• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

own

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 118

hukuk

OWN = [oun] adjective pronoun
kendi, kendisinin
İngilizce örnek : I saw it with my own eyes.
Türkçe çevirisi : Kendi gözlerimle gördüm.
İngilizce örnek : He writes his own emails during office hours.
Türkçe çevirisi : Mesai saatleri içinde kendi (özel) e-postalarını yazıyor.
İngilizce örnek : The little boy was bitten by his own dog.
Türkçe çevirisi : Küçük oğlan kendi köpeği tarafından ısırıldı.
¤ verb
sahip olmak * eşanlamlı : possess, have, hold, keep
İngilizce örnek : He owns a big restaurant in Kumkapı.
Türkçe çevirisi : Kumkap’ıda büyük bir restoranı var.
İngilizce örnek : They own a plot of land in Kuşadası.
Türkçe çevirisi : Kuşadası’nda bir arsaları var.
İngilizce örnek : Who owns this house?
Türkçe çevirisi : Bu evin sahibi kim?
* have/get one's own back = öcünü almak
* on one's own = tek başına, yalnız
İngilizce örnek : I am old enough to live on my own.
Türkçe çevirisi : Tek başıma yaşayacak kadar büyüğüm.
İngilizce örnek : I don't live with my parents; I am on my own now.
Türkçe çevirisi : Anne ve babamla yaşamıyorum, şimdi yalnızım.
* own up = (hatasını) kabul etmek, itiraf etmek
İngilizce örnek : It takes courage to own up to stealing money.
Türkçe çevirisi : Parayı çaldığını itiraf etmek cesaret ister.
İngilizce örnek : Nobody has owned up to breaking the window.
Türkçe çevirisi : Kimse pencereyi kırdığını itiraf etmedi.
* sth of your own = kendinin
İngilizce örnek : He has no income of his own.
Türkçe çevirisi : Kendi geliri yok.
İngilizce örnek : I'm living with friends until I find a place of my own.
Türkçe çevirisi : Kendi yerimi bulana kadar arkadaşlarımla kalıyorum.

1: 0 ms