• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

zarf

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 3625

bitkibilim

biyoloji

dilbilgisi

isim / noun – biology

isim / noun – geometry

metalbilim

teknik

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) Virüs tarafında kodlanan proteinlerle tomurcuklanma sırasında hücreden alınan lipoprotein tabakadan oluşan ve bazı virüs ailelerinde kapsit yapının üzerinde bulunan yapı ögesi.

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) (sinema, televizyon) Değiştirime uğramış bir dalganın en uç bölümlerini yani genliğin üst bölümlerini gösteren eğri.

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) 1. esk. Kap, kılıf, sarma. 2. İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese: «Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler.» - Haşim. 3. İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap: «Kenarları ezik bir çift altın kahve fincanı zarfını elinde evirir çevirirdi.» - R. Enis. 4. db. Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç: «Dil bilgisinden zarfları anlatırken öğretmen birden bağırmaya başladı.» - M. İzgü.

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) Bir eğri (yüzey) ailesinin herbir elemanına teğet olan bir eğri (yüzey), bürüm.

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) Fiilin, sıfatın, başka bir zarfın veya bir ifadenin anlamını sınırlandıran veya niteliyen kelime: Erken gelmek, Güzel söylemek, Çok dar, Pek çabuk geldi, Hakikaten can çıkmayınca huy çıkmaz gibi. Bu zarflar dolaysız olup doğrudan doğruya ilgili göründükleri kelimeleri nitelerler. Bir de Dolaylı zarflar var, ki fiille ilgili göründükleri halde öznenin veya nesnenin bir halini belirtirler: " "Çocuk eve yorgun geldi" ve "Çocuğu yorgun buldum" örneklerinde "yorgun" zarfı birincisinde cümlenin öznesini, ikincide de nesnesini vasıflandırarak onların halini bildirir.

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) Fiillerin, sıfatların, sıfat-fiillerin ve görev bakımından zarf niteliğindeki kelimelerin anlamlarını zaman, ölçü, niteleme, yer, yön vasıta, miktar, şart gibi çeşitli bakımlardan etkileyerek daha belirgin duruma getiren veya sınırlayan kelime türü: dün, bugün, yarın, sonra, şimdi vb. (zaman bakımından); ileri, geri, beri, alt (yer, yön bakımından); az, çok, biraz, kısmen, daha, pek vb. (ölçü bakımından); tatlı sert, açık mavi, koyu yeşil, uzun uzun konuştuğu konu, sımsıkı kapatmak, iyi anlamak vb. (niteleme, tarz bakımından): Silkindi. Yataktan hızla kalktı. Başı birdenbire dönmüştü. Karyolanın topuzunu zor yakaladı (S. Faik, Bütün Eserleri 3. Medarı Maişet Motoru; Berber Dükkanının Açılma Merasimi, s. 147). Ateş ilk tereddüdten sonra birdenbire parladı (A. H. Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, s. 323). Olduğu yere kayarcasına çöktü (Yaşar Kemal, Ortadirek, s. 314). Gittiniz mi, gerçekten mezarlığa elinizde çiçeklerle? (Kemal Tahir, Yol Ayrımı, s. 463). Kapkara bir yalnızlık içinde, kendi vücudundan bile habersiz düşünmeyi pek severdi (A. F. Abasıyanık, Bütün Eserleri 3, s. 19) vb.

ZARF = (zarf nedir; zarf ne demek; zarf İngilizcesi) Kılıf, örtü.

zarf = belirtec [eski terim - öz Türkçe]

zarf = belirteç [eski terim - öz Türkçe]

zarf = kap [Osmanlıca - Türkçe]

zarf = mektup zarfı [Osmanlıca - Türkçe]

zarf = zarf [Osmanlıca - Türkçe]

zarf = zarf [Türkçe - Osmanlıca]

ZARF = İçine mektup veya başka kâğıtlar konan kâğıttan kese.

1: 0 ms