• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

believe – believe in

believe – believe in


Yanlış : You can't believe in everything you read in the newspapers.

Doğru : You can't believe everything you read in the newspapers.

Gazetelerde okuduğun her şeye inanamazsın.


Yanlış : Poor thing, does she believe in it's a real diamond?

Doğru : Poor thing, does she believe it's a real diamond?

Zavallı, onun gerçek elmas olduğuna mı inanıyor?

 

Doğru olduğuna inanmak, gerçek diye kabul etmek believe ile söylenir.


He is a liar. Don’t believe a word he says.

O bir yalancı. Söylediği tek bir söze inanma.

 

I don’t believe that the project will go ahead.

Projenin yürüyeceğine inanmıyorum.


I believe he has a chance of winning.

Kazanma şansı olduğuna inanıyorum.


The police believe the butler to have committed the crime.

Polis cinayeti kâhyanın işlediğine inanıyor.


Believe in ise iki anlama gelir: a) var olduğuna inanmak b) iyi olduğuna, işe yaradığına inanmak.


Moslems believe in Allah.

Müslümanlar Allah’a inanır.


I don’t believe in ghosts.

Hayaletlere inanmam.


I don't believe in statistics.

İstatistiklere inanmıyorum.

(İstatistiklerin işe yaradığına inanmıyorum.)


I believe in giving people the freedom to choose.

İnsanlara seçme özgürlüğünü vermeye inanıyorum.

 (İnsanlara seçme özgürlüğünü vermenin iyi bir şey olduğunu düşünüyorum.)


Do you believe in love at first sight?

İlk görüşte aşka inanıyor musun?


Yanlış : I can't believe in my ears.

Doğru : I can't believe my ears.

Kulaklarıma inanamıyorum.


Kulaklarına, gözlerine inanmak deyişleri in kullanmadan söylenir.

 

I can't believe my eyes.

Gözlerime inanamıyorum.