İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1808 SUPERIOR = [su: 'piıriı] adjective
1 (sınıf, mevki, vb) üst, yüksek * eşanlamlı : higher, greater, better * karşıtanlamlı : inferior
İngilizce örnek : Since winning the pools, they have moved to a superior neighbourhood.
Türkçe çevirisi : Sportotoyu kazandıkları için daha iyi bir semte taşındılar.
2 üstün nitelikli * eşanlamlı : excellent, first-rate, superlative, supreme
İngilizce örnek : No hazel nuts are superior to Giresun hazel nuts.
Türkçe çevirisi : Hiçbir fındık Giresun fındığından daha üstün değildir.
3 üstünlük taslayan
¤ noun
amir, üst * eşanlamlı : chief, boss, senior