İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 95 WELL = [wel] adverb
1 iyi, güzel * eşanlamlı : adequately, satisfactorily, nicely, excellently * karşıtanlamlı : badly
İngilizce örnek : I can't see as well as I used to.
Türkçe çevirisi : Eskiden olduğu kadar iyi göremiyorum.
İngilizce örnek : It was because I spoke well at the interview that I got the job.
Türkçe çevirisi : İş görüşmesinde iyi konuştuğum için işi aldım.
İngilizce örnek : You speak English very well.
Türkçe çevirisi : İngilizce’yi çok iyi konuşuyorsunuz.
İngilizce örnek : Your hat goes well with your dress.
Türkçe çevirisi : Şapkan elbisenle iyi gidiyor.
İngilizce örnek : Sue is getting on very well in her new job.
Türkçe çevirisi : Sue yeni işinde iyi gidiyor.
İngilizce örnek : She sings and dances well.
Türkçe çevirisi : Güzel şarkı söyler ve dans eder.
2 adamakıllı, iyice * eşanlamlı : considerably, sufficiently, fully, completely, thoroughly
¤ adjective
1 sağlığı yerinde, iyi * eşanlamlı : healthy, fit, sound, robust * karşıtanlamlı : bad
İngilizce örnek : I feel well this morning.
Türkçe çevirisi : Bu sabah kendimi iyi hissediyorum.
İngilizce örnek : You don't look well. Are you okay?
Türkçe çevirisi : İyi görünmüyorsun. İyi misin?
2 uygun, yerinde, elverişli * eşanlamlı : good, fine, flourishing, satisfactory
¤ conjunction
1 şey!
İngilizce örnek : Well, I certainly didn't expect to get a speeding ticket.
Türkçe çevirisi : Şey, kesinlikle aşırı hız cezası almayı ummuyordum.
2 ha!
İngilizce örnek : Well, what did he say?
Türkçe çevirisi : Ha, ne dedi?
3 pekâlâ!
İngilizce örnek : Well, let me think about that for a moment.
Türkçe çevirisi : Pekâlâ, bunu biraz düşüneyim.
¤ noun
1 kuyu
İngilizce örnek : He got water out of the well with a bucket.
Türkçe çevirisi : Kovayla kuyudan su çekti.
İngilizce örnek : There is a metal grid over the top of the well.
Türkçe çevirisi : Kuyunun üstünde metal bir ızgara var.
2 memba, pınar * eşanlamlı : spring, fountainhead, well-spring
İngilizce örnek : The well produces a good supply of clean water.
Türkçe çevirisi : Pınar, bol miktarda temiz su veriyor.
* as well = dahi, de, da
* as well as = hem … hem de, olduğu kadar, ile birlikte
İngilizce örnek : She is clever as well as beautiful.
Türkçe çevirisi : Güzel olduğu kadar akıllı da.
İngilizce örnek : He hurt his arm, as well as breaking his leg.
Türkçe çevirisi : Bacağını kırmanın yanı sıra, kolunu da yaraladı.
İngilizce örnek : She has to do the washing-up as well as cook the food.
Türkçe çevirisi : Hem yemek yapmak hem de bulaşık yıkamak zorunda.
İngilizce örnek : Ayşe, as well as Emel, are pleased with the result.
Türkçe çevirisi : Ayşe gibi Emel de sonuçtan memnun.
* do well = başarılı olmak
İngilizce örnek : She is doing well at school.
Türkçe çevirisi : Okulda başarılı.
* Well done = Aferin!
* well off = zengin, varlıklı