• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

aşık

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 2500

ana kullanım

sıfat / adjective

sıfat / adjective _ âşık 2

aşık = sevgen [eski terim - öz Türkçe]

aşık = tutkun [eski terim - öz Türkçe]

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) (anatomi) 1. Aşık kemiği. 2. mim. Aşırma.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Akıntı, cereyan.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Allah adamı, safderun, bön.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) bk. halk ozanı.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Halk ozanlarının ezgicilerine ve öykücülerine verilen ad.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Kadınların bir süs eşyası.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Saz şâiri.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Sinema Alıcı ile göstericilerde filmin aralı devinimini sağlayan tırnaklara gerekli devinim biçimini veren, çapraşık bir devinimi sağlayabilecek biçimde yapılmış, özeğinden geçmeyen bir eksene bağlı madenden parça.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Türk gölge oyununda ciddi tiplerden biri; saz çalarak şiir okur.

AŞIK = (aşık nedir; aşık ne demek; aşık İngilizcesi) Yağ çıkarmak için kullanılan ağaç.

aşık = âşık [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = bîdil [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = dilbeste [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = dildâde [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = dilefgâr [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = dilfigâr [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = fütâde [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = meclûb [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = meftûn [Türkçe - Osmanlıca]

aşık = üftâde [Türkçe - Osmanlıca]

ilgili sözler / related words

-e aşık -e aşık olmak -e âşık olmuş -e deli gibi âşık -e sırılsıklam âşık aptal aşık ara aşık aşık alemi kör, dört yanını duvar sanır aşık arası aşık atmak aşık bağlantısı aşık çıkıntısı aşık çıkıntısı ile ilgili aşık çıkıntısıyla ilgili âşık çift aşık değilim aşık dikmesi aşık düzeni aşık etmek aşık kemiği aşık kemiği çıkıntısı aşık kemiği ile ilgili (ayak bileğindeki) aşık kemiğine ilişkin aşık kemiğiyle ilgili aşık kirişi aşık kotu aşık mafsal çağanozu aşık mafsalı aşık makası aşık mesafesi âşık olan kadın aşık olan kör olur âşık oldum âşık olma aşık olmak âşık olmayan aşık olmuş aşık olunan kadın aşık olunan kimse âşık oluyorum aşık oynamak aşık planı aşık takozu aşık yükü birine âşık olmak cefayı çekmeyen âşık sefanın kadrini bilemez çok para, mevki ya da âşık edinmeye çalışmak deli gibi âşık deli gibi âşık olmak delicesine aşık delicesine aşık olma eski aşık gerçekten ona âşık mısın gün âşık ile aşık atmak ilk görüşte âşık olunmaz insan hem âşık hem (de) akıllı olamaz insan hem âşık hem de akıllı olamaz kendine âşık etmek kendine sırsıklam âşık etmek kırmalı aşık kimseye aşık olmamış komşusuyla aşık atmak mafsallı aşık mütemadi aşık ona deliler gibi aşık öykücü âşık rot başı aşık yayı sadık âşık sana âşık oldum sana âşık oluyorum sırılsıklam aşık sırılsıklam aşık olmak sırsıklam âşık sürekli aşık zengin komşusuyla aşık atmak

1: 0 ms