazılır. Ciro - Poliçede, emre muharrer olduğu açıkça yazılı değilse bile ciro suretiyle devir olunabilir. (Emre muharrer değildir. ) diye açıkça ya'zılı ise ciro edilemez. Ciro kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Poliçe kısmen ciro edilemeyeceği gibi hamiline de ciro edilemez. Poliçenin arkasına yalnız bir imza atmak suretiyle yapılan beyaz ciro muteberdir. Çizilmiş cironun hükmü yoktur. Kabul - Poliçe çekildiği zaman hamil poliçeyi vadesinden evvel muhataba ibraz edip bedelini vadesinde ödeyeceğini kendisine tastik ettirir. Muhatabın bu tastikine (Kabul) denir. Kabul senedin yüz tarafına yazılan (Kabul edilmiştir. ) Accepté - accepted veya buna muadil bir cümle ile ifade edilir, ve muhatap tarafından imzalanır. Kabul şartsız olmalıdırAncak, poliçede yazılı tutarın yalnız bir kısmına şamil olabilir. Aval - Bir poliçenin tediyesi için üçüncü bir şahıs veya poliçeyi imzalayan eşhastan biri tarafmdan verilen kefalet. Vade - Poliçenin tediyesi için tâyin olunan tarihe vade denir. Poliçe belirli bir günde veya tarihinden bir müddet sonra görüldüğünde veya görüldükten bir müddet sonra tediye olunmak üzere tanzim edilir. Tarihten veya görüldükten bir veya bir kaç ay sonra ödenmek üzere çekilen bir poliçenin vadesi ödeneceği ayın aynı gününe gelir. Sözgelimi iki ay sonra ödenmek üzere 10 Ocakta çekilen bir poliçe 10 Mart tarihinde ödenmek gerekirŞayet o ayın mukabil tarihi yoksa vade aynı ayın son günü gelir. Sözgelimi, 31 Ocak tarihinde çekilen bir ay vadeli poliçe Şubat ayının 31 inci günü olmadığı için Şubatın son günü ödenmek gerekir. Poliçe Nüshaları - Poliçe, özellikle başka ülkelere gönderilecekse kaybolmak tehlikesine karşı, genellikle iki veya üç nüsha olarak tanzim edilir. Bu taktirde poliçeyi ciro etmek için muhatap tarafmdan kabulünü beklemeğe hacet kalmaz. Bunun için, poliçenin hamili bir nüshasını kabul için doğrudan doğruya muhataba gönderir. Diğer nüshasının üzerine birinci nüshası berayı kabul filân yerde, Bay . . . . nezdindedir. (La première à l’acceptation chez Mr. . . . ) ibaresini yazıp bu nüshayı tedavüle çıkarır. Bu nüshanm en son hamili muhataba müracaat ettiği zaman elindeki ikinci nüshayı gösterip muhataptan birinci nüshayı ister. Muhatap, ikinci nüshada yazılı yukarıdaki ibareyi çizerek altına birinci nüshası kabul ve bay . . . ye iade olunmuştur. (La première accepté et rendu à Mr. . . . ) ibaresini yazar. Hamil, muhataptan aldığı birinci nüshayı ikinci nüshaya iliştirir. Müteaddit nüsha çekilen poliçelere sıra numarası konulmalıdır. Bunun için mutad formül şudur: İşbu birinci nüsha poliçem ile (ikinci mevcut olmadığı halde) Bay. . . ye tediye ediniz. (Veuillez payer par cette premièer de change, la second me n’étant. ) Diğer nüshada da birinci ve ikinci kelimelerin yerleri değiştirilir. Nüsha adedi tasrih edilmeden poliçe müteaddit nüsha olarak çekilirse nüshaların her biri ayrı poliçe addolunur.


poliçenin vadesini uzatmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : atermoyer un effet § İngilizcesi : to renew a hill] Poliçe ödeme tarihini temdit, talik etmek.


poliçeyi kabul eden = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accepteur § İngilizcesi : acceptor] Poliçe içeriğini tediye etmeyi kabul ettiği anlamına olarak poliçeyi imzalayan kimse. Bu suretle imza edene muhatap yani poliçeyi ödeyecek olan kimse. Poliçeyi kabul eden kimse her vakit muhatap olmayabilir.


portföy = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : portefeuille à effets § İngilizcesi : bill case] Bankalarda, içinde iskonto senetleri muhafaza edilen cüzdan. Bankanın elinde bulunan bütün senetlere de aynı isim verilir.


post restan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poste restante § İngilizcesi : post restant] Fransızca bir tabir olup mektubu gönderen bir kimse tarafından alıcının ismi ile birlikte zarfın üzerine yazılan bir tabir olup alıcı tarafmdan müracaat edip alması için postanede bekletilen mektuplar. Post restant işaretli mektuplar ikametgâha teslim edilmeyip alıcısı tarafından bizzat postaneden alınır. Mamafi, bu gibi mektuplarda ikametgâh adresi yazılı değildir.


post skript = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : post scriptum § İngilizcesi : postcript] Bir mektuba imzadan sonra ilave edilen hamiş.


posta havalesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandat postale § İngilizcesi : money order] Belirli bir paranın gönderen tarafından alıcısına ödenmesi için posta idaresi tarafından alıcının bulunduğu posta idaresine yazılan tediye emri.


posta ücreti dahil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port compris, y compris le port § İngilizcesi : postage included] Gönderilen bir şeyin içinde posta ücretinin de bulunduğu anlamına.


pratika = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : patente de santé § İngilizcesi : bill of health] Mahallî otoriteler tarafmdan hastalık olmadığına dair gemi kaptanına verilen vesika.


prifiks = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix fixe § İngilizcesi : set price] Satışların değişmeyen belirli ve maktu bir fiyat ile yapılması.


prim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prime § İngilizcesi : premium] İki kıymet arasındaki fark. Sözgelimi paranın yazılı kıymeti ile tedavül kıymeti arasındaki fark. Altın para ile kâğıt para arasındaki fark. İki muhtelif ülkenin kambiyo fiyatları arasındaki fark. Esham ve tahvilatın alım ve satım fiyatları arasındaki fark. Bir şeyin peşin ve vadeli satış arasındaki fark. Bil’- hassa, borsada şarta muallak vadeli veya primli işlemlerde vadenin sonunda muameleyi iptal etmek hususunda muhayyer kalmak isteyen tarafın bu imtiyaza mukabil diğer tarafa verdiği tazminat veya ikramiye.


pro forma fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture pro forma § İngilizcesi : pro forma invoice] Satıcı tarafından bir mal teklif edildiği zaman kaça mal olacağı hakkında bir fikir vermek üzere tanzim edilip hiç bir taahhüdü tazammun etmemek üzere tanzim edilip müşteriye teklif mektubu ile birlikte gönderilen faturaya denir.


profesyonel muhasebeci = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : professionnel comptable § İngilizcesi : professional accountant] Serbest hareket eden muhasip. Kendi hesabına çalışan profesyonel hesap uzmanı.


proforma fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture pro forma, facture simulée § İngilizcesi : proforma, simulated invoice] Satılacak malın fiyat ve satış koşulları hakkında alıcıya fikir vermek üzere tanzim edilen fatura.


proforma hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte simulé § İngilizcesi : proforma account] Henüz kafileşmemiş ihzarî mahiyetteki hesap.


proksimo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : du mois prochain § İngilizcesi : proximo] Gelecek ay anlamına gelen bir tabirdir. Sözgelimi The 10 th Prox - gelecek ayın onuncu günü.


prospektüs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prospectus § İngilizcesi : handbill] Ticari, sınaî kurumların işlemleri hakkında izahat ve malûmatı içeren küçük bir risale. Bahsettiği mal ve eşyayı halka tanıtmak, bunların sürümünü temin etmek maksadiyle parasız dağıtılır veya teklif mektuplarının içine konularak gönderilir. İhraç edilen esham ve tahviller hakkında malûmat veren broşür.


protesto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : protêt § İngilizcesi : protest] Poliçe, çek, emre muharrer senet gibi Ticari senetlerin kabul ve tediyeye arz edildikleri vakit, imtina sebebiyle hamilin, keşideci ve aradaki cirantalara rücu edebilmek hakkını temin için, kanunun tesbit ettiği müddet zarfında, bahis mevzuu senedi muhatabına kabul veya ödeme maksadiyle ibraz ettiğini ve fakat kabul edilmediğini tesbit ettirmesi keyfiyetine protesto denir. Poliçelerde protesto hem kabul, hem de tediye edilmemesi halinde lâzım ise de çekte kabul keyfiyeti bahis mevzuu olmadığından protesto yalnız tediye edilmemesi halinde lüzumludur. Poliçelerin kabul veya tediye edilmemesi halinde hamil, müracaat hakkını muhafaza edebilmek için tediye edilmemesi halinde, poliçenin tediyesi icap ettiği günde veya onu takip eden iki iş günü zarfında, kabul edilmemesi halinde ise poliçenin kabule ibrazı için belirli olan müddetler zarfında tediye ve kabul edilmemelerine ait protesto keşide edilmelidir. Kabul edilmemesi protesto edilmiş ise, hamili artık poliçeyi tediye için ibraz etmekten ve tediye edilmemesi protestosu çekmekten vareste olur. Çeklerde tediye edilmemesi, protesto ibraz müddetinin bitmesini takib eden ilk iş günü zarfında tanzim olunması icab eder. Keşideci veya ciranta poliçeyi masrafsız iade veya protestosuz kelimeleri veya bunlara muadil diğer bir şart yazarak poliçenin hamilini, müracaat hakkmı kullanmak için ademi kabul veya ademi tediye protestosu keşidesinden muaf tutabilir.


pul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : masse § İngilizcesi : pool] Rekabete meydan vermemek için mal fiyatlarını tesbit eden tüccar birliği. Bir kaç sanayi kurumunin elde ettikleri kazançları kısmen veya tamamen pool ismi verilen müşterek vezneye yatırmak hususunda aralarında yaptıkları mukavele. Bu suretle, biriken para, bii’ahare, önceden tesbit edilen şartlara tevfikan ortaklar arasmda paylaşılır. Sözgelimi, talep olunan bir malı bazen yalnız bir kaç fabrika verebilecek vaziyette bulunur. Bu fabrikalar birbiriyle rekabet etmemek hususunda anlaşırlar. Ve malı hangi fabrikanın en ehven fiyatla verebileceğini tâyin için aralarında muvakkat bir münakaşa yaparlar. Bu fabrika, malı en yüksek fiyat üzerinden teklif eder-. Diğer fabrikalar siparişin o fabrikaya verilmesini temin için fiyat kırmazlar. Mal fabrika tarafından verilir ve bedeli tesviye edilince malı veren fabrika tahsil ettiği yüksek bedel ile muvakkat münakaşada teklif ettiği aşağı bedel arasındaki farkı POOL’m müşterek veznesine yatırır. Pool tabiri İngilizce (küçük göl) anlamına gelir. "


puldan muaf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affranchi § İngilizcesi : postage paid] Bazı evrakın damga pulundan muaf olması.


rağbet görmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trouver l’approbation § İngilizcesi : to find approval] malın kalitesinin iyi olması veya fiyatmın müsait bulunması hasebile revaç bulması.


rambursuman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remboursement § İngilizcesi : remboursement] Ödeme, tediye, tesviye.


randımanı artırma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accélérer § İngilizcesi : speed up] İşleri tanzim veya makine sür’- atini artırmak suretiyle saat başına verimi geliştirme.


randuman, verim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rendement § İngilizcesi : cutput, yield] Vahit kabul edilen bir müddet zarfında bir makinenin yaptığı işBir makinenin bir saatlik randımanı, makinenin bir saat zarfında meydana getirdiği iş demektir. Bir işe yatırılan sermayenin randımanı, o sermayenin belirli bir zaman zarfında getirdiği faiz ve temettüdür. Gayri safî satış randımanı, bir hesap devresi zarfmda yapılan satışlardan alınan gayri safî temettü olup genellikle yüzde ile ifade edilir. Tarım ta randıman mesahayı sathiye vahidi kabul olunan sahadaki üretimdir. Vel’hasıl, randıman istifade maksadiyle kullanılan her şeyin meydana getirdiği faydalı eserdir.


rantabilite = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : productivité § İngilizcesi : productiveness] Verimi artırma.


rantiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rentier § İngilizcesi : rentier] İrat sahibiMenkul ve gayri menkullerinden gelir elde eden kimse.


rapor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rapport, compte rendu § İngilizcesi : report] Lâyiha, müfettiş raporu.


rayiç usulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit ad valorem § İngilizcesi : ad valorem duty] Emtianın muhammen kıymeti üzerinden alınan resim.


rayiç, kur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cours § İngilizcesi : quotation] Bir malın veya bir tahvilin belirli bir tarihte piyasada veya borsadaki kıymeti.


reasürans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réassurance § İngilizcesi : reinsurance] Mükerrer sigorta. Bir sigorta şirketinin yaptığı sigortanın diğer bir şirket tarafmdan tekrar sigorta edilmesiÖzellikle büyük sigortalarda tehlikenin paylaşılması için yapılır.


red = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : refus § İngilizcesi : refusal] Bir işi, bir meseleyi, bir teklifi kabul etmemek.


reddi rüsum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remboursement de droits de douane § İngilizcesi : drawback] Bir ülkeye giren mallardan alınan gümrük resminin o malların tekrar ihracında mal sahibine geri verilmesi.


reeskont haddi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux d’escompte § İngilizcesi : rediscount rate] Merkez bankasının kabul ve ilan etmiş olduğu faiz haddi.


reeskont, mükerrer iskonto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réescompte § İngilizcesi : rediscount] Müşterilerine ait senetleri iskonto etmiş olan bir bankanın bu senetleri başka bir bankaya (ekseriya Devlet bankasına) tekrar iskonto ettirmesi. Senetlerin Devlet bankası tarafından iskonto edilebilmesi için bunların bancable yani bankaca kabule şayan koşulları haiz olması gerekir. Bir senedin bir banka tarafından kırılabilmesi için iki imzayı havi olması icap ettiğinden böyle bir senedi bir de kendisi Devlet bankasına ciro etme ksuretiyle imza edince, senette üç imza bulunmuş olur. Iskonto bankaların başlıca kazanç menbaıdır. Bu kazancın az bir miktarım terk etmek suretiyle reeskont ettirecekleri senetlerin vadelerine az bir zaman kala ciro ederler Bununla beraber paralarını daha kârlı bir yere yatırmak olanağı ortaya çıkarsa senetleri vadelerinden çok evvel de reeskont ettirebilirler.


refah = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prospérité § İngilizcesi : prosperity] İşsizliğin az, malların bol, paranın çok olduğu devir.


referans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : référence § İngilizcesi : reference] Mektupların en başına ve sol tarafma yazılan numara veya harflere denir. Bir kimse hakkında o kimsenin ehliyet ve kabiliyetini, ahlak ve sair hususlarını içeren malûmatı bildirir belge, mektup.


rehin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : gage, nantissement § İngilizcesi : pledge] Borçlunun, borcunu teminen alacaklıya bir şey teslim etmesi. Buna terhin de denir. Rehin kelimesi aynı zamanda alacaklıya teminat olarak bırakılan kıymet anlamına da gelirMenkul rehin - Gage - Pawn, gayri menkul rehin - antichrèse - mortgage.


rehin alan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prêteur sur gage, créancier, gagiste § İngilizcesi : pawnee] Rehin karşılığında ödünç para veren. Ödünç verilen para karşılığı olarak alınan değerli bir madde.


rehin karşılığı borç veren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prêteur sur gage § İngilizcesi : pawnbroker] Menkul eşya ve değerli taşlar karşılığında yüksek faizli ödünç para veren kimse.


rehin karşılığı para veren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prêteur sur gage § İngilizcesi : pawnbroker] Menkul eşya ve değerli taşlar karşılığında yüksek fiyatla ödünç para veren kimse.


rehin mektubu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre hypothécaire § İngilizcesi : letter of lien] Rehin senedi, bankaya verilen ve mallar üzerinde rehin hakkı ifade eden mektup. Alıcının satıcıya malların bedelini tediye edeceği hakkında gönderdiği teminatı havi mektup.


rehin mukabili borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette hypothécaire § İngilizcesi : debt on pawn] İpotek karşılığı olarak alınan borç para.


rehin senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre hypothécaire § İngilizcesi : letter of hypothecation] Koneşmentoda yazılı mallar üzerindeki rehini gösteren ve tevsik eden mektup.


rehin veren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunteur sur gage § İngilizcesi : pawner] Aldığı para karşılığında teminat veren kimse.


rehin vesikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reconnaissance § İngilizcesi : pawnticket] Rehini tevsik eden vesika.


rehinli alacaklı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : créancier gagist § İngilizcesi : pawnee, pledge] Rehin karşılığında borç para veren.


rehinli borçlu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débiteur hypothécaire sur gage § İngilizcesi : debtor on pawn] Rehin karşılığında borç para alan kimse.


rekabet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concurrence § İngilizcesi : competition] Tüccarlar, fabrikatörler arasında kendi mallarının satışma çalışıp başkalarmınkinin satışına engel olmayı hedef tutan zıddiyet ki daha iyi malı daha müsait şartlarla satışa arz etmek suretinde tecelli eder. Rekabetin başlıca vasıtası her türlü şekilde reklamdırRekabette şahsî teşebbüs de önemli rol oynar.


rekabet fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de concurrence § İngilizcesi : competitive price] Normal fiyatın altında seyir eden fiyat.


rekabet kabiliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capacité de concurrence § İngilizcesi : capacity to compete] Rekabet edebilmek olanağına malik olma.


rekabet mücadelesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lutte de concurrence § İngilizcesi : competitive struggle] Hasından ile rekabet savaşında bulunabilmek.


rekabet serbestisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : libre concrrence § İngilizcesi : free competition] Rekabetin piyasada serbest olarak ceryan edebilmesi.


rekabete girişmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : soutenir la concurrence § İngilizcesi : to meet the competition] Aynı cins malı rakiplerinden daha fazla satmak gayesiyle hasımlariyle savaşmak.


rekabette galebe çalmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : battre la concurrence § İngilizcesi : to beat the competition] Yapılan rekabette hasmına galip gelmek.


rekabetten doğan fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix sans concurrence § İngilizcesi : price of competition] Piyasada alıcılar ve satıcıların serbest münasebetlerinden doğan fiyat.


reklam, ilancılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réclame, pubilicité § İngilizcesi : publicity] Halkın muhayyelesine hitap etmek suretiyle müşterinin dikkatini celp etmek için alınan tedbir. İlândan maksat, malı, muhtemel müşteriye faydalı bir şey tavsiye edildiği, onun istifadesi düşünüldüğü, ona karşı bir hizmette bulunulduğu hissini vererek reklam edilen mala karşı ilgi ve ihtiyaç hissi uyandırmağa çalışmaktır. Ancak, malı nisbetsiz derecede medih etmemelidir. Özellikle malda mevcut olmayan evsaf ve meziyetleri ona isnat etmemek gerekir. . Söyleneni malda bulamayan müşteride bir hayal kırıklığı tevlit eder. Başlıca reklam şekilleri gazete ve mecmua ilanı, kataloğ, prospektüs, broşür, matbu evrak, ışıklı ilan, afiş, duvar tabeleleridir. Bunlardan başka bir mecmua neşretmek, reklam kâğıtlarını sürümü çok olan mecmua ve gazetelerin içine koyup dağıtmak, tiyatro perdeleri üzerine ilan koymak, sinema, radyo, televizyon ile yaymak. Reklamda başlıca başarı devamlı ve mümkün olduğu kadar büyük olmasıdır. Reklamın kıt’ası adedi silsile takip ederse randıman hendesî silsile takip ederek büyür. Yani, bir ilanın kıt’ası iki veya dört misli büyürse o ilandan oluşan netice yani randıman dört veya on altı misli fazla olur.


repor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : report § İngilizcesi : contango] Borsa işlemlerinde vadeli muamelenin bir şekli.


repor günü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jour de report § İngilizcesi : contango day] Repor muamelesinin yapıldığı gün.


resepise = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reçu de marchandises § İngilizcesi : dock warrant] Makbuz senediMalları umumum mağazalarca tesellüm edildiğini gösteren senet.


resim iadesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remboursement de droits de douane § İngilizcesi : drawback] Bir ülkeye giren mallardan alınan gümrük resminin, o malların tekrar ihraç edildiği zaman mal sahibine geri verilmesi.


reşit olmayan, küçük = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mineur § İngilizcesi : minor] Henüz rüştünü elde etmemiş, yani 18 yaşından küçük olan kimse.


resmen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : d’office § İngilizcesi : officially] Resmî bir şekilde.


resmî kur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux officiel § İngilizcesi : official exchange rate] Ülke parası ile yabancı paraların değerleri arasındaki nisbeti gösteren ve Maliye Vekaletince altı ayda bir ilan olunan cetvel.


resmî tastik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : authentication § İngilizcesi : authentication] Bir muamelenin hüküm ifade edebilmesi için o muamelenin resmî şekilde yapılması ve resmî makamlar tarafından tastik edilmesi.


resmi tastik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : preuve d’authenticité § İngilizcesi : authentication] Bir muamelenin hüküm ifade etmesi iğin o muamelenin resmî bir şekilde yapılması ve resmî makamlar tarafından tastik edilmesi.


resülmal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : principal § İngilizcesi : principal] Faiz getiren sermaye.


retret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retrait § İngilizcesi : re draft] Protesto edilmiş bir poliçenin hamili tarafmdan keşideci veya cirantalardan biri üzerine keşide edilen ikinci bir poliçe ki hamil, bununla kabul veya ödenmemiş olan poliçenin bedelini, vadesinden itibaren işleyecek faiz, protestonun ciranta ve keşidecilere tebliğ ettirdiği ihbarnamenin masraflarını ve özel sözleşme olmadıkça asıl poliçe bedelinin yüzde belirli bir miktarını tecavüz etmeyen bir komisyon alır.


revaç bulmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prospérer § İngilizcesi : to flourish] Bir malın piyasada tutunabilmesi, rağbet görmesi, fazla talibi olması.


rey = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vote § İngilizcesi : vote] Bir hususun kabul veya red edilmesi için fikrini bildirmesi.


rey vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : voter § İngilizcesi : poll] Ortaklar toplantısında veya her hangi bir içtimada bir meselenin kabulüne delalet etmek üzere el kaldırmak suretiyle muvafakat veya ademi muvafakatim bildirmek.


riayet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : observation § İngilizcesi : observance] Usule, nizama itaat etmek.


rica = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : demande, prière § İngilizcesi : request, demand] Bir şeyi usulü dairesinde istemek.


rıhtım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dock, bassin § İngilizcesi : dock] Gemilerin yolcularını, yüklerini bindirip boşalttıkları yer. Tersane anlamına da gelir.


rıhtım resmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits de port § İngilizcesi : dock dues] Gemilerin, mallarının giriş ve çıkışı sırasında ödedikleri para. Müruriye.


riske etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : risquer, hasarder § İngilizcesi : to venture] Her hangi bir tehlikeye maruz bırakmak.


risturn = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ristourne § İngilizcesi : return of premium] Primlerin nakli, iadesi.


rıza göstermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : adhérer, accéder, consentir § İngilizcesi : to joint, to assent] Bir husus hakkında muvafakatim bildirmek.


riziko = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : risque § İngilizcesi : risk] Hasar, zarar, muhatara, tarafların iradeleri haricinde zarar verebilecek tehlikeli iş. Harp riski. Kredi riski. Sigorta mevzuu olan ölüm, hastalık, yangın gibi hadiseler.


rizikolu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : risqué, hazardeux § İngilizcesi : hazardous, risky] Tehlike arz eden, zarar veren.


rizikosu size ait = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à votre risque § İngilizcesi : at your risk] Anlaşmada zararın belirli tarafa ait olacağının tasrihi.


rotatif akreditif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accréditif rotatif, renouvelable § İngilizcesi : revolving letter of credit] Akreditif kullanıldıkça veya poliçeler ödendikçe kendi kendine yenilenen akreditif.


rüçhan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : priorité § İngilizcesi : priority] Diğer şeylere tercih edilen.


rüçhan hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de demande § İngilizcesi : option to call] Başkalarına tercih olunmağa hak kazanmış olan.


rüçhanlı aksiyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action privilégiée, de préférence, de priorité § İngilizcesi : preference share] Diğer hisselere rüçhan hakkını haiz olan.


rüçhanlı alacaklı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : créditeur privilégiés § İngilizcesi : preferred creditor] Borçlunun mamelekinden alacağını en evvel tahsil etmeğe hak kazanmış alacaklı.


rüçhanlı hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action privilégiée § İngilizcesi : special stock] İmtiyazlı hisse senedi gibi. Bazı rüçhan hakkmı içeren ve kâra iştirakte önce gelen hisse senedi.


rüçhanlı obligation = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation privilégiée § İngilizcesi : preference bond] Tercih hakkını haiz tahvil.


rüçhanlı tarife = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tarif privilégiée § İngilizcesi : preferential tariff] Bazı Devletlerin mallarına tatbik edilen ve daha az gümrük resmini içeren tarife.


rüçhanlı temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividende privilégiée § İngilizcesi : preferred dividend] Rüçhanlı hisse senetlerine verilen temettü.


rucua kefil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contre garantie § İngilizcesi : counter garanty] Mukabil teminat. Borçludan alacağını tahsil edemeyen kefile kefalet eden kimse.


ruhsatiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat § İngilizcesi : testimonial] Her hangi bir iş için verilen izin kâğıdı.


ruhsatname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat § İngilizcesi : certificate] Şahadetname, tastikname. Bir makamın bir vak’ayı, bir hadiseyi tastik ve teyit ettiğini bildirir belgeTastikname alâkalıların talebi üzerine resmî ve özel kurumlarca verilen ve bir şeyin ifa edildiğini gösteren belgedir. Ruhsatname, bir şeyin ifası için izin alındığını gösteren vesika.


rumuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abréviation § İngilizcesi : abbreviation] Yazı yazarken vakit kazanmak maksadiyle bir veya bir kaç kelimeyi temsil etmek üzere kullanılan kısa işaretBu işaretler genellikle asıl kelimelerin ilk harfleri ile teşkil olunurlar.


ruzname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre du pour § İngilizcesi : order of the day] Toplantılarda müzakere mevzuu olacak meselelerin listesi.


sabit aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif fixe § İngilizcesi : fixed assets] İlke olarak bir seneden fazla aktif kısmında bulunan, başka bir şekle ifrağ edilmedikleri halde fayda temin eden ve bir teşebbüsün normal hayatmda başka bir değişiklik göstermeyen arazı, bina, makine, nakil vasıtaları, mefruşat gibi değerlerin heyeti mecmuası.


sabit değerlerin hizmetten çıkarılması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abandonnement § İngilizcesi : abandonment] Tamamen amorti edilmiş veya demode olmuş ve yeni icad edilmiş yeni biri ile değiştirmek icab ettiği veya hiç çalışmaz hale gelen sabit değerlerin tamamen hizmetten çıkarılmaları.


sabit değerlerin tahminî değeri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vraie valeurs § İngilizcesi : sound value] Sabit değerlerin tahmin edilen hali hazır değerleri.


sabit kıymetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif fixe § İngilizcesi : fixed assets] İlke olarak bir seneden fazla aktif kısmında bulunan, başka bir şekle ifrağ edilmedikleri halde fayda temin eden ve bir teşebbüsün normal hayatmda başka bir değişiklik göstermeyen arazı, bina, makine, nakil vasıtaları, mefruşat gibi değerlerin heyeti mecmuası.


sabit kıymetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif fixe § İngilizcesi : fixed assets] Sabit tesisler, diğer mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan sabit sermayeler, arazi, binalar, makineler, aletler, edevat, maddî kıymetler.


sabit maliyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient constant § İngilizcesi : constant cost] İstihsalin artmasına mukabil belirli koşullar altmda aynı vaziyeti muhafaza eden maliyet.


sabit para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : argent stable § İngilizcesi : stable money] Kıymetini, nisbeten, uzun zaman muhafaza edebilen para.


sabit sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital fixe § İngilizcesi : fixed capital] Bir teşebbüsün arazi, bina, makine, tesisat, fabrika gibi kullanılan menkul ve gayri menkul değerleri. Sabit sermayeye yapılan yatırım.


sabit tesislerin hizmetten çıkarılması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : délaissement § İngilizcesi : abandonment] Gemiyi terk etmek. Müşterek donatılan tamir ve navlun mesuliyetinden kurtulmak için paylarmdan vaz geçerek iştirakten ayrılma. Sabit tesis ve değerlerin hizmetten tamamen çıkarılması.


sabit vadeli mevduat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt fixe § İngilizcesi : fixed deposit] Belirli bir vade ile ve sabit bir faize tabi mevduat. Mevduatın miktarı da sabittir.


sabotaj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sabotage § İngilizcesi : sabotage] İşçilerin üretimi fena hale sokmaları. Malları fena yapmaları. Alet ve makineleri bozmaları. Ücret hususunda fabrika sahibi ile ihtilafa düşerek toplu halde işlerini bırakmaları.


saf altın = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : or pur § İngilizcesi : fine gold] Yirmi iki kısım altın ve iki kısım madenden mürekkep altın halitası.


safi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : net § İngilizcesi : net] Açık, sarih, halis, safi.


safî aktif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : actif net § İngilizcesi : net assets] Bir teşebbüsün, bir şahsın gayri safî alacaklarından tenzil edilmek suretiyle gerçek kıymete irca edilerek elde edilen tutar. Üçüncü şahıslara karşı olan borçların mecmuu.


safi fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix net § İngilizcesi : net price, short price] Satıcının, iskonto, komisyon ve saire namiyle yaptığı bütün indirmeler çıktıktan sonra alıcının verdiği bakiye para.


safi hasılât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produit net § İngilizcesi : net produce] Gelirin masraflar çıktıktan sonra kalan kısmı.


safi kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéfice net § İngilizcesi : net profit, gain] Safi kazanç, bir şirketin bilançosunda görülen safi kâr. Teşebbüsün masraflar çıktıktan sonra ortaklara dağıttığı pay hissesi.


safi sıklet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poids net § İngilizcesi : net weight] Bir malın ambalajsız olarak ağırlığı.


safi ulusal hasıla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produt national net § İngilizcesi : net national product] Bir milletin ekonomisi tarafmdan meydana getirilen emtia ve hizmetlerin carî piyasa fiyatı ile ifade edilen değerleri. Gayri safi ulusal hasıladan amortisman çıktıktan sonra kalan bakiye.


safi vezin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poids net § İngilizcesi : net weight] Ambalaj dahil olmadığı halde malın kendi ağırlığı.


safra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lest § İngilizcesi : ballast] Gemiyi muvazenede tutan maddeler.


sağlam = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solvable § İngilizcesi : solvent] Borcunu ödeyebilen, muteber, malî itibarı olan.


sağlam bono = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : papier sûr § İngilizcesi : first class paper] Fevkalâde teminatlı senetHazine ve banka kefaletini haiz veya onların ismini taşıyan sağlam bonolar. Hazine bonosu ve tahvilatı gibi.


sağlam poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de change sûr § İngilizcesi : gilt edged bill] Keşideci, ciranta ve muhatabı yüksek krediye sahip bulunan senet.


şahadet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déposition § İngilizcesi : deposition] Mahkemede bir dâva hakkında şahadette bulunmak.


şahadetname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : attestation, certificate § İngilizcesi : attestation] Bir hizmetin, bir vazifenin, bir muamelenin yapıldığını, ikmal edildiğini gösteren yazılı bir vesika.


şahadetname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat § İngilizcesi : certificate] Tastikname, ruhsatname. Bir makamın bir vak’ayı tastik ve teyit ettiğini bildirir vesika. Tastikname alâkalıların talebi üzerine resmî ve özel kurumlarca verilen ve bir şeyin ifa edildiğini gösteren belgedir. Ruhsatname bir şeyin ifası için izin aldığım gösteren vesika.


sahil gemileri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : caboteur § İngilizcesi : coaster] Ülke sahilleri arasmda münakalâtı temin eden küçük gemiler.


şahıs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : personne § İngilizcesi : person] Kişi, kimse.


şahit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : témoin § İngilizcesi : witness] Bir şeyin icrasında hazır bulunup gören kimse. Bir şeyi ispat için mahkemeye çıkan veya bir senet ve sözleşmenin altma yazılan şahit.


şahsî = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : personnel § İngilizcesi : personal] Özel, zatî, kendi nefsine ait.


şahsî hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte personel § İngilizcesi : proprietary account] Maddî veya manevi bir şahıs namına açılan hesaba denir. Eşhas hesabı - Compte des Personnes de denir.


şahsî hesaplar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte personnel § İngilizcesi : personal accounts] Gerçek ve tüzel kişilere yapılan tediyelerle onlardan elde edilen paraları gösteren hesaplarŞahıslar ve şirketler namına açılan hesaplar.


şahsî kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit privé § İngilizcesi : private credit] Şahsın kendi namına açılan kredi.


şahsî mülkiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriété privée § İngilizcesi : private property] Temellük, tasarruf, mal, emlâk, akar, hakkı tasarruf ve temellük.


şahsî servet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fortune privée § İngilizcesi : private property] Nefsine ait mal mülk, para.


sahte = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : falsifié, imité § İngilizcesi : not genuin, falsified] Taklit, bozuk.


sahte para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fausse monnaie § İngilizcesi : counterfeit money, false coin] Kalp, taklit para.


sahtekârlık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : falsification § İngilizcesi : forgery] Evrakı tahrif ederek zarar meydana getirmek.


sair aktifler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autres actifs § İngilizcesi : other assets] Her hangi bir hesap altında başlı başına birer keyûn iktisap etmeyen ve değerleri çok az olan, bilançoda bir kalem altmda toplanan aktifler.


sair pasifler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autres passifs § İngilizcesi : other liabilities] Bilançoda bir isim altmda zikredilmelerine olanak olmayıp bu isim altmda toplanan müteferrik borçlar.


salih = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : approprié, convenable § İngilizcesi : suitable] Bir işe yarayan hale getirmek.


san’atkâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : artisan § İngilizcesi : artisan] Bir sanat kolunda bütün inceliklerine nüfuz etmiş, ihtisas peyda etmiş kimse.


sanat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profession, industrie § İngilizcesi : industry] İş, vazife, memuriyet.


sanat serbestliği = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : liberté industrielle § İngilizcesi : liberty of trade] Sanayi serbestisi.


sanayi bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque industrielle § İngilizcesi : industrial bank] Ticaret bankalarından daha müsait ve uygun şartlarla sanayi kollarına ikrazlarda bulunan banka.


şansı olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avoir de la chance § İngilizcesi : to have the good fortune] Tabiî, kısmeti olmak.


sarfetmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépenser § İngilizcesi : to spend, outlay] Borca karşılık tediyeMal ve hizmetler karşılığında para veya sair bir kıymet vermek. Mal ve hizmetlerin para ile ifade edilen bedeli.


sarfınazar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abstraction faite de § İngilizcesi : apart from] Nazarı itibare almamak, bertaraf etmek.


sarfiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépenses § İngilizcesi : outlay] Borca karşılık ödeme. Mal ve hizmetler karşılığında para veya sair bir kıymet verme. Mal ve hizmetlerin para ile ifade edilen bedeli.


sarraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : changeur § İngilizcesi : money changer] Gerek kendi ülkesi ve gerekse muhtelif ülkelerin paralarının mübadelesi ile uğraşan kimse.


şart = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : condition § İngilizcesi : condition] Hal, keyfiyet, ahkâm ve şerait.


şart koymak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : stipuler § İngilizcesi : to stipulate] Akt etmek, şart tâyin etmek.


şarta bağlı kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation conditionnelle § İngilizcesi : conditional acceptance] Şartın ikmaline bağlı kabul.


şarta bağlı satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conditionnel vente § İngilizcesi : sale conditional] Satıştaki malların mülkiyetini alıcıya intikal ettirmek için bedelinin verilmesine veya diğer kararlaştırılan şartların tahakkukuna bağh satış.


şarta bağlı tediye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuité fortuit § İngilizcesi : contingent annuity] İleride vuku bulacak bir hadisenin meydana gelmesi ile verilecek paraSözgelimi, bir kimsenin vefatında elde edilecek para gibi.


şarta göre = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à condition § İngilizcesi : on approval] Şartiyle, şart altında.


şartlı ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conditionnel endossement § İngilizcesi : conditional indorsement] Ticaret Kanunumuza göre cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. .


şartname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cahier des chargees § İngilizcesi : conditions of contract] Münakaşaya iştirak koşulları. Yapılacak işin özel ve fennî koşullarını içeren proje.


şartsız kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation pur et simple § İngilizcesi : absolute acceptance] Her hangi bir şarta bağlı olmaksızın yapılan kabul.


satıcı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vendeur § İngilizcesi : vender] Bayi. Bir şeyi satan veya kendi namına satış yapılan kimse.


satılamıyan mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandise invendable § İngilizcesi : drug in the market] Piyasada miktarı fazla olduğundan kolayca satılamayan emtia.


satılması zor olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : être de vente difficile § İngilizcesi : to be of a heavy sale] Muhtelif sebepler altında piyasada satılması güç olan.


satın alma defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livre d’achat § İngilizcesi : purchase book] Ticarethanece yapılan mübayaaların kaydına özgü bir defter olan satın alma defteri bütün ticarethanelerce tutulması gereken muavin defterlerdendir. Peşin ve veresiye satın alınan mallar fatura tutarı üzerinden bu deftere kayıt olunur.


satın alma emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre d’achat § İngilizcesi : purchase order] fiyatlar ve neviler mukayese edilerek bunların en ehven ve müsaiti seçilir. Sipariş mektubu - bon de commande - Order form tanzim edilir. Sipariş tarihi, satıcının isim ve nev’i ve miktarı, fiyatı, teslim ve tediye şekilleri, siparişin icrası için verilen müddet ilk sipariş defterine kayıt edilir. Satın alma emri şifahi de olabilir. Sonradan yazı ile teyit edilir. Sipariş mektubu alıcı tarafmdan doğrudan doğruya satıcıya verilirÖnemli siparişlerde bu mektubu bizzat ticarethane müdürü tarafmdan imzalanmak icab eder.


satınalma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : achat § İngilizcesi : purchase] Kıymeti olan bir malı bedeli karşılığında elde etmek için yapılan muameleSatın alma satmanın karşılığı olan muameledir. Her satın alma mutlaka bir satmayı icap ettiği nazariyatta yeri hakkında söylenecek şeyler diğeri hakkında da varit ise de tatbikatta hal böyle değildir. Satın alan kimse niyetini tahakkuk ettirebilmek için evvelâ kendine istediği malı satabilecek bir satıcı bulmak, teklif edilen malı muayene, satış ve bedelin tediyesi koşullarını tetkik etmek mecburiyetindedir. Burada mubayaayı yapan ticarethanenin ehemmiyeti nisbetinde işe Ticari idarecilik karışır ve bu müdahale ayrıca bir satış servisi teşkiline kadar gidebilir. Satın alma ticarethanenin gerçek kazanç menbalarmdan biridir. Ticarette başarılı olabilmek için satmak kadar satın almasını bilmek gerekir. Bunun için de mübayaa edilecek malı, nevilerini iyi tanımak, muhtelif piyasalardaki fiyatlarmı, mevcut stokları, malın ne yolda bozulduğunu ve saireyi etraflı surette bilmek gerekir. . Muhtelif ülkelerin piyasa fiyatları mahalli paralar ile ifade edildiğinden bunların paritelerini bulup hepsinin ülke parasma tahvili de alıcının dikkat etmesi gereken işlerdendir. Satın alınacak malın miktarı, bu miktarda malın belirli bir zaman zarfında satılıp satılmaması, fiyatın düşüp düşmemesi, malın modasının geçip geçmemesi, malın bozulmadan muhafaza edilip edilmemesi ihtimalleri ile sıkı surette alâkadar ve bunlara tabidir. Satın alma rizikosu olan teknik bilgi, metod ve ihtiyatkârlığa mütevakkıf bulunan nazik bir iştir. İyi satın alınmış bir mal yarı satılmış demektir.


satınalma fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix d’achat § İngilizcesi : purchase price] Mübayaa edilen malın alış fiyatı.


satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente § İngilizcesi : sale] Satan kimsenin para karşılığında bir malı müşteriye teslim etmesi.


satış hasılâtı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : produits de vente § İngilizcesi : sale revenue] Satışlardan elde edilen para.


satış hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de vente § İngilizcesi : account sales] Satışların müfredatmı gösteren ve satıcı tarafmdan gönderilen bordro, dekont veya hesap hasılâtının kayıt edildiği defter.


satış iadesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retours d’invendus § İngilizcesi : sale return] Satışlardan geri kalan veya sair sebeplerle iade edilen mallar.


satış iskontosu, tenzilâtı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réduction de vente § İngilizcesi : sales allowance] Satılan mallar üzerinden yapılan belirli nisbetteki tenzilât.


satış masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prais de vente § İngilizcesi : selling cost] Satıcıların ücretleri, komisyon, seyahat masrafları, reklam ve ilan masrafları, nakliye ve tahsil masrafları gibi giderler.


satış yevmiyesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : journal de vente § İngilizcesi : sale journal] Satışların tarih itibariyle kayıt edildikleri defter.


satma, satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente § İngilizcesi : sale] Her hangi bir malı satıcı ile alıcıdan mürekkep iki taraf arasında kararlaştırılan bir bedel karşılığında ferağı veya ferağmı taahhüt. Satış, yetki bakımından ya âdi veya Ticari olurSatış âdi veya Ticari olduğuna göre bunların meydana getirecekleri ihtilaf ve münazaalar hukuk veya ticaret mahkemelerince hal ve intaç edilir. Satış, bedelinin tediyesi tarihi bakımından ya peşin - au comptant - cash veya veresiye à crédit - on credit olur. Satış, malın teslim tarihi bakımmdan bazı nevilere ayrılır: Vadeli satış - Bu türlü satışta malm teslimi ve bedelinin tediyesi alıcı ile satıcı arasmda uyuşmadan sonra önceden kararlaştırılmış tarihte vuku bulur. Şayet, vadeli satış kesin olmaz ve alıcı satıcıya belirli bir tazminat vermek suretiyle malı satın almaktan sarfı nazar etmekte serbest olursa bu satışa primli satış ismi verilir. Alivre satış - vente à livrer - time bergain de mal tamamen veya ceste ceste teslim edilir. Boşaltmada satış ? Limana gelmeden önce satılan mal, satıcı tarafmdan rıhtıma çıkarılmalı ve yahut vagon veya arabaya yükletilmelidir. Salimen muvasalat şartiyle satış: Malın teslimi vapurun limana varmasma tabidir. Deniz kazası vukuu halinde satış festhedilmiş addolunur. Malın teslim yeri ve nakliye, sigorta ücreti gibi müteferrik masraflar bakımından da satış bir kaç nev’e ayrılır. Cif, fob gibi.


sayıştay, divanı muhasebat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cour des comptes § İngilizcesi : audit court] Devletin bütün dairelerinin hesaplarını tetkik ve muhasipleri muhakeme eden hey’- et.


seçmece = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au choix § İngilizcesi : at choice] İntihap, beğenme, tercih, seçip almak üzere.


sehiv ve nisyan müstesna, hata ve unutma hariç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sauf erreur et omission § İngilizcesi : error and omission excepted] Çıkarılan hesapta yanlışlık veya unutma neticesi olarak bir hata varsa tashih hakkmın baki kalacağını tazammun eden bir kayıt olup genellikle bankalarca müşterilere gönderilen kesin hesap varakalarmın alt tarafına yazılır.


sekreter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : secrétaire § İngilizcesi : secretary] Bir kurumun yazı ve muhabere işlerini idare eden kimse.


sendik, iflâs sendiki = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : syndic § İngilizcesi : syndic] Bir iflâsın idare veya tasfiyesine memur olan müflis vekili.


sendika = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : syndicat § İngilizcesi : syndicat] Müstahsiller tarafmdan vücude getirilmiş birlik. Sendikanın kartelden farkı sendika, aracılar tarafından kaldırılıp sınaî mamûllerin satışmı merkezî bir ofis marifetiyle idare ederek sendikaya dahil fabrikatörlerle müşterilerin temasına engel olur. Ve bu suretle sınaî ve Ticari mamûlleri birbirinden tamamen ayırır.


senedat cüzdanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : portefeuille à effets § İngilizcesi : bill case] Bankalarda, içinde iskonto senetleri muhafaza edilen cüzdan. Bankanın elinde bulunan bütün senetlere de aynı isim verilir.


senede hüsnü kabul göstermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : honorer une traite § İngilizcesi : to honour à bill] Tediye içi nibraz edilen bir senedin tediyesi.


senedin vadesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echéance d’un effet § İngilizcesi : term of a bill] Keşide ile tediye tarihi arasındaki müddet.


senelik bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan annuel § İngilizcesi : annual settlement of account] Senelik olarak tanzim olunan bilanço.


senelik faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêts annuels § İngilizcesi : annual interest] Senelik olarak hesaplanan faiz.


senelik gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu annuel § İngilizcesi : yearly income] Alel’ade senelik taksit, senelik kazanç.


senet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acte, contrat § İngilizcesi : deed] Hukukî bir işlem tevlit eden imzalı veya mühürlü kâğıt.


senet kırdırmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négocier § İngilizcesi : negotiate] Bir senedi, masraflar, iskonto ve faiz tenzil edilmek şartiyle nakde çevirmek. Senedi satmak, iskonto ettirmek.


seneviye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuité § İngilizcesi : annuity] genel menfaatlere yararlı teşebbüslerin tatbik sahasına konulmasını temin edebilmek üzere Devlet veya resmî bir kurum tarafmdan her yıl tesviyesi deruhte edilen paraya seneviye denir. Alel’umum istikrazlarda bir borcun faiz ve sermayesine mahsuben her yıl tesviyesi icap eden paraların mecmuuna seneviye denir.


serbest bölge = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : zone libre § İngilizcesi : free zone] Bir ülkenin arazisinde, giren çıkan malların, gümrüğe tâbi olmadığı mıntaka.


serbest döviz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie libre § İngilizcesi : free currency] Hiç bir tahdide tabi olmadan diğer ülke paralarına tahvili kabil para.


serbest fiyat sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : système prix libre § İngilizcesi : open price system] Aynı ticaret şubesindeki şahısların mallarının geçmiş, hali hazır ve gelecek fiyatlarını birbirine bildirmeleri sistemi.


serbest lıman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port libre § İngilizcesi : free port] İthalat ve ihracatın gümrük resmine tabi olmadığı limanBu limanlarda mallar serbestçe depo veya transit olarak sevk edilir.


serbest muhasip = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptable agréé § İngilizcesi : indépendant accountant] Kendi nam ve hesabına ve kendi mesuliyeti altında ve her türlü hesabı tutan, muhasebeye nezaret etmek gibi mutad vazife ve işleri tedvir eden muhasebe teknisiyeni.


serbest piyasa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché libre § İngilizcesi : free market] Alıcı ve satıcıların miktar ve fiyat mevzuunda serbest olarak hareket ettikleri piyasa.


serbest tevdiat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt libre § İngilizcesi : free deposit] Muhafaza olunmak üzere bankalara tevdi edilen esham ve tahvilat, mücevherat ve değerli madenler.


serbest Ticari mübadele = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : libre echange § İngilizcesi : free trade] İki ülke arasında gümrük resmî ve sair manialar ile tahdit edilmemiş ticaret.


serbest yükleme ve boşaltma lisansı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre d’exemption des droits de douane § İngilizcesi : bill of sufferance] Gümrüğe tabi malların belirli limanlara şevki ve boşaltılması için verilen belge. Bu gibi mallar genellikle genel mağazalara tevdi olunurlar.


şeref = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : honorabilité § İngilizcesi : honourableness] Namuskârlık, şayanı hürmet ve itibar.


şerefiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : evaluation spécial § İngilizcesi : special assessement] Kıymet kazanan gayri menkullerden alınan vergi.


sergi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exposition § İngilizcesi : exhibition] Meşher, ülke mahsul ve mamullerini teşhir etmek maksadiyle vücude getirilen fuar.


şerik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : associé § İngilizcesi : partner] Bir şirkete sermaye koyan kimse. Hisse senetlerinin mülkiyetini iktisap eden.


sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital § İngilizcesi : capital] Halk arasında sermaye diye işletilmek istenilen paraya denir. Hakikatte ise anlamı daha çok geniş ve muğlaktır. Sermaye James Mill’in tarifine göre birikmiş sây, Carl Marx’a göre tebellür etmiş sây, Paul Laafargue’a göre ecirlerin sâyı ile kıymet bularak emtia meydana getiren ve sahibine kâr temin eden bir mal, Hervé Bazin’e göre ise yeniden üretimler için ihtiyat olarak ayrılmış servetlerin bir kısmıdır. Sermaye sabit veya mütedavil olur. Sabit sermaye şekil değiştirmeksizin fayda sağlayan alettir. Toprak, binalar, makine, gemi, araba gibi. Mütedavil sermaye ise malzeme, ham madde ve mamûl maddelerdir. Sermaye, teşekkül şekline göre bazı nevilere ayrılır: 1. Şirket sermayesi - Capital social - Joint stock: Ticari bir şirkete hissedarlar tarafından temin olunan sermaye. 2. Hisse senedi sermayesi - Capital action - Share capital: Ticari bir şirket tarafmdan ihraç edilen hisse senetleri bedellerinin yekûnu- 3. Tediye edilmiş sermaye - Capital versé - Paid up capital: Bir şirketin hissedarlarının tediyesini deruhte ettikleri paradan nakten tediye ettikleri kısım. 4. Tahvilat sermayesi - Capital obligation - Debenture capital: Bir şirketin ihraç ettiği tahvillerin (obligation) ların kıymet yekûnu. 5. İtibar sermayesi - Capital de crédit - Credit capital: Bilançonun pasif kısmında alacak sahiplerine ait olarak görünen paraların yekûnu. Bankaların mevduat şeklinde kabul ettikleri paralar ve tahvilat sermayesi, itibarî sermayeden maduttur. Bundan başka, sermaye kullanma itibariyle ikiye ayrılır: 1. Sabit sermaye - Capital fixe - Fixed capital. Başka bir şekle ifrağ edilmedikleri halde fayda temin eden makineler, binalar, arazi, mefruşat, nakil vasıtaları gibi. 2. Mütedavil sermaye - Capital circulant - Circulating capital: Ancak bir başka mala inkilâp etmek suretiyle fayda temin eden ham madde, malzeme, mamûl madde, nakit para ve saire gibi.


sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital § İngilizcesi : principal] Faiz hesaplanmasına esas olan tutar.


sermaye amortismanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amortissement du capital § İngilizcesi : return of capital (from reserves)] İtibarî şirket sermayesinin bir kısmını veya tamamını tesviyeye lüzumlu tutar için, kanunî ihtiyatlar haricindeki ihtiyatlar ve disponibl veyahut henüz ihtiyata devredilmemiş kârlar üzerinden ifraz edilir. Bir teşebbüsün sermayesini veya istikrazını amorti etmek için özel bir fon tesis edilir. Bu fon, sermaye ve istikraz yekûnuna müsavi olunca toptan ödemeye tahsis olunur. Tecrübe göstermiştir ki ödenecek yekûnun tamamen tesisinden önce oluşan para ihtiyaçları, bu fonun parçalanmasını intaç etmiş veya teşebbüslerin tehlikeye düşmesi ödemelere de sirayet etmiştir. Gaye borçlananın menfaatini temin olmakla beraber borç verene de câzip görünerek onu ikraza iştirake teşviktir. Teşebbüste şuurlu ve basiretli bir irade hâkim oldukça şekillerden herhangi birisinin tatbiki her iki tarafı da tatmin eder. Ancak, spekülâtif zihniyet daima tehlike âmilidir. Ve amortisman şekli ne kadar cazip ve menfaatli gözükse yine mukriz tehlikeden vareste değildir. Toptan ödemelerde, istikrazın ödenmesi için, tesis edilen amortisman fonu istikraz yeknuna müsavi olunca, ödeme bu fonlardan ayrılır. Bu suretle itfa olunan istikrazlar artık pasif de kalmasına gerek olmadığından bu para (İtfa edilmiş istikrazlar) hesabına nakledilir. İstikraz ödenince malî amortisman sabit kıymetler amortismanı veya yeni bir sermaye ihtiyatı halini alır. Her yıl sabit (annuité) faiz getiren mevduat halinde bir bankaya yatırarak X yıl sonra teşekkül edecek miktarı sermaye veya istikrazın ödenmesine tahsisi mümkün ise de bu tedbir ödeme fonlarını emniyete almakla beraber bunların teşebbüs dahilinde kalarak faaliyet vasıtalarını ve kârları artırmağa masruf kalacağı yerde sabitleşmesini intaç eder. Çünkü, istikraza lüzum hisseden teşebbüsün bu fonlardan müstağni kalabileceği tasavvur edilemez. Şirket sermayesinin amortismanına muktazi fonlar kârlardan ifraz edilmelidir. Bir istikrazın amortismanı masraftır. Teşebbüsün bütçesi buna mütehammil değilse ve bu hal bir kaç yıl devam ederse, ödemelerin idamesi şirketin hayatiyeti için bir tehlike teşkil eder ve mukrizlerle anlaşma teminine gerek hasıl olur. Bununla beraber, istikraz amortismanlarının kârlardan ifrazını müdafaa eden tezleri de gözden geçirmekte fayda vardır: a) Tedavüle has fonları zayıflatmamak gerekir. Tedavül fonlarının zayıflaması teşebbüsü genellikle pahalı muvakkat istikrazlara sevkeden malî müzayakalara yol açar. b) Kârlardan ikraz, fazla kârlara haris olan genel kurulların kifayetsiz kârlar halinde dahi temettular tevziine temayülleri önler. c) İstikraz amortismanlarının kârlardan ikraz senelik faaliyet neticelerine istinadı icabetmesine bağlıdır. Hakikatte istikraz amortismanlarını masraflara ilave etmekle, bu mülâhazalarla, işaret edilen mahzurlar ortadan kalkmış olacağı iddia edilebilir. Ancak, işletme ekonomisi bakımından esaslı bir noktaya temasda zaruret vardır. İşletme ekonomisi, malî zaruretlerden doğan masrafları normal maliyet unsuru olarak kabulden içtinap eder. Bunda da haklıdır. Zira teknik normlarını ancak mâkul rekabetle eşit esaslara istinat ettirmek temayülündedir. Diğer taraftan, maliyetlerin tesbitinde teknik ve malî zaruretleri birbirinden ayıran hudut rantabilite gayeleridir. İşletme ekonomisi rantabiliteye yabancı unsurları kabul etmek istemez. Buna binaendir ki istikraz amortismanlarının genel masraflara ve dolayısiyle maliyetlere tahmili hududu üretimde kullanılan vasıtaların normal amortismanlarını geçmemelidir. Madem ki istikraz amortismanları sonunda sabit kıymetler amortismanına inkılâp edebilecek bir vasıtadır o halde her iki amortisman arasındaki hudutları muhafaza etmek ve edilemediği takdirde istikraz amoritsmanlarının fazlasını sarahat temini ve her iki tezi telif bakımından kârlara devretmek daha münasip olur. Esasen, istikrazların müddeti ile sabit değerlerin yıpranma ve eskime müddetleri arasında az çok bir uygunluk bulunduğu takdirde bu vaziyet bahis mevzuu olamaz. Ancak, istikrazlarm daha süratle itfası gerekiyorsa bunun icap ettireceği fazla amortisman masraflarını ayırmak vaziyetinde kalır ki bu fark kârlardan ifraz suretiyle sabit kıymetler amortismanına inkılâp etmiş olacak ve bunların istikraz itfasından sonra devam eden amortismanları yeni sermaye fonlarının teşkiline has kılacaktır. Esas itibariyle tezler arasmda şiddetli bir ayrılık bulunmamaktadır. Sermaye amortismanı, sermayenin devamlılığı vasfı icabı bunun ancak kârlardan ifrazı zarureti aşikârdır. Zararları veya kârları kifayetsiz bir şirketin sermaye itfasına teşebbüs etmesi mânasızdır. Ancak, istikrazın amortismanı mecburî olduğundan bunun İlke itibariyle her halde yapılması gerekir. Yapılamıyacak vaziyete gelirse alacaklılarla anlaşmalar yapılır. Bir şirketin sâfi kâr elde etmeksizin sermaye itfasına kalkışması bu sermayeden bir kısmını tenkis mahiyetindedir. Üçüncü şahıslara zararlı olan bu muamelenin mûteber olabilmesi için Türk Ticaret Kanununun sermaye tenkisine mütedair ahkâmına, tescil ve ilana riayet şarttır. Şirket sermayesinin tenkisi ya zarar veya gerçek kıymetlerden bir kısmının tasfiyesi veya şirket sermayesinin faaliyet ihtiyaçlarından fazla olması neticesidir. Binaenaleyh, sermaye tenkisi bir amortisman değildir. Amortisman halinde alacaklıların teminatını azaltmak veya hissedarların sermayeye bağlı haklarını kesmek bahis mevzuu olamaz. Sermaye amortismanında hissedarların sermaye ile alâkaları kendilerine intifa hisseleri vermek suretiyle idame edilir. Sermaye tenkisinde alacaklıların teminatı azalmış ve hissedarların hakları kesin surette zeval bulmuştur. Gerek sermaye amortismanının ve gerekse istikraz amortismanının her birine has belirli vasıfları vardır. Ve hesaplama bu vasıfların telâkkisine göre muhtelif şekiller alır. Bunlar üzerinde birbirine aykırı mülâhazalar yürütülmekte ve şekillerin fayda ve zararları müdafaa edilmektedir. En doğru şeklin, hususiyetleri en iyi ve sıhhatle ifade edilebilen olduğu unutulmamalıdır. Esas olan yalnız genel kaidelerden mülhem olmaktır.


sermaye fazlası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : excédent de capital § İngilizcesi : capital surplus] Hisse senetleri ile temsil edilen sermayeden başka gerek hissedarlar tarafmdan, gerekse sair suretlerle elde edilen sermaye kısmı.


sermaye hareketi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mouvement de capital § İngilizcesi : capital movement] Sermayenin, bir teşebbüsten diğerine veya bir ülkeden diğerine intikal etmesi.


sermaye hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de capital § İngilizcesi : capital account] Ticari bir teşebbüsü idare etmek için sermayedar tarafmdan konulan değerlerin hesabı. Sermayeyi oluşturan nakit, senetler ve emtia gibi değerleri sermaye sahibi ticarethaneye verdiği için bunların sermayedarı temsil eden sermaye hesabına alacak kayıt edilir. yıl sonunda ticarethanenin kârı sermaye hesabına bir kalemde alacak, zarar ise borç yazılır. yıl içinde sermaye artırılırsa ilave edilen para sermaye hesabına alacak, aksine sermayeden para çekilirse bu da hesabın borcuna geçirilir. Sermaye daima alacaklı bir hesaptır. Şayet, alacağı borcuna denk gelirse sermayenin tamamı tükenmiş demektir. Şayet, borç fazlası varsa ticarethane sermayesini kaybettikten mada üstelik borçlanmış, yani iflâs etmiş demektir.


sermaye hissesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action de capital § İngilizcesi : capital share] Bir anonim şirket sermayesinin bir parçasını temsil eden hisse senedi ki ya âdî hisse veya imtiyazlı hisse şeklinde olur.


sermaye kaçışı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fuite de capital § İngilizcesi : flight of capital] Yabancı esham ve tahvilat satın alma.


sermaye terakümü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accumulation capital § İngilizcesi : capital formation] Her türlü tasarruftan elde edilen sermaye. Sermaye vücuda getirme. Sermaye yaratma.


sermaye teşkili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capitalitasiton § İngilizcesi : capitalization] Faiz ve sair gelirleri sermayeye ilave. Kârın sermayeye katılması.


sermayedar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capitaliste § İngilizcesi : capitalaist] Elinde bir işe veya birteşebbüse bir ticarete yatırılacak parası bulunan kimse.


sermayenin azalması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : diminution de capital § İngilizcesi : impairment of capital] Temettü dağıtımı veya zarar etmek suretiyle sermayenin azalması.


sermayenin ödenmiş kısmı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital versé § İngilizcesi : paid up capital] Ödenmesi idare meclisi tarafmdan kararlaştırılan ve sermayedarlar tarafından fiilen yatırılan kısım.


sermayesiz şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compagnie mutuel § İngilizcesi : mutuel company] Sermayesi olmayan ve hisseleri bulunmayan ve kârı müşteriler arasmda taksim edilen şirket.


sermayeye katılan kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capitaliser § İngilizcesi : capitalized surplus] İster kazanılmış, ister kazanılmamış veya diğer şirketlerden devredilmiş olsun veya sermaye artmasından elde edilen kâr olsun sermayeye katılan para.


sermayeyi takviye için çıkarılan tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation consolidant le capital § İngilizcesi : adjustement bond] Her hangi bir teşebbüsün sermayesini takviye etmek maksadiyle ihraç olunan tahvil.


sertifika = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat, attestation § İngilizcesi : certification] Şahadetname, tastikname, hüsnü şahadet.


servet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fortune, richesse § İngilizcesi : fortune, wealth] Ekonomik mânada insanın ihtiyacına yarayabilecek maddelerin bir araya gelmesi.


servis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : département, rayon § İngilizcesi : department] Eyalet, vilayet, kısım, bölüm.


sevk vesikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : document d’expédition § İngilizcesi : shipping documents] Koneşmento, ikinci kaptan makbuzu, rıhtım makbuzu, antrepo makbuzu, hava nakliye mak buzu, posta makbuzu, hamule senedi.


seyahat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : voyage § İngilizcesi : travel] Yolculuk, seyrüsefer.


seyrüsefer = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : navigation § İngilizcesi : navigation] Gemi yolculuğu, denizlerde, nehirlerde yapılan her türlü nakliyat.


seyyah = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : voyageur § İngilizcesi : traveller] Ülke dahilinde veya haricinde görmek, gezmek için yapılan yolculuk, misafirlik.


seyyah çeki = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque de voyage § İngilizcesi : traveller’s cheque] Bu çekler özellikle seyyahlara kolaylık olmak üzere ihdas edilmiştir. Bankalar tarafmdan keşide edilip yabancı ülkelere gidecek seyyahlara verilen ve keşide eden bankanın muhabirleri tarafından tediye edilecek çek. Büyük miktarlarda para taşıma mahzurunu kaldırır.


seyyah çekleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque de voyageurs § İngilizcesi : traveller’s check] Seyahata çıkacak kimselerin belirli bir tutar tediyesi karşılığında kendilerine banka tarafından verilen çeklere denir.


seyyal sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disponible, liquide § İngilizcesi : ready] Mevcut para, safi nakit, hazır para, elde bulunan para.


seyyar ticaret memuru = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : voyageur de commerce § İngilizcesi : commercial traveller] Komisyon karşılığında tüccarlar nam ve hesabına mal satan ve sipariş kabul eden gezici kimse.


sicil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : registre § İngilizcesi : register] Kütük, genel defter, kayıt.


şifahi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : verbal, oral § İngilizcesi : verbal, oral] Ağızdan söylenen, ağızla ifade edilen.


şifahî olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : verbalement, oralement § İngilizcesi : verbally, orally] Ağızla ifade edilmek.


şifre = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chiffre § İngilizcesi : cipher] Muhaberenin gizliliğini temin için kullanılan bir takım özel işaretler.


şifre anahtarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clé de chiffre § İngilizcesi : cipher key] Şifre işaretlerinin halline yarayan usul veya şifre rakkamlarının karşılığını gösteren cetvel.


sığnak limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port de refuge § İngilizcesi : port of refuge] Fırtına ve sair mücbir sebepler dolayısiyle gemilerin iltica edebilecekleri liman.


sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance § İngilizcesi : insurance] Bir kimsenin kaza eseri olarak veya mücbir bir sebep tesiriyle uğraması muhtemel olan zarar ve ziyanı, diğer bir kimsenin, prim denilen bir ücret karşılığında ödemeyi taahhüt ettiğine dair aralarında aktettikleri mukavele. Zararı tazmin eden kimseye sigortacı - assureur - insurer, zararı tazmin edilen kimseye de müemmen şahıs veya sigortalı şahıs - assuré - insured denir. Bu hususta tanzim edilen sözleşmeye poliçe - police - policy denir. Ticaret Kanunu mucibince malını sigorta ettiren kimse sigortanın taallûk ettiği tehlikenin vukuunu haber aldığı tarihten itibaren beş gün zarfında sigortacıya haber vermeğe mecburdur. Bundan başka, malım sigorta ettiren kimse zararın önüne geçmek veya zararı azaltmak ve hafifletmek için tedbir almakla mükelleftir. Bu tedbirlerden bir semere hasıl olmasa bile bu hususta yapılan masrafları sigortacı ödemeye mecburdur. Sigorta, mal sigortası - assurance des choses ve şahıs sigortası - assurance de personnes olmak üzere ikiye ayrılır. Mal sigortası, isminden de anlaşılacağı üzere, mal olarak uğranacak zararların tazminine aittir. Yangına karşı sigorta - assurance contre l’incendie - Fire insurence. Çalınmağa karşı sigorta - assurance contre le vol - insurance against robery, doluya karşı sigorta - assurance contre la grêle hail insurance bu kabildendir. Şahıs sigortası, sigorta edilen kimsenin doğrudan doğruya şahsına taallûk eder. Hayat sigortası - assurance sur la vie - life insurance. Hastalığa karşı sigorta - assurance contre la maladie - Health insurance de bu nevidendir. Mal sigortasının muhtelif türleri içinde ticaret bakımmdan en önemli olanları deniz sigortası - Assurance maritime - marine insurance, kara sogortası - assurance terrestre - land insurance olmak üzere ikiye ayrılır. İkraz işlerinde sigorta rehinin zayi olması tehlikesini ortadan kaldırdığı için bu muamelenin emniyet ve kolaylıkla yapılmasını mümkün kılar. Bu itibarla sigorta, kredinin inkişafında en önemli bir etmen addolunur.


sigorta karşılığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réserve d’assurance § İngilizcesi : insurance reserve] Sigortacının tehlikeleri karşılamak için teşkil ettiği ihtiyat akçesi.


sigorta poliçesi karşılığında avans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avance sur police d’assurance § İngilizcesi : advance on insurance policy] Hayat sigortası karşılığında temin edilen tutar karşılığında alınan borç para veya kredi.


sigorta primi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prime d’assurance § İngilizcesi : insurance premium] Sigortacının temin ettiği tehlikelere karşı sigorta ettirenin ödemeyi taahhüt ettiği sigorta ücreti.


sigorta prodüktörü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : courtier d’assurance § İngilizcesi : insurance broker] Sigorta akdine vasıta olan kimse.


sigorta şahadetnamesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certificat d’assurance § İngilizcesi : insurance certificate] Muhtelif müşterilere ait malların bir poliçe ile sigorta edilmesi. Abonman poliçesi ile sigorta gibi ahvalde poliçe ibrazı zor olacağından sigorta şirketi veya acente poliçe yerine kaim olmak üzere malın sigortalı olduğuna dair sigorta şahadetnamesi verir.


şikâyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : plainte § İngilizcesi : complaint] Bir şeyden dert yanma.


şikâyeti mucib = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : onéreux § İngilizcesi : onerous] Ağırlık ve sıkmtı veren.


sıkıntı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : embarras, trouble § İngilizcesi : obstruction, difficulty] Mâni, engel, güçlük, müşkülât, tereddüt, zaruret.


sıklet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poide § İngilizcesi : weight] Ağırlık, vezin.


sıklet fazlalığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : excédent de poids § İngilizcesi : overweight] Ağırlık tecavüzü, yüksek ağırlık.


sıklet hududu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : limite de poids § İngilizcesi : limit of weight] Ağırlık sınırı.


sıklet kaybı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : perte de poids, déchet § İngilizcesi : deficiency] Ağırlık ziyaı.


sıklet üzerinden alınan gümrük = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit spécifique § İngilizcesi : specific duty] Gümrük resminin malın ağırlığı üzerinden hesaplanması.


şilep = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : navire de transport, cargoboat § İngilizcesi : tramp steamer, cargo boat] Denizde eşya, mal nakliyatını temin eden gemi.


sılo = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grenier à silos § İngilizcesi : silo] İçine muhtelif cins zahire konulan tertibatlı ambar.


şimdiki halde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dans le cas présent § İngilizcesi : in the present case] Hali hazır vaziyette.


simsar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remisier § İngilizcesi : broker] Borsada müşteri ile acente arasında esham ve tahvilat alım ve satımına vasıta olan kimse. Simsar, ancak acenteye tebligatta bulunmak için borsa salonuna girebilir. Kendi hesabına alım ve satımda bulunamaz. Borsa salonunda simsarların girebilecekleri yer parmaklıkla ayrılmıştır.


sınaî haklar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits de brevet § İngilizcesi : patent rights] İhtira beratları, fabrika ve ticaret markalan, ticaret unvanları, sanayie ait keşif ve İslâhat haklan, sınaî mülkiyet.


sınaî ikrazatlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : emprunt industriel § İngilizcesi : industrial loans] Sanayi kurumlarına yapılan ve özel teşebbüsün kullandığı paralar.


sınai kurum = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entreprise industrille § İngilizcesi : industrial enterprise] Makine ve aletler vasıtasiyle her hangi bir ham maddenin evsaf ve şeklini değiştirip kıymetlendirmek suretiyle imalat yapan fabrika.


sınaî mülkiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriété industrielle § İngilizcesi : industrial property] Ticari ve sınaî hususatta ihtiralar, makinelerde yapılan İslâhat, resimler, modeller, alameti farikalar ve sair üzerinde sahiplerine kanunun temin ettiği inhisar hakkı.


sınaî mülkiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : propriété industrielle § İngilizcesi : industrial property] İhtira beratı ile temin edilen haklar. Teknik keşif ve ihtiralar üzerindeki haklar.


sınıf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre § İngilizcesi : rate] Tertip, sıra, usul, nevi.


sınırsız sorumluluk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsabilité illimité § İngilizcesi : unlimited liability] sözleşme belgiti veya kanunla tahdit edilmemiş kanunî mes’uliyet


sipariş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commande § İngilizcesi : order] Bir malı satın almak için yazı ile veya şifahen yapılan talep. Ismarlama.


siparişe uygun = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre conforme à la commande § İngilizcesi : to be conforme to order] Verilen siparişe mutabık olmak.


sıra numarası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : numéro d’ordre § İngilizcesi : running number] Bir birini takip ve teselsül eden rakkamlar.


şirket müessisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : promoteur, lanceur d’affaire § İngilizcesi : company promoter] Şirketi kuran şahıslardan biri.


şirket sermayesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital, fonds § İngilizcesi : social stock] Kurulan şirketin işleyebilmesi için konulan sermayesi.


şirket sözleşmesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cahier des * charges § İngilizcesi : deed of partnership, articles of incorporation (association)] İş şirketlerinin ortaklar arasmda teşkil edilen, sevk ve idarelerine müteallik kaideleri, koşulları ve esasları tesbit eden yazılı vesika.


şirket sözleşmesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : statuts sociaux § İngilizcesi : articles of incorporation] Anonim şirketlerdeki esas mukavele, ortaklar arasında şirket teşkili için yapılan sözleşme.


şirketin infisahı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dissolution de la société § İngilizcesi : dissolution of company] Tasfiye edilen bir şirketin ortadan kalkması.


sirküler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : circulaire § İngilizcesi : circular] AÆuhtelif kimselere aynı mealde gönderilen mektup. Tamim. Tüccarların belirli hususları tanıtmak, bildirmek için gönderdikleri tamimler.


size uygun ise = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’il vous convient § İngilizcesi : if you please] Sizce mutabık ise.


sızıntı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : coulage § İngilizcesi : leakage] Akma, süzülme firesi.


şöhret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réputation, renom § İngilizcesi : reputation, renown] İştihar etmek.


sömestr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : semestre § İngilizcesi : half year] Altı aylık müddet.


son bakiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : solde, reliquat § İngilizcesi : balance] Hesap görüldükten sonra kalan miktar.


sonraki ciranta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endosseur subséquent § İngilizcesi : subsequent indorser] Diğerinden sonra olan muahhar.


sözleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acte, contrat § İngilizcesi : deed] Hukukî bir işlem tevlit eden imzalı veya mühürlü kâğıt.


sözleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat § İngilizcesi : contract] Tarafların serbest olarak iradelerini açığa vurarak anlaşmaları. Aktin yazılı şekli sözleşmedir.


sözleşme, mukavele, kontrat, akit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat, convention § İngilizcesi : agreement, contract] Mukavele, Muhakeme Usulü Kanunlarında iki taraf olarak gösterilmiş bir veya bir kaç şahsın, hukukî bir tesir, hukukî bir netice husule getirmek (Bir borcu tesis, tadil veya iptal gibi) maksadiyle izharî irade ve beyanı ve rızalarını içeren iki taraflı bir hukukî muadeledir. Hukukî mukavele, insanlara çok geniş bir saha dahilinde kendi kişisel ilişkilerini serbestçe ve yine kendi arzu ve iradeleri ile tesis ve idare etmek hak ve olanağını vermiştir. Kanunî kayıt ve hudutları nazarı itibare almak şartiyle bu gibi karşılıklı münasebetleri idare için bulunmuş formüllerin en eskisi ve tanınmışı mukaveledir. Mukavele, bir veya bir kaç şahsın, diğer bir veya bir kaç şahsa karşı bir şey yapmayı veya yapmamayı taahhüt etmesine hizmet eden akittir. Mukaveleler, ötedenberi iki taraflı veya bir taraflı olmak üzere ikiye ayrılırBu ayrılışta esas tutulan nokta bil’hassa, sözleşme sebebiyle taraflardan birisinin veya ikisinin birden bir mükellefiyet, bir taahhüt altına girmiş bulunmasıdır. İki taraflı sözleşme contrat bilatéral, iki tarafı birbirine denk olarak kabul ettikleri, karşılıklı iki taahhüt altına sokar, (Kira, satış gibi). Bir taraflı sözleşme Contrat Unilatéral de ise taraflardan yalnız bisini diğerine karşı bir şey yapmağa veya yapmamayı üstüne alır, (Bağışlamada olduğu gibi). İki taraflı sözleşmeyi de keza karşılıklı taahhütlerin birbirine tarafeyin bakımından denk gelip gelmemelerine nazaran ikiye ayırmak gerekir. Buna göre, iki taraflı bir sözleşme tamam iki taraflı olabilir (Satışta olduğu gibi). Bu sözleşme satıcının malını teslim ve temlik etmesine mukabil alıcının tâyin edilen veya örf ve âdet rayice göre belirli olan bir bedel vermesi gibi karşılıklı iki borçta, vecibeden müteşekkildir. Her iki taraf da aşağı yukarı birbirine müsavi değerde bir şey ödemektedir. Sözleşmede noksan iki taraflı olabilir. (Ücretsiz emanet mukaveleleri gibi) bu sözleşme kendisine bir şey emanet edilen tarafın o maddeyi iyi muhafaza ederek sahibine geri vermesi vecibesiyle mal sahibinin, şayet malı muhafaza için yapılmış bir masrafı varsa, bu masrafın iadesi vecibesinden terekküp etmektedir. Görülüyor ki, burada iki taraftan birinin vecibesi daha açık ve ağırdır. Buna, müsavi olmayan iki taraflı sözleşme de denir. Hukuk kanunlarının açıkça tesbit ettikleri bazı haller müstesna olmak üzere, mukavelelerin akdi hiç bir şekle tabi tutulmamalıdır. Bu sözleşmenin tekemmül etmesi veya kanunen muteber olması için aşağıdaki unsurları ihtiva etmesi ve şartlara riayet edilmiş olması gerekir. . 1. Sözleşmeyi yapmağa iştirak edenlerin hukukî sözleşme yapmağa, yani medenî haklarını kullanmağa yetkileri olmalıdır- 2. Kanunun icab ve kabul ismini verdiği iki tarafın arzu ve iradelerinin birbirine uygun düşmesi gerekir. - 3. Akit mevzuunun olanaksızlıkla malûl bulunmaması (Sözgelimi mevcut bulunmayan bir şeyi satmayı taahhüt etmek gibi). 4. Akit mevzuunun ahlaka, adaba mugayir olmaması icab eder. (Bir kimsenin hürriyetlerden feragati ön gören taahhüt gibi).


sözleşmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : convenir § İngilizcesi : to agree] Uzlaşmak. Müttefikan karar almak.


spekülâsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : spéculation § İngilizcesi : speculation] fiyat yükseldiği zaman fazla fiyatla satmak ve fahiş kazanç temin etmek maksadiyle satın almak.


spekülatör = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : spéculateur § İngilizcesi : speculator] Fazla fiyatla mal satan kimse.


stajyer = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : volontaire, surnuméraire § İngilizcesi : unsalaried] Gönüllü, maaşsız çalışan.


standart mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises normales § İngilizcesi : standard goods] İmalât için bütün evsafı haiz ham madde.


statü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : statut social § İngilizcesi : society’s statute] Cemiyet nizamnamesi.


stenograf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sténographe § İngilizcesi : shorthand writer] Stenografi ile yazı yazan kimse. Yazıyı çabuk yazabilmek için heceler için kabul edilen işaretler ile yazı yazmak usulü.


stenografi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sténographie § İngilizcesi : shorthand] Lâkırdıyı söylendiği hızla yazmak olanağını veren kısa işaretlerden mürekkep yazı tarzı.


stok = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds, stock, existences § İngilizcesi : goods on hand, stock] Ambar mevcudu. Satılmamış veya fazla malların birikmiş olması.


stopaj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : stopaj § İngilizcesi : withholding] Vergi tevkifi. Vergiyi menbamda tevkif etme.


stratejik maddeler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : matières stratégique § İngilizcesi : strategic materials] Bir ülkenin savunması için lüzumlu olan ve seferberlikten evvel stok yapılması icap eden ekonomik maddeler.


şu koşullar dahilinde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sous ces conditions § İngilizcesi : under these conditions] Belirli hal keyfiyet ve esaslar altında.


subskripsiyon sermayesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital souscrit § İngilizcesi : subscribed capital] Subscripisyona yani kayda arz edilen sermayenin hissedarlar tarafından taahhüt edilmesi.


suiistimal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abus § İngilizcesi : abuse] Sui hareket, hata.


şüpheli alacak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mauvaise créance § İngilizcesi : bad debt] Tahsili kabil olmayan alacak. Böyle alacaklıların kayıt edildiği hesap.


süratli amortisman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépréciation accéléré § İngilizcesi : accelerated depreciation] Uzun ve çok çalışma yüzünden sabit değerlerin çabuk aşınmaları dolayısiyle fevkalâde amortisman tatbik edilmesi hali.


süresterya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : surestaries § İngilizcesi : demurage] Geminin yükleme veya boşaltılması için hamule sahibinin emrinde bulunduğu müddetin geçmesinden sonra yükleme veya boşaltmanın devam ettiği fazla günler. Aym zamanda yük sahibinin bugünler için gemi mücehhezine veya gemi sahibine verdiği tazminat. Kiralayanın, malın yükleme ve boşaltma müddetinden fazla beklemeğe mecbur1 olduğu zaman. Bu zaman zarfında kiralayana ayrıca sürestarya tazminatı verilir.


suret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : copie, duplicata § İngilizcesi : duplicate, copy] Bir vesikanın aslma uygun örneği.


sürmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : placer, écouler § İngilizcesi : to sell] Revaç bulmak. Satmak.


sürprodüksiyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : surproduction § İngilizcesi : overproduction] Normalden fazla istihsâl.


sürüm = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente, placement, écoulement § İngilizcesi : sale, market] Revaç, tedavül, akıntı.


suspan hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte en suspens § İngilizcesi : suspense account] Henüz aslî hesaplara intikal etmemiş kalemleri, maddeleri içeren hesap.


t hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte t § İngilizcesi : t account] Muhasebede kullanılan hesap tarzının şematik olarak gösterilmesi. Ufkî bir çizginin, şakulî bir çizgi ile birleşmesi ufkî çizgi üzerine hesabın ismi yazılı. rŞakulî çizginin soluna zimmet kayıtları, sağına da alacak kayıtları geçirilir.


ta yetmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déduire § İngilizcesi : to retrench] Netice çıkarmak, tenzil etmek, indirmek.


taahhüdü yerine getirmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : satisfaire une obligation § İngilizcesi : to fulfil an angagement] Sözünü icra etmek, ifa etmek.


taahhüt = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : engagement § İngilizcesi : liability, commitment] Vaat, mecburiyet, icbar.


taahhütlü mektup = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre recommandée § İngilizcesi : registered letter] Posta idaresince özel bir dikkat ve itina gösterilen, kayıt altında sevk edilen ve sahibine imza karşılığında teslim edilen mektup ve benzeri.


taahhütsüz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans engagement § İngilizcesi : without engagement] Hiç bir taahhüdü tazammun etmeyen.


taalluk etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concerner § İngilizcesi : to concern] Müteallik olmak. Taalluku olmak.


tabelâ = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enseigne § İngilizcesi : sign, bord] Mağaza ve emsali yerlerin kapılarına asılan levha.


tabetmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : imprimer § İngilizcesi : to print] Kâğıt, bez, basma üzerine yazı, resim basmak.


tâbi şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : filiale § İngilizcesi : subsidiary company] Ana şirkete ve holding şirketine bağlı ikinci derecedeki şirket.


tabiî servetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fortune naturelle § İngilizcesi : natural resources] Tabiatın sinesinden, topraktan çıkan maddeler. Maden yatakları. Münbit topraklar. Ham maddeler. Su, enerji, madenler gibi.


tacir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négociant § İngilizcesi : merchant] Ticarete müteallik işlerle uğraşan kimse.


tadil etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : modifier § İngilizcesi : to modify] Bir şeyin şeklini değiştirmek. Bir hükmün esasını tadil etmek.


tafsilât vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : donner des détails § İngilizcesi : to give particulars] Bir muameleyi bütün unsurları, izahatı ile kayıt etmek.


tahakkuk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réalisation § İngilizcesi : realization] Meydana gelme. Çoğalma. Hesapların, vergilerin belirmesi.


tahakkuk eden faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêts accumulés § İngilizcesi : accured interest] Tahakkuk eden ve fakat henüz tahsil ve ödenmemiş faiz.


tahakkuk eden faiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêts arriérés § İngilizcesi : interest accrued] Tahakkuk eden ve fakat henüz tahsil veya ödenmemiş faiz.


tahakkuk eden gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu accumulé § İngilizcesi : accued income] Tahakkuk eden gelir. Henüz tahsil edilmemiş gelir.


tahakkuk eden gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu réalisé § İngilizcesi : accrued income] Tahakkuk eden ve fakat henüz alınmamış gelir.


tahakkuk eden masraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais à régler § İngilizcesi : accrued expense] Tahakkuk eden masraf. Henüz tediye safhasına intikal etmemiş masraf.


tahakkuk eden masraf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais constaté § İngilizcesi : accrued expense] Bir vecibenin ifası için belirli bir tarihtşn evvel yapılan ve fakat ileri bir tarihte ödenecek veya hesaba almacak olan bir masraf.


tahakkuk eden temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividend accrus § İngilizcesi : accrued dividend] İmtiyazlı hisse senetlerinin tahakkuk eden ve fakat henüz ödenmemiş temettü.


tahakkuk eden temettü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividende réalisé § İngilizcesi : accrued dividend] İmtiyazlı hisse senetlerinin tahakkuk eden ve fakat henüz ödenmemiş temettüleri.


tahdit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : restriction § İngilizcesi : restriction] Hasr, kayıt, şart, mahdut, belirli, münhasır, ihtirazi kayıt.


tahkik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vérification § İngilizcesi : verification] Bir şeyin doğru olup olmadığmı meydana çıkarma, ispat etme.


tahkikat, araştırma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recherche enquête § İngilizcesi : investigation] Soruşturma yapma.


tahkim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arbitration § İngilizcesi : arbitrage] Arada vuku bulan ihtilafları bitaraf bir veya bir kaç kimsenin hakem yolu ile hal etmek.


tahliye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débarquement § İngilizcesi : discharge, unloading] Her hangi bir malı nakil vasıtasından dışarı çıkarmak, boşaltmak.


tahliye emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre de débarquement § İngilizcesi : landing order] Gümrük idaresince gemi kaptanına hitaben malların tahliye ve teslimi için yazılan emir.


tahliye iskelesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débarcadre, quai de débarquement § İngilizcesi : Landing place] Eşyaların boşaltılmasına tahsis olunan boşaltma rıhtımı.


tahliye limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port de débarquement § İngilizcesi : port of landing] Gemilerden yükleri boşaltmak için tahsis olunan liman.


tahliye masrafı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de débarquement § İngilizcesi : landing charges] Boşaltma sırasında yapılan masraflar.


tahliye şartı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : clause de déchargement § İngilizcesi : discharging clause] Hamulelerin gemiden çıkarılması kayıt ve koşulları.


tahliye yeri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lieu de déchargement § İngilizcesi : place of discharge] Hamulenin vapurdan çıkarılması için tahsis edilen yer.


tahmil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : embarquement, chargement § İngilizcesi : embarkation] Malın gemiye yüklenmesi. Yüklemenin ne zaman yapıldığı koneşmento tarihinden anlaşılır.


tahmin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : estimate, appaisement § İngilizcesi : evaluation, estimation] Değer biçmeEmtia veya eşyanın değerini tahmin ve bunun için yazılan ve verilen rapor. Bazı eşyanın taahhüdü için taraflardan birinin vereceği eşyanın angajmanı için masraflarının ve fiyatımn tesbiti veya bir işin yapılması veya tamiri için yapılan tahminî hesaplar.


tahmin edilmiş kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur appréciée § İngilizcesi : appraised value] Muhamminler tarafından takdir edilen, biçilen kıymet.


tahminî kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéfices non réalisés § İngilizcesi : paper profits] Kâğıt üzerinde tahmin ve hesaplanan ve fakat henüz tahakkuk etmemiş bulunan kâr.


tahrif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : falsification § İngilizcesi : falsification] Sahtekârlık, tağşiş.


tahrip etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : détruire § İngilizcesi : to destroy] Bozmak, imha, izale etmek.


tahripçi rekabet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concurrence destructif § İngilizcesi : destructive competition] Piyasayı alt üst etmek için yapılan gayri kanunî rekabet.


tahsil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : encaissement § İngilizcesi : collection] Para alma. Bir ticaret senedinde, ibra senedinde veya her hangi bir tediye senedinde yazılı bulunan paranın alınması.


tahsil hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte à recevoir § İngilizcesi : account receivable] Mal ve hizmetlerin tahsil edilmiş bedellerini gösteren hesap.


tahsil masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de recouvrement § İngilizcesi : expenses of collecting] Senet bedelinin veya bir paranm tahsil, istirdat ve istifa masrafları.


tahsil senetleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effets à recevoir § İngilizcesi : bills receivable] Ticarethane cüzdanına giren ve bedelleri vadesinde tahsil edilecek olan senetler. Bir borcu senetle ödemek için alacaklının emrine bir tediye senedi verileceği gibi cüzdanda tahsil senetlerinden birini alacaklıya ciro etmek suretiyle ödemek de mümkündür. Bu senedi alan taraf borçlu, senedi veren tahsil senetleri hesabı da alacaklıdır. Bu senetlerin kaydı için kullanılan deftere tahsil senetleri defteri denir. Genellikle bu defterin sağ sahifesine cüzdana giren tahsil senetlerinin, sol sahifesine de bedeli tahsil veya başkasına ciro edilerek cüzdandan çıkan senetler, girdikleri ve çıktıkları tarih sırası ile ve izahatı ile kayıt olunur.


tahsil yetkisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandat d’encaissement § İngilizcesi : collecting power] Her hangi bir para veya bir şeyin tahsili için verilen vekalet.


tahsilât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rentrée § İngilizcesi : returns] Tahsil, teslim edilen.


tahsildar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : receveur § İngilizcesi : receiver] Paraları toplayan, tahsil eden kimse.


tahsili gayri mümkün = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : irrécouvrable § İngilizcesi : irrecouvrable] Tahsili, istirdadı mümkün olmayan para, senet.


tahsili mümkün = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recouvrable § İngilizcesi : recouvrable] Tahsil ve istirdadı kabil olan.


tahsili mümkün alacak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recevable § İngilizcesi : receivable] Alacak, matlubat. Tahsil olunabilecek alacaklar ve senetler.


tahsis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : allotement § İngilizcesi : assigner] Masraflar için tahsis edilen paraİştirak taahhütnamesini imzalayanlara verilen hisse.


tahsisat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : appropriation, subvention § İngilizcesi : appropriation] Bir işletmenin, bir kurumun yıl zarfmda tahmin edilen masraf ihtiyacı için verilen mezuniyet.


tahsisat defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grand livre d’allottement § İngilizcesi : allotment ledger] Her tahsisatın miktar ve mahallini gösteren defteri kebir.


tahsisat hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de crédit § İngilizcesi : appropriation account] Tahsisat tutarlarının kayıt edildiği hesap.


tahvil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conversion § İngilizcesi : conversion] Değiştirme, islâh.


tahvilat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : obligation § İngilizcesi : bond, debenture] Devletlerin, belediyelerin, şirketlerin sermaye tedarik etmek maksadiyle, şu kadar yıl zarfmda belirli bir şekilde ödenmek ve o zamana kadar belirli bir faiz verilmek şartiyle yaptıkları ikrazları tevsik için ihraç ettikleri vesikalara tahvil denir. Tahviller, esas parça ve kuponlar olmak üzere iki parçadan oluşur. Esas kısımda istikrazın ismi, tastiki, çıkarılan eshamın adedi, mecmu kıymeti, kuponların adet ve değerleri, her senedin itibarî kıymeti, numarası, senedin nama veya hamiline ait olduğu, kuponların ne zaman, ne suretle ödeneceği, borcun faiziyle birlikte ödenmesi için ayrılan senelik taksitlerin miktarı, kuponların vadeleri, faiz miktarları, borcun ne para ile ödeneceği ve istikraz için gösterilen teminat yazılı bulunur. Tahviller, nama muharrer veya hamiline ait olabileceği gibi her iki şekli birden de haiz olabilirKur’a çekilmek suretiyle itfası kabil olan tahvillere (kur’alı tahvil) denir. Anonim şirketler aktettikleri istikrazlar için borç senedi olarak tahvil çıkarırlar. Bu tahvillerin kıymeti şirketin mevcudatmı tecavüz edemez. Tahvil ihracı için halka müracaat etmek isteyen şirket idare meclisi, şirketin sıfat ve vaziyeti hakkında gereken izahatı, ihraç edilmiş ve edilecek tahvillerin mecmu değerlerini, şirkete tediye şekli, her tahvilin itibarî kıymeti ile faiz miktarı, tahvillerin nama veya hamiline ait olduğu, ne zaman, ne suretle itfa edileceğini ve saireyi bildirir bir beyanname neşreder. Bu beyanname tahvillerin tedavüle çıkarılmasından en aşağı 15 gün evvel neşredilmesi gerekir. . Tahvilleri satın almak için bu beyannameyi ve iki nüshadan mürekkep bir kâğıdı yazıp imzalamak gerekir.


takas = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compensation § İngilizcesi : clearing] Birbirine karşı hem borçlu, hem alacaklı olan iki kimsenin mütekabil borç ve alacaklarını mahsup edip yalnız bunların arasındaki farkı vermek suretiyle ödeşmeleri.


takas odası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chambre de compensation § İngilizcesi : clearing house] Bankalar arasındaki takas muamelesini yapan daire.


takdir edilmiş kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur appréciée § İngilizcesi : appraised value] Muhamminler tarafından takdir edilen, biçilen kıymet.


takip etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : poursuivre § İngilizcesi : to pursue] Bir kimsenin, bir işin arkasına düşmek.


taklit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : imitation § İngilizcesi : imitation] Numune almak, imtisal etmek, örnek ittihaz etmek.


takriben = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : approximatif § İngilizcesi : about] Aşağı yukarı, tahminen.


taksim etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : partager § İngilizcesi : to split] Pay etmek, paylaşmak, iştirak etmek.


taksit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux § İngilizcesi : rate, installment] Avans, bir şeyin parça parça yapılması. Paranın, borcun belirli taksitlerle ödenmesi.


taksitle alış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : achat à tempérament § İngilizcesi : tally trade] Alman bir malın bedelinin parça parça ödenmesi.


taksitle mübayaa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : achat par acompte § İngilizcesi : instalment buying] Bedelleri muntazam fasılalarla tesviye edilmek üzere mübayaa edilen mal veya ser vis.


taksitle ödeme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : paiement partiel, acompte § İngilizcesi : payment on account] Borcun ceste ceste tesviyesi.


taksitle satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente par acompte § İngilizcesi : instalment sale] Haftalık veya aylık müsavi taksitlerle bedelleri tahsil edilmek üzere yapılan satış.


taktir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : estimer § İngilizcesi : to esteem] İtibar, hürmet etmek.


talep = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : demande § İngilizcesi : demand] Bir kimsenin, bir müşterinin mal istemesi. İktisat ilminde bir piyasadan vâki olan taleplerin hey’eti mecmuası. Arz ve talep - Offre et demande - Supply and demand.


talî hasılât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sous produit § İngilizcesi : by product] Ana imalat sırasında hâsıl olan ikinci derecedeki mamûller.


talî hesaplar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comptes auxiliaires § İngilizcesi : subsidiary accounts] Tafsilâtlı hesaplar. Aynı mevzua ait hesap gruplarının tafsilâtlı olarak talî hesapların ayrı ayrı defterlerde tutulması ve defteri kebirde bir ana hesapta toplanması ve kontrol edilmesi.


talî ihtiyatlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reserves secondaire § İngilizcesi : secondary reserves] Bankalarm tahsil edebilecekleri paralar. Hazine tahvilleri, ellerinde bulunan reeskonta tabi senetler bu ihtiyatı teşkil ederler. Bizde böyle bir tasnif mevcut değildir.


talî masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais acceassoires § İngilizcesi : additional expenses] İkinci derecedeki müteferrik masraflar.


talî şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société secondaire § İngilizcesi : subsidiary company] Ana şirkete, holding şirketine bağlı ikinci derecedeki şirket.


talik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ajournement § İngilizcesi : ajournment] Bir işi sonraya bırakmak. Geciktirme, tehir.


talimat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avis § İngilizcesi : advice] Mal veya sair hususlar hakkında karşı tarafa malûmat vermek.


talimat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : instruction § İngilizcesi : direction] Mal veya sair hususlar hakkında emir verme. Yapılan hususlar hakkında bilgi vermek.


talimata göre = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : suivant avis § İngilizcesi : as per advice] İhtar, tenbih ve habere göre hareket.


talimata riayet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’en tenir aux instructions § İngilizcesi : to comply with instructions] Mevcut veya verilen esaslara uymak.


talimata uygun = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se conformer aux instructions § İngilizcesi : to act, according to instruction] Verilen emir ve malûmata mutabık olmak.


talimata uymak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se conformer aux instructions § İngilizcesi : to comply with instructions] Talimata göre hareket etmek.


talip olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : concourir pour § İngilizcesi : to compete for] Bir şeyi istemek, arzulamak.


tam = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au complet, entier § İngilizcesi : complete] Bütün, mükemmel. Bütün teferruatiyle.


tam ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement plein § İngilizcesi : endorsement in full] İşbu senedin içeriğini (filân kimseye veya emrine tediye ediniz) şeklindeki ciro tamdır.


tamamen ödenmemiş sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital impayé § İngilizcesi : assessable capital stock] Tamamen ödenmemiş ve fakat talep edilmesi gereken sermaye.


tamim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : circulaire § İngilizcesi : circular] Tüccarların belirli hususları tanıtmak maksadiyle ilgililere gönderdikleri izahatlı yazılar.


tanzim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etablissement § İngilizcesi : striking] Bir işi, bir hesabı vücude getirmek.


tapu senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : titre de propriété § İngilizcesi : title deed] Gayri menkul sahibine tapu idaresince verilen gayri menkul üzerindeki mülkiyet hakkını gösteren senet.


tarafların rızasiyle = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à l’amiable § İngilizcesi : in amicable way] İki tarafın muvafakatiyle yapılan işDostane hal edilen mevzular.


tarafların rızasiyle uzlaşmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’arranger à l’amiable § İngilizcesi : to settle amicably] İki tarafın anlaşması ile işi sulhen tesviye etmek.


tarafsız = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : neutre § İngilizcesi : neutral] İki dost veya muhasım guruba katılmayan, bitaraf.


tarım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : agriculture § İngilizcesi : agriculture] Çiftçilik. Toprağa ekmek.


tarımsal sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance agricole § İngilizcesi : agricultural insurance] Tarım te kullanılan bilumum vasıtaları, hayvanları ve tarımsal mahsulleri koruyan sigorta.


tartıya göre = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au poids § İngilizcesi : by weight] Vezin, ağırlık, sıklete uygun olarak.


tarz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mode § İngilizcesi : means, mode] Usul, adet, moda.


tarziye vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire des excuses § İngilizcesi : to apologize] Yapılan bir hatadan dolayı karşı taraftan özür, af talep etmek.


tasarlamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se proposer § İngilizcesi : to intend] Teklif, dermeyan, kast, niyet.


tasarruf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : economie § İngilizcesi : economy, saving] Para biriktirmek. Servet yapmak.


tasarruf bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : caisse d’épargne § İngilizcesi : saving’s bank] Mevduat bankası. Topladığı mevduatı uzun vadeli işlere yatıran banka.


tasarruf etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avoir en vue § İngilizcesi : to have in view] Maksat, niyet, fikir, mütalâa.


tasarruf sandığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : caisse d’épargne § İngilizcesi : saving’s bank] Mevduat bankası. Topladığı mevduatı uzun vadeli işlere yatıran banka.


tasfiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : liquidation § İngilizcesi : dissolution] Bir şirketin, bir teşekkülün fesih veya infisahı dolayısiyle işlemlerinin tasfiyesi, alacak ve borçlarının tesbiti ile mevcudun nakte çevrilerek hak sahiplerine ödenmesi.


tasfiye hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de diquidation § İngilizcesi : settle account] Borsada vadeli işlemlerde mübayaacı tarafından müşteriye vaziyeti göstermek üzere tanzim edilen hesap.


tashih etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : corriger § İngilizcesi : to correct] Bir hesabı, bir hatayı islâh, tadil etmek, düzeltmek.


tastik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : legalisation § İngilizcesi : legalization] Hemen tastik, vize etmek.


tastiken = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en foi de quoi § İngilizcesi : in witness whereof] Ahit, itimat, iman itikat.


tastikli fatura = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facture consulaire § İngilizcesi : consular invoice] malın menşeinin mahalli konsolosluk tarafından tastik edilen faturası.


tastikli suret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : copie légalisée § İngilizcesi : certified copy] Bir vesikanın orijinal nüshasının resmî bir makam tarafmdan çıkarılan suretinin tastik edilmesi.


tastikli suret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exemplaire certifié § İngilizcesi : attested or certified copy] Bir vesikanın orijinal nüshasının resmî bir makam veya noter tarafmdan çıkarılmış suretinin tastik edilmesi.


tastikname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : attestation, certificate § İngilizcesi : attestation] Bir hizmetin, bir vazifenin, bir muamelenin yapıldığını, ikmal edildiğini gösteren yazılı bir vesika.


tasvip edilen hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte approuvé § İngilizcesi : account stated] Alacaklılar veya borçlular tarafmdan, kendilerine gönderilen hesap hülâsalarının bakiyelerinin kabulü.


tasvip etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : approuver § İngilizcesi : to approve] Yapılan teklifi, gönderilen bir hesabı uygun bulmak.


tasvip etmemek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : desapprobation § İngilizcesi : disapproval] Bir şeyi kabul etmemek ve münasip bulmamak. Takbih etmek.


tasvip varakası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bien trouvé § İngilizcesi : confirmation of balance] Bankaların müşterilerine gönderdikleri hesap hülâsalarına ilişik tasvip varakası.


tatbik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : application § İngilizcesi : application] İcra, tahsis, dikkat ve ihtimam.


tatbik mevkiine girmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entrer en vigeur § İngilizcesi : to come in force] işleme koymak, mer’i olmak.


tatbik mevkiine koymak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mettre à exécution § İngilizcesi : to carry into effect] İcra mevkiine koymak, infaz etmek.


tatil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jour férié § İngilizcesi : bank holiday] Bankaların kapalı bulundukları resmî tatil günleri. Her ülkede kanun ve adete göre tesbit edilir.


tatmin etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : satisfaire § İngilizcesi : to satisfy] İfa, memnun, hoşnut ve ikna etmek.


tavafuk etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se conformer à § İngilizcesi : to conform] İmtisal etmek, tabi olmak, mutabık gelmek.


tavsiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recommandation § İngilizcesi : raccomandazione] Bir kimseyi diğer bir kimseye taktim etmek. Bankalara, iş sahiplerine bir kimseyi sağlık vermek. Hakkında hüsnü şahadette bulunmak.


tavsiye üzerine = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sur la recommandation, sous les auspices § İngilizcesi : at the recommandation] Birisinin aracılıku ile.


tavzif edilen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandataire § İngilizcesi : mandatary] Bir kimsenin vazifelendirilmesi, vekil veya murahhas tâyin edilmesi.


tavzif etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : charger § İngilizcesi : to charge with] Birisini memur etmek, tahmil, mecbur etmek.


tayfa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : equipage § İngilizcesi : crew] Gemi adamları. Mürettebat.


tâyin etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nomination § İngilizcesi : appointment] Vazife vermek. Nasbetmek.


tazminat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemnité § İngilizcesi : indemnity] Zarar ve ziyan getiren hadisenin bütün neticelerini karşılamak üzere verilen bedel.


tazminat dâvası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action en dommages intérêts § İngilizcesi : suit for damages] Husule gelen hasar dolayısiyle zarar ve ziyanı telafi için açılan ödeme dâvası.


tazminat vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payer une indemnité § İngilizcesi : to pay damage] Sebebiyet verilen hasar dolayısiyle zararı telafi etmek.


tebdil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echanger § İngilizcesi : to exchange] Mübadele, trampa.


tebliğ = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : notification § İngilizcesi : notification] İhbar, ihtar.


tecavüz, depasman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : découvert § İngilizcesi : bank overdraft] Banka hesabını aşma. Bankadaki hesap mevcudundan çekle fazla para çekme.


tecdit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : renouvellement § İngilizcesi : novation] Borcun nakli. İki kimse arasındaki borcun alacaklının muvafakati ile üçüncü bir şahsa devredilmesi. Eski borç yerine yeni bir borç ihdas etmek suretiyle eski borcu kaldırma.


teçhizat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : equipement § İngilizcesi : equipment] Sabit tesislerin işlemelerinde gereken teferruat, hava tertibatı, muhabere vasıtaları, her türlü sıhhî tesisat ve saire.


tecrübe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : essai § İngilizcesi : trial] Deneme, numune.


tecrübe olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à titre d’essai § İngilizcesi : on trial] Deneme maksadiyle.


tecrübe siparişi yapmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commander à titre d’essai § İngilizcesi : to order on trial] Denemek üzere kısmî sipariş yapmak.


tecrübeli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expérimenté § İngilizcesi : experienced] Mücerreb, tecrübe sahibi.


tecviz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : approbation § İngilizcesi : aproval] Kabul, tastik, taktir, tasvip.


tedarik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acquisition § İngilizcesi : prime] Kazanç, iştira.


tedavül = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : circulation § İngilizcesi : circulation] Deveran, intişar.


tedavül bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’emission § İngilizcesi : bank of issue] Banknot ihracı imtiyazına sahip olan banka.


tedavül bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’émission § İngilizcesi : bank of issue] Banknot ihracı imtiyazına sahip olan banka. İhraç bankası da denir.


tedavül kabiliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négociabilité § İngilizcesi : negotiability] Tedavül etmek olanağına malik olan.


tedavül sürati = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vitesse de circulation § İngilizcesi : velocity of circulation] Paranın belirli bir müddet zarfında el değiştirme sürati.


tedavül vasıtası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : moyen de circulation § İngilizcesi : currency] Para. Altın, gümüş ve madenî para. Para yerine kaim olan poliçe, çek gibi değerli evrak dahi tedavül vasıtaları içinde mütalâa edilebilir. Piyasadaki para, alım ve satımı kolaylaştıran vasıta.


tedavüldeki alacakları tahsil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire rentrer les arriérés § İngilizcesi : to collect outstanding debts] Mütedahil, bakayada kalmış alacakların tahsili.


tedavüldeki para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie en circulation § İngilizcesi : currency] Piyasada tedavül etmekte bulunan kâğıt ve madenî paralar.


tedavüldeki senetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : les effets en circulation § İngilizcesi : the running bills] Piyasada bulunan bonolar.


tedavülden çekmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retirer de la circulation § İngilizcesi : to put out of circulation] Parayı piyasadan kaldırmak.


tedavüle çıkarmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mettre en circulation § İngilizcesi : to put into circulation] Parayı piyasaya sürmek.


tedavülü kolay = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négociable § İngilizcesi : negotiable] Piyasada kolaylıkla sirküle eden.


tedbir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : précaution § İngilizcesi : foresight] İhtiyat, sakınma, ihtiraz.


tedbirli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prudent § İngilizcesi : circumspect] İhtiyatlı, basiretli.


tedbirsiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : imprudent § İngilizcesi : improvident] İhtiyatta, basirette kusur etme.


tedenni = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se relentir § İngilizcesi : to slacken] Yavaşlama, gerileme.


tediye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : paiement § İngilizcesi : payment] Nakdî bir borcun para karşılığı olarak kabul edilebilen hizmet, mal veya para karşılığında kaldırılması.


tediye anlaşması = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accord de payement § İngilizcesi : payment agreements] İki veya daha ziyade ülkeler arasmda para ödemeleri hususunda yapılan anlaşma.


tediye eden = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : payeur § İngilizcesi : payer] Para veren, borcunu ödeyen.


tediye edilecek senetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effets à payer § İngilizcesi : bills payable] Satın alman mal karşılığında vadeli olarak tanzim edilen senet.


tediye emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre de payement § İngilizcesi : order of payment] Müşterilerin bankalara belirli bir paranın tediye edilmesi için verdikleri emirler. Bankaların veya ticarethanelerin aralarında para ödenmesi için teati ettikleri emirler.


tediye günü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jour de payement § İngilizcesi : pay day] Borsada hesapların veya fiyat farklarının ödendiği gün.


tediye hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte payable § İngilizcesi : account payable] Mal ve hizmetlerin tediye edilmiş bedellerini gösteren hesap. Alacaklılar hesabı.


tediye muvazenesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : balance de payement § İngilizcesi : balance of payment] Bir ülkenin belirli bir devre zarfında diğer ülkelere yaptığı tediyelerle yabancı ülkelerden elde ettiği paralar arasındaki fark.


tediye senetleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effets à payer § İngilizcesi : bill payable] Tediye senetleri ticarethane namına imzalanan senetleri veya ödenmesi kabul edilen poliçelerdir. Bu borcu ödemek için alacaklının emrine, bedeli borçlu tarafmdan tediye olunmak üzere bir senet verilir. Verilen bu senet bir tediye senedidir. Bu alan hesap borçlu ve senedi veren tediye senetleri hesabı da alacaklıdır. Tediye senetleri, evvelâ ticarethane namına imzalanıp cüzdandan çıkar. Sonra vadesi geldiği zaman bedeli ödenir. Tekrar cüzdana girerTicarethanenin her zaman piyasada ödenecek tediye senetleri bulunacağından tediye senetleri defterinin ihracat tarafı giriş tarafmdan daima fazladır.


tediyeden imtina = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : refus de payement § İngilizcesi : refusal of payment] Tediyeden temerrüt etmek. Tediye etmemek. Ademi tediye.


tediyelî teslim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contre remboursement § İngilizcesi : cash on delivery] Posta, tren veya her hangi bir vasıta ile gönderilen bir malm, ancak mal ile birlikte gönderilen vesikada yazılı paranın alıcı tarafından ödenmesinden sonra teslim edilebileceğini ifade eden tabir.


tediyeyi tehir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ajournement § İngilizcesi : postponement] Ödenmesi icap eden bir borcun, bir senedin tediyesinin geciktirilmesi, talik edilmesi.


tedvir etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : manier les affaires § İngilizcesi : to manage business] İşleri idare etmek, kullanmak, istimal etmek.


teehhür = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : retard § İngilizcesi : delay] Gecikme, geri kalma, işin uzaması.


teehhür faizi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intérêts moratoires § İngilizcesi : interest for default] Tediyenin zamanında yapılmasından dolayı alınan gecikme faizi.


tefecilik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usure § İngilizcesi : usury] Kanunî haddinden fazla fahiş faiz alma.


tefekkür etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : considérer, réfléchir sur § İngilizcesi : to deliverate] Mülâhaza, mütalâa, taktir, nazarı itibare almak.


tefrik etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : distinguer § İngilizcesi : to distinguish] Ayırmak. Fark, teşhis etmek.


tefrruat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : des détails § İngilizcesi : accessories] Bir şeyin işletilmesi, muhafazası veya ondan istifade edilmesi için o şeyle daima beraber bulunan. Perakende teferruat.


tefsir etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : interpréter § İngilizcesi : to interpret] Kanun, nizam ve her türlü işlemlerdeki ibarelerin anlamlarını izah ve tâyin etmek. Tercüme, şerh, izah, tabir etmek.


teftiş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : verifier les comptes, inspecter § İngilizcesi : audit] Hesapların kontrolü, müfettiş ve murakıplar tarafmdan hesap ve işlemlerin yolunda cereyan edip etmediğini tetkik ve kontrol etmek.


tehacüm etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : af fleur § İngilizcesi : to flow in] Bir yerde toplanmak, hücum etmek.


tehir etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : différer, remettre § İngilizcesi : to defer] Tavik, talik, muhalefet etmek.


tehlike anında yükü denize atmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jet à la mer § İngilizcesi : jettison] Tehlike anında gemiyi hafifletmek ve batmaktan kurtarmak için gemide mevcut malların ve icabında gemiye ait diğer eşyalarm da denize atılması.


tehlikeli enflâsyon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inflation fugitif § İngilizcesi : runaway inflation] Enflâsyonun tehlike arz eden derecesi.


tek koneşmento = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : connaissement direct § İngilizcesi : thrugh bill of lading] Gerek kara ve gerekse deniz nakliyatı için tanzim edilen tek koneşmento. genellikle ilk nakliyeci tarafından tanzim edilir.


tek maden mikyası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monométallisme § İngilizcesi : monometallism] Değerli madenlerden yalnız altın veya yalnız gümüşü para kıymetine esas olarak alan sistem.


tekaüt tazminatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pension de retraite § İngilizcesi : superannation] Hizmet müddetini ikmal eden memur ve ücretlilere verilen para.


tekeffül etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s'engager § İngilizcesi : to bind one’s self] İltizam, taahhüt ve tahsis etmek.


tekel, inhisar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monopole § İngilizcesi : monopoly] Belirli bir metanın yalnız bir elden alınıp satılması.


tekit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reitéré § İngilizcesi : respeated] Tekrar, teyit.


teklif = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : proposition § İngilizcesi : offer] Birisinin kabulüne arz etmek. Müşteriye satılacak malı olduğunu söylemek. Teklif edilen mal için istenilen fiyat.


teklif edilen fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix offert § İngilizcesi : offered price] Müşteriye bir malın fiyatını teklif, dermeyan etmek. Kıymetini bildirmek.


teklif yapmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire une proposition § İngilizcesi : to make a proposal] Bir Ticari emtia, veya diğer bir mevzu hakkında teklifte bulunmak.


teklifi kabul etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accepter une proposition § İngilizcesi : to agree to a proposition] Kendisine yapılan müracaata hüsnü kabul göstermek, muvafakat göstermek.


teknik ihtiyatlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réserve technique § İngilizcesi : tecknical reserve funds] Sigorta şirketlerinin ayırmağa mecbur oldukları kanunî ihtiyatlar haricinde, carî tehlikeler ihtiyatı, riyazî ihtiyatlar, muallâk tazminatlar gibi ihtiyatlardır.


tekrar etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : répéter § İngilizcesi : to repeat] Tecdit, aks ettirmek.


tel havalesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandat télégraphique § İngilizcesi : telegraphic money order] Yapılan havalenin telgrafla gönderilmesi.


telafi etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : indemniser § İngilizcesi : to indemnity] Tazmin etmek.


telgraf adresi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : adresse télégraphique § İngilizcesi : cable address] Telgraf masrafından tasarruf etmek maksadiyle bir Ticari kurumun kabul ettiği kısa adres ki firma isminin bazı harfleri alınarak teşkil olunur. Telgraf adresi olarak seçilen kelimeler kolay söylenebilir şekilde olmalıdır.


telif hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit d’auteur § İngilizcesi : copyright] Edebî ve bediî kitap sahiplerinin diğer müelliflerin o eserleri dolayısiyle haiz oldukları haklarMülkiyet hakkı.


tellaliye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : courtage § İngilizcesi : brokerage] Tellâlların aldıkları ücret, komisyon.


temasa geçmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se mettre en rapports § İngilizcesi : to communicate] Münasebete girişmek. İrtibat tesis etmek.


temasta bulunmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre en contact § İngilizcesi : to be in touch] Münasebette bulunmak. İrtibat kurmak.


temdit etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : différer § İngilizcesi : to defer] Senet, borç vadesinin uzatılması.


temellük = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : possession § İngilizcesi : possession] Bir mal üzerindeki tasarruf ve mülkiyet hakkı.


temenni etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : souhaiter § İngilizcesi : to wish] İstemek, arzuda bulunmak.


temerrüt = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : défaut de paiement § İngilizcesi : default] Borçlunun vadesinde borcunu ödeyememesi hali. Alacaklının veya borçlunun direnmesi.


temettü hisse senedi veya müessis hissesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action de dividende, part du fondateur § İngilizcesi : founder’s share] Alelekser bir anonim şirketin müessislerine dahilî nizamname mucibince ikinci derecede bir temettü tevzii gibi bazı özel haklar bahşeden, kıymeti gösterilmemiş hisse. Şirket sermayesi artırıldığı zaman müessis hisselerinin adedi artırılamaz.


temettü hissesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dividende § İngilizcesi : dividend] Bir teşebbüsün bir malî yıl veya ekzersiz zarfında elde ettiği safî kârın hisse senedi başma isabet eden miktarı.


temettü tevazün fonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : egalisation réserve pour dividend § İngilizcesi : dividend egalization reserve] İleriki senelerde kâr müsait olmadığı taktirde hissedarlara bu fondan tevziat yapılabilir. Fevkalâde ihtiyatlardan tevzi edilen temettü.


temevvüç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fluctuation § İngilizcesi : fluctuation] Her hangi bir şeyin fiyatındaki inip çıkma, alçalıp yükselme, dalgalanma.


temin etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurer § İngilizcesi : to assure] Tedarik etmek. İtimat, tastik, teyit etmek.


teminat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garantie, sécurité § İngilizcesi : security] Kefalet, rehin, ipotek, değerli kâğıt, hisse senedi, tahvil, bono, menkul kıymet, sigorta poliçesi, her nevi Ticari senet, borsada kote olsun olmasın sahip ve hamiline bir hak veya alacak temin eden senet.


teminat akçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fond de garantie § İngilizcesi : guarantee fund] Artırma ve eksiltmeye girenlerden alınan para teminatı. Fevkalâde zararları karşılamak üzere kârdan muntazaman ayrılan karşılık. Teminat fonu.


teminat şahsî kefalet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : garantie personnelle § İngilizcesi : personal garanty or security] Bir kimsenin diğer bir şahsa şahsen borcu taahhüt etmesi.


teminat vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : donner l’assurance § İngilizcesi : to give the assurance] Emniyet, itimat vermek.


teminatsız satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente à découvert § İngilizcesi : short sale] Karşılıksız, açıktan yapılan satış.


temlik işlemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : notariat § İngilizcesi : conveyancing] Ferağ. Bir şeyin mülkiyetinin bir kimseden diğer bir kimseye nakledilmesi.


temlik senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de vente § İngilizcesi : bill of sale] Bazı malların mülkiyetini, teminat olmak üzere, diğerine nakleden senet.


temliki ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement translatif de propriété § İngilizcesi : endorsement transferring property] Doğrudan doğruya temlik maksadiyle başkasına ciro edilmesine denir. Sözgelimi (Bedeli nakten makbuzum olmuştur. Filânın emrine tediye ediniz. ) şeklindeki ciro temlikidir.


temsilen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par procuration § İngilizcesi : per procuration] Şekaleten, bir kimsenin patronu namına ve onu temsilen imza koyduğu zaman ilavee dilen kayıt.


tenevvü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : variété § İngilizcesi : copiusness] Çeşitlendirme.


tenezzül etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rétrograder, fléchir § İngilizcesi : to recede] Düşme, tedenni, rücu etmek.


tenezzül, sukut = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : baisse, chute § İngilizcesi : decline, fall] Piyasada emtia, esham, meskûkât, nakit evrak, kambiyo ve sairenin rayiçlerinde husule gelen düşme.


tenkis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : diminution § İngilizcesi : abatement] İndirilmiş tutar. Masrafları azaltma. Vergiyi tenzil veya tamamen terketme.


tenkis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réduction § İngilizcesi : reduction] Azalma, tenzilât, iskonto.


tenzil etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déduire § İngilizcesi : to deduct] Bir tutardan belirli bir kısmını indirmek. Vadesinden evvel geri verilen bir paranın iskontosundan yapılan indirim.


tenzilât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : babais, réduction § İngilizcesi : abortment, rebat] malın numunesine uymaması, kıymetten düşmesi, noksan çıkması ve sair benzeri hallerde mal fiyatmdan yapılan indirme.


tenzilât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réduction § İngilizcesi : allowance] Her hangi bir hasar, açık, gecikme için alacaklı tarafından feragat veya kabul edilen tenzilât.


tenzilâtla satmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vendre au rabais § İngilizcesi : to sell with discount] Iskontolu olarak satmak.


tenzilâttan faydalanmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jouir d’une réduction § İngilizcesi : to enjoy a reduction] Azaltma, indirme, istifade, intifa.


tenzilden sonra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déduction faite § İngilizcesi : after deduction] İndirim yapıldıktan sonra.


terakki etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : progresser § İngilizcesi : to progress] Ëerilemek.


teraküm = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accumulation § İngilizcesi : accumulation] Birikme, faiz ve sair kazançların ana paraya, sermayeye ilave. Biriktirme.


terazi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : balance § İngilizcesi : balance] Mizan, muvazene.


tercih = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : préférence § İngilizcesi : preference] Rüçhan. Birini diğerine tercih etmek.


tercih hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de priorité § İngilizcesi : preferential right] Birinin diğerine tekaddüm etmesi, seçimde söz sahibi olmak.


tercihen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : de préférence § İngilizcesi : by preference] Birini diğerine tercih etmek suretiyle.


tereddütsüz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans hésitation § İngilizcesi : without hesitation] Hiç bocalamadan. Karar sürati.


tereddütsüz bulunmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hésiter § İngilizcesi : to hesitate] Cesaretsizlik, kararsızlıkla hareket etmek.


terekküp etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se composer de § İngilizcesi : to consist] Tertip, tanzim, islâh etmek, müteşekkil olmak.


terettüp etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : incomber § İngilizcesi : to be incumbent] Ait olmak. Vazifesi olmak.


terhini ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement en garanti § İngilizcesi : endorsement for garanty] Çek, poliçe ve emsali Ticari senetlerden birinin temsil ettiği alacağı terhin ve teminat karşılığında makamında başkasına ciro etmeğe denir. Cironun üst tarafına (Bedeli terhin içindir) veya (Bedeli teminattır) şeklinde ifade olunur. Buna fransızca (Endossement de gage) veya (Endossement Pignoratif) de denir.


terk etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : abandonner § İngilizcesi : to abandon] Bırakmak, vaz geçmek, müsamaha etmek.


terk senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acte de cession § İngilizcesi : deed of cession] Tevdi, havale, feragat kâğıdı.


terki kabil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cessible § İngilizcesi : cessible] İntikal edebilen. Cirosu mümkün.


terkin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : radiation § İngilizcesi : concelling] Şuaların neşri, şaşaa.


tertibat almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prendre des dispositions § İngilizcesi : to adopt mesure] Tanzim, tertip, iktidar, istidat, kabiliyet, niyet, fikir.


tertibi için = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pour la bonne règle § İngilizcesi : for regularity’s sake] Muntazam, muttarit.


tertip = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : régularisation § İngilizcesi : settlement, setting] Tanzim, nizam, usulüne tevfik.


tesadüfi hadise = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : eventualité § İngilizcesi : contingency] Vak’a, arıza, tesadüfi vaziyet.


tesadüfi olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par hasard § İngilizcesi : accidentellment] Tali, kısmet, kazara, baht.


tesbit edilen bir zamanda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : epoque fixe § İngilizcesi : at a stated time] Belirli bir devir ve vakitte.


tescil etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enregistrer § İngilizcesi : to register] Kayıt, sicil, not almak.


teşebbüs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exploitation § İngilizcesi : entreprise] Her nevi iş ve ticaret kurumu. İşletme, inisiyatif ve enerji isteyen faaliyet sahası.


teşebbüs etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entreprendre § İngilizcesi : to undertake] Taahhüt, iltizam etmek. Bir işe başlamak.


teşekkül etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se composer de § İngilizcesi : to be composed of] Terkip, tertip, terekküp etmek.


teshil etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : favoriser § İngilizcesi : to favour] Tercih, tesahüp, himaye etmek, sahip çıkmak.


teşhir etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etalager § İngilizcesi : to show] Sergi, izhar, ibraz etmek.


tesir etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avoir de l’effet § İngilizcesi : to have effect] Netice, fiil icra etmek.


tesir yapmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : influencer § İngilizcesi : to influence] Nüfuz etmek.


tesirli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : efficace § İngilizcesi : efficient] Netice verme, müessir, ameli.


tesirsiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inefficace § İngilizcesi : without effect] Kuvvetsiz, gayri müessir.


tesirsizlik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : inefficacité § İngilizcesi : inefficiency] Amelsizlik, kuvvetsizlik.


tesis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fondation § İngilizcesi : establishing] Temel, esas, inşaat.


tesis etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etablir, fonder § İngilizcesi : to establish] Bina, ihdas etmek, vücuda getirmek.


tesis hisse senedi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : action de fondation, part de fondateur § İngilizcesi : founder’s share] Şirketin tesisi sırasında çıkarılan hisse senedi.


tesis masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de premier établissement § İngilizcesi : cost of promotion] Bir teşebbüsün ilk tesisi sıralarında yapılan masraflar.


tesisler ve işletmeler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etablissement § İngilizcesi : establishment] Bir idare altmda toplanan fabrika veya işletmeler. Aynı üretim faaliyeti ile uğraşan kurumların bir arada veya bir bölgede bulunması.


teşkil etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : constiteur § İngilizcesi : to form] Tahsis, terkip, tesis, tâyin etmek.


teslim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livraison § İngilizcesi : delivery] Satılan malı müşteriye vermek. Teslim şartiyle satış. Vente sur livraison yapıldığı taktirde mal tâyin edilen tarihte yerine eriştirilip alıcının emrine müheyya kılınmalıdır. Bu şart yerine getirilmezse teslimde gecikme - retard dans la livraison olmuş olur. Derhal teslim - Livraison immédiate - immediate delivery tabirinden genellikle malın kırk sekiz saat içinde teslim edileceği şartı anlaşılır.


teslim emri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ordre de livraison § İngilizcesi : . delivery order] Nakit veya aynî her şeyin teslimi için yazılan emir. Malın teslimi için mal sahibi tarafından depo memuruna hitaben yazılan emir. Bankalar ve ticarethaneler arasında teati edilen teslim emirleri.


teslim komisyonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commission en livraison § İngilizcesi : commission of delivery] teslim sırasında verilen komisyon.


teslim koşulları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conditions de livraison § İngilizcesi : term of supply] Teslimin ne şekil ve surette yapılacağını gösteren kaideler.


teslim sözleşmesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat de livraison § İngilizcesi : contract for delivery] Teslim koşullarını içeren vesika.


teslime hazır mal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : disponible § İngilizcesi : spot] Derhal teslim edilecek malBir iki gün zarfında ifası gereken borsa muamelesi.


teşvik etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : favoriser § İngilizcesi : to favour] Himaye, sahip çıkma, tercih, teshil etmek.


tesviye etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acquitter, liquider § İngilizcesi : liquidate] kesin hesap, hesap tasfiyesi.


tetkik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : examination § İngilizcesi : examination] Tahkik, muayene, imtihan.


tevakkuf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arrêt § İngilizcesi : stay] Durmak, istirahat.


tevazün = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : règlement § İngilizcesi : settlement] Muntazam ve muttarit bir surette, talimat, nizamname.


tevdi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remise § İngilizcesi : delivery] Teslim, ita.


tevdiat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt § İngilizcesi : deposit] Depozito, emanet, tevdi, bırakma.


tevdiat bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque de dépôt § İngilizcesi : deposit bank] Mevduat kabul eden banka.


tevhit bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan consolidé § İngilizcesi : consolidater balance sheet] Kendisine bağlı şubeleri birleştirilmiş bir grup teşebbüsün hey’eti ıımumiyesinin vaziyetini ifade eden bilanço.


tevkili ciro = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endossement de protion § İngilizcesi : procuration endorsement] Çek, poliçe ve sair Ticari senetlerin bedelini tahsile tevkili mutazammın olarak o senedin başkasına ciro edilmesine denir. İmzanın üst tarafına (Bedeli tahsiledir) şeklinde meşruhat verilir.


tevsik etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : certifier, justifier § İngilizcesi : to certify] Sıhhatini temin, tastik etmek.


tevzi etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : distribuer § İngilizcesi : to deliver] Taksim, tertip, tanzim, dağıtma.


teyit etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : confirmer § İngilizcesi : to confirm] Tastik. Yapılan bir muamelenin veya icabımn sıhhatini temin, hüküm ifade ettiğini beyan.


teyit mektubu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de confirmation § İngilizcesi : confirmation note] Her hangi bir işin yapıldığını bildiren ihbar. Bankalardan muhabirlere verilen emirlerin yapıldığını teyit ve ihbar eden mektup.


tezat teşkil etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre en. contradiction § İngilizcesi : to be in contradiction] Tenakus, mübayanet, mâni, müşkül.


tezkiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : référence § İngilizcesi : referecy] Atıf, isnat, teklif, malûmat.


ticaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commerce § İngilizcesi : trade] Emtia, ham, mamul, gayri mamul madde, menkul, gayri menkul alım satımı, icar ve isticarına, vuku bulacak hasarın tamirine, meslek edinilmek şartiyle temaşa, eğlence ve saire tertibine müteallik işlemlerin her hangi biri veya hepsi ve bunlarla ilgili bazı hususlar ile uğraşmak Ticari işlem kabul edilir. Ticaret, ehemmiyet ve büyüklüğüne göre toptan, yarı toptan ve perakende olur. Toptancı tacir malı doğrudan doğruya müstahsilden veya diğer bir toptancıdan satın alıp toptan veya yarı toptan olarak satar. Yarı toptancı, toptancı ile perakendeci arasında aracılık yapan tacirdir. Perakendeci malı doğrudan doğruya müstehlike satar. Bu üç smıf ticaret erbabı arasındaki ayırıcı had pek açık değildir. Bazı hallerde her üç smıf aynı kimsede de toplanabilir. Bazı cins eşya için üretici ile müstehlik arasına aracılar girerBunların adedi malına göre çok değişebilir. Ticaret, malın geldiği yere göre dahilî veya yerli - Commerce intérieur - Home trade olur. Yani aynı ülke ahalisi arasında yapılır. Muhtelif ülkeler arasmda icra edilir. Muhtelif ülkeler arasmda icra edilirse haricî ticaret - Commerce extérieurForeign trade ismini alır. Taricî ticaret üç şekilde cereyan eder: 1. İthalat - importation - import. Ülke halkı ihtiyacını karşılamak üzere hariçten getirilen mallar. 2. İhracat - Exportation - Export. Bir ülkenin toprağında çıkan mahsuller ile sanayi eşyası olarak harice sevk edilen mallar. 3. Transit - Transit - Transit. Ticari bir işleme meydan vermeden yabancı bir ülkeden diğer bir yabancı ülkeye gitmek üzere ülke arazisindn geçirilen mallar.


ticaret açığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déficit commercial § İngilizcesi : trade deficit] Belirli bir devre zarfmda bir ülkenin ithalat değerlerinin ihracat değerlerinden yüksek olması.


ticaret anlaşmaları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traités de commerce § İngilizcesi : commercial treaties] Uluslararasındaki ticareti tanzim ve idame için aktedilen anlaşmalar. İki taraflı bilâteral veya çok taraflı multilateral olurlar.


ticaret bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque commerciale § İngilizcesi : commercial bank] Başlıca işlemleri müşteriler hesabına tahsil ve tediyelerde bulunmak. Müşterilerine kredi hususunda kolaylık göstermekten ibaret olan malî kurumlar. Ticaret bankasının yaptıkları işlemler carî hesap açmak, senet iskonto etmek ve tahsil etmek, poliçe kabulü, rehin, ipotek, şahsî kefalet ve saire karşılığında avans vermek.


ticaret bankası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’agriculture § İngilizcesi : agricultural bank] Tarım le uğraşan köylülere uzun vadeli kredi sağlar. Köylünün kalkınması için kendilerine lüzumlu yardımı yapan banka.


ticaret bilançosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : balance du commerce § İngilizcesi : trade balance] Ticaret muvazenesi gösteren vaziyet.


ticaret birliği = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : association commercial § İngilizcesi : trade association] Her ticaret şubesindeki fertlerin aralarında kurdukları cemiyet, topluluk.


ticaret borsası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bourse de commerce § İngilizcesi : goods exchange] Zahire, hububat, toprak mahsulleri, her nevi tüccar mallarının, Hükümet murakabesi altında alınıp satıldığı yer. Esas itibariyle ticaret borsasmda her nevi ticaret malları üzerine işlem olunursa da tatbikatta her önemli ticaret merkezinin ticaret borsasmda o havalinin kendisine has olan mahsulleri alınıp satılır. Ticaret borsaları alış verişi kızıştırır. fiyatların sabit bir seviyede kalmasma önemli miktarda yardım eder. Başlıca piyasaların rayiçlerini ticaret borsalarmda neşir ve ilan edilmek suretiyle arbitraj işlemlerinde büyük farklar icrası mümkün olur. Ve böylelikle muhtelif piyasaların rayiçle. ri arasmda fark hâsıl olmasına meydan verilmemiş olur.


ticaret defterleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livres de commerce § İngilizcesi : business books] Ticaret Kanunu mucibince, her tacir mevcudat ve muvazene defteri, yevmiye defteri, kopye defteri tutmağa ve ticaret işlerine dair resen veya cevap olarak aldığı mektup ve telgrafları ve tediyelere ait evrakı muntazaman saklamağa mecburdur. Bunlar kanunî defterlerdir. Mevcudat ve muvazene defterine ticarete başladığı gün mevcut menkul, gayri menkul her türlü malların, eşyanın tahminî değerleri, hisse senetleri ve tahvillerin o tarihteki borsa değerleri, senetli veya senetsiz bütün alacaklarının tahsili mümkün sayılan miktarları, taahhütleri ve sair cihetlerden ileri gelen borçları. Bu mevcudat ve borçların farkı olup tüccarın servetini oluşturan miktar kayıt edildiği gibi her hesap senesi sonunda tanzim olunan bilançoları sırasiyle kayıt olunurlar. Kanunî defterlerin noter tarafmdan tastiki mecburidir. Her tüccar, kanunî defterleri son kayıt tarihlerinden itibaren telgraf ve mektupları ve tediyeleri gösteren evrakı tarihlerinden itibaren onbeş yıl saklamağa mecburdur. Her tüccar, işinin gösterdiği gerek ve ihtiyaca , göre Ticaret Kanununun tâyin ettiği defterden başka defterler de tutabilir. Bunların noterlikçe tastikine ve belirli bir müddet saklanmasına kanunî bir mecburiyet yoktur. Muhasebe defterleri yapılan işin nevi ve mahiyetine göre değişirse de, bunlardan bir kısmına muntazam bir muhasebede behemehal gerek vardır. Tüccarm genellikle kullandığı bu defterler, esas defterler, muavin defteler adı ile tefrik edilirler. Esas defterler, yevmiye defteri ile defteri kebirden ibarettir. Esas defterler ihtiyaca göre değişirse de başlıcaları şunlardır: Vezne, tahsil senetleri, tediye senetleri, mübayaa, satış, carî hesap defterleridir.


ticaret filosu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marine marchande § İngilizcesi : commercial navy] Devlet veya özel şahıslar tarafmdan işletilen ve Ticari mahiyetteki işler için kullanılan gemiler.


ticaret gemisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : navire de commerce § İngilizcesi : marchantman] Ticaret eşyaları taşımak için kullanılan gemi.


ticaret hâkimi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : juge de commerce § İngilizcesi : judge in commercial court] Ticarete müteallik dâvalara bakan mahkeme.


ticaret hayatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : la carrière commerciale § İngilizcesi : the commercial career] Ticaret mesleğine uğraşan ve o yola intisap etmiş kimselerin hayatı.


ticaret hukuku = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit commercial § İngilizcesi : commercial law] Tacirlere, Ticari kurum ve işlemlere taallûk eden hukukun özel bir şubesi.


ticaret hususiyetleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usages du commerce § İngilizcesi : custom of trade] Ticarete özgü teamül ve adetler.


ticaret ilmi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : science du commerce § İngilizcesi : commercial science] Ticaret mevzularından bahseden ilim.


ticaret inhisarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monopole commercial § İngilizcesi : trade monopoly] Belirli bir ülke veya bir saha ile ticarette bulunmak için âmme idaresi tarafmdan özel teşebbüse verilen müsaade.


ticaret kanunu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : loi commerciale § İngilizcesi : commercial law] Ticaret hukukundan ve hususları içeren kanun.


ticaret koşulları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conditions de commerce § İngilizcesi : term of trade] Bir ülkenin haricî ticaretini ifada istinat ettiği ekonomik koşullar.


ticaret mahkemesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tribunal de commercial § İngilizcesi : commercial court] Ticari mevzulara ve ihtilaflara bakan ve hal eden mahkemeler.


ticaret maniaları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : barrière commerciale § İngilizcesi : trade barrier] Gümrük resimlerinin artırılması. İthalatın tahdidi gibi konulan manialar.


ticaret merkezi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : centre commercial § İngilizcesi : commercial center] Ticaretin toplu olarak bulunduğu mahal.


ticaret muvazenesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : balance de commerce § İngilizcesi : balance of trade] Bir ülkenin ihracat yekûnu ile ithalat yekûnu değerlerinin birbiri ile mukayesesi. Bu muvazene, ithalatın fazlası nisbetinde bozuk telâkki olunur.


ticaret odası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chambre de commerce § İngilizcesi : chamber of commerce] Umumiyet itibariyle ticareti ve sanayii korumak ve bunların inkişafı olanaklarını araştırmak, bu hususta hükümete mütalâasını bildirmek üzere teşkil edilmiş, hükmî şahsiyeti haiz ve genel menfaatlere yararlı kurum. Ticaret ve sanayi odalarının vazifeleri şunlardır: 1. Tüccarın kayıt ve tescili, 2. Ticaret teamüllerini tesbit etmek, 3. Ticari vesikalar vermek ve bunları tastik etmek, 4. Ticaret mukavelelerini ve ticaret defterlerini tescil ve tastik etmek, 5. Ticari istihbarat ve tahkikat, 6. Borsa ve piyasaları takip etmek. Ticaret ve sanayii alâkadar eden meseleler hakkında ticaret ve sanayi odalarının hükümetçe mütalâaları alındığı gibi, ticaret, sanayi ve alel’umum iktisadiyatı alâkadar eden hususlar hakkında odalar mütalâalarını beyan edebilirler. Ticaret odaları bulundukları yerlerin ticaret sicillerini tutarlar. Tüccar sıfatım haiz ve ticaret kurumu bulunan her ferdî ve hükmî şahıs, her nevi borsa mübayaacıları, özel ve resmî simsar ve tellâllar, merkez ve şube olarak Ticari ikametgâh ittihaz ettikleri yerleri ticaret ve sanayi odalarına kayıt etmeğe mecburdurlar. Bunu yapmadıkları taktirde kendilerinden kayıt ücretinin üç misli kadar para cezası alınır ve bunun üzerine kayıt olunmayanlar ticaret yapmaktan men edilirler Ticaret ve sanayi odaları kararlarına riayet etmeyenler hakkında para cezasına hükmolunurlarTicaret ve sanayi odaları aynı zamanda ilgili Vekaletin muvafakati ile borsalar, daimî ve muvakkat sergi ve panayırlar, pazarlar, antrepolar, genel mağazalar, müzayede yerleri, tüccar malının keyfiyetlerini tâyin için idarehaneler, Ticari ve sınaî klüp ve müzeler ve emsali kurumlar vücude getirirler. Ticaret ve sanayi odaları seçilmiş âzadan oda meclisi, oda meclisinin her yıl intihap ettiği belirli âzadan mürekkep idare hey’eti, başkan ve genel sekreter tarafmdan idare edilir.


ticaret politikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : politique commerciale § İngilizcesi : commercial policy] Bir ülkenin, bir Hükümetin takip ettiği Ticari ve sanai politika.


ticaret sahasının genişlemesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : elargir le cercle d’affaire § İngilizcesi : enlarge the business] Ticaretin daha büyük sahalara yayılması.


ticaret şehiri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ville commerciale § İngilizcesi : trading town] Daha ziyade ticaret işlerinin hâkim olduğu kent.


ticaret senetleri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effets de commerce § İngilizcesi : bill of exchange] Belirli bir paranın ödeme vadini veya emrini ve kısa bir vadeyi tazammun ederek tanzim edilen vesikaların genel ismi. Ticari senetler denilince başlıca emre muharrer senet (bono), poliçe, çek, varan anlaşılır. Ticaret senetleri sayesinde, veresiye alıcı, satıcıya borcunu, vadesi geldiği zaman ödediği halde satıcı alacağını vadesi gelmeden evvel tahsile olanak bulur. Bu suretle, piyasada itibar işlemleri kolaylaşır, para nakletmek külfeti ortadan kalktığı için tediyeler sadeleşir.


ticaret serbestisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : liberté du commerce § İngilizcesi : liberty of trade] Ticari işlemlerin hiç bir tahdide tabi tutulmadan serbest olarak yapılması.


ticaret sicilli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : registre de commerce § İngilizcesi : trade register] Tüccarlara ait işlemlerin kayıt edildiği ve mahkemenin emri altında bulunan resmî sicil. Ticaret dâvalarına bakan mahkemenin kaza dairesi dahilinde, gerek yalnızca, gerek özel bir ortakla ticaret yapan her tacirin ticaret unvanının tesciline özgü sicil. Ticaret sicilinin idaresi, mahkeme reisinin nezareti altında bulunmak üzere, Adliye Vekaleti tarafmdan tâyin edilmiş mes’- ul ve mükellef bir memura havale edilmiştir.


ticaret şirketi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société commerciale § İngilizcesi : company] Ticari işlemlerin yapılması maksadiyle teşkil edilen şirketler beş adettir: Kollektif şirket, komandit şirket, limited şirket, anonim şirket, kooperatif şirketTicaret şirketleri hükmî şahsiyeti haizdirler. Bir ticaret şirkette ortaklardan biri diğerlerinin rızası olmadan kendi hissesini, şirket haricinde bulunan başka bir şahsa devir veya o şahıs hissesine iştirak edemez. Ticaret şirketlerde sermaye ittihaz edilebilecek şeyler şunlardır: Para, alacaklar, eşya, hayvanlar gibi maddî menkul kıymetler, imtiyaz, berat, alameti farika gibi gayri maddî menkul mallar, her nevi gayri menkul mallar. Menkul ve gayri menkul malların menfaatleri ve kullanma hakları. Sayü amel, Ticari itibar, ticarethane. Her ortağın şirkete koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu ve bu sıfatla mes’uldür. Şirket sözleşmesinde aksi hakkında şart yoksa, sermaye olarak konulan malların mülkiyeti şirkete aittir. Konulan sermaye için faiz verileceğine dair olan şart muteberdir. Kâr ve zararın ne suretle taksim edileceği şirket sözleşmesinde gösterilmemiş ise her ortağın kâr ve zarardaki hissesi, sermaye ne nevi ve kıymette olursa olsun, müsavi olarak kabul edilmiş addolunur. Şirketin devamı için tâyin edilmiş olan müddet bittikten sonra fiilen devam etmiş olan bir şirket, gayri belirli bir müddet için temdit edilmiş kabul edilir.


ticaret şubesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : branche de commerce § İngilizcesi : branche of trade] Bir ticaret kolu, parçası.


ticaret unvanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nom commerciale § İngilizcesi : commercial name] Bir tüccarın, Ticari işlemlerinde kullandığı isim. Ticaret Kanunu mucibince her ticarethane ait olduğu işlem ve evrakını ticaret unvanı denilen belirli bir isim altında icra eder. Yalnız veya özel bir şirket ile ticaret yapan her tüccar ve her Ticari şirket ticaret unvanmı ticarethanesinin bulunduğu yerdeki ticaret sicilline kayıt ve ilan ettirmeğe ve bu işini kendi el yazısı ile imza şeklinde bir kâğıda yazıp bu imzayı notere veya ticaret sicilline bağlı olduğu mahkemeye tastik ettirdikten sonra ilan ettirmeğe mecburdur. Tescil olunan ticaret unvanı, sahibi tarafmdan mağazanın üst kısmına levha halinde koyabilir.


ticaret unvanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : raison sociale § İngilizcesi : style of a firm] Her tacirin ticaret işlerinde kullanmağa mecbur olduğu isim.


ticaret usulü muhakemesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : justification commerciale § İngilizcesi : commercial jurisdiction] Ticaret mahkemeleri için kabul edilen usul.


ticaret ve sanayi odası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chambre de commerce et d’industrie § İngilizcesi : chamber of commerce and industry] Hükmî şahsiyeti haiz olarak Ticaret Vekaleti tarafından kurulan âmme kurumu. Ticaret mesleğini inkişaf ettirmek için her türlü faaliyetlerde bulunan teşekkül. Tacir sıfatını haiz olan gerçek va hükmî şahıslar odalara kayıt olmağa mecburdurlar.


ticaret vekaleti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ministère du commerce § İngilizcesi : ministry of commerce. board of trade] Ülkenin iç ve dış ticaret işlerini tanzim ile mükellef vekalet.


ticaret yapmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire le commerce § İngilizcesi : to deal trade] Ticarete ait işlerle uğraşmak.


ticaret yıllığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuaire du commerce § İngilizcesi : trade directory] Senede bir defa neşredilen ve ticarete ait mevzulardan bahseden salname, takvim.


ticaret yolu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : route commerciale § İngilizcesi : trading route] Ticarette takip edilmesi gereken tarik, mecra.


ticarethane = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de commerce § İngilizcesi : stock in trade] Bir tacirin sanatını icra etmesine yarayan tesisat. Ticaret unvanı, ihtira beratı gibi şeylerden terekküp eden hukukî bir bütün sanılacak mallar.


ticaretin tahdidi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : restriction du commerce § İngilizcesi : restraint of trade] fiyat tesbiti ve tekel vücude getirerek rekabeti ortadan kaldırma.


ticaretle iştigal etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exercer, pratiquer le commerce § İngilizcesi : to do a trade] Ticaret işleri ile meşgul olmak, icrayı sanat etmek.


ticarette maliyet fiyatı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient, prix coûtant § İngilizcesi : cost price] Mamûl madde fiyatına alış ile ilgili masrafların ilavesi suretiyle elde edilen fiyattırFakat, gerek ticarette, gerekse sanayide gerçek maliyet fiyatını bulabilmek için ısıtma, aydınlatma masrafları, memur maaşları, vergiler, reklam ve saire gibi genel masraflar, nakliye, ambalaj, sigorta gibi satış masrafları, amortisman da nazarı itibare alınmalıdır. Nakliye, gümrük resmi gibi masrafların mal vahidine isabet eden miktar hesap edilebilirse de genel masrafların her cins mala isabet eden miktarmı doğru olarak bulmak hemen de olanaksızdır. Bunun için, mal vahidine isabet eden genel masrafların mümkün mertebe hakikata yakın bir yüzdesi bulunarak diğer masraflarla birlikte alış fiyatına zam edilir. Maliyet fiyatı bu suretle tesbit edilince satış fiyatınm tâyininde kâr olarak ne kadar bir pay bırakmak gerektiğini aynı zamanda satış fiyatından ne kadar tenzilât yapmak mümkün olduğunu takdir etmek kabildir. Haricî ticarette maliyet fiyatı ithalat veya ihracat için olabilir. İthalat maliyet fiyatı, mübayaa fiyatından maada mal alıcının mağazasına girinceye kadar ona düşen bütün masrafları içerir. İhracat maliyet fiyatmda, malın alıcı tarafından tesellümüne kadar, satıcının yaptığı her türlü masrafları, banka komisyonu ve saire dahil, nazarı itibare alınmak icab eder.


ticari = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commercial § İngilizcesi : mercantile] Ticarete mensup, ticarete taallûk eden hususlar.


Ticari adetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usages commercial § İngilizcesi : commercial custum] Taraflar arasmda aktolunan sözleşme ve kanunda tasrih edilmemiş hususlarda uyulan Ticari esaslar. Ticari esaslar, genel, özel (yalnız bir ticaret kısmında tatbik edilenler) veya mahallî olurlar.


Ticari akitler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : adjudication commerciale § İngilizcesi : commercial contracts] Ticaret hukuku sahasmda iki taraf arasında carî olan akitler.


Ticari alış verişler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trafic commercial § İngilizcesi : traffic] Ticari emtia alım satımı.


Ticari bilgi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : connaissance des affaires § İngilizcesi : business knowledge] Ticarete ait malûmat, vukuf, eser.


Ticari borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette commerciale § İngilizcesi : trade liability] Ticari işlemlerden, alış verişten tevellüt eden borç.


Ticari dâva = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procès commercial § İngilizcesi : commercial cause] Ticari anlaşmazlıklardan doğan dâvalar.


Ticari haklar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droits commercial § İngilizcesi : trade rights] Ticarethane ve ticaret unvanı gibi haklar.


Ticari işlemler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transactions commerciales § İngilizcesi : business transactions] Bir ticarethane, fabrika veya bir kurumu ilgilendiren bütün işlem, fiil ve işler.


Ticari işler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transactions commerciales § İngilizcesi : commercial affaires] Ticarete müteallik işler, işlemler.


Ticari kanunlar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : législation commerciale § İngilizcesi : commercial legislation] Ticari mevzuları içeren kanun.


Ticari kıymet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valeur marchande § İngilizcesi : commercial value] Bir malın Ticari değeri, itibarı.


Ticari kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit commercial § İngilizcesi : commercial credit] Ticari işlerde kullanılan kısa vadeli krediler.


Ticari kriz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crise commerciale § İngilizcesi : commercial crisis] Ticari sahada husule gelen buhran, işsizlik.


Ticari mal çeşidi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : article de commerce § İngilizcesi : trade article] Ticaretteki emtia cinsleri.


Ticari marka = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marque déposée § İngilizcesi : trade marque] Ticarette kullanılan damga, işaret, alamet.


Ticari masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais de commerce § İngilizcesi : commercial cost] İmalât ve piyasa maliyetinden ayrı olarak bir ticareti icrada husule gelen idari masraflar. Genel giderler. Reklam, ilan paraları gibi masraflar.


Ticari mektup = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lettre de commerce § İngilizcesi : commercial letter] Ticari hususlar için yazılan mektuplar.


Ticari memnuiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : interdiction de commerce § İngilizcesi : prohibition of trade] Ticarette memnu ve yasak olan hususlar.


Ticari muhaberat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : correspondance commerciale § İngilizcesi : commercial correspondent] Ticaret âleminde teamül ve carî olan yazışma şekilleri.


Ticari sözleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traité de commerce § İngilizcesi : treaty of commerce] Ticarete ait bir iş için taraflar arasında aktolunan anlaşma.


Ticari teamül = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usages du commerce § İngilizcesi : business custom] Ticaret âleminde carî adetler.


Ticari tecrübe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : expérience des affaires § İngilizcesi : business experience] Ticaret âleminde zamanla elde edilen vukuf.


Ticari temsil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procuration § İngilizcesi : procuration] Bir kimse namına verilen Ticari yetkiyle o kimse namına imza koymak veya Ticari anlaşma aktetmek yetkisi.


Ticari teşebbüs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entreprise commerciale § İngilizcesi : business entreprise] Şekli ne olursa olsun İktisadî bir faaliyeti gaye edinen tüzel kişi, varlık.


Ticari vaziyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : situation commerciale § İngilizcesi : state of business] Ticaretin içinde bulunduğu hal.


Ticari vekil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : représentant § İngilizcesi : representative] Ticari işlemlerde vekalet eden.


tip = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : type § İngilizcesi : standard, type] Bazı maddelerin terkiplerine, safiyet derecelerine göre ayrıldıkları sınıflardan her biri.


tolerans = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tolérance § İngilizcesi : tolerance] Müsamaha, müsaade, tahammül.


tonaj, tonilâto = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tonnage § İngilizcesi : tonnage] Gemilerin istiap kapasitesi, taşıyabilecekleri ton miktarı.


tontin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tontine § İngilizcesi : tontine] Bir kaç kişinin bir araya gelerek bir sermaye vücuda getirmeleri ve bu sermayenin en sonunda hayatta kalana intikal etmesi için yapılan mukavele.


toparlak hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en chiffres ronds § İngilizcesi : in round number] Rakkam, tutar, kesirsiz miktar para.


toplama = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : addition § İngilizcesi : addition] Zam, ilave, cemi.


toplamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réunir § İngilizcesi : to assebmle] Yapıştırmak, ilsak, cemi, tevhit.


toplamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se réunir § İngilizcesi : to meet] Birleşmek, buluşmak, bir araya gelmek.


toplantı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assemblée § İngilizcesi : meeting] Meclis, hey’et, encümen.


toplu hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte d’indivion réelle, compte joint § İngilizcesi : joint account] Bir çok mudiler namına açılan ve ancak içlerinden yalnız bir tanesinin çekebileceği hesaba denir.


toptan fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de gros § İngilizcesi : wholesale price] Fazla miktarda, toptan satılan malların fiyatları.


toptan satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente en gros § İngilizcesi : wholesale trade] Malları büyük partiler halinde satmak.


toptan, perakende fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de gros, prix de detail § İngilizcesi : wholesale price, retail price] Yapılan alım ve satım muamelesinin ehemmiyetine göre fiyat toptan veya perakende olur. Satıcı, az miktarda müteaddit satışlar neticesinde temin edeceği kârı, fazla miktarda satış ile defaten temin ettiğinden, aynı zamanda toptan satış da genel ve özel masraflar daha az olduğundan, toptan fiyat tabiatiyle perakende fiyattan ucuz olur. Her ne kadar toptan satışta tediyeler vadeye tabi ise de her husus nazarı itibare alınacak olursa yavaş satış neticesinde muattal kalan sermayenin faizi daha ağır bastığı görülür. Toptan fiyatla perakende fiyat arasmda aracı fiyatlar vardır. Defaten satılan malın miktarı arttıkça aracı fiyatlar da o nisbette yükselir. (Düzine fiyatı, grose fiyatı gibi)


toptancı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maison de gros § İngilizcesi : wholesale house] Satışları toptan yapan ticarethane.


toptancı ticaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maison de gros § İngilizcesi : wholesale house] Satışların toptan yapılması.


toptancı tüccar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commerçant en gros, grossiste § İngilizcesi : wholsaler] Toptan mal alıp satan kimse.


toptancılık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en gros § İngilizcesi : wholesale] Büyük miktarda, toptan alıp satma.


trampa = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echange, troc § İngilizcesi : barter] Bir hak veya malın başka bir hak veya mal ile, para kullanmadan, değiştirilmesi. Mübadele edilmesi.


transit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : transit § İngilizcesi : transit] Haricî bir ülkeden diğer haricî bir ülkeye gönderilmek üzere geçirilen eşya.


transit limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port de transit § İngilizcesi : port of transit] Malların geçirilmesi için kullanılan ve bu işe tahsis edilmiş bulunan liman.


transit malları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marchandises en transit § İngilizcesi : transit goods] Transit olarak geçirilen ticaret eşyası.


transit vesikası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acquit de transit § İngilizcesi : transit pass] Gümrük resmi verilmeden geçirilen mallara ait vesika.


tren = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chemin de fer § İngilizcesi : railway] Demir hatlar üzerinde hareket eden nakil vasıtası.


tren, ekspres = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : train direct, rapide § İngilizcesi : through train] Sür’at katarı.


trok sistemi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : maiement en marchandises § İngilizcesi : truck] İşçilere, ücretlerinin tamamen veya kısmen mal olarak verme usulü.


tröst = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trust § İngilizcesi : trust] Mutemetlik, mütevellilik, güvene dayanan işlem, mutemedin bir kimse veya teşekkül namına idare ettiği mallar.


tröst şirketi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société trust § İngilizcesi : trust company] Bankacılıkla beraber büyük teşebbüslerin veya gayri menkullerin idaresini üzerine alan şirket.


tüccar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commerçant § İngilizcesi : tradesman] Ticaretle meşgul olan kimse, tacir.


tuğra hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : seigneuriage § İngilizcesi : seigniorage] Devletin para basarken, külçeyi sikkeye yani paraya tahvil ederken aldığı baskı ücreti.


tükenme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : epuisement § İngilizcesi : depletion] Madenin veya tabiî bir cevherin bitmesi.


tüketim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : consommation § İngilizcesi : consumption] Malları ve hizmetleri insanların ihtiyacı için sarfetme. Malları helâk etme. Belirli bir müddet zarfında sarfedilen mahsullerin heyeti umumiyesi veya bunlardan birinin sarfiyatı.


tüketim kooperatifi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cooperative de consommation § İngilizcesi : consumer cooperative] Malları ucuza tedarik edebilmek için müstehliklerin kendi aralarında kurdukları topluluk.


tüketim kredisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit de consommation § İngilizcesi : consumption loans] Banka tarafından müstehliklere açılan krediler. Müstehlik kredisinin aynıdır.


tüketim vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de consommation § İngilizcesi : excise duty] Dahilde tüketim edilen gıda malları üzerinden alınan vergi.


türkofis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : Bureau commercial turc § İngilizcesi : Turkish trade office] Ülke mahsullerinin dış piyasalara sürümü işini kolaylaştırmak, dış ülkelerin ticaret ve piyasa vaziyetleri hakkında malûmat toplamak, Ticari mukaveleler, kontenjantman işleri gibi Ticari ve İktisadî hususlar ile uğraşmak üzere teşkil edilmiş resmî bir teşekkül olup bugün kaldırılmıştır. Vazifesi ezcümle şunlardı: Türk mallarına mahreç olabilecek dış piyasaların tetkiki. Türkiye’de ticareti alâkadar eden kanunî mevzuatı örf ve adetleri tesbit edip alâkadarların istifadesine hazır bulundurmak, uluslararasındaki Ticari mukaveleleri tetkik ve muhtelif milletlerin ihracat malları hakkında tuttukları siyasetleri takip etmek, ihraç mallarımızın Ticari tekniğe uygun bir tarzda hazırlanıp sevk etmeleri esbabını temin etmek, dahilde sergi ve panayırlar açılmasını ve dış ülkelerde açılan sergi ve panayırlara iştirak etmemizi kolaylaştırmak, Türk ihracatçıları iie yabancı firmalar arasmda çıkacak ihtilafları sulhen halle çalışmak gibi.


tutanak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procès verbale § İngilizcesi : minutes] Bir toplantı ve görüşmelerde konuşulan mevzuların kâğıt üzerine nakil ve tesbiti.


tutar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : montant § İngilizcesi : amount] Alel’umum para.


tüzel kişi, hükmî şahıs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entité legal § İngilizcesi : legal entity] Hukukî varlık, başlı başma bir varlık olmak üzere kurulan ve belirli bir gaye için meydana getirilen dernek, şirket gibi gayri maddî varlıklar.


tüzük = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : statut social § İngilizcesi : society’s statute, by law] Nizamname, yönetmelik, iç talimatname,


üç ay = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trimestre § İngilizcesi : quarter] Senenin dörtte birine tekabül eden müddet.


üç ay vadeli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trois mois de date § İngilizcesi : three month after date] Üç aylık vadeli.


üç ayda bir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par trimestre § İngilizcesi : quarterly] Üç ayda bir vuku bulan.


üç misli yapmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tripler § İngilizcesi : to treble] Üç katma iblâğ etmek.


uçak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avion, aéroplane § İngilizcesi : aeroplane] Hava nakil vasıtası.


ücret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : main d'oeuvre § İngilizcesi : wages, salary] Hizmet mukabili verilen aylık para.


ücret karşılığında serbest darp = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnayage § İngilizcesi : free coinage] Elinde maden bulunan kimsenin bunu darphanede ücret karşılığında para halinde bastırması.


ücret miyarı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echelle mobile § İngilizcesi : sliding scale] İstihsal edilen malların hatlarının inip çıkmasına göre tesbit edilen ücret mikyası.


ücretsiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : franco § İngilizcesi : free] Ücretsiz gönderme veya teslim. Bedava, parasız.


ücretsiz serbest darp = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnayage § İngilizcesi : gratuitous coinage] Darphaneye getirilen değerli madenin, hiç bir ücrete tabi olmadan, para haline getirilmesi. Ücret mukabili darptan tefrik edilmelidir.


üçüncü hakem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tiers arbitre § İngilizcesi : umpire] Hakemlerin ihtilafa düştükleri hallerde meseleyi neticelendirmek için üçüncü bir hakem tâyini.


üçüncü şahıs = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tiers § İngilizcesi : third person or party] İki kimse arasmda yapılan bir akitte bahis mevzuu olan taraflar haricindeki şahıs.


üçüncü şahıs hesabına = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pour le compte d’un tiers § İngilizcesi : for account of a third party] Bir üçüncü kimsenin nam ve hesabına.


ucuz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bon marché § İngilizcesi : cheap] Emsaline nazaran fiyatın düşük olması.


ucuz fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix raisonable § İngilizcesi : fair price] Makul ve düşük fiyat.


ucuz para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monnaie à bon marché § İngilizcesi : cheap money] Düşük faiz ile elde edilebilen para.


ucuzlatmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : baisse § İngilizcesi : cheapening] fiyatlarda indirme yapma.


ufak para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : petite monnaie § İngilizcesi : small money, coin] Ufaklık madenî para.


ufaklık para = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : petite monnaie § İngilizcesi : minor coin] Ufak kısımlardan müteşekkil madenî para.


ulaşmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : parvenir § İngilizcesi : to come] Mahalline varmak.


ülke = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : territoire § İngilizcesi : territory] Kara, deniz ve havadan mürekkep olan ve Devletin hâkimiyetinin bulunduğu yer.


ult = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : le mois dernier § İngilizcesi : last month] Geçen ay anlamına gelen ultimo - écoulé kelimesinin kısaltılmış şekli.


ulusal banka = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque nationale § İngilizcesi : national bank] Banka kanunlarma göre teşkil ve faaliyette bulunan banka.


ulusal borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dette publique § İngilizcesi : national debt] Amme borcu. Düyunu umumiye. Devletin iç ve dış borçları.


ulusal ekonomi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : economie nationale § İngilizcesi : national economy] Bir milletin sahip olduğu ekonomik kurum ve faaliyetlerin hepsi.


ulusal gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenu national § İngilizcesi : national income] Belirli bir devre zarfında bir milletin elde ettiği kazançların yekûnu. Maaş ve ücretler. Teşebbüs faaliyetlerinden elde edilen paralar. Kurum kazançları, vergiler, üretim maddeleri, Devlet gelirleri, endüstri, ticaret, tarım ilh. . . Safî ulusal hasıla.


ulusal servet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : national fortunerichesse § İngilizcesi : national wealth] Bir milletin belirli bir zaman zarfında iktisap ettiği ekonomik maddelerin para olarak ifade edilen değeri.


ümide kapılmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aimer à espérer § İngilizcesi : to entertain hope] Bir emel peşinde koşmak.


ümidile = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dans l’espoir, espérant § İngilizcesi : hoping] Emel bağlamak.


ümidini izhar etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exprimer l’espoir § İngilizcesi : to express the hope] Arzusunu açığa vurmak.


ümit verici olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avoir la perspective § İngilizcesi : to have a chance] Tatmin edici olmak.


ümitvar görünmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : présenter des perspectives § İngilizcesi : to present prospects] Bir emel sahibi olmak.


umumi avarya = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avarie commune, avarie grosse § İngilizcesi : general average, gross average] Geminin, malların, teçhizatın selâmeti için yapılan masraflar veya isteyerek yapılan hasar. Karaya oturmuş bir gemiyi hafifletip yüzdürmek için denize atılan eşyanın ziyaı. Bir gemiyi tehlikeli bir vaziyetten kurtarmak için yapılan masrafKazaya uğrayan geminin teknesini tamir edebilmek için içindeki eşyayı boşaltmak veya aktarma için yapılan masraflar.


umumi bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan general § İngilizcesi : general balance cheet] Her kısmı içeren şamil bir bilanço.


umumi grev = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : grève general § İngilizcesi : general strike] İşçilerin bütün iş yerlerinde işlerini birden bırakmaları.


umumi hey’et = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assemblée générale § İngilizcesi : general assembley, meeting] Hissedarların teşkil ettikleri âdi ve fevkalâde genel hey’etler.


umumi hukuk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit commun § İngilizcesi : common law] İngiltere ve Amerika’da genel âdetlerden doğan hukuk kaideleri.


umumi işletme masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais nénéraux d’exploitation § İngilizcesi : general operating expense] Satış masrafları, idare masrafları, amortisman, kira, vergi, harç, bakım, tamir, hizmet masrafları gibi.


umumi kabul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acceptation générale § İngilizcesi : general acceptance] . genel olarak kabul. Tam kabul. Kayıtsız ve şartsız kabul. Poliçenin üzerine (kabul edilmiştir. ) diye yazılarak muhatap tarafından imza edilmesi.


umumi mağaza = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entrepôt general de douane § İngilizcesi : bonded warehouse] Gümrük antreposu, vergi ve resimleri ödenmemiş malların durduğu depolar.


umumi masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais généraux § İngilizcesi : general expenses] Bir sınaî teşebbüsün muhtelif şubelerinin hepsine birden taallûk eden masraflar. genel masrafların, muvakkat bir zaman için olsun miktar itibariyle, değişmeyen , kısmına sabit genel masraflar Frais généraux fixes denir. Sermaye faizi, amortismanlar, kira, demirbaş eşya, vergi, sigorta, maaşlar gibiArtıp eksilen kısmına da mütehavvil genel masraflar Frais Généraux Variable ismi verilir.


umumi masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fraix généraux § İngilizcesi : general expense] Doğrudan doğruya işletmeyi alâkadar eden masraflar haricinde kalan diğer masraflar.


umumi masraflar karşılığı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réserve pour frais généraux § İngilizcesi : reserve for overhead] genel masrafları karşılamak üzere ayrılan ihtiyat.


umumi meclis toplantısı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : séance pléniére § İngilizcesi : general meeting] Meclis toplantıları.


umumi miktar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chiffre total § İngilizcesi : total figure] Bir miktarın hey’eti umumiyesi.


umumi mümessil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : représentatn général § İngilizcesi : general representative] Bir firmanın bütün işlerinde kendisini temsil eden kimse.


umumi varidat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recette totale § İngilizcesi : gross receipts] Varidatın bütün kolları.


umumi vekaletname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procuration générale § İngilizcesi : general power of attorney] Bütün işlerin tedviri için verilen yetkileri içeren vesika.


umumi yekÛn = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : montant total § İngilizcesi : total amount] Bütün sahifelerin yekûnlarını içeren yekûn.


umumi yevmiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : journal général § İngilizcesi : general journal] Işlemlerin kayıt edildiği defter.


unsur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facteur § İngilizcesi : power] Eleman, ilke.


unutmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : oublier § İngilizcesi : to forget] Hatırdan çıkarmak, ihmal etmek.


unutulmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tomber en cubli § İngilizcesi : to fall into oblivion] Hatırdan çıkarılmış olmak.


unvan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en tête § İngilizcesi : head] Başlık, isim, rütbe, lâkap.


üretim = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : production § İngilizcesi : production] İmâl suretiyle meydana getirilen mâmul madde, eşya, mahsul. Tarım veya sanayi şubelerinden birinde belirli bir müddet zarfında elde edilen mal miktarı.


üretim fazlası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : surproduction § İngilizcesi : overproduction] Bir şeyin piyasa hacmini karşıladıktan sonra satılmadan geriye kalan kısmı.


üretim kapasitesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capacité de produire § İngilizcesi : productive or service capacity] Bir makinenin belirli zaman zarfında elde ettiği hasıla.


üretim kooperatifi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cooperative de production § İngilizcesi : producer cooperative] Müstahsillerin mallarını aracılara muhtaç olmadan satmaları ve kazançlarını paylaşmaları gayesiyle kurdukları kooperatif.


üretim maliyeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix de revient du production § İngilizcesi : cost of production] Mâmul malların üretim anındaki maliyetleri.


üretim malzemesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : matières premières § İngilizcesi : direct material] Mâmul maddelerin bünyesine dahil olan ham maddeler.


üretim unsurları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : facteur de la production § İngilizcesi : factors of production] İstihsal için lüzumlu unsurlar. Ham madde, malzeme, emek ve sermaye gibi.


usul = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procédé § İngilizcesi : proceeding] Maide, tarz, işlem.


uygun = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conforme § İngilizcesi : conformity] Mutabık, muvafık, uygun.


uygun olmayan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : non approprié § İngilizcesi : unsuitable] Tevafuk etmeyen.


uygun şartlarla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à des conditions favorables § İngilizcesi : on favourable terms] Muvafık, mutabık usullerle.


uygunluk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : convenance § İngilizcesi : convenience] Tevafuk, yakışıklık.


uyuşma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arrangement, accomodement § İngilizcesi : agreement, settlement] Tertip, intizam.


uyuşmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’arranger, s’entendre avec quelqu’un § İngilizcesi : to arrange with one] Bir başkasiyle mutabık kalmak.


uyuşmaya varmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aboutir à un accord § İngilizcesi : to come to an arrangement] Bir anlaşma ile neticelenmek.


uzatmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : proroger, prolonger § İngilizcesi : to extend] Devam ettirmek, imtidat etmek.


uzayıp gitmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tirer en longueur § İngilizcesi : to protract] Sürüncemede kalmak.


üzerine almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se changer, accepter § İngilizcesi : undertake] Kabullenmek, deruhte etmek.


uzlaşıldığı veçhile = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comme convenu § İngilizcesi : as agreed] Kararlaştırıldığı üzere.


uzlaşma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : convention § İngilizcesi : compromise] Sulh. Karşılıklı anlaşma. Tahkimname. Akit. Tarafların ihtilafları bertaraf ederek anlaşma vücude getirmeleri.


uzlaşmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’arranger, s’entendre § İngilizcesi : to agree, to come to an arrangement] Bir mutabakata varmak.


uzlaşmaya varmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arriver à un arrangement § İngilizcesi : to come to an agreement] Bir anlaşmaya gitmek.


uzun sürmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : durer longtemps § İngilizcesi : to last long] Payidar, devam, imtidat etmek.


uzun vadeli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à long terme § İngilizcesi : long dated] Üç aydan fazla tarihli.


uzun vadeli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : long terme, à longue échéance § İngilizcesi : long dated, at long date] Üç aydan fazla olan müddet.


uzun vadeli borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : passif § İngilizcesi : capital liablity] Sabit borçlarKısa vade zarfında, Sözgelimi bir senede, ödemek mecburiyeti olmayan borçlar.


uzun vadeli keşide = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tirer à longue échéance § İngilizcesi : to drow a long date] Ödeme tarihi üç aydan fazla olan.


uzun vadeli kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit à long terme § İngilizcesi : long credit] Açılan avansın geniş tarihli olması.


uzun vadeli senet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effet à long terme § İngilizcesi : long dated bill] Altı veya dokuz ay vade ile tanzim edilmiş senet.


uzunluk = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : longueur § İngilizcesi : length] İmtidat, çok sürme.


uzunluk ölçüsü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mesure de longueur § İngilizcesi : mesure of length] Boy, tul ölçüsü.


vabeste olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépendre § İngilizcesi : to depend upon a thing] Menut, merbut, mülhak, bağlı.


vade = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echéance § İngilizcesi : due date, maturity, term] Ticari senetlerin, kuponların, hesaplardaki paraların tediyeleri için tesbit, tâyin edilen tarih. Alacağın muacceliyet kespettiği tarih. Bir senedin ödenmesi gerektiği gün. Carî hesaplarda faizin işlemeğe başladığı gün, tarih.


vade bitimi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : date d’échéance § İngilizcesi : due date] Alacağın muacceliyet kespetmesi, vade sonu.


vade defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echéancier § İngilizcesi : tickler] Bankalarda tutulan senet ve borçların vadelerini gösteren defter.


vade hulülÛnda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : après l’échéance § İngilizcesi : after date] Poliçenin vadesinden sonra anlamına.


vade tâyini = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fixer un terme, assigner un terme § İngilizcesi : to fixe a time] Tesbit, tahsis etmek.


vadeli işlem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marché à terme § İngilizcesi : time market] Borsada ve peşin muamelenin aksine olarak öncedenden tâyin edilen bir müddetin bitiminden sonra tesviye edilmek üzere yapılan alım ve satım muamelesi. Vadeli işlemler için tâyin edilen ödeme zamanlarına likidasyon - Liquidation denir. Birbirini takip eden iki likidasyon arasındaki müddet on dört gündür. Vadeli işlemlerde yapılan akit vadenin bitiminde yapılıp özellikle esham ve tahvilatın rayicinde husule gelen dalgalanmadan istifade ve bu yüzden kâr etmek mümkün olduğundan vadeli işlem spekülâsyon mahiyetinde kombinezonlara yol açar. Alım ve satım fiyatları arasmda husule gelmesi melhuz bulunan farkı kapatmağa yeterli gelecek ufak sermayeler bu gibi işlemlere girişmeğe yeterlidir. Yükselme ihtimaline güvenerek işleme girişen terfici (haussier) bedelini vadenin sonundan ödemek üzere o günkü rayiç üzerinden esham ve tahvilat satın alır. Bunları vade bitiminden evvel satarsa alım ve satım işlemi birbirine mahsup edilir. Ve aradaki fark ödenmek suretiyle kapatılır. Düşme ihtimaline güvenerek işlem yapan tenezzülcü (baissier) de bunun aksine olarak hareket eder. Yani, münasip gördüğü zaman satın alacağı esham ve tahvilatı o günkü rayiç üzerinden satar ve aradaki farkı kazanır veya kayıp ederLakidasyon günü esham ve tahvilat teslim olunup bedelleri nakten ödenir. Şayet, alıcı ve satıcı işleme tasfiyeden sonra bir on dört gün daha devam etmek isterse satıcı likidasyon için teslime mecbur olduğu esham ve tahvilatı satın alır. Alıcı da gelecek likidasyonda aynı adette esham ve tahvilat satar. Likidasyon günü teslim ve tesellüm edilecek, borsaya kabul edilmiş olan esham ve tahvilatın her biri için likidasyon günü tatbik edilmek üzere borsaca tâyin ve ilan edilen takas ve mahsup fiyatına - cours de compansation’a göre hesap edilir. Likidasyon günü para verilip esham ve tahvilat tesellüm edilirse borsa bilançosunda bir şey kalmayacağından borsa başa baş - place au pair halindedir denir. Ancak, satıcı tahvilatı teslim etmek ister de alıcı tesellüm etmezse, sermayedar denilen üçüncü bir şahıstan para alınarak tahvilat bu üçüncü şahsa teslim edilir. Ve bu suretle bu şahıs birinci alıcı yerine geçmiş olur. O zaman borsa bilançosunda teslim olunacak tahvilat gözükeceğinden borsa repor - place en report halindedir denir. Birinci alıcı hesabına para veren üçüncü şahsm gelecek likidasyona kadar paranın faizi olarak birinci alıcıdan alacağı paraya da repor denir. Şayet, alıcı parayı vermeğe hazır olduğu halde esham ve tahvilatı vermek istemezse tahvilat üçüncü bir şahıstan tedarik olunarak alıcıya verilir. Bu taktirde, üçüncü şahıs birinci satıcı yerine geçmiş olur. Bu halde, borsa repor halindedir denir. Üçüncü şahsm teslim ettiği tahvillerin ertesi likidasyona kadar kirası olarak aldığı paraya depor - déport denir. Vadeli muamelenin yukarıda anlatılan şekline kesin vadeli işlem - opération à terme ferme ismi verilir. Vadeli muamelenin diğer bir şekli de şarta muallak veya primli vadeli muameledir. kesin vadeli işlemlerde iade nizamen belirli olduğu halde primli işlemlerde vadenin tâyini iki tarafa aittir. Bu işlem her iki tarafı da bağlamaz. Ve hangi bir taraf zararını tahdit etmek için muameleyi vade bittiği zaman iptal etmek hakkını haizdir. Ancak, bu hakkı kullanmak isteyen taraf diğer tarafa prim ismi verilen ve miktarı önceden tâyin edilen bir parayı vermeğe mecburdur.


vadeli işlemlerde hiyar hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : option § İngilizcesi : option] Tercih hakkı. Borsada vadeli işlemlerde prim ödemek suretiyle işlemden cayma veya işleme bağlı kalma şekillerinden birisini tercih etme.


vadeli mevduat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt à échéance fixe § İngilizcesi : time deposit] Belirli bir müddet için bankaya tevdi edilip o müddetin sonundan evvel çekilemeyen mevduat.


vadeli satın almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acheter à terme § İngilizcesi : to buy for account] Malı müddetli olarak mübayaa etmek.


vadeli satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente à terme § İngilizcesi : forward sale] Satışı müddetli taksitle yapmak.


vadesi geçmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décliner, déchoir § İngilizcesi : to get into ruin, overdue] Müddeti bitmiş.


vadesi gelmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : echoir, arriver à échéance § İngilizcesi : to fall due, to mature, arrive at maturity] Ödeme müddetinin hulûl etmesi.


vadesinden önceki tarihi koymak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : antidater § İngilizcesi : foredate] Vadesinden veya gününden önceki bir tarihi koyma.


vadesini uzatmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : effet renouvable § İngilizcesi : prolonged bill] Vadesini yenilemek, uzatmak.


vadesini uzatmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prolonger le délai § İngilizcesi : to extend the time] Ödeme tarihini geriye bırakma.


vadesiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à vue, sur présentation § İngilizcesi : at sight] Görüldüğü zaman, yani muhataba ibraz edildiği esnada bedelinin ödenmesi icap eden Ticari senetler hakkında kullanılır.


vadesiz borç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte courant à vue § İngilizcesi : call money] Alacaklının talebi üzerine derhal tediye edilmesi gereken borç.


vadesiz mevduat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépôt à vue § İngilizcesi : demande deposit] Bankalar, hesap açmak suretiyle yatırdan ve istenildiği zaman ihbarsız olarak çekilebilen mevduat.


vadesiz mevduat hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de chèque, compte de dépôt § İngilizcesi : deposit account] İstenildiği anda çekilebilmek üzere yatırılan tutarı havi bulunan hesaba denir.


vahit = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : unité § İngilizcesi : unity] Birlik.


vakitsiz işlem = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à un moment inopprtun § İngilizcesi : at an inconvenient time] Münasebetsiz bir zamanda.


vapur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bateau, navire § İngilizcesi : ship, vessel] Denizlerde nakliye işlerinde kullanılan vasıta.


varan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : warrant § İngilizcesi : warrant] genel mağazalarda emanet olarak kabul edilen malların tesellüm edildiğine dair kendisine verilen vesikaya varan denir. Bu suretle, genel mağazaya teslim edilen malı varan vasıtasiyle satmak veya terhin etmek kabil olur. Varan makbuz senedi (cédule), rehin senedi, varan ve koçan denilen üç kısımdan oluşur. Makbuz senedi ile rehin senedinin ikisine birden varan denir. Makbuz senedi, rehin senedinin bir suretinden ibaret olup ona bağlı bulunur. Makbuz senedi ile varandan mürekkep olan vesika dip koçanlı bir defterden koparılmış olmak ve defter genel mağazanın evrakı arasında saklanmak gerekir. Makbuz senedi ile varan ayrı ayrı veya birlikte ciro yolu ile devir olunabilir. Makbuz senedi ve varanm birlikte cirosu malın mülkiyetini nakleder. Yalnız varan cirosu ile varanın ciro edildiği kimseye mal rehin edilmiş olur. Yalnız makbuz senedinin cirosu, varan hamilinin hakkı mahfuz kalmak şartiyle emanet bırakılan malların mülkiyeti nakleder.


vardiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : equipe § İngilizcesi : shift] İşçinin çalıştığı saatler. İş nöbeti.


varil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : baril, toneau § İngilizcesi : barrel] Fıçı veya bunlara muadil şeylerin ölçüsü.


vâris = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : successeur § İngilizcesi : successor] Halef.


varlıklı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ayant de la fortune § İngilizcesi : wealthy] Hali vakti yerinde, serveti olan.


varma limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port de destination § İngilizcesi : port of destination] Sözleşme gereğince taşman yükün boşalacağı veya yolculuğun sona ereceği liman.


varmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : arriver § İngilizcesi : to arrive] Vasıl olmak.


vasat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : médiocre § İngilizcesi : averaging, moderate] Orta, ikisi ortası.


vasat kalite = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : qualité moyenne § İngilizcesi : average sort, medium quality] Orta kalite.


vasati = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : average § İngilizcesi : media] Tahakkuk eden miktar, takriben, ortalama.


vasati fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prix moyen § İngilizcesi : average price, middle price] Ortalama fiyat.


vasati kur = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : change moyen § İngilizcesi : average rate of exchange] Takribi fiyat.


vasati olarak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en moyenne § İngilizcesi : on the average] Takribi olarak.


vâsi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etendu § İngilizcesi : wide] Geniş, şümullü.


vâsi işler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : des affaires étendues § İngilizcesi : a large business] Geniş, mütenevvi işler.


vâsi münasebetler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : relations étendues § İngilizcesi : wide relations] Mütenevvi, geniş temaslar.


vasıta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : moyen § İngilizcesi : means] Orta, vasat.


vasıtalı arbitraj = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : change indirect § İngilizcesi : indirect exchange] İki ülke arasmda üçüncü bir ülke parası ile yapılan kambiyo muamelesi.


vasıtalı vergiler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contributions indirectes § İngilizcesi : indirect taxes] Vergi yükü vergiyi verenden başkasına intikal eden vergiler. Mükellefi evvelden tâyin edilemeyen mübadele ve işlemlerden alınan vergiler. Araya aracı mükellef giren vergiler. İstihlâk vergileri, harçlar, damga resmi gibi.


vasıtasiyle = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au moyen de § İngilizcesi : by means of] Delaletiyle, aracılıkiyle.


vasıtasız = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dépourvu de moyens § İngilizcesi : without resources, means] Aralıksız.


vasıtasız vergiler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contributions directes § İngilizcesi : direct taxes] Mükellefi evvelden bilinen vergiler. Doğrudan doğruya mükelleften tahsil edilen vergiler.


vasiyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : legs § İngilizcesi : legacy] Ölüme bağlı tasarruf. Vasiyetname ile bırakılan şey.


vasiyetname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : testament § İngilizcesi : testament] Vasiyeti yapan kimsenin yazılı beyanı ile yapılan ölüme bağlı tasarruf şekillerinden biri.


vazetmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : munir de, revêtir § İngilizcesi : to provide to provide with] Teçhiz, tedarik, nasb etmek.


vazı’yed = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : saisie, arrêt § İngilizcesi : seizure, arrest] Tevkif, haciz, zapt.


vazife = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tâche, missione § İngilizcesi : duty, mission] Taahhüt, memuriyet, iş.


vazifeyi ihmal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : négligence § İngilizcesi : laches] Bir hakkın takibini ihmal.


vaziyet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : situation § İngilizcesi : situasion] Hal, vakit, mevki.


veçhe almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tourner, prendre une tournure § İngilizcesi : to turn out, to take turn] İstikamet, çevirmek, döndürmek.


vedia = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : gage, nantissement § İngilizcesi : bailment] İda akti. Vedia öyle bir akittir ki müstevda mudi tarafmdan verilen şeyi kabul ve onu emin bir mahalde muhafaza etmeyi deruhte eder.


vefa hakkı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : equité de délivrance § İngilizcesi : equity of redemption] İpotekle takit edilen gayri menkulün üzerindeki mülkiyet hakkını kaybeden kimsenin haiz olduğu vefa hakkı.


vekalet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandat, procuration § İngilizcesi : proxy] Kendi namımı bir iş yapmak hususunda bir başkasına verilen yetki. Vekaleti veren kimseye müekkil - mandat, vekalet verilen kimseye vekil - mandataire denir. Ticari vekalet, müekkil nam ve hesabına Ticari işlemler yapmak içindir.


vekalet ücreti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : honoraires § İngilizcesi : retainer] Bir hizmet karşılığında avukatlara verilen para.


vekaleten = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mandataire § İngilizcesi : proxy] Birisi namına vekaleten bir iş yapmağa memur veya vekaleten hareket yetkisi veren vesika.


vekaleten imza etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : signer par procuration § İngilizcesi : to sign by procuration] Hüvekkili namına imzalamak.


vekaletname vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : conférer la procuration § İngilizcesi : to give the procuration] Avukata temsil yetkisini haiz vesika vermek.


vekil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fondé de pouvoire, mandataire § İngilizcesi : attorney, mandatory] Bir başkasının nam ve hesabına iş yapmak hususunda vekaleti alan kimse.


vekilharç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : intendant § İngilizcesi : steward] Mal sahibi nam ve hesabına hareket eden kimse.


veraset vergisi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : droit de mutation § İngilizcesi : estate duty] Veraset veya vasiyet yolu ile veyahut ivazsız olarak intikal eden bütün mal ve intifa hakları ile tescile tabi haklardan alınan vergi.


veresiye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à crédit § İngilizcesi : on credit] Alman bir malın bedelinin derhal ödenmeyerek bir müddet sonra parti parti veya defaten tediye edilmesi keyfiyeti.


veresiye satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vente à crédit § İngilizcesi : sale on credit] Malın belirli veya gayri belirli bir vade sonunda ödenmesi şartiyle yapılan satış.


vergi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt § İngilizcesi : tax] Hükümetin yaptığı sarfiyatı karşılamak üzere mükelleflerden muhtelif isimler ve vergi namı altmda tahsil ettiği para. Vergi iki şekilde alınır. Biri mükelleflerin malî vaziyeti ile mütenasip olarak doğrudan doğruya aldığı para. Buna bilâ vasıta vergi - contributions directes denir. Diğeri, bir malın imali sırasında veya bir yerden başka bir yere nakil veya ithal edildikleri zaman alınan vergilerdir ki bunlara bilâ vasıta vergi - contributions indirectes denir.


vergi bakayası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : impôt arriéré § İngilizcesi : arrears of tax] Ödenmemiş veya tahsil edilmemiş vergiler.


vergi beyannamesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : relevé d’impôt § İngilizcesi : return] Mükellefin bir vergi döneminde elde ettiği kazançları bildirmeğe özgü beyanname.


vergi matrahı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : base d’impôt § İngilizcesi : tax base] Verginin vazedildiği kıymet veya gelir, kazanç vergi hesaplamak için kabul edilen esas.


vergi mükellefi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contribuable § İngilizcesi : taxpayer] Vergi ödeyen kimse.


vergi nisbeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : taux des impositions § İngilizcesi : tax rates] Vergiyi hesaplamak için Hükümet tarafından tâyin ve kabul edilen nisbet.


vergi tahakkuku = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : evaluation, estimation § İngilizcesi : assessment] Vergiye mevzu olan maddî ve gayri maddî şeyin kıymetini taktir.


vergi terkin veya tenzili = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : remise, rabais § İngilizcesi : abatement] İndirilmiş tutar, masrafları tenzil etme. Vergiyi tenzil veya terkin etme.


vergiye tabi gelir = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : revenue sujet à la taxe § İngilizcesi : taxable income] Vergiye tabi olan gelir.


vergiye tabi kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profit sujet à la taxe § İngilizcesi : taxable profit] Kârın vergiye tabi olan kısmı.


vesikalı kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit documentaire § İngilizcesi : documentary credit] Yola çıkarılmış olan mallara ait vesikaların terhini karşılığında açılan kredi. Bazen akreditif ile müteradif olarak kullanılır.


vesikalı poliçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traite documentaire § İngilizcesi : documentary bill] Poliçeye koneşmento, varan, sigorta poliçesi, fatura gibi vesikaların eklenerek poliçenin bu kâğıtlarla birlikte tedavül etmesi.


vesile = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : occasion § İngilizcesi : occasion] Fırsat.


vezne hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de caisse § İngilizcesi : cash account] Kıymet hesaplarından biri olan vezne hesabı, ticarethane kasasına her ne suretle olursa olsun giren ve çıkan paraları gösterir. Giren para hesabm zimmetine, çıkan para ise matlubuna yazılır. Zimmet ve matlup farkı yani bakiye kasa mevcudunu gösterir. Kasaya giren paradan fazla para çıkmayacağı için hesabm ya bakiyesi olmaz veyahut zimmet bakiyesi olur.


veznedar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : caissier § İngilizcesi : cashier] Kasaya giren çıkan paraların hesabını tutan ve fiilen paraların mevcudiyet ve miktarından ve hesabından mes’ul olan kimse.


vikaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : preserver de § İngilizcesi : to . guard againts] Saklamak, muhafaza etmek.


vitrin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vitrine § İngilizcesi : showcase] Mağazaların ön camekân kısmı. Malların teşhir edildiği kısım.


viz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : videlicet, c’est à dire, savoir § İngilizcesi : viz, videlicet] Lâtince ezcümle anlamına gelen videlicet - C’est à dire, savoir tabirinin galat olarak kullanılan kısaltılmış şekli.


vize = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : visa § İngilizcesi : visa] Seyahat edilecek ülkenin siyasî memurları tarafmdan pasaporta konulan tastik kaydı.


vizeli çek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chèque certifié § İngilizcesi : certified check] Bir banka tarafından karşılığının mevcut olduğu tastik edilen çek.


vizite = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : honoraires § İngilizcesi : fee] Ücret, bahşiş.


vus’at = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : extension § İngilizcesi : extension] Uzatma, temdit, imtidat.


vusulden sonra = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aprè reoéption § İngilizcesi : after receipt] Alışından sonra, alma kabız.


yabancı poliçeler = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : traite sur l’étranger § İngilizcesi : foreign bill of exchange] Bir ülkede tanzim edilip diğerinde tediyesi mümkün poliçe.


yabancı şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société étrangère § İngilizcesi : foreign corporation] Yabancı ülkede kurulup Türkiye’de faaliyette bulunan şirket.


yakın zamanda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : très prochainement § İngilizcesi : shortly, soon] Pek yakında, kariben.


yangın sigorta poliçesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance contre l’incendie § İngilizcesi : insurance against fire] Ateş yüzünden husule gelen zararları karşılamak gayesiyle aktedilen sigorta poliçesi.


yangın sigortası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance contre l’incendie § İngilizcesi : fire insurance] Yangından mütevellit zararları karşılamak maksadiyle yapılan sigorta.


yangın tehlikesi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : risque d’incendie § İngilizcesi : risk of fire] Yangın muhatarası, zararı.


yangına karşı sigorta = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : assurance contre l’incendie § İngilizcesi : insurance against fire] Alel’umum vuku bulan yangın neticesinde oluşan zararı ödemek üzere yapılan sigorta anlaşması.


yanılmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se tromper § İngilizcesi : to make a mistake] Aldanmak, hata etmek.


yanlış anlamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mal comprendre, se méprendre § İngilizcesi : misunderstand] Aldanmak, aksini zan ve tahmin etmek.


yanlış anlaşılma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : malentendu § İngilizcesi : misunderstanding] Sehiv, hatalı olarak anlama.


yanlış ölçü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faux poids § İngilizcesi : short weight] Hatalı vezin, tartı.


yanlışlık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : erreur, méprise § İngilizcesi : error, mitake] Hata, sehiv, yanılma.


yanlışlıkla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : par erreur § İngilizcesi : by mistake] Sehiv ve hatalı olarak.


yapılması mümkün = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faisable, praticable § İngilizcesi : praticable] Kabil, olanağı olan.


yaramak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : servir § İngilizcesi : to be good] iyilik, yardım, muavenet.


yaramamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ne servir à rien § İngilizcesi : to be of no use] Faydası olmamak.


yararlık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mérite § İngilizcesi : merit] Liyakat, meziyet, hüner, marifet.


yardım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aide, assistance, secours § İngilizcesi : help, assistance] İmdat, iane, müzaharet, muavenet.


yardım etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prêter secours § İngilizcesi : to rendre assistance] İmdat, muavenet, istimdat.


yardıma gelmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : venir à l’aide § İngilizcesi : to come to assistance] Muavenette bulunmak.


yardımcı defter = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : livres auxiliaires § İngilizcesi : subsidiary books] Muhasebe muavin defterleri.


yardımcı işçilik = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : main d’oeuvre improductives § İngilizcesi : unproductive wage] Doğrudan doğruya üretim ile meşgul olmayıp yardımcı olarak çalışan talî işler işçileri. Endirekt işçilik.


yardımcı malzeme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : matériel indirecte, auxiliaire § İngilizcesi : indirect material] Doğrudan doğruya üretimde kullanılmayan madde ve maliyetiTemizlemede, yağlamada ve tamir için kullanılan maddeler.


yardımı ile = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à l’aide § İngilizcesi : by means] Muavenetiyle, sayesinde.


yarı fiyatla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à moitié prix § İngilizcesi : at half price] Nısıf bedelle.


yarı hesaba = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : de compte à demi § İngilizcesi : for joint account] Nısıf hesaba almak.


yarısı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à moitié § İngilizcesi : half] Yarım, nısıf, yarı yarıya.


yasak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prohibition § İngilizcesi : prohibition] Bir şeyin yapılması, kullanılması veya dışardan sokulması memnu olan.


yataklı vagon = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : wagon lit § İngilizcesi : sleeping car] Trenlere ilave edilen yataklı vagonlar.


yatırılmış sermaye = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capital investé § İngilizcesi : invested capital] Bir iş yapmak için konulmuş bulunan sermaye.


yatırım = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : placement de fonds § İngilizcesi : investment] Her hangi bir teşebbüse uzun vade ile para ve sermaye yatırmak.


yatırım bankaları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : banque d’in vestment § İngilizcesi : investment banks] Sermaye ve paralarını ticaret bankalarının aksine olarak uzun vadeli yatırımlara tahsis eden kurumlar. Gerek Devlet ve gerekse özel teşebbüslere uzun vadeli kredi temin ederler.


yatırmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déposer, mettre en dépôt § İngilizcesi : to deposit] Mevduatta bulunmak, para yatırmak.


yavaş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lent § İngilizcesi : slow] Ağır, batı.


yayılmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’étendre § İngilizcesi : to dwell] Tevsi, imtidat, vüs’at, serilmek.


yeddî adil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : séquestre § İngilizcesi : sequestrator] Yeddi emin. Münazaalı bir şeyin saklanması ve idaresi kendisine tevdi edilen kimse.


yeddi adle tevdi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : séquestration § İngilizcesi : to sequestration] Her hangi bir şeyi, ihtilafın halline kadar emin bir kimseye tevdi etme.


yedek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réserve § İngilizcesi : reserve] İhtiyat.


yedek akçe = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de réserve § İngilizcesi : reserve fund] İhtiyat fonu, akçesi.


yedek parça = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : accessoires § İngilizcesi : accessories] Bir şeyin işletilmesi için kendisinde mevcut ve yardımcı mahiyette bulunan parçaların, lüzumu halinde kırılan, bozulanların yerlerine konulmak üzere ayrıca yedek olarak mevcut olan parçaları.


yekÛn = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : total, en tout § İngilizcesi : in all, on the' whole] Parayı, tutarı toplama.


yemin = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : serment § İngilizcesi : oath] Mukaddes bir şeye söz vermek.


yemin etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prêter serment § İngilizcesi : to swear] And içmek. Taahhüt, vaad.


yeminle teyid etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : affirmer par serment § İngilizcesi : to confirm by oath] Resmî makamlar önünde yapılan yeminli beyan.


yeminli beyan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : attestation § İngilizcesi : affidavit] Yemini dinlemeğe yetkili bir kimse önünde yazı ile yapılan beyanat.


yeminli simsar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : courtier assermenté § İngilizcesi : sworn broker] Yemin ettirilmiş tellâl.


yeni = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : neuf § İngilizcesi : new] Kullanılmamış, cedit, müceddet.


yeni bir ihbara kadar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jusqu’à nouvel avis § İngilizcesi : until further notice] İkinci bir talimata kadar.


yeni hesaba nakletmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : reporter à nouveau § İngilizcesi : to carry to new account] Başka bir hesaba geçirmek.


yeni talimata kadar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : jusqu’à nouvel ordre § İngilizcesi : until further order] Yeni bir emre kadar.


yeni yıl = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nouvel an § İngilizcesi : new year] Yeni yıl.


yeniden = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : de nouvrau § İngilizcesi : again, one more] Tekrar.


yeniden açmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rouvrir § İngilizcesi : to re open] Kapanmış olan bir hesabı tekrar açmak.


yeniden borçlandırmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débiter de nouveau § İngilizcesi : to charge again] Tekrar zimmet kayıt etmek.


yeniden hesap etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recompter § İngilizcesi : to reccount] Tekrar hesaplamak.


yeniden ihraç = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réexportation § İngilizcesi : re exportation] İthal edilmiş bir malı tekrar harice göndermek.


yeniden ithal = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réimporter § İngilizcesi : to re import] Her hangi bir işlem yapılmak üzere harice gönderilmiş bir malın tekrar ülkeye sokulması.


yeniden sipariş etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : commander à nouveau § İngilizcesi : to re order] Eskiden sipariş edilmiş bir malı tekrar talep etmek.


yeniden tahsil = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recouvrement § İngilizcesi : recovery] Tekrar istirdat.


yeniden tamamlamak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réassortir § İngilizcesi : to complete] Yeniden ikmal etmek.


yeniden tesis = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : restauration, reconstitution § İngilizcesi : ristabliment] Yenilemek.


yenileme fonu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fonds de renouvellement § İngilizcesi : renewal fund] Sabit değerlerin, sabit tesislerin yenilenmeleri için ayrılan, biriktirilen fon.


yenilme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : renouvellement § İngilizcesi : renewal] Uzatma, temdit, tecrit.


yenmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : surmonter § İngilizcesi : to overcome] Üstüne çıkmak, galebe çalmak, tefevvuk etmek.


yer = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : place § İngilizcesi : place] Mahal, mekân.


yerinde, sırasında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sur place § İngilizcesi : on the spot] Mahallinde, yerinde, piyasaya sürmek.


yerine getirmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : réaliser, satisfaire § İngilizcesi : to fulfil, to realise] Kuvveden fiile çıkarmak, tahakkuk ettirmek, icra etmek.


yerine getirmemek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : omettre, négliger § İngilizcesi : to omit, to neglit] Unutmak, ihmal etmek.


yerine, namına, temsilen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pour § İngilizcesi : pro] Lehine, hesabına, namına olarak, temsilen.


yerleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etablissement § İngilizcesi : establishment] Teşkil, tesis, ihdas.


yerli mamulat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : production indigène § İngilizcesi : home production] Dahilî hasılât, mahallî mahsulât.


yerli şirket = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : société intérieur § İngilizcesi : domestic corporation] Ulusal kanunlara göre teşekkül eden ve dahilî ticaret ile meşgul olan şirket.


yeter derecede = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : amplement § İngilizcesi : amply] Vüs’atle, bol bol, ziyadesiyle, mufassalan.


yetki = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compétence § İngilizcesi : competency] Bir adamın bir işteki vukuf ve mahareti.


yetki vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : autoriser § İngilizcesi : to authorize] Müsaade, mezuniyet, yetki vermek.


yetki vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : donner droit à § İngilizcesi : to entitle] Namına hareket etmek üzere birisine yetki vermek.


yetkili olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre en droit § İngilizcesi : to be entitled] Başka birisi nam ve hesabına hadeket etmek yetkisini haiz bulunmak.


yevmiye defteri = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : journal § İngilizcesi : journal] Bir ticarethane tarafmdan yapılan işlemlerin ayrı ayrı birer madde - article halinde günü gününe kaydına özgü muhasebe defteri. Yevmiye defteri tutulması kanunen mecburî olan defterlerden biridirYevmiye defterinde kazıntı, silinti, sürşarj yapılması memnudur. Bu defteri kullanmağa başlamadan evvel noterlikçe numaralatıp kaç sahife olduğunu tastik ettirmek gerekir. . Yevmiye defterinde beş sütun vardır: 1. Zimmet sütunuBu sütuna borçlu hesabın aldığı para yazılır. 2. Matlup sütunu: Bu sütuna alacaklı hesabm verdiği para yazılır. 3. işlem sütunu: Bu sütuna alacaklı ve borçlu hesapların isimleri ve işleme ait izahat yazılır. 4. Madde numarası: Deftere kayıt edilen maddenin kaçmcı işlem olduğu da bu sütuna yazılır. Bu numaralar, yevmiye defterinde birden itibaren başlar. 5. Defteri kebir numarası: Yevmiye defterine yazılı alacaklı ve borçlu hesapların defteri kebirdeki numarası da bu sütuna yazı- ' lir. Şayet, alacaklı veya borçlu taraf bir kaç hesaptan mürekkep ise (Muhtelif hesaplara) veya aşağıdakilere şeklinde bir başlık yazılır. Ve borçlu veya alacaklı tarafı oluşturan hesaplar bunun altına sıralanır. Sözgelimi : Bay Mehmet Aşağıdakilere : Kasa Hesabına Tediye senetleri hesabına gibi.


yevmiye kaydı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : eoriture au journal § İngilizcesi : entry] Muhasebede yevmiye defterine yapılan kayıt.


yığınak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : entasser § İngilizcesi : to pile up] Biriktirmek, toplamak, yığmak yapmak.


yıkılmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : s’écrouler § İngilizcesi : to fall, to break down] Çökmek, harap olmak.


yıllık beyanname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuel déclaration § İngilizcesi : annual return] Bir takvim yılı zarfında muhtelif menbalardan elde edilen gelir ve kârları gösteren beyanname olup malî makamlara tevdi edilir.


yıllık beyanname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déclaration annuelle § İngilizcesi : annual return] Bir takvim yılı zarfında elde edilen safî geliri gösteren beyanname. Malî makamlara verilir.


yıllık bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan annuel § İngilizcesi : annual financial statement] Bütün bir yıl zarfında cereyan eden hesap ve işlemlerin hülâsa ve neticelerini gösteren bilanço ve kâr ve zarar hesabı.


yıllık bilanço = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bilan annuel § İngilizcesi : annual financial statement] Senelik hesap ve işlemleri gösteren bilanço ile birlikte kâr ve zarar hesabı.


yıllık kâr = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : profit annuel § İngilizcesi : annual profit] Bir yıl veya bir bilanço devresi zarfında elde edilen kâr.


yıllık rapor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte rendu annuel § İngilizcesi : annual report] Bir kurumun bir yıl zarfmda malî işlemleri neticesini hülâsa ve izah etmek kaydı ile her yıl tanzim edilen ve tasvip edilmek üzere ilgili makamlara sunulan rapor.


yıllık rapor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : rapport annuel de gestion § İngilizcesi : annual report] Bir senelik malî durumu göstermek üzere tanzim ve hissedarlara taktim edilen rapor.


yıllık tahsilât = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuité § İngilizcesi : annuity] Mürettebat. Yıllık gelir. Maaş, Belirli bir müddet veya ömür boyunca devam eden gelir. Senelik taksit.


yıllık tahsisat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : annuity § İngilizcesi : annité] Senelik gelir. Maaş, belirli bir müddet veya ömür boyunca devam eden gelir. Senelik taksit.


yıllık tahsisat sahibi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bénéficiaire § İngilizcesi : annuitant] Kendisine belirli bir müddet veya hayatı boyunca yıllık tahsisat ödenen kimse.


yıpranma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : usure § İngilizcesi : wear and tear] Sabit kıymet ve tesislerin belirli bir müddet zarfında normal olarak aşınıp eskimesi.


yok bahasına satış = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mévente § İngilizcesi : sale under price] Düşük fiyatla elden çıkarmak. Dun fiyatla okutmak.


yok bahasına satmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : vendre à vil prix § İngilizcesi : to undersell] Ucuzuna satmak.


yol = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chemin § İngilizcesi : way, course] Tarik, güzergâh, mesafe.


yol gösterme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : moyen § İngilizcesi : mean] Orta halde olmak, delalet etmek, mutavas- . sıt yol.


yol tezkeresi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sauf conduit § İngilizcesi : safe conduct] Rehber, kılavuz, sevk evrakı.


yola koymak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mettre en route, acheminer § İngilizcesi : to put on the way] Hareket ettirmek, müteveccih olmak.


yola koyulmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se mettre en route § İngilizcesi : to start] Hareket etmek, müteveccih olmak.


yolcu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : passager § İngilizcesi : passenger] Geçici, seyyah.


yolcu eşyası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bagage § İngilizcesi : luggage] Bir yolcunun beraberinde götürdüğü eşya ve bunları koyduğu bagaj.


yolcu geçme tezkeresi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : acquit à caution, permit de transit § İngilizcesi : permit] Geçit müsaadesi.


yolcu treni = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : train de voyageurs § İngilizcesi : passenger train] İnsan nakliyatında kullanılan trenler.


yolunda bulunmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : trouver en règle § İngilizcesi : to find in order] Usulünde, nizamında olduğunu müşahede etmek.


yolunda gitmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : marcher d’accord § İngilizcesi : to straight] Ahenk, ittifak etmek. Müttefikan.


yolunda olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre en règre § İngilizcesi : to be going on] Kaidesine uygun.


yük = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : cargaison, chargement § İngilizcesi : loading, cargo] Gemi yükü, hamule, malın gemi, tren, uçak gibi nakil vasıtalarına yüklendiğinden itibaren verilen isim.


yük almak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prendre chargement § İngilizcesi : to take in a cargo] Hamule yüklemek, hamuleyi gemiye almak.


yük boşaltmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déchanger, débarquer un cargaison § İngilizcesi : to disharge a cargo] Hamuleyi gemiden rıhtıma boşaltmak.


yük yükleyen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chargeur § İngilizcesi : freighter] Gemi hamulesinin sahibi.


yukarda zikredilen firma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : la susdite § İngilizcesi : the above mentioned firm] Yukarıda zikredilen, ismi geçen, mezkûr, mumaileyh.


yukarıda işaret edildiği veçhile = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : comme indiqué ci dessus § İngilizcesi : as stated above] Bahis mevzuu yapıldığı gibi.


yükleme limanı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : port d’embarquement § İngilizcesi : port of loading] malın gemiye yüklendiği liman.


yükleme masrafları = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais d’embarquement § İngilizcesi : loading charges] Malların gemiye nakli için yapılan masraflar.


yüklenmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : supporter § İngilizcesi : to bear] Mukavemet, tahammül etmek, dayanmak.


yükleten = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chargeur § İngilizcesi : shipper] Mallarını taşınmak üzere gemiye teslim eden kimse.


yükseliş = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hause, augmentation § İngilizcesi : rise, increase] fiyatların artması, zam.


yükselme temayülü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tendance à la hausse § İngilizcesi : upward movement] fiyatların yükselmeğe mütemayil bulunması.


yükselmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : monter, hausser, augmenter, s’élever § İngilizcesi : to be up, to rise] fiyatların artması.


yükselmekte = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre à la hausse § İngilizcesi : to be going up, to be on the advance] Yükselme temayülü göstermesi.


yükseltme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : augmentation, relèvement § İngilizcesi : improvement, increase] Tezayüt, fırlama.


yünlü ve pamuklu mensubat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tissus § İngilizcesi : soft goods] Yün ve pamuktan imal edilen mensucat.


yürütmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faire marcher, mettre en train § İngilizcesi : to set going] Yola koyma, hareket etmek, ilerlemek.


yuvarlak hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en chiffres ronds § İngilizcesi : in round number] Rakkam, tutar, kesirsiz miktar para.


yuvarlak rakkam = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : chiffres ronds § İngilizcesi : round numbers] Rakkamlarm kesirlerini atıp yuvarlak hale getirilmiş olanı.


yüz tarafı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : recto § İngilizcesi : face] Kâğıdın ilk sahifesi, üste gelen tarafı.


yüzde = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pour cent § İngilizcesi : percent] Yüzde hesabiyle.


yüzde bir miktar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tant pour cent § İngilizcesi : percentage] Yüzün bir parçası.


yüzde nisbeti = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pourcentage, pour cent § İngilizcesi : percentage, per cent, centage] Yüzde hesabiyle, yüzdelik denilen komisyon.


zabıt = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : procès verbal § İngilizcesi : official report] Takrir, jurnal, rapor.


zabıt tanzim etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dresser un procès verbal, verbaliser § İngilizcesi : to draw up, make an official report] Zapt ve takrir etmek, arz ve beyan, etmek.


zahire borsası = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : bourse des marchandises § İngilizcesi : produce exchange] Emtia ve zahirenin işlem gördüğü borsa.


zahırına = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : au verso § İngilizcesi : at the back] Kâğıt yaprağının arka sahifesi.


zahmet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : peine, effort § İngilizcesi : trouble, paine] Emek, ceza, zahmet, müşkülât, acı.


zahmete değmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : valoir la peine § İngilizcesi : to be worth while] Sıkıntıya, müşkülâta, emeğe değmek.


zahmetini göstermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prendre la peine, se donner la peine § İngilizcesi : to take the trauble, to take pains] Meşakkatini, güçlüğünü, yorgunluğunu müşahade etmek.


zahmetli = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : pénible, fatigant, incommode § İngilizcesi : painfull, troublesome] Güç, zahmetli, meşakkatli, yorucu, gayri muvafık.


zahmetsiz = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans peine § İngilizcesi : without trouble] Müşkülâtsız, sıkıntısız.


zahmetten çekinmemek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ne reculer devant aucune peine § İngilizcesi : to ahrink back from no trouble] Külfetten, acıdan, azaptan kaçmamak.


zail olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : se perdre, s’égarer § İngilizcesi : to get lost] Mahrum, gaip olmak, zayi etmek.


zam = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : supplément § İngilizcesi : supplement] Mütemmim, ilave.


zam fiyat = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : hausse, êévation § İngilizcesi : raising, increase] Yükseklik, fiyat yükselmesi.


zaman = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : temps § İngilizcesi : time, term] Vakit, mühlet.


zaman aşımı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : prescription § İngilizcesi : prescription] Belirli ve kanunî bir zamanın geçmesi ile hak iktisap etme veya külfetinden kurtulma.


zaman aşımına uğramayan hak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : imprescriptible droit § İngilizcesi : imprescriptible right] Müruru zamana tabi olmayan hak.


zaman kaybı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : perte de temps § İngilizcesi : loss of time] Vakit ziyaı.


zamanında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en temps voulu, en son temps § İngilizcesi : in due course of time] Arzu edildiği vakitte.


zamanla = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : à la longue, avec le temps § İngilizcesi : in the long run] Vakit boyunca.


zan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : supposition, présomption § İngilizcesi : supposition] Farz, takdir, ihtimal.


zan altında bulunan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : suspect § İngilizcesi : suspected] Şüpheli, maznun.


zannetmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : supposer § İngilizcesi : to suppose] Farz etmek, iddia etmek.


zapt = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : capture § İngilizcesi : prise, disseize] Mal ve mülkünü elinden almak.


zapt etme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : déposséder § İngilizcesi : disseize] Elinden almak.


zapta geçirmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enregistrer § İngilizcesi : to register] Kayıt ve tescil etmek.


zarar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dommage, perte, préjudice § İngilizcesi : damage, loss] Satış fiyatmın maliyet fiyatının altına düşmesi. Her türlü zarar ve masraflar.


zarar getirmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : causer une perte § İngilizcesi : to cause a loss] Hasara sebebiyet vermek.


zarar görmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endommagé, détérioré § İngilizcesi : damaged, averaged] Ziyan, hasar, izrar.


zarar ve ziyan hesabı = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : aux risques et périls, pour compte et aux risques § İngilizcesi : for account ad at somebody’s risk] Zarar ve ziyanı hesaba almak.


zarar vermek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : nuire, préjudicier § İngilizcesi : to prejudice] Halel getirmek, izrar, sektedar etmek.


zarara düçar olmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : etre frappé d’une perte § İngilizcesi : to meet with a loss] Hasara düçar olmak.


zarara maruz kalmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : eprouver une perte § İngilizcesi : to sustain a loss] Hasara uğramak.


zarara uğramak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : endommager § İngilizcesi : to damage] Zarara duçar olmak.


zararın mes’ulü = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : responsable du dommage, tenu à indemnité § İngilizcesi : liable for damage] Hasardan dolayı zamın olmak.


zararsız = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : sans préjudice § İngilizcesi : without prejudice] Ziyansız, hasarsız.


zarf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : enveloppe § İngilizcesi : wrappor] Kalıp, bir şeyi saran. İçine mektup konan.


zarfında = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : dans l’espace de § İngilizcesi : within] Zaman aralığı, mesafe, müddet içinde.


zaruret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : exigence § İngilizcesi : requirement] İcap, ihtiyaç.


zarurî masraflar = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : frais indispensable § İngilizcesi : necessary expenses] Kaçınılması olanaksız olan masraflar.


zayıf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faible § İngilizcesi : slack] Değersiz, kıymetsiz, kuvvetsiz, sakat.


zayıf = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faible § İngilizcesi : slack] Değersiz, kuvvetsiz, kıymetsiz.


zayıflık = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : faiblesse § İngilizcesi : wackness] Kuvvetsizlik, dermansızlık, gevşeklik.


zeyilname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avenant § İngilizcesi : appendix] Bir sigorta poliçesinde bazı tadilât yapmak gerekir ve poliçede bu tarilât için tamamen değiştirilmek istenilmezse, poliçeyi yeni tadilâtı havi olmak üzere, eklenen yeni poliçeye zeyilname veya avenan denir. Mevcut sigorta sözleşmesinde bir değişiklik yapıldığı veya bir ilave olduğu taktirde ilk sigorta poliçesine ek olarak tanzim edilen vesika.


zeylname = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : avenant § İngilizcesi : additional policy, appendix] Bir sigorta poliçesinde bazı tadilât yapılmak icab eder ve poliçe bu tadilât için tamamen değiştirilmek istenilmezse, poliçeye, yeni tadilâtı haiz olmak üzere eklenen yeni bir vesikaya denir.


zikredilen firma = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : ladite maison § İngilizcesi : the said firm] İsmi geçen ticarethane.


zikretmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : mentionner, nommer § İngilizcesi : to mention, to name] Bahsetmek, ismi geçmek.


zimmet = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débit, doit § İngilizcesi : debt] Muzaaf usul ile tutulan bir hesabın sol sahifesi. Hesabı borçlandırılan işlemler tarih sırasiyle bu sahifeye geçirilir. Aksi matluptur.


zimmet bakiye veren hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte de solde débiteur § İngilizcesi : deficit account] Zimmet yekûnları, alacak yekûnlarından fazla olan hesap.


zimmet dekontu = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : décompte de débit § İngilizcesi : debit note] Hesabın zimmetine kayıt edilen miktarları bildiren ve hesap sahibine gönderilen puslalar.


zimmet fişi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : fiche de débit § İngilizcesi : counter check] Bankadaki hesabından para çekmek için tanzim edilip müşteriye imza ettirilen zimmet fişi.


zimmet hesabı, borçlu hesap = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : compte débiteur § İngilizcesi : debit account] Zimmeti matlubundan fazla olan hesap. Zıddı matlup hesabı.


zimmet kayıt etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : débiter § İngilizcesi : to debit] Muhasebe usulünde bir tutarı hesabın zimmet hanesine geçirmek. Zıddı, matlup kayıd etmek.


zimmete para geçirme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : lapement § İngilizcesi : lapsing] Para ihtilâs etmek, çalmak. Hesaptan hesaba para aktarma.


zımnen = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : tacitement § İngilizcesi : tacitly] Mutazammın, . gizli mânada.


zımni sözleşme = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : contrat tacite § İngilizcesi : implied contract] İrade beyanını izhar eden hareketlerde bulunma.


zirai kredi = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : crédit d’agricole § İngilizcesi : agricultural credit] Çiftçilere, topraklarını işletmek ve geliştirmek gayesiyle verilen avans para, açılan kredi.


ziyan = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : perte § İngilizcesi : loss] Hasar.


ziyan vukuunda = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : en cas de perte § İngilizcesi : in case of loss] Hasar halinde.


ziyandan sakınmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : préserver d’une perte § İngilizcesi : to preserve from a loss] Hasardan muhafaza, vikaye etmek.


ziyaret = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : visite § İngilizcesi : visit] Muayene, yoklama, keşif, teftiş.


zor = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : difficile § İngilizcesi : difficult] Güç, müşkül olan.


zorluk çıkarmak = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : présenter des difficultés § İngilizcesi : to raise difficulties] Güçlük, müşkülât, ihtilaf yaratmak.


zuhur etmek = Nedir, Ne demektir [Fransızcası : eclater § İngilizcesi : to break out] Türemek, zahir olmak.