İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 12471 PRONOUNCE = [prı'nauns] verb
1 telaffuz etmek, söylemek * eşanlamlı : utter, articulate, voice, enunciate
İngilizce örnek : How do you pronounce this word?
Türkçe çevirisi : Bu sözcüğü nasıl telaffuz ediyorsunuz? (Bu sözcük nasıl söylenir?)
İngilizce örnek : I don’t know how to pronounce his name.
Türkçe çevirisi : Onun adının nasıl telaffuz edildiğini bilmiyorum.
2 resmen bildirmek, ilan etmek * eşanlamlı : proclaim, declare, announce
İngilizce örnek : As soon as the sentence had been pronounced, the prisoner was led away.
Türkçe çevirisi : Mahkûmiyet kararı bildirilir bildirilmez tutuklu götürüldü.
İngilizce örnek : The minister involved in the accident was pronounced dead on arrival at hospital.
Türkçe çevirisi : Kazaya karışan bakanın hastaneye varışında öldüğü bildirildi.
İngilizce örnek : Doctors pronounced her clinically dead five days later.
Türkçe çevirisi : Beş gün sonra doktorlar onu klinik olarak ölü ilan ettiler.