• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

face

Yanlış : Our room faces to the sea.

Doğru : Our room faces the sea.

Odamız denize bakıyor.

Odamız denize nazır.


Bakmak, nazır olmak anlamındaki face ile to kullanılmaz.

 

Yanlış : Let us overcome our fears and face with the problem boldly.

Doğru : Let us overcome our fears and face the problem boldly.

Korkularımızın üstesinden gelelim ve cesurca sorunla yüzleşelim.


Yanlış : When he has to face with a crisis, Tom panics.

 Doğru : When he has to face a crisis, Tom panics.

Bir krizle karşılaşmak zorunda kalırsa, Tom paniğe kapılır.


Bir gerçek, sorun veya durum ile yüz yüze gelmek, karşılaşmak anlamında face, with almaz.


Yanlış : From the look in his face I could deduce it was bad news.

Doğru : From the look on his face I could deduce it was bad news.

Yüzünün ifadesinden kötü bir haber olduğunu anlayabiliyordum.


Yanlış : As she grew older, the wrinkles in her face deepened.

Doğru : As she grew older, the wrinkles on her face deepened.

Yaşlandıkça yüzündeki kırışıklıklar derinleşti.


Yanlış : The expression in his face showed that he was angry.

Doğru : The expression on his face showed that he was angry.

Yüzündeki ifade kızgın olduğunu gösterdi.


Yüzünde derken in değil on kullanılır.