rare
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 2198ana kullanım
bilim teknik
RARE = [reı] adjective
1 nadir, seyrek * eşanlamlı : uncommon, unusual, scarce, infrequent, few * karşıtanlamlı : common, usual, ordinary
İngilizce örnek : Gold is a rare metal.
Türkçe çevirisi : Altın nadir bir metaldir.
İngilizce örnek : That's a rare bird.
Türkçe çevirisi : O, nadir bir kuştur.
İngilizce örnek : The ornithologist identified many rare birds.
Türkçe çevirisi : Kuşbilimciler birçok nadir kuş tespit etmiştir.
İngilizce örnek : He gave the museum a rare vase.
Türkçe çevirisi : Müzeye nadir bir vazo verdi.
İngilizce örnek : John goes to the theatre only on very rare occasions.
Türkçe çevirisi : John tiyatroya çok nadiren gider.
2 (et) az pişmiş * eşanlamlı : underdone, undercooked * karşıtanlamlı : well-done
İngilizce örnek : 'How would you like your steak?' 'Rare, please.'
Türkçe çevirisi : 'Bifteğinizi nasıl arzu edersiniz?' 'Az pişmiş. lütfen.'
İngilizce örnek : I prefer my hamburgers cooked rare.
Türkçe çevirisi : Hamburgerimi az pişmiş tercih ederim.
İngilizce örnek : I’ll have my steak rare.
Türkçe çevirisi : Bifteğimi az pişmiş alacağım.
