• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

yüce

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 2198

eylem / verb – psychology

YÜCE = (yüce nedir; yüce ne demek; yüce İngilizcesi) 1. Yükseklik. 2. Münezzeh, arı, uzak.

YÜCE = (yüce nedir; yüce ne demek; yüce İngilizcesi) Fikirce yüksek çevrelerde konuşulan dil şekline sıfat olur.

YÜCE = (yüce nedir; yüce ne demek; yüce İngilizcesi) Genellikle insanca ölçüleri aşan, bundan dolayı çok büyük olan. Sanat, ahlak, din, düşünce alanında üstün bulunan, kendisinde üstünlük görülen şey. // Kant'ın estetiğinin iki ana kavramından biri: Kant güzelin yanına yüceyi de temel bir estetik kavram olarak koyar. Ancak, ona göre her türlü ölçünün dışına çıkan, ezici büyüklükte olan şey duyuları aşar. Bu da yüceyi duyular ile kavranan dünyanın üstüne yükseltip onu ahlak alanına kaydırır.

YÜCE = (yüce nedir; yüce ne demek; yüce İngilizcesi) Yüksek, büyük, ulu, ulvi: «Yüce duygular, derin düşünceler ona göre değildir.» -S. Taşer.

yüce = ekber [öz Türkçe - eski terim]

yüce = hürmetli [öz Türkçe - eski terim]

yüce = mualla [öz Türkçe - eski terim]

yüce = mübeccel [öz Türkçe - eski terim]

yüce = seniye [öz Türkçe - eski terim]

yüce = taâlâ [öz Türkçe - eski terim]

yüce = teala [öz Türkçe - eski terim]

yüce = ulvî [öz Türkçe - eski terim]

yüce = âli [öz Türkçe - eski terim]

yüce = âl [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = âlî [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = âliye [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = berîn [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = bülend [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = hatîr [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = kerîm [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = mualla [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = refî' [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = sâmî [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = şâmih [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = seniyye [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = ulvî [Türkçe - Osmanlıca]

yüce = vâlâ [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms