Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 13629ÇALKANTI = (çalkantı nedir; çalkantı ne demek; çalkantı İngilizcesi) 1. Deniz ve gölde dalgalanma: «Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş.» -N. Hikmet. 2. Çalkanmış şey. 3. Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp. 4. mec. Coşku: «Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı» -B. Necatigil. 5. mec. Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum: «Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında.» -Ç. Altan.
ÇALKANTI = (çalkantı nedir; çalkantı ne demek; çalkantı İngilizcesi) Bir erkil kaynağında gözlenen ve doğal salınım sıklıklarıyla ilgili olmayan düzensiz değişimler.
ÇALKANTI = (çalkantı nedir; çalkantı ne demek; çalkantı İngilizcesi) Bulaşık suyu.
ÇALKANTI = (çalkantı nedir; çalkantı ne demek; çalkantı İngilizcesi) Elenen tahılın kalbur üstünde kalan toz ve çöpleri.
çalkantı = telâtum [Türkçe - Osmanlıca]
ilgili sözler / related words