• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

rush

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 4907

RUSH = [raş] verb
1 acele etmek * eşanlamlı : hurry, hasten, speed, dash
İngilizce örnek : Don’t rush – we have enough time.
Türkçe çevirisi : Acele etme – yeterli vaktimiz var.
2 acele ettirmek * eşanlamlı : accelerate, quicken
İngilizce örnek : Don't rush me; I'm working as fast as I can.
Türkçe çevirisi : Beni acele ettirme, elimden geldiğince hızlı çalışıyorum.
3 koşmak, seğirtmek * eşanlamlı : run, race
İngilizce örnek : The audience all rushed towards the exits when the fire alarm rang.
Türkçe çevirisi : Yangın alarmı çalınca seyirciler çıkışa doğru koştu.
4 yetiştirmek, aceleyle götürmek
İngilizce örnek : She had a coronary and was rushed to hospital.
Türkçe çevirisi : Kalp krizi geçirdi ve acilen hastaneye götürüldü.
¤ noun
1 acele * eşanlamlı : hurry, haste, dash, speed
2 hamle, saldırış * eşanlamlı : attack, assault
3 rağbet, istek
4 saz, hasırotu
* rush hours = trafiğin yoğun olduğu saatler
İngilizce örnek : I don't like travelling in the rush hour.
Türkçe çevirisi : Trafiğin yoğun olduğu saatlerde seyahat etmeyi sevmiyorum.
İngilizce örnek : Traffic moves very slowly during the rush hour.
Türkçe çevirisi : Yoğun saatlerde trafik çok yavaş ilerler.

1: 0 ms