• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

oynak

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 7857

bilişim

hekimlik

iş dünyası

mühendislik

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) (anatomi) Eklem.

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) 1. İş bilen (kimse). 2. Sözünde durmayan, güvenilmeyen (kimse). 3. Kararsız.

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) 1. Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli: «Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı korkuya benzer bir ürperti geçirilir.» -S. Ayverdi. 2. Hareket, canlılık veren: Zeybek oynak bir müziktir. 3. Değişken, kararsız: Altın fiyatları oynak. 4. Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız): «Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu.» -R. N. Güntekin. 5. anat. Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem): «Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik...» -P. Safa.

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) 1. Tavşan izi. 2. Genellikle av izi.

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) 1. Yeraltı suları nedeniyle kayan toprak, göçük. 2. Üstü çayır, altı bataklık yer. 3. Arabaların yollarda bıraktığı izler, çukurlar.

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) bk. oynar eklem.

OYNAK = (oynak nedir; oynak ne demek; oynak İngilizcesi) Yeraltı sularının etkisiyle kayan alan: Oynak yerde ev yapılmaz.

oynak = labil [öz Türkçe - eski terim]

oynak = remitan [öz Türkçe - eski terim]

oynak = remittan [öz Türkçe - eski terim]

oynak = remittant [öz Türkçe - eski terim]

oynak = fettan [Türkçe - Osmanlıca]

1: 0 ms