• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

tough

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 5853

TOUGH = [taf] adjective
1 sert, kart * eşanlamlı : hard, firm, solid, rigid, stiff * karşıtanlamlı : tender
İngilizce örnek : This meat is too tough.
Türkçe çevirisi : Bu et çok sert.
İngilizce örnek : You have to be tough to be successful in business.
Türkçe çevirisi : İşte başarılı olmak için sert olmak zorundasın.
İngilizce örnek : The army is determined to take a tough line on terrorism.
Türkçe çevirisi : Ordu, terörizme karşı sert bir tavır almaya kararlı.
2 dayanıklı, dirençli, güçlü * eşanlamlı : hardy, durable, resistant, sturdy, robust, muscular * karşıtanlamlı : weak
İngilizce örnek : Bruce Li was very tough in all his films.
Türkçe çevirisi : Bruce Li bütün filmlerinde çok güçlü idi.
3 çetin, zor, güç * eşanlamlı : difficult, arduous, hard, knotty, puzzling * karşıtanlamlı : simple
İngilizce örnek : The interviewer asked me tough questions.
Türkçe çevirisi : İş için görüşme yapan kişi bana zor sorular sordu.
İngilizce örnek : China is a really tough market to get into.
Türkçe çevirisi : Çin, gerçekten girmesi zor bir pazar.
¤ noun
kon. kabadayı, bıçkın

1: 0 ms