• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

uzak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 350

isim / noun

önek

sıfat / adjective

sıfat / noun – anatomy

UZAK = (uzak nedir; uzak ne demek; uzak İngilizcesi) 1. Yakın olmayan yer: Fazla uzağa gitme. 2. sf. Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı: «Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu.» -P. Safa. 3. sf. Arada çok zaman bulunan: Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez. 4. sf. Eli, gücü veya hükmü yetişmez: O böyle işlerden pek uzaktır. 5. sf. İhtimali az olan: «Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.» -M. And. 6. sf. Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan: «Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz.» -P. Safa.

uzak = apo- [öz Türkçe - eski terim]

uzak = distal [öz Türkçe - eski terim]

uzak = ekstrem [öz Türkçe - eski terim]

uzak = mesafeli [öz Türkçe - eski terim]

uzak = aksâ [Türkçe - Osmanlıca]

uzak = ârî [Türkçe - Osmanlıca]

uzak = baîd [Türkçe - Osmanlıca]

uzak = berî [Türkçe - Osmanlıca]

uzak = dûr [Türkçe - Osmanlıca]

uzak = müstab'ed [Türkçe - Osmanlıca]

uzak = vâreste [Türkçe - Osmanlıca]

1: 2 ms