Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 878YAKALAMAK = (yakalamak nedir; yakalamak ne demek; yakalamak İngilizcesi) 1. Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak: «Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım.» -R. H. Karay. 2. Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek. 3. Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak: «Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar.» -H. E. Adıvar. 4. Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak: Kocasını bir kadınla yakalamış. 5. Bir kimsenin suçluluğunu gösteren söz, bakış veya işareti fark etmek. 6. Birdenbire etkisi altına almak: Yağmur bizi yolda yakaladı. 7. Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak: «Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor.» -A. İlhan. 8. mec. Belirlemek, anlamak: «Kız onun zayıf damarını yakalamıştı.» -T. Buğra.
yakalamak = derdest etmek [öz Türkçe - eski terim]
yakalamak = derdest etmek [Türkçe - Osmanlıca]