• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

legal terms / hukuk terimleri


abduction kaçırma (çocuk/kadın)

accomplice, confederate suç ortağı

adultery zina

alias namı diğer, öbür adıyla; takma at

alimony nafaka

allegation iddia, dava önergesi

amnesty genel af

arson yangın çıkarma, kundakçılık

assault saldırı

attorney general adalet bakanı

beneficiary yararlanan kimse

bigamy çokeşlilik

blackmail şantaj

breach of promise sözünden dönme, cayma

breach of trust emniyeti kötüye kullanma, güvenin yitirilmesi

bribery rüşvet

burglary (geceleyin) ev soyma

capital punishment, death penalty ölüm cezası

circumstantial evidences küçük kanıtlar

claim hak iddia etme, dalep, dava

commutation (of the sentence) cezanın hafifletilmesi ya da değiştirilmesi

compensation, indemnity tazminat

confession suçunu kabul etme

confiscation elkoyma

contempt of court mahkemeye itaatsizlik

coroner kuşkulu ölüm olaylarının nedenini soruşturan görevli

coroner's inquest/verdict kuşkulu ölüm olaylarının nedeninin araştırılması

counterclaim karşı dava

court martial askeri yargılık, divanı harb

crime ağır suç, cürüm

criminal law ceza hukuku

cross-examination sorguya çekme, şaşırtıcı sorular sorma

de facto bilfiil, fiilen

de jure hukuken

defedant davalı

die intestate vasiyetname bırakmadan ölmek

district attorney bölge savcısı, başsavcı

divorce boşanma

electrocution elektrikle öldürme

embezzlement zimmetine geçirme

evidence kanıt, delil

execution öldürme, idam

executor vasiyet hükümlerini yerine getiren kimse

expropriation istimlak, kamulaştırma

extortion zorla alma

Fifth Amendment ABD Anayasasında 'bir kimsenin kendi suçları hakkında tanıklık etmeme hakkı

foreman başkan, yargıcı kurulu başkanı

forgery sahtekârlık

fraud dolandırıcı, sahtekâr

fraudulence hilekârlık, dolandırıcılık

heir varis, kalıtçı

hijack, hijacking taşıt soyma; hava korsanlığı

homicide, manslaughter adam öldürme

house arrest evde göz hapsi

illegitimate, out of wedlock evlilik dışı, doğru olmayan

illicit, illegitimate yasadışı, yasak

immunity from prosecution kovuşturmanın yapılmaması, suçlamanın kaldırılması

imprisonment tutuklanma

in abeyance askıda kalmış, askıda

in camera gizli oturumda, gizli celsede

incest hısımla sevişme

indicency ahlaksızlık

indictment suçlama

inflagrante delicto cürmümeşhut, suçüstü

inquest adli soruşturma

intestate vasiyetname bırakmadan ölen

judge hakim

jurist hukukçu

juror, juryman jüri üyesi

jury yargıcılar kurulu, jüri

juvenile delinquency çocuk suçluluğu

kidnap kaçırma (çocuk/adam)

lawsuit, suit, action, case dava

lawyer, attorney, advocate, solicitor, barrister avukat

leading question güdücü soru, yönlendirici soru, tanığa istenen yanıtı alacak tarzda sorulan soru

legal, lawful yasal, doğru

legislative yasa yapan, yasamalı

lex talianos kısasa kısas

libel, slander kara çalma, iftira

literary executor bir yazarın yayımlanmamış notları, yapıtları vb. yazınsal etkinliği konusunda ölümünden sonra görevlendirdiği kişi

malfeasence görevi kötüye kullanma, yolsuzluk

malpractice görevi kötüye kullanma

malpractice suit görevi kötüye kullanma davası

mandatory zorunlu, gerekli

matrimonial evlilikle ilgili, ailevi

minor ergin olmayan, rüştünü ispat etmemiş

mitigating causes hafifletici sebepler

mugging saldırıp soyma

next of kin en yakın akraba

notary (public) noter

objection itiraz

obscenity müstehcenlik, açıksaçıklık

off the record kaydedilemez, yayımlanamaz, açıklanamaz, gizli

offence hafif suç

on bail kefaletle

palimony onarımlık, ayrılık nafakası, erkeğin evlilik dışı birlikte yaşadığı kadına ödediği ayrılık nafakası

pardon af, bağışlama

pickpocket yankesici

plaintiff davacı

plea bargaining dava pazarlığı

plea, defence müdafaa, savunma

plead (hukuk davasında) davaya cevap vermek; (ceza davasında) savunma yapmak

plead guilty suçu kabul etmek

plead unguilty suçu reddetmek

plea bargaining dava pazarlığı

prison tutuklama, yakalama

probation yeniden suç işlemeyeceğine değgin söz alıp ceza vermeyerek salıverme

probation officer bu tür hafif suçluyu gözaltında tutan, ona yardım edip uyaran kimse

public nuisance başkalarına başağrısı olan şey/kimse

public prosecutor savcı

rape ırzına geçme

release on bail kefaletle tahliye

robbery adam soyma, soygunculuk

satisfaction tarziye

scot-free cezasız

seduction baştan çıkarma, ayartma

self-defence meşru müdafaa

settlement of courts davaya katılmayı istememe, dava istememe

shotgun wedding zorla yapılan evlilik

skyjacking hava korsanlığı

statutory yasaya uygun, yasal

subpoena çağrı

supreme court anayasa mahkemesi

suspension (of the sentence) cezanın ertelenmesi

testimony tanıklık, şahadet

theft hırsızlık

to bail sb out kefalet ödeyerek tahliye ettirmek

to bring a suit (of law) (against) dava açmak

to commit a crime suç işlemek

to fall/go into abeyance geçerliliği kalkmak, geçersiz olmak

to file a complaint (against) dava açmak

to jump one's bail ortadan kaybolup kefilini, kefalet karşılığını ödemeye mecbur bırakmak, kefaletten kaçmak

to overrule aleyhine karar vermek, kararını bozmak, geçersiz kılmak

to sustain kabul etmek

under arrest tutuklanmış, tutuklu

under house arrest evde gözaltında

usufruct intifa hakkı

verdict, sentence (yargısal) karar

versus, v karşı

will vasiyetname

with due process of law (yürürlükteki) yasa gereğince

Your Honour, His Honour (yargıca saygılı sesleniş)