İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1126 WISH = [wiş] noun
dilek, istek * eşanlamlı : want, longing, desire, yearning, hankering, craving
İngilizce örnek : I have no wish to see him again.
Türkçe çevirisi : Onu tekrar görme isteğim yok.
İngilizce örnek : He married an old man against her parents’ wish.
Türkçe çevirisi : Anne babasının isteğine rağmen yaşlı bir adamla evlendi.
İngilizce örnek : We must be faithful to our father's last wishes.
Türkçe çevirisi : Babamızın son dileklerine sadık kalmalıyız.
¤ verb
1 dilemek
İngilizce örnek : I wish you good luck.
Türkçe çevirisi : Sana bol şans diliyorum.
İngilizce örnek : Everyone wished her happy birthday.
Türkçe çevirisi : Herkes ona mutlu yıllar diledi.
İngilizce örnek : He shook my hand and wished me success in my work.
Türkçe çevirisi : Elim sıktı ve bana işimde başarı diledi.
2 istemek, dilemek * eşanlamlı : want, long, yearn, desire, crave
İngilizce örnek : 'Shall we walk or go by bus?' 'As you wish.'
Türkçe çevirisi : 'Yürüyerek mi yoksa otobüsle mi gidelim?' 'Sen nasıl istersen.'
İngilizce örnek : Persons wishing to apply for this post should write to the manager.
Türkçe çevirisi : Bu göreve başvurmak isteyen kişilerin müdüre yazması gerekmektedir.
3 -dığı için üzülmek; keşke (bu anlamda şu an ve gelecekle ilgili üzüntüler geçmiş zaman, geçmişle ilgili üzüntüleri uzak geçmiş zamanla belirtilir)
İngilizce örnek : I wish I had a motorbike.
Türkçe çevirisi : Keşke bir motosikletim olsaydı.
İngilizce örnek : I wish I knew how to do it.
Türkçe çevirisi : Keşke onun nasıl yapılacağını bilseydim.
İngilizce örnek : I wish she were here with me.
Türkçe çevirisi : Keşke burada benimle birlikte olsaydı.
İngilizce örnek : I wish I knew her address, but I don't.
Türkçe çevirisi : Keşke onun adresini bilseydim, ama bilmiyorum.
İngilizce örnek : I wish you were not so stupid!
Türkçe çevirisi : Keşke bu kadar aptal olmasaydın.
İngilizce örnek : I wish I could come to your lecture tomorrow.
Türkçe çevirisi : Keşke yarın konferansına gelebilseydim.
İngilizce örnek : The fat man wishes that he could lose some weight.
Türkçe çevirisi : Şişman adam biraz kilo vermeyi arzu ediyor.
İngilizce örnek : I wish you would pay attention!
Türkçe çevirisi : Keşke dikkat etsen!
İngilizce örnek : I wish you would stop chattering in class.
Türkçe çevirisi : Keşke sınıfta sohbet yapmaktan vazgeçseniz.
İngilizce örnek : I wish you would stop making that noise.
Türkçe çevirisi : Keşke o görültüyü yapmayı kessen.
İngilizce örnek : I wish you wouldn't make so many mistakes!
Türkçe çevirisi : Keşke o kadar hata yapmasan.
İngilizce örnek : I wish it were spring now.
Türkçe çevirisi : Keşke şimdi bahar olsa.
İngilizce örnek : I wish you weren't leaving now.
Türkçe çevirisi : Keşke şimdi gitmesen.
İngilizce örnek : I wish I were eating a good dinner now, but there is no food at all.
Türkçe çevirisi : Keşke şu anda iyi bir akşam yemeği yiyor olsaydım, ama hiç yemek yok.
İngilizce örnek : He wishes he were going to Sweden, but he has to stay here.
Türkçe çevirisi : İsveç’e gidemediği için üzülüyor, ama burda kalmak zorunda.
İngilizce örnek : He wishes she were here, but she is far away.
Türkçe çevirisi : O burda olmadığı için üzülüyor, ama o uzakta.
İngilizce örnek : I wish I had followed his advice.
Türkçe çevirisi : Keşke onun nasihatını tutsaydım.
İngilizce örnek : I wish I had never taken the job.
Türkçe çevirisi : Keşke o kadar geç vakte kadar dışarıda kalmasaydım.
İngilizce örnek : I wish you had visited us yesterday.
Türkçe çevirisi : Keşke dün bizi ziyaret etseydin.
İngilizce örnek : I wish I had brought my camera!
Türkçe çevirisi : Keşke fotoğraf makinemi getirmiş olsaydım.
İngilizce örnek : I wish I had had your opportunities when I was young.
Türkçe çevirisi : Keşke gençken senin sahip olduğun fırsatlara sahip olmuş olsaydım.
İngilizce örnek : I wish I had taken part in that excursion, they say it was very interesting.
Türkçe çevirisi : Keşke o geziye katılsaydım, çok ilginç olduğunu söylüyorlar.