Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 16 VAR
1. Evrende var olan somut veya soyut şeyleri belirtir:
- Masanın üzerinde bir kitap var. / There is a book on the table.
- Şurada bir köy var. / There is a village over there.
- Türkiyede hala görücü usulü evlilik var. / The custom of arranged marriages still exists in Turkey.
2. Kişinin veya bir canlının sahip olduğu şeyi gösterir:
- Araban var mı? / Have you got a car?
- We have a cat. / Bir kedimiz var.
- Our dog has long ears. / Köpeğimizin uzun kulakları var.
3. Sâhip olunan şeylerin bütünü, mal, servet:
- Varını yoğunu kumarda kaybetti.
4. Futbolda, masabaşında maç görüntülerini inceleyerek sahadaki hakeme yardımcı olan sistemi belirten İngilizce 'video assistant referee' sözcüklerinin baş harfleri:
- Hakemler varda pozisyonu izliyor. / The referees are watching the position on VAR.
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 9855