• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

convince - persuade

Yanlış : I convinced him to change his mind.

Doğru : I persuaded him to change his mind.

Fikrini değiştirmesi için onu ikna ettim.


Convince, birini bir gerçek veya bir görüşün doğru olduğu konusunda inandırmak, persuade ise birini bir şey yapmaya ikna etmek anlamına gelir.


Convince’den sonra that-yantümcesi veya of, persuade’den sonra mastar gelir.


The lawyer couldn’t convince the jury of his client's innocence.

Avukat müvekkilinin suçsuzluğuna jüriyi inandıramadı.


I finally convinced her that she needed the operation.

Sonunda ameliyat olması gerektiğine onu inandırdım.


The shop assistant persuaded the customer to buy the expensive coat.

Satıcı pahalı paltoyu satın alması için müşteriyi ikna etti.


My friends persuaded me to go to the party in fancy dress.

Arkadaşlarım maskeli balo kıyafetiyle partiye gitmem için beni ikna ettiler.