• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

vain

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 3918

VAIN = [veyn] adjective
1 boş, yararsız * eşanlamlı : worthless, trivial, idle, futile, useless, unfruitful, ineffective * karşıtanlamlı : worthwhile
2 kibirli, kendini beğenmiş * eşanlamlı : conceited, boastful, proud, arrogant, inflated * karşıtanlamlı : humble
İngilizce örnek : She's always looking at the mirror; she's really very vain.
Türkçe çevirisi : Sürekli aynaya bakıyor; o gerçekten çok kendini beğenmiş.
İngilizce örnek : He's been to the States, and now he's very vain about his English.
Türkçe çevirisi : Amerika’da bulundu, ve şimdi İngilizcesinden dolayı çok kibirli.
* in vain = boşuna, boş yere
İngilizce örnek : Doctors have striven against this disease in vain.
Türkçe çevirisi : Doktorlar hastalığa karşı boşuna mücadele verdi.
İngilizce örnek : He tried to win a prize, but in vain.
Türkçe çevirisi : Ödül kazanmaya çalıştı, ama boşuna.
İngilizce örnek : He's trying in vain to escape from the reality.
Türkçe çevirisi : Boşuna gerçeklerden kaçmaya çalışıyor.
İngilizce örnek : We have been working in vain; we have made no progress at all.
Türkçe çevirisi : Boşuna çalışıyoruz; hiç ilerleme kaydetmedik.
İngilizce örnek : I knocked several times in vain; there was nobody in.
Türkçe çevirisi : Kapıyı boşuna birçok kere çaldım; içerde kimse yoktu.

1: 10 ms