• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

turn

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 547

eylem / verb

eylem / verb – military

eylem / verb – music

eylem / verb – technical

inşaat

isim / noun – architecture

isim / noun – cycling

isim / noun – electricity

isim / noun – geography

isim / noun – medical

isim / noun – music

isim / noun – nautical

isim / noun – theatre

spor / sports

teknik

TURN = [tö: n] verb
1 çevirmek, döndürmek * eşanlamlı : rotate, revolve, roll, spin, twirl, wheel
İngilizce örnek : Turn the page.
Türkçe çevirisi : Sayfayı çevir.
İngilizce örnek : We open the door by turning the handle.
Türkçe çevirisi : Kapıyı, kolunu çevirerek açarız.
2 çevrilmek, dönmek * eşanlamlı : revolve, rotate; whirl, veer
İngilizce örnek : He turned and looked at me.
Türkçe çevirisi : Döndü ve bana baktı.
3 sapmak * eşanlamlı : diverge
İngilizce örnek : Turn left.
Türkçe çevirisi : Sola sap.
İngilizce örnek : The car in front of us turned right.
Türkçe çevirisi : Önümüzdeki araba sağa döndü.
İngilizce örnek : We must turn very slowly out of side roads into the main street.
Türkçe çevirisi : Yan yollardan ana yola çok yavaş dönmeliyiz.
4 saptırmak
5 yöneltmek * eşanlamlı : direct
6 üstüne tutmak
7 kıvırmak, katlamak
8 dönüştürmek; dönüşmek * eşanlamlı : modify, change, convert, transform
İngilizce örnek : The acid turned the liquid red.
Türkçe çevirisi : Asit sıvıyı kırmızıya dönüştürdü.
İngilizce örnek : Ice turns into water if you heat it.
Türkçe çevirisi : Buzu ısıtırsanız suya dönüşür.
İngilizce örnek : Leaves turn brown in autumn.
Türkçe çevirisi : Sonbaharda yapraklar kahverengiye dönüşür.
İngilizce örnek : The traffic light turned green.
Türkçe çevirisi : Trafik ışığı yeşile dönüştü.
9 ekşitmek * eşanlamlı : sour, curdle, spoil
10 varmak, ulaşmak
¤ noun
1 devir, dönüş * eşanlamlı : rotation, circle, cycle, round, spin, twirl, revolution
2 dönemeç * eşanlamlı : bend, curve
3 değişim, değişiklik * eşanlamlı : change, alteration, variation
4 sıra
İngilizce örnek : It's your turn to pay.
Türkçe çevirisi : Ödeme sırası sende.
İngilizce örnek : It's your turn to do the washing.
Türkçe çevirisi : Çamaşır yıkama sırası sende.
5 nöbet * eşanlamlı : shift
6 yetenek * eşanlamlı : aptitude, gift, talent
7 kon. korkutma, sarsma
* at every turn = her defasında
* by turns = sırayla, art arda
* in turn = sıra ile
İngilizce örnek : Let's do the cooking in turn.
Türkçe çevirisi : Yemek pişirme işini sırayla yapalım.
* out of turn = sıra dışında, sırasız
İngilizce örnek : I interrupted him because he spoke out of turn at the meeting.
Türkçe çevirisi : Onun sözünü kestim çünkü toplantıda sırası gelmeden konuştu.
* take turns = sıra ile (nöbetleşe) yapmak
İngilizce örnek : Selma and Recep take turns washing the dishes each night.
Türkçe çevirisi : Selma ve Murat her akşam bulaşığı sıra ile yıkar.
* turn against = karşı çıkmak * eşanlamlı : oppose, rebel against, defy
* turn away = geri çevirmek
* turn back = 1 geri dönmek
İngilizce örnek : He was forced to turn back because of the heavy rain.
Türkçe çevirisi : Şiddetli yağmur yüzünden geri dönmek zorunda kaldı.
2 (sayfa, vb) kıvırmak
* turn down = sesini kısmak * eşanlamlı : lower, reduce, lessen, decrease, diminish * karşıtanlamlı : raise
İngilizce örnek : Will you turn the radio down just a little bit?
Türkçe çevirisi : Radyonun sesini biraz kısar mısın?
2 gücünü azaltmak
İngilizce örnek : Will you please turn down the gas? It's quite hot.
Türkçe çevirisi : Doğal gazı biraz kısar mısın? Bayağı sıcak.
3 geri çevirmek, reddetmek * eşanlamlı : reject, refuse * karşıtanlamlı : accept
İngilizce örnek : He turned down several job offers he got.
Türkçe çevirisi : Aldığı birçok iş teklifini geri çevirdi.
İngilizce örnek : Another company offered me a job but I turned them down.
Türkçe çevirisi : Bana başka bir şirket iş teklifinde bulunda ama onları geri çevirdim.
İngilizce örnek : She turned down my offer to help her with the test.
Türkçe çevirisi : Ona sınavda yardım etme teklifimi geri çevirdi.
İngilizce örnek : The poet was very unhappy when the company turned his poems down.
Türkçe çevirisi : Şirket şiirlerini geri çevirince şair çok üzüldü.
İngilizce örnek : When Robert asked Helen to marry him, she turned him down.
Türkçe çevirisi : Robert Helen’den kendisiyle evlenmesini isteyince, Helen onu reddeti.
* turn in = teslim etmek, vermek * eşanlamlı : give, deliver
2 kon. yatmak * eşanlamlı : rest
İngilizce örnek : I'm very tired, I'm going to turn in soon.
Türkçe çevirisi : Çok yorgunum, birazdan yatacağım.
İngilizce örnek : We usually turn in at twelve o'clock.
Türkçe çevirisi : Genellikle on ikide yatarız.
* turn into = değişmek, dönüşmek, olmak; dönüştürmek, yapmak * eşanlamlı : change, become
İngilizce örnek : The water turned into ice.
Türkçe çevirisi : Su buza dönüştü.
İngilizce örnek : The witch turned the prince into a frog.
Türkçe çevirisi : Cadı prensi kurbağaya dönüştürdü.
* turn off = söndürmek, kapamak, kesmek * eşanlamlı : stop; close
İngilizce örnek : Turn off the lights before going to bed.
Türkçe çevirisi : Yatmaya gitmeden önce ışıkları söndür.
İngilizce örnek : He turned off the television after the news program ended.
Türkçe çevirisi : Haber programı bitince televizyonu kapadı.
İngilizce örnek : I want to go to sleep. Could you turn off the light?
Türkçe çevirisi : Yatmaya gitmek istiyorum. Işığı kapatır mısın?
İngilizce örnek : Please turn off the radio. I want to sleep.
Türkçe çevirisi : Lütfen radyoyu kapat. Uyumak istiyorum.
2 sapmak
İngilizce örnek : Turn off the motorway at the next light.
Türkçe çevirisi : İlk ışıklardan otobandan sapın.
* turn on = açmak * eşanlamlı : start, switch on
İngilizce örnek : Please turn the radio on.
Türkçe çevirisi : Lütfen radyoyu aç.
İngilizce örnek : Shall I turn on the TV?
Türkçe çevirisi : Televizyonu açayım mı?
İngilizce örnek : It's too dark in here, please turn on the lights.
Türkçe çevirisi : Burası çok karanlık, lütfen ışıkları aç.
2 saldırmak
İngilizce örnek : The mad dog turned on its owner and bit him.
Türkçe çevirisi : Kuduz köpek sahibine saldırdı ve onu ısırdı.
3 kon. (cinsel açıdan) etkilemek, ilgisini uyandırmak
* turn out = 1 söndürmek, kapatmak * eşanlamlı : switch off, turn off, put out
İngilizce örnek : Turn the light out as you leave.
Türkçe çevirisi : Giderken ışığı söndür.
2 üretmek * eşanlamlı : make, manufacture, fabricate, produce
3 boşaltmak * eşanlamlı : expel, dismiss, discharge * karşıtanlamlı : admit
4 olmak, çıkmak * eşanlamlı : become, ensue
İngilizce örnek : I didn't like my new secretary at first, but she turned out to be very nice.
Türkçe çevirisi : Önceleri yeni sekreterimden hoşlanmamıştım, ama (sonradan) çok hoş (biri) çıktı.
İngilizce örnek : I'm glad the weather has turned out fine.
Türkçe çevirisi : Havanın iyi olmasına sevindim.
İngilizce örnek : It turned out that the passport didn't belong to him.
Türkçe çevirisi : Pasaportun ona ait olmadığı anlaşıldı (ortaya çıktı).
İngilizce örnek : Most of the fruit turned out to be rotten.
Türkçe çevirisi : Meyvenin çoğu çürük çıktı.
İngilizce örnek : That boy has turned out to be a very naughty student.
Türkçe çevirisi : O oğlan çok yaramaz bir öğrenci çıktı.
İngilizce örnek : The stranger turned out to be my nephew.
Türkçe çevirisi : Yabancı benim yeğenim çıktı.
İngilizce örnek : Everything turned out well at the end of the story.
Türkçe çevirisi : Öykünün sonunda her şey iyi çıktı.
İngilizce örnek : He turned out to be an old friend of Mary's.
Türkçe çevirisi : Mary’nin eski bir arkadaşı çıktı.
5 bir yerde bulunmak, katılmak
İngilizce örnek : Thousands of fans turned out to welcome the team.
Türkçe çevirisi : Binlerce traftar takımı karşılamaya katıldı.
* turn over = 1 çevirmek
İngilizce örnek : Turn the fish over; it's done on that side.
Türkçe çevirisi : Balığı çevir; o tarafı tamam (pişti).
2 devretmek, bırakmak
İngilizce örnek : The governor turned over the letter of complaint to his assistant.
Türkçe çevirisi : Vali şikâyet mektubunu yardımcısına havale etti.
3 (motor) sessiz çalışmak
2 üzerinde düşünmek
* turn to = -e başvurmak
* turn up = gelmek * eşanlamlı : come, arrive
İngilizce örnek : Some of the guests failed to turn up.
Türkçe çevirisi : Konuklardan bazıları gelemedi.
İngilizce örnek : Not many people turned up for the lesson.
Türkçe çevirisi : Derse herkes gelmedi.
İngilizce örnek : She turned up with her new boy friend.
Türkçe çevirisi : Yeni erkek arkadaşı ile geldi.
İngilizce örnek : The mayor turned up an hour late.
Türkçe çevirisi : Belediye başkanı bir saat sonra geldi.
İngilizce örnek : We arranged to meet here but so far she has failed to turn up.
Türkçe çevirisi : Burada buluşmayı kararlaştırmıştık ama şu ana kadar gelemedi.
İngilizce örnek : We invited a lot of people to the party but half of them didn't turn up.
Türkçe çevirisi : Partiye çok kişi davet ettik ama yarısı geldi.
2 ortaya çıkmak * eşanlamlı : come to light, be found, appear
3 (ses, ısı vb.)biraz daha açmak * eşanlamlı : increase, raise, amplify
İngilizce örnek : Turn the radio up; this is a nice song.
Türkçe çevirisi : Radyonun sesini aç; bu güzel bir şarkı.
İngilizce örnek : Will you turn the radio up? I can't hear it.
Türkçe çevirisi : Radyonun sesini açar mısın? Onu duyamıyorum.

1: 0 ms