• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

will

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 46

tekstil

WILL 1 = [wil] verb
would [wud] -ecek, -acak; -er, -ar; -im, -ım
İngilizce örnek : 'There's someone at the door.' 'Oh, I will see who it is.'
Türkçe çevirisi : 'Kapıda biri var.' 'Aa, kimmiş bakayım.'
İngilizce örnek : 'Would you like something to drink?' 'Oh, thank you. I’ll have some orange juice.'
Türkçe çevirisi : 'İçecek bir şey ister misiniz?' 'Aa, teşekkürler. Bir portakal suyu alayım.'
İngilizce örnek : If you hurry you will catch the 4 o'clock train.
Türkçe çevirisi : Acele edersen 4 trenini yakalarsın.
İngilizce örnek : She will stay here until George returns.
Türkçe çevirisi : George dönene kadar burada kalacak.
İngilizce örnek : The wedding will take place at St Andrew's on May 1st.
Türkçe çevirisi : Düğün mayısın birinde St Andrew’s’de yapılacak.
İngilizce örnek : By this time next month we will have finished all our exams!
Türkçe çevirisi : Gelecek ay bu zamana kadar bütün sınavlarımızı bitirmiş olacağız.
* Will you …? = 1 -er misiniz? -ar mısınız?
İngilizce örnek : Will you look after the children for me please?
Türkçe çevirisi : Benim için lütfen çocuklara bakar mısın?
İngilizce örnek : Will you drive me home?
Türkçe çevirisi : Beni (arabanla) eve bırakır mısın?
İngilizce örnek : Will you please be quiet?
Türkçe çevirisi : Lütfen sessiz olur musunuz?
İngilizce örnek : Will you shut the door, please?
Türkçe çevirisi : Lütfen kapıyı kapar mısınız?
2 olur mu?
İngilizce örnek : Turn up the radio, will you?
Türkçe çevirisi : Radyonun sesini aç, olur mu?
İngilizce örnek : Come here a minute, will you?
Türkçe çevirisi : Bir saniye buraya gel, olur mu?

WILL 2 = [wil] noun
1 irade, istem, istenç * eşanlamlı : volition, choice, willpower, firmness
İngilizce örnek : He has a strong will.
Türkçe çevirisi : Güçlü bir iradesi var.
2 istek, niyet * eşanlamlı : wish, desire; purpose, intention
İngilizce örnek : It was done against my will.
Türkçe çevirisi : İsteğime karşı (istemediğim halde) yapıldı.
3 vasiyetname
İngilizce örnek : They had a quarrel over the will.
Türkçe çevirisi : Vasiyet yüzünden tartıştılar.
İngilizce örnek : She expects his uncle to leave her a lot of money in his will.
Türkçe çevirisi : Vasiyetinde amcasının kendisine çok para bırakacağını umuyor.
İngilizce örnek : The money he left us in his will enabled us to buy some land.
Türkçe çevirisi : Vasiyetinde bize bıraktığı para biraz arazi almamızı mümkün kıldı.
¤ verb
1 niyet etmek, istemek * eşanlamlı : want, wish, desire
2 vasiyetle bırakmak * eşanlamlı : bequeath, pass on
* at will = istediği zaman

WILL = (will nedir; will Türkçesi) Varisin mal taksimini gösteren vasiyetname.

1: 0 ms