• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

tuhaf

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 2246

sıfat / adjective

isim / noun

ünlem / interjection

TUHAF = (tuhaf nedir; tuhaf ne demek; tuhaf İngilizcesi) 1. Acayip: «Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı.» - T. Buğra. 2. Şaşılacak, garip. 3. Güldürücü: «Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış.» - Ş. Hisar. 4. Gülünç: Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun. 5. Anlaşılmaz: Tuhaf çocuk, günü gününe uymuyor. 6. ünl. Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz: «Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor.» - Haşim.

tuhaf = gülünç [Osmanlıca - Türkçe]

tuhaf = hediyeler [Osmanlıca - Türkçe]

tuhaf = ilginç [Osmanlıca - Türkçe]

tuhaf = acâib [Türkçe - Osmanlıca]

tuhaf = acîb [Türkçe - Osmanlıca]

tuhaf = garîb [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms