• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

ruin

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 5433

hukuk

ormancılık

tarım

RUIN = ['ru: in] noun
1 yıkılma, yıkım, yok olma; harabe * eşanlamlı : destruction, decay, devastation, desolation, wreck, ruination, deterioration, overthrow * karşıtanlamlı : restoration
İngilizce örnek : The town was in ruins after the earthquake.
Türkçe çevirisi : Depremden sonra şehir harabe halinde idi.
İngilizce örnek : After the battle the city was in ruins.
Türkçe çevirisi : Savaştan sonra kent harabe halinde idi.
2 mahvolma, batma, iflas * eşanlamlı : bankruptcy, collapse, fall, downfall, impoverishment * karşıtanlamlı : prosperity
* ruins = kalıntılar, ören, harabe
İngilizce örnek : We plan to visit the ruins of this old church.
Türkçe çevirisi : Bu eski kilisenin kalıntılarını ziyaret etmeyi planlıyoruz.
İngilizce örnek : We visited the ancient Inca ruins when we were in Peru.
Türkçe çevirisi : Peru’da iken eski İnka harabelerini ziyaret ettik.
¤ verb
mahvetmek, harap etmek * eşanlamlı : destroy, devastate, desolate, demolish, wreck, break, spoil
İngilizce örnek : The heavy rain has ruined our crops.
Türkçe çevirisi : Şiddetli yağmur ekinlerimizi mahvetti.
İngilizce örnek : Noisy traffic ruins the peace and quiet of the beautiful street.
Türkçe çevirisi : Gürültülü trafik güzel caddenin huzur ve sükunetini mahvediyor.

1: 0 ms