• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

side

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 268

ad / noun – leather

ad / noun – nautical

SIDE = [sayd] noun
1 yan, kenar * eşanlamlı : edge, margin, verge
İngilizce örnek : A triangle has three sides.
Türkçe çevirisi : Bir üçgenin üç kenarı vardır.
İngilizce örnek : Come and stand by my side.
Türkçe çevirisi : Gel ve yanımda dur.
İngilizce örnek : There are houses on both sides of the street.
Türkçe çevirisi : Caddenin her iki yanında evler var.
2 yüz, taraf * eşanlamlı : face, facet, surface
İngilizce örnek : The northern side of the mountain is colder than the southern side.
Türkçe çevirisi : Dağların kuzey yüzleri güney yüzlerinden daha soğuk olur.
3 cephe
İngilizce örnek : The north side of our house never gets any sun.
Türkçe çevirisi : Evimizin kuzey cephesi hiç güneş almaz.
4 yön * eşanlamlı : aspect, view, viewpoint
5 sp. taraf, takım * eşanlamlı : team, faction, sect
6 (dağ, vb) yamaç, etek
8 böğür
¤ adjective
yan * eşanlamlı : lateral, oblique; subordinate, secondary, indirect
¤ verb
(with) tarafını tutmak, yanında olmak
İngilizce örnek : He didn't side with anybody in the dispute.
Türkçe çevirisi : Anlaşmazlıkta kimsenin tarafını tutmadı.
* side by side = yan yana
İngilizce örnek : The two girls stood side by side.
Türkçe çevirisi : İki kız yan yana durdu.
* side effect = yan etki
İngilizce örnek : One of the side effects of this medicine is a loss of appetite.
Türkçe çevirisi : Bu ilacın yan etkilerinden biri, iştah kaybıdır.
İngilizce örnek : Sleeplessness produces a number of side effects, apart from tiredness.
Türkçe çevirisi : Uykusuzluk, yorgunlukta başka birçok yan etkiye yol açar.
* side street = yan sokak
* take sides = taraf tutmak
İngilizce örnek : I don't want to take sides in this debate.
Türkçe çevirisi : Bu tartışmada taraf tutmak istemiyorum.

1: 0 ms