one
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 35ana kullanım
ONE = [wan] noun adjective
1 bir
İngilizce örnek : We have one child.
Türkçe çevirisi : Bir çocuğumuz var.
2 tek
İngilizce örnek : He is the one politician I trust.
Türkçe çevirisi : O, güvendiğim tek politikacı.
¤ pronoun
1 biri, birisi; birileri
İngilizce örnek : This rope is too short. Give me the long one over there..
Türkçe çevirisi : Bu ip çok kısa. Bana şuradaki uzun olanını ver.
İngilizce örnek : That novel was dull. I want to read a thrilling one.
Türkçe çevirisi : O roman sıkıcıydı. Heyecanlı bir roman okumak istilorum.
İngilizce örnek : He has some lovely dogs, but the little black one over there is my favourite.
Türkçe çevirisi : Birkaç şirin köpeği var, ama şuradaki küçük siyah olanı benim en sevdiğim.
İngilizce örnek : Do have some strawberries? I have some lovely ones here.
Türkçe çevirisi : Senin çileğin var mı? Benim burada biraz güzel çileğim var.
2 insan
İngilizce örnek : It makes one think, doesn't it?
Türkçe çevirisi : İnsanı düşündürtüyor, değil mi?
İngilizce örnek : One cannot always believe what one reads in a newspaper.
Türkçe çevirisi : İnsan gazetede okuduğu her şeye her zaman inanamıyor.
* It's all one to me = Benim için hepsi bir, Fark etmez
* one by one = birer birer
İngilizce örnek : She picked them up one by one.
Türkçe çevirisi : Onları birer birer topladı.
* one day; some day = günün birinde
İngilizce örnek : Come round to dinner one day.
Türkçe çevirisi : Bir gün yemeğe gel.
İngilizce örnek : Perhaps you will understand one day.
Türkçe çevirisi : Belke bir gün beni anlarsın.
