• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

reason

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 406

felsefe

yöntembilim

REASON = ['ri: zın] verb
1 neden, sebep * eşanlamlı : cause, object, purpose
İngilizce örnek : I can't stand babies that cry for no reason.
Türkçe çevirisi : Nedensiz ağlayan bebeklere tahammül edemiyorum.
İngilizce örnek : No one knows the reason for his disappearance.
Türkçe çevirisi : Kimse onun ortadan kayboluşunun nedenini bilmiyor.
İngilizce örnek : That is the reason why he left.
Türkçe çevirisi : Gitme nedeni bu.
İngilizce örnek : There are several reasons why you shouldn't do it.
Türkçe çevirisi : Bunu yapmaman için birkaç neden var.
2 akıl, sağduyu * eşanlamlı : mind, intellect, intelligence, common sense, wisdom, reasoning
3 gerekçe, haklı neden * eşanlamlı : explanation, excuse
İngilizce örnek : What are your main reasons for not going out to eat?
Türkçe çevirisi : Yemek için dışarı çıkmamanın ana nedenleri nelerdir?
İngilizce örnek : Have you any reason for being late?
Türkçe çevirisi : Geç kalışının bir nedeni var mı?
¤ verb
1 muhakeme etmek * eşanlamlı : think, ponder, analyse
2 -den sonuç çıkarmak * eşanlamlı : deduce, infer, conclude
* beyond/past all reason = mantıksız, aşırı
* bring sb to reason = mantıklı olmaya ikna etmek
* by reason of = yüzünden, dolayı
* for this reason = bu nedenle
* listen to/hear reason = laf dinlemek
İngilizce örnek : He won't listen to reason.
Türkçe çevirisi : Laf dinlemiyor.
* lose one's reason = aklını bozmak
* reason with = inandırmaya çalışmak, ikna etmek
İngilizce örnek : I reasoned with him for hours, but I couldn't persuade him to change his mind.
Türkçe çevirisi : Onu saatlerce inandırmaya çalıştım, ama onu fikrini değiştirmeye ikna edemedim.
* with reason = haklı olarak
* within reason = makul ölçüler içinde
İngilizce örnek : You can have anything you want for your birthday, within reason.
Türkçe çevirisi : Makul ölçüler içinde olmak kaydıyla, doğum günün için istediğin şeyi alabilirsin.

1: 0 ms