Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 5742PENÇE = (pençe nedir; pençe ne demek; pençe İngilizcesi) 1. Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları: «Kuş, beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı.» - M. Ş. Esendal. 2. Ayakkabının tabanındaki kösele. 3. mec. Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç: «Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.» - Y. K. Karaosmanoğlu. 4. hlk. El: «Bir yumruğunu gırtlağıma dayadı, bir pençesiyle kalbimi kavradı.» - Gündüz.
PENÇE = (pençe nedir; pençe ne demek; pençe İngilizcesi) Ağaçların, bitkilerin ince kökleri.
PENÇE = (pençe nedir; pençe ne demek; pençe İngilizcesi) Hareketli köprüye sahip gitarlarda bulunan; üzerinde bulunan kancalar yardımıyla bir tarafından köprü yaylarını tutan, diğer taraftan ise gövdeye iki uzun vida ile tutturulmuş ve bu vidalar yoluyla köprü konumunun ayarlanmasına olanak sağlayan metal nesne.
PENÇE = (pençe nedir; pençe ne demek; pençe İngilizcesi) Olgunlaşmış çeltiklerin toplanıp bağlanmış bir tutamı, bağlam.
PENÇE = (pençe nedir; pençe ne demek; pençe İngilizcesi) Sadrazamın, eyaletlerdeki vezirlerin, beylerbeyi ve sancakbeylerinin çıkardıkları resmî belgelere imza yerine koydukları im.
PENÇE = (pençe nedir; pençe ne demek; pençe İngilizcesi) Sağım pençesi.
pençe = claw [öz Türkçe - eski terim]
pençe = pençe [Osmanlıca - Türkçe]
pençe = çeng [Türkçe - Osmanlıca]
pençe = çengâl [Türkçe - Osmanlıca]
pençe = pence [Türkçe - Osmanlıca]
pençe = pençe [Türkçe - Osmanlıca]