Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 3900ÜRKMEK = (ürkmek nedir; ürkmek ne demek; ürkmek İngilizcesi) 1. Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek: «Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı.» -Ö. Seyfettin. 2. Şaşkınlık ve korku duymak: «Birisi merdivenlerden biraz hızlı inip çıktığı zaman biz de ürküyorduk.» -R. N. Güntekin. 3. Ağaç meyve vermemek: Şeftaliler bu yıl ürkmüş. 4. mec. Çekinmek: «Yaramaz çocuk tutumundan her zaman ürkerdi.» -H. Taner.
ÜRKMEK = (ürkmek nedir; ürkmek ne demek; ürkmek İngilizcesi) Saç taranırken zorlama sonucu kopan tellerin dibinde kellik olmak: Çocuğun başı ürktü.
ÜRKMEK = (ürkmek nedir; ürkmek ne demek; ürkmek İngilizcesi) Sırçan denilen iğden çıkma bükülmüş iplik topağı, birbirine karışmak, dolaşmak.
ÜRKMEK = (ürkmek nedir; ürkmek ne demek; ürkmek İngilizcesi) Yara, başka yerlere sıçramak.
ÜRKMEK = (ürkmek nedir; ürkmek ne demek; ürkmek İngilizcesi) Yıkılmak, çökmek.
ürkmek = paniklemek [öz Türkçe - eski terim]
ürkmek = paniğe kapılmak [öz Türkçe - eski terim]