• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

lay - lie

Bu fiillerin anlam ve geçmiş zaman biçimlerine dikkat ediniz.


lay : (laid, laid, laying)  koymak (daima nesne alır)


Lay the books on the table.

Kitapları masaya koy.


Lay those parcels on the floor.

O paketleri yere koy.


He laid his hand on her shoulder.

Elini omuzuna koydu.


We’re going to lay the carpet in the hall.

Halıyı salona koyacağız.


Where's my dictionary? I laid it on the table a moment ago.

Sözlüğüm nerede? Bir dakika önce onu masaya koymuştum.


lie : (lay, lain, lying)  uzanmak, yatmak (hiç nesne almaz)


Our cat always lies here.

Kedimiz her zaman burada yatar.


She lay down on the bed.

Yatağa uzandı.


Don’t lie in the sun for hours.

Saatlerce güneşte yatma.


I’m going to lie down for a while.

Bir süre yatacağım.


It is nice to lie in bed in the morning.

Sabahleyin yatakta uzanmak güzel.


The farmer has lain in the shade all day.

Çiftçi bütün gün gölgede yattı.


I lay in bed till 10 o'clock yesterday.

Dün saat ona kadar yattım.


The children have all just lain on the grass.

Çocukların hepsi çimene uzanıverdiler.