• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

particular

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 372

toplumbilim

PARTICULAR = [pı'tıkyulı] adjective
1 belirli, özel * eşanlamlı : specific, distinct, exact, peculiar, special, remarkable, notable * karşıtanlamlı : ordinary
İngilizce örnek : The poet has a particular style.
Türkçe çevirisi : Şairin özel bir üslubu var.
İngilizce örnek : I have nothing particular to do this evening.
Türkçe çevirisi : Bu akşam yapacak özel bir şeyim yok.
2 mahsus, özgü * eşanlamlı : peculiar, individual
3 titiz * eşanlamlı : meticulous, painstaking, fussy, finicky, fastidious, disciriminating * karşıtanlamlı : careless, indiscriminating
İngilizce örnek : Are you particular about your spelling?
Türkçe çevirisi : Yazımında titiz misindir?
İngilizce örnek : I am very particular about the tea I drink.
Türkçe çevirisi : İçtiğim çaya çok titizimdir.
İngilizce örnek : She's very particular about her appearance.
Türkçe çevirisi : Görünüşüne çok titizdir.
4 tam, ayrıntılı * eşanlamlı : detailed
* in particular = özellikle, bilhassa
İngilizce örnek : We talked about nothing in particular.
Türkçe çevirisi : Özellikle bir şey hakkında konuşmadık.
İngilizce örnek : Are you interested in any CD in particular?
Türkçe çevirisi : Özellikle ilgilendiğiniz bir CD var mı?
İngilizce örnek : I am interested in all these models, not in any one in particular.
Türkçe çevirisi : Bütün bu modellerle ilgileniyorum, özellikle tek biri ile değil.
İngilizce örnek : Hardy wrote about the English countryside, in particular Dorset in south-west England, where he came from.
Türkçe çevirisi : Hardy İngiliz köy yaşamı hakkında, özellikle güneybatı İngiltere’de memleketi olan Dorset hakkında yazdı.

1: 0 ms