• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

warn

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 9271

WARN = ['wo: n] verb
uyarmak, ikaz etmek * eşanlamlı : alert, caution, give notice, admonish, notify
İngilizce örnek : He warned his daughter of the dangers of going out alone at night.
Türkçe çevirisi : Kızını, geceleyin tek başına dışarı çıkmanın tehlikelerine karşı uyardı.
İngilizce örnek : His father warned him to take care not to spend all his money.
Türkçe çevirisi : Babası onu bütün parasını harcamamaya dikkat etmesi için uyardı.
İngilizce örnek : I warned him that the plan might fail.
Türkçe çevirisi : Planın başarısızlığa uğrayabiliceği konusunda onu uyardım.
İngilizce örnek : I've warned them of the risks involved.
Türkçe çevirisi : İşin içindeki risklere karşı onları uyardım.
İngilizce örnek : She warned me not to touch the wire.
Türkçe çevirisi : Beni tele dokunmamam için uyardı.
İngilizce örnek : The doctor warned me that I should not smoke too much.
Türkçe çevirisi : Doktor beni çok fazla sigara içmemem için uyardı.
İngilizce örnek : The driver was warned that the bridge was not safe.
Türkçe çevirisi : Sürücü, köprünün emniyetli olmadığı konusunda uyarıldı.
İngilizce örnek : We were warned against buying it.
Türkçe çevirisi : Onu satın almamamız için uyarıldık.
İngilizce örnek : 'When you arrive at the murder scene, touch nothing', he warned.
Türkçe çevirisi : ‘Cinayet mahalline varınca hiçbir şeye dokunma,’ diye uyardı.

1: 0 ms