Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 737top = globus [öz Türkçe - eski terim]
top = medfa [Türkçe - Osmanlıca]
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 705 TOP = [top] noun
1 tepe, doruk, üst * eşanlamlı : summit, peak, vertex, pinnacle, zenith, tip * karşıtanlamlı : bottom
İngilizce örnek : An English expedition was the first to reach the top of Everest.
Türkçe çevirisi : Everest’in tepesine ilk olarak bir İngiliz keşif ekibi çıktı.
İngilizce örnek : The spoons are in the top drawer.
Türkçe çevirisi : Kaşıklar üst çekmecede.
İngilizce örnek : Put it on top of the cupboard.
Türkçe çevirisi : Onu dolabın üstüne koy.
2 baş * eşanlamlı : head
İngilizce örnek : His name is at the top of the page.
Türkçe çevirisi : Onun ismi sayfanın başında.
İngilizce örnek : Please write your name at the top of the page.
Türkçe çevirisi : Lütfen isminizi sayfanın başına yazınız.
3 örtü, kapak * eşanlamlı : lid, cover, cap
4 topaç
İngilizce örnek : The top spinning made me dizzy.
Türkçe çevirisi : Dönen topaç başımı döndürdü.
¤ adjective
en yüksek, en üst * eşanlamlı : highest, topmost, uppermost, upper; supreme, ruling, principal * karşıtanlamlı : lowest
¤ verb
1 üstünü örtmek, kapamak * eşanlamlı : cap, cover, crown
2 -den üstün gelmek, geçmek * eşanlamlı : exceed, surpass, outdo, better
* from top to bottom = baştan aşağı, tümüyle
İngilizce örnek : He asked the cleaning lady to clean the house from top to bottom.
Türkçe çevirisi : Temizlikçi kadından evi baştan aşağı temizlemesini istedi.
* on top of = üstüne, üstünde, ayrıca, üstelik
* top secret = çok gizli