Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 709SOĞUK = (soğuk nedir; soğuk ne demek; soğuk İngilizcesi) 1. Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu: «Karın soğuğu başka bir tür soğuktur.» -S. F. Abasıyanık. 2. sf. Isısı düşük olan, sıcak karşıtı: «Bu el soğuktu ve titriyordu.» -P. Safa. 3. sf. Üşütecek derecede ısısı olan: «Güneşli, soğuk bir gündü.» -S. F. Abasıyanık. 4. sf. mec. Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz: «Soğuk tavırla birbirlerini selamlayıp uzaklaştılar.» -R. H. Karay. 5. sf. mec. Sevimsiz veya yersiz, antipatik: «Bu soğuk, yavan sözler zevkimi rencide ediyordu.» -H. C. Yalçın. 6. sf. mec. Cinsel istek duymayan: Soğuk bir kadın. 7. zf. İlgisiz, sevimsiz bir biçimde veya memnuniyetsizliğini belli ederek.
SOĞUK = (soğuk nedir; soğuk ne demek; soğuk İngilizcesi) Bağıl olarak düşük sıcaklık dereceleri.
soğuk = antipatik [öz Türkçe - eski terim]
soğuk = frijid [öz Türkçe - eski terim]
soğuk = hipotermik [öz Türkçe - eski terim]
soğuk = bârid [Türkçe - Osmanlıca]
soğuk = berd [Türkçe - Osmanlıca]
soğuk = serd [Türkçe - Osmanlıca]
soğuk = sermâ [Türkçe - Osmanlıca]