• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

sürmek

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 272

eylem / verb – government

fiil / verb – slang

ormancılık

satranç

ticaret

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) 1. Götürmek. 2. İleri itmek, sürmek. 3.Sürdürmek. 4.Kovmak. 5.İzlemek. 6.Direnmek, üstünde durmak : Allah aşkına üzerime sürüp durma şu işi.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) 1. Yönetip yürütmek, sevk etmek. 2. Devam etmek: «Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer.» -Anayasa. 3. Önüne katıp götürmek: Koyunları sürmek. 4. Uzatmak, ileri doğru itmek: «Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor.» -M. Ş. Esendal. 5. Dokundurmak, değdirmek: «Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim.» -H. C. Yalçın. 6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek: «Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler.» -Y. Z. Ortaç. 7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek: «Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor.» -R. H. Karay. 8. tic. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak: «Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler.» -H. R. Gürpınar. 9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak. 10. (-i) Herhangi bir durum içinde bulunmak: «Dört duvar arasında bir memur hayatı sürüyordu.» -Y. Z. Ortaç. 11. (-i) Pulluk veya sabanla toprağı işlemek: «Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi.» -Ö. Seyfettin. 12. (nsz) Olmaya devam etmek: «Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum.» -A. Gündüz. 13. (nsz) Zaman geçmek: Çok sürmez, her şey düzelir. 14. (nsz) Zaman almak: «Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü.» -A. Haşim. 15. bitkibilim Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek: «Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı.» -R. H. Karay. 16. (nsz) Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) 1. Yürümek, ilerlemek. 2. Takibetmek, kevam etmed. 3. Geçirmek, görüp geçirmek, yaşamak. 4. Kovmak, uzaklaştırmak, gidermek, tardetmek. 5. Yürütmek. 6. Ovmak, delketmek. 7. Karıştırmak, katmak, ilâve etmek.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Buğday saplarını dövenle ezmek.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Filizlenmek.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Kızı gönülsüz, güç kullanarak evlendirmek, kaçırmak.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Sığırlar çiftleşmek.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Sinema Sürüm işlemi.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Sürgün olmak.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Tos vurmak : Koç beni sürdü.

SÜRMEK = (sürmek nedir; sürmek ne demek; sürmek İngilizcesi) Tutuklunun bu durumunun daha sürüp sürmeyeceği belli süreler içinde Sorgu Yargıçlığınca incelenerek, toplanan kanıtlara göre sanığın salıverilmesine yer olmadığının ve böylece tutukluğun uzamasının belirtilmesi ve uzaması.

sürmek = cereyan etmek [öz Türkçe - eski terim]

sürmek = devam etmek [öz Türkçe - eski terim]

sürmek = temâdî etmek [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms