face
Yanlış : Our room faces to the sea.
Doğru : Our room faces the sea.
Odamız denize bakıyor.
Odamız denize nazır.
Bakmak, nazır olmak anlamındaki face ile to kullanılmaz.
Yanlış : Let us overcome our fears and face with the problem boldly.
Doğru : Let us overcome our fears and face the problem boldly.
Korkularımızın üstesinden gelelim ve cesurca sorunla yüzleşelim.
Yanlış : When he has to face with a crisis, Tom panics.
Doğru : When he has to face a crisis, Tom panics.
Bir krizle karşılaşmak zorunda kalırsa, Tom paniğe kapılır.
Bir gerçek, sorun veya durum ile yüz yüze gelmek, karşılaşmak anlamında face, with almaz.
Yanlış : From the look in his face I could deduce it was bad news.
Doğru : From the look on his face I could deduce it was bad news.
Yüzünün ifadesinden kötü bir haber olduğunu anlayabiliyordum.
Yanlış : As she grew older, the wrinkles in her face deepened.
Doğru : As she grew older, the wrinkles on her face deepened.
Yaşlandıkça yüzündeki kırışıklıklar derinleşti.
Yanlış : The expression in his face showed that he was angry.
Doğru : The expression on his face showed that he was angry.
Yüzündeki ifade kızgın olduğunu gösterdi.
Yüzünde derken in değil on kullanılır.