Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 4745 SALAK
* Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan (kimse)
* Çiftçinin her yıl sıra ile ekmek için ikiye ayırdığı tarlanın bir parçası.
* Köy tarlalarının toplu bulunduğu yer.
* Köylünün hep birden ektiği yer.
* Ekin ekilen yer.
* Ürün alındıktan sonra çevresi açılan tarla.
* Olmamış küçük kavun.
* Büyüyememiş fakat zamanından önce olmuş küçük karpuz.
* Yayla ya da kırlarda hayvanları toplu bulundurmak için yapılmış üstü açık korunak.
* Hayvanların yazın yattıkları ya da dolaştıkları dört yanı çevrili, üstü açık yer.
* Evlerin bodrum katında hayvanlara ayrılan yer.
* Orman içinde kışın davarların barındığı ve beslendiği yer.
* Elli altmış yaşındaki adamların erkeklik organı.
* Pirinç yetiştirmek için su altına alınmış toprak.
* Hayvan kesen adam, kasap.
* Konup göçülen, hayvan salınan arazi, saha.
* Alışılmış, benimsenmiş yer.
* Kolay: Salağımıza öyle geliyor.
* Ağıl, mandıra.
* Baston, sopa.
* Bölge, çevre.
* Çevre, bölüm.
* Saldırgan, atılgan.
* Sıra, nöbet.
* Otlak.
* Nadas.
* Dayak.
* Düşkün.
* Etek.
* Kasap.
* Kayık.
* Lapa.