post
Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 6625ana kullanım
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Yapağı içeren koyun derisi.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) 1. Tüylü hayvan derisi: «Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı.» - H. Müftüoğlu. 2. mec. ve esk. Tarikatlarda şeyhlik makamı: Hacı Bektaş postu. 3. mec. Makam: «Kiminin meselesi geçim, kiminin seçim, kiminin post.» - O. V. Kanık. 4. Bazı deyimlerde «can» anlamında kullanılan bir söz.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Biçilmiş otların tırmıkla toplanmış durumu.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Herhangi bir hayvanın işlenmiş ya da işlenmemiş olan derisi.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Herhangi bir hayvanın, işlenmiş ya da işlenmemiş olarak derisi.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Seccade.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Şişman, tembel.
POST = (post nedir; post ne demek; post İngilizcesi) Yunanca sonra anlamına gelen ön ek.
post = hayvan derisi [Osmanlıca - Türkçe]
post = makam [Osmanlıca - Türkçe]
post = post [Osmanlıca - Türkçe]
post = post [Türkçe - Osmanlıca]
POST nasıl okunur, okunuşu /poust/ isim
post
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 870ana kullanım 1
ana kullanım 2
mimarlık
ormancılık
POST 1 = [poust] noun
1 direk, kazık * eşanlamlı : pole, shaft, stake, picket, prop, pillar, column
İngilizce örnek : The ball hit the goal post.
Türkçe çevirisi : Top kale direğine çarptı.
2 iş, görev * eşanlamlı : job, employment, position
İngilizce örnek : He got a post in an office.
Türkçe çevirisi : Büroda bir işe girdi.
İngilizce örnek : He was dismissed from his post.
Türkçe çevirisi : Görevden atıldı.
İngilizce örnek : I do not feel that he is cut out for that post.
Türkçe çevirisi : Onun bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu sanmıyorum.
3 nöbet
4 ask. garnizon, kışla * eşanlamlı : fort, camp, base
5 karakol
¤ verb
1 ilan etmek, yerleştirmek, dikmek * eşanlamlı : announce, publish, advertise, made known; affix, put up
İngilizce örnek : The notice was posted on the board.
Türkçe çevirisi : Duyuru ilan tahtasına asılmıştı.
2 tayin etmek * eşanlamlı : assign, appoint, station, position, locate
POST 2 = [poust] noun
posta * eşanlamlı : mail, correspondence, letters
İngilizce örnek : He gets angry if the post is late.
Türkçe çevirisi : Posta gecikirse sinirleniyor.
İngilizce örnek : Is there any post for me?
Türkçe çevirisi : Benim için posta (mektup) var mı?
İngilizce örnek : There was a package for you in the post.
Türkçe çevirisi : Postada senin için paket vardı.
İngilizce örnek : There are no letters for you in the post.
Türkçe çevirisi : Postade senin için mektup yok.
¤ verb
postaya atmak, postalamak * eşanlamlı : mail, send, dispatch
İngilizce örnek : Post it to me, or send a fax.
Türkçe çevirisi : Onu bana postala, veya bir faks gönder.
İngilizce örnek : Can you post this parcel for me?
Türkçe çevirisi : Bu paketi benim için postalar mısın?
* by post = posta ile
İngilizce örnek : Send the parcel by post.
Türkçe çevirisi : Paketi postayla gönder.
İngilizce örnek : We'll send the invitations by post.
Türkçe çevirisi : Davetiyeleri postayla göndereceğiz.
* post office = postane
İngilizce örnek : Where is the nearest post office?
Türkçe çevirisi : En yakın postane nerede?
İngilizce örnek : Take these letters to the post office.
Türkçe çevirisi : Bu mektupları postaneye götür.
